28
o zamanlar evde ligtv falan yok tabi. memur çocuğuyuz ligtv diyince zenginlik gelirdi aklımıza. bizim bi akraba vardı çok da severdim kendisini. babam 1 hafta önceden söz vermişti haftaya derbide onlardayız diye. sevinçten derbi gününü iple çekmiştim. sonuçta senede 2 maç izleyebiliyorduk televizyondan, çocuktuk sonuçta kahveye gidip antep,antalya maçlarını izleyeyim ya da internette link arayayım durumları yok. maçtan 1 saat sonra stadyumdan özet izleriz anca.
neyse maç günü geldi. babam maçı izlemeye gitmeyeceğimizi söyledi. moraller bozulmuştu, ama napalım bişe diyemedik. çıktık dışarı oyun oynamaya. oyuna nasıl daldıysak maçın ilk 15 dakikasını kaçırdık. kaçırdık dediğim dinlemeyi kaçırdık. skorun 1-0 olduğunu duyunca resmen 1-0 mağlup başlamış gibi hissettim kendimi. haxball'daki gibi 'beyler res atalım' da diyemiyoruz. sonrası malum. yedikçe yedik daha da yiyebilirdik. 6-0 hezimetini canlı yaşamış biri hezimetlerine birini daha eklemişti. o zamanlar durumlarımız kötüydü her sene yenilirdik fener'e. her derbiden sonra okulda dalga geçilirdi bizimle.
işte biz böyle zamanlarda galatasaray'lı olduk. ezeli rekabet diye bişe yoktu o zamanlarda. her derbide yenilirdik o zamanlar. ama bir gün olsun yılmadık. bu maçtan 20-25 gün sonra mükafatımızı aldık. birliğimizin beraberliğimizin ödülünü aldık. halısahaya bile çağırılmayacak kalitede adamlarla savaşarak şampiyon olduk.
şimdi bakıyorum da ünal aysal fatih terim'i kovmuş, fatih terim düşmanımızla kanka olmuş. selçuk fener maçında formayı çıkarmış pazubandı atmış, burak 6 yediğimiz real maçında taraftara sövmüş. 4 sene üstüste şampiyon olduğumuz zamanlara dönme hayalleri kurarken galatasaray'a galatasaraylılar çelme takmış. 1 senedir canım acıyordu bu yüzden, yazma iste isteği duydum. umarım geçen seneyi unutup tekrar eski günlere döneriz. biz eski galatasaray'ı özledik.
neyse maç günü geldi. babam maçı izlemeye gitmeyeceğimizi söyledi. moraller bozulmuştu, ama napalım bişe diyemedik. çıktık dışarı oyun oynamaya. oyuna nasıl daldıysak maçın ilk 15 dakikasını kaçırdık. kaçırdık dediğim dinlemeyi kaçırdık. skorun 1-0 olduğunu duyunca resmen 1-0 mağlup başlamış gibi hissettim kendimi. haxball'daki gibi 'beyler res atalım' da diyemiyoruz. sonrası malum. yedikçe yedik daha da yiyebilirdik. 6-0 hezimetini canlı yaşamış biri hezimetlerine birini daha eklemişti. o zamanlar durumlarımız kötüydü her sene yenilirdik fener'e. her derbiden sonra okulda dalga geçilirdi bizimle.
işte biz böyle zamanlarda galatasaray'lı olduk. ezeli rekabet diye bişe yoktu o zamanlarda. her derbide yenilirdik o zamanlar. ama bir gün olsun yılmadık. bu maçtan 20-25 gün sonra mükafatımızı aldık. birliğimizin beraberliğimizin ödülünü aldık. halısahaya bile çağırılmayacak kalitede adamlarla savaşarak şampiyon olduk.
şimdi bakıyorum da ünal aysal fatih terim'i kovmuş, fatih terim düşmanımızla kanka olmuş. selçuk fener maçında formayı çıkarmış pazubandı atmış, burak 6 yediğimiz real maçında taraftara sövmüş. 4 sene üstüste şampiyon olduğumuz zamanlara dönme hayalleri kurarken galatasaray'a galatasaraylılar çelme takmış. 1 senedir canım acıyordu bu yüzden, yazma iste isteği duydum. umarım geçen seneyi unutup tekrar eski günlere döneriz. biz eski galatasaray'ı özledik.