1248
ingiliz gazeteci "manchtester united'ın galatasaray'la oynadığı maçtan bu yana bu stattaki atmosferi unutamadım, küçük bir stattı ama hala gördüğüm en etkileyici atmosferdi. ateşli taraftarın ne demek olduğunu ben ali sami yen'de öğrendim." diyor.
daha sonra düşündüm, acaba ben ne öğrendim ali sami yen'de diye... ve sonunda buldum da... ali sami yen'de kazanmayı öğrendim... ilk maçta 3-0 kaybetmenin ikinci maçta 5-0 galip gelmeye engel olamadığını gördüm...
ali sami yen'de kaybetmeyi öğrendim. en acı verenin, en acı verdiği zannedilen olmadığını da... geriye dönülüp baktğında içini asıl yakanın ne 5-0'lık chelsea mağlubiyeti, ne johnson'un golüyle geleni, ne 3-0'dan 4-3 verileni olmadığını... en acısının 'o sezon' psv'ye yenilmek olduğunu, tam mucizelere inanmaya başlamışken steaua'ya elenmek olduğunu gördüm.
ali sami yen'de uçmayı öğrendim. gol sevinçleri sonrası insanın kendini beş sıra önde bulmasının başka bir açıklaması olamazdı...
ali sami yen'de düşmeyi öğrendim. ayağım takıldığında, kendimi yerde bulduğumda, üstüme 10 kişi çullandığında birinin kendini gol sevincine kaptırmayacağını, beni oradan çıkaracağını...
ali sami yen'de güvenmeyi öğrendim. yanındakine, sahadaki futbolcuya, kenardaki teknik adama...
ali sami yen'de inanmayı öğrendim. 2-0 geri düşülen maçın 3-2 kazanılabileceğine inanmayı ve karşında real madrid bile olsa kazanabildiğini...
ali sami yen'de paylaşmayı öğrendim. aynı koltuğu, azıcık parayı, köfte ekmeği, aynı duyguları, sevinci ve üzüntüyü...
ali sami yen'de eski açık'ın çok zor "sarı" dediğini öğrendim. ama yeteri kadar ısrarla her şeyin mümkün olduğunu...
ali sami yen'de mucizelerin gerçekten olduğunu öğrendim... 16 dakika hep beraber beklersen en inanılmaz zannedilen şeyin bile gerçekleşebildiğini...
ali sami yen'de sabretmeyi öğrendim... 13 sene şampiyon olmamanın dünyanın sonu olmadığını... dört sene üst üste şampiyon olmanın hiçbir şeyin garantisi olmadığını...
ali sami yen'de hayatın sürprizlerine hazırlıklı olmayı, kendini en dipte zannettiğin anın (0-5 chealsea), inanılmaz bir rüyanın başalangıcı olabileceğini...
ali sami yen'de sevmeyi öğrendim. prekazi'yi, hagi'yi, tugay'ı, hakan'ı, bülent'i, futbolu...
ali sami yen'de taraftar olmayı öğrendim. ve bir noktada artık taraftar falan olmadığımı, olamayacağımı da...
ali sami yen'de büyüdüğümü öğrendim. ve bazı şeylerin hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağını da...
banu yelkovan, galatasaray dergisi, şubat 2011
daha sonra düşündüm, acaba ben ne öğrendim ali sami yen'de diye... ve sonunda buldum da... ali sami yen'de kazanmayı öğrendim... ilk maçta 3-0 kaybetmenin ikinci maçta 5-0 galip gelmeye engel olamadığını gördüm...
ali sami yen'de kaybetmeyi öğrendim. en acı verenin, en acı verdiği zannedilen olmadığını da... geriye dönülüp baktğında içini asıl yakanın ne 5-0'lık chelsea mağlubiyeti, ne johnson'un golüyle geleni, ne 3-0'dan 4-3 verileni olmadığını... en acısının 'o sezon' psv'ye yenilmek olduğunu, tam mucizelere inanmaya başlamışken steaua'ya elenmek olduğunu gördüm.
ali sami yen'de uçmayı öğrendim. gol sevinçleri sonrası insanın kendini beş sıra önde bulmasının başka bir açıklaması olamazdı...
ali sami yen'de düşmeyi öğrendim. ayağım takıldığında, kendimi yerde bulduğumda, üstüme 10 kişi çullandığında birinin kendini gol sevincine kaptırmayacağını, beni oradan çıkaracağını...
ali sami yen'de güvenmeyi öğrendim. yanındakine, sahadaki futbolcuya, kenardaki teknik adama...
ali sami yen'de inanmayı öğrendim. 2-0 geri düşülen maçın 3-2 kazanılabileceğine inanmayı ve karşında real madrid bile olsa kazanabildiğini...
ali sami yen'de paylaşmayı öğrendim. aynı koltuğu, azıcık parayı, köfte ekmeği, aynı duyguları, sevinci ve üzüntüyü...
ali sami yen'de eski açık'ın çok zor "sarı" dediğini öğrendim. ama yeteri kadar ısrarla her şeyin mümkün olduğunu...
ali sami yen'de mucizelerin gerçekten olduğunu öğrendim... 16 dakika hep beraber beklersen en inanılmaz zannedilen şeyin bile gerçekleşebildiğini...
ali sami yen'de sabretmeyi öğrendim... 13 sene şampiyon olmamanın dünyanın sonu olmadığını... dört sene üst üste şampiyon olmanın hiçbir şeyin garantisi olmadığını...
ali sami yen'de hayatın sürprizlerine hazırlıklı olmayı, kendini en dipte zannettiğin anın (0-5 chealsea), inanılmaz bir rüyanın başalangıcı olabileceğini...
ali sami yen'de sevmeyi öğrendim. prekazi'yi, hagi'yi, tugay'ı, hakan'ı, bülent'i, futbolu...
ali sami yen'de taraftar olmayı öğrendim. ve bir noktada artık taraftar falan olmadığımı, olamayacağımı da...
ali sami yen'de büyüdüğümü öğrendim. ve bazı şeylerin hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağını da...
banu yelkovan, galatasaray dergisi, şubat 2011