resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kayserispor
Yaş:38
Uyruk:Türkiye
  • 6158
    çok dallanıp budaklandığı için yazmak istemedim ama mizuhara kardeşimizin #1543103 nl girisini okuduktan sonra bir-iki satır karalamak istedim.
    öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki geçmiş girilerden de görülebileceği üzere kendisini çok sık eleştiren bir yazar olarak, 17 ağustos 2014 white star bruxelles maçında, geçen yıla göre ----bence---- daha iyi oynadığını belirtmem gerekiyor. örneğin ilk yarının ortalarında yasin öztekin'le birlikte tek pas yaparak bir pozisyon yaratmışlardı; ceza sahasına girmeden burak yere düşürüldü de hakem vermedi hatta. çok eleştirdiğim eline-koluna hakim olma başlığında da gayet olumlu sinyaller vermişti. gol kaçırdı, bu konuda eleştirilebilir. ama gerek mücadelesi, gerek hırsı, gerekse koşuları gibi her zaman yaptığı iyi işlere ek olarak, bugüne kadar pek iyi yaptığına tanık olamadığımız pas istasyonu olma ve ilerde top tutma gibi konularda da fena iş çıkarmadı.
    evet, bu noktada "rakip zayıftı" gibi bir argüman öne sürülebilir, saygı duyarım ama #1542749 nl giride belirttiğim sebeplerle katılamam bu görüşe. gerçi bu da ayrı bir tartışmanın konusu olacaktır.

    esas konuya dönecek olursak...
    bu olaylar üzerine dün bir düşündüm de, en sevdiğim futbolculara baktım; gheorghe hagi, eric cantona ve zinedine zidane hep çok önemli yerler tutuyor. tamam, listede dennis bergkamp, marco van basten, paolo maldini, alessandro del piero, andrea pirlo, andriy shevchenko gibi agresif olmayan abiler de mevcut ama, "çok deli sevmek" kalıbına giren üç adam hagi, cantona ve zidane.
    ortak paydaları ne bu adamların diye düşündüm. ortak paydaları, ani patlamaları mı? evet böyle bir ortak özellikleri var, ama "bendeki" ortak payda bu değil. tek bir özellikle de kısıtlayamam sanırım. takıma sahip çıkma, doğru bildiğini sonuna kadar savunma, her zaman sorumluluk alma, her zaman aldıkları sorumlulukların sonuçlarına katlanma, asla vazgeçmeme, asla ezilmemek; arkadaşlarını da ezdirmemek.

    şimdi niyetim elbette bu isimlerle burak yılmaz'ı bir tutmak değil.
    ama bu üç abinin bile "berserk" modları olmuş. dedim ki bu "berserk" modlarına, yaşandıkları zaman dilimlerinde olumsuz yaklaşmamıştın, şimdi nasıl yaklaşıyorsun? şimdi de dönüp baktığımda ben bu adamlara kızamıyorum valla. hatta hak veriyorum. empati yapıyorum; yerlerinde ben olsam daha azını yapmazdım herhalde diyorum.

    az-çok ne yaşanmış olduğunu tahmin edebilmekle birlikte, mizuhara kardeşimizin #1543103nl girisini okuduktan sonra yazma gereği duydum; bakın defalarca küfretmesine rağmen karşılık vermemiş. kendi adıma, bu olay özelinde, kesinlikle hak veriyorum burak yılmaz'a.

    şimdi tribünde bir adamın inatla bir futbolcuya küfretmesine müsade edilen bir ortamda, başkasından profesyonellik bekleyemezsiniz. adil bir düzenin olmadığı yerde insanlar adaleti kendileri sağlamak ister. o "sığır"ın oradan ısrar ve inatla küfretmesine müdahale edilmemesi bu konuda yanlış olan ve eleştirilmesi gerekendir. burak'ın tepkisi, kendi adaletini arayan bir insan için olabileceklerin en azıdır.

    ve hatta, bu küfür olaylarına dikkat çekilmesi ve daha sert önlemler alınmasına olanak sağlaması açısından bence iyi bile olmuştur.
    internet de böyle, tribün de böyle; normalde karşı karşıya kalsalar etmeyi hayal bile edemeyecekleri lafların kat kat ağırlarını buralarda rahatça kullanabiliyor insanlar.
    tavsiyem, burak yılmaz'ı o formadan çıkarın ve kendiniz girin.
    hele hele "taraftarı delirtirse küfre razı olsun" diyenler var; işinizde veya ilişkilerinizde hata yaptığınızda annenize, eşinize, kızkardeşinize, sülalenize küfredilmesini normal mi karşılarsınız?
    "ben bugün kötü performans sergiledim o yüzden küfrü hakettim" mi dersiniz??
    bunun önüne geçilmeli bir şekilde artık.
    yoksa düzen adil olmazsa, insanlar kendileri adalet sağlamaya devam eder.
App Store'dan indirin Google Play'den alın