• 495
    bomboktur. yandaş medyası, taraflı basını, atlı şikecisi, eyyamı, güce tapan fenerasyonları...
    bayram edin lan, kıçınıza kına yakın artık.

    midem bulandı artık. tiksiniyorum. hiç mi onurunuz, gururunuz yok? ailelerinizin, onlara yedirdiğiniz o haram lokmaların, hatta onları geçtim, ulan siz nasıl yaşıyorsunuz ya?
    başınızı yastığa nasıl koyuyorsunuz? insanların yüzüne nasıl bakıyorsunuz? hiç mi gurur yok siz de?

    hah, benim de ettiğim laf şimdi doğrusu. bir cana sebep olurken "emri ben verdim" diyenin, küçücük bir canın katili miting meydanında annesini yuhalatanın utanması olur muymuş? çıkıp burda siyaset yapmak değil amacım. artık o kadar keyif vermemeye başladı ki futbol. kendimi "(gbkz: nerde o eski bayramlar?)" diyen amcalar, "(gbkz: eskiden domates ne güzeldi, artık hiçbir şeyin tadı kalmadı. doğallık elden gitti)" diyen teyzeler gibi hissediyorum. evet yaşım yok belki o kadar. siz büyüklerim benden daha çok şey görmüş geçirmişsinizdir. ama ben o eski komşulukların bitmediği, çocukların hala yalın ayak bir topun peşinde koştuğu sokaklardan geliyorum. hala mahalle maçlarının devam ettirildiği, o mahalle maçlarında deli gibi savaşan, kavga eden, ben tek siz hepiniz diyen kültür, benim doğum büyüdüğüm mahallede sürüyor. o çocukların zihni daha kirlenmemiş ve futbol denilen şey, onlar için borsada değil, arsada.

    neden mi tadı kalmadı artık? biz eskiden maçın coşkusunu sokakta yaşardık. besteler söyler, sevgimizi sokaklarda anlatırdık. şimdi evimde otururken "(gbkz: acaba bu maçta şaibe olacak mı?)" ya da bu maçta nasıl bir haksızlık, nasıl bir eyyam bizi bekliyor diye düşünmekten yoruldum. genel olarak şu 17 yaşına kadar haksızlığa karşı olan bir yapım oldu. ve artık at gözlüklerini çıkarıp bütün çıplaklığıyla gördükçe her şeyi, tiksiniyorum. utanıyorum. galatasaray'ı alıp ülkeden defolup gitmek istiyorum.

    ahanda kardeşim, şimdi karşımdaki yatağında daha uyumadan önce sorduğu soruya bak: "(gbkz: abi gaassaray şike yapmadı dimi hiç? fenerbahçe yaptı ama, hak yedi, emek çaldı") bunu dedi, yüzüne baktım. ne diyebilirim ki? yanlış anlamayın, her birinden nefret ediyorum bu şerefsizlerin. fakat ben tıpkı eskilerdeki gibi, her şeyin sahada olup bitmesinden yanay-dım. sadece ezeli rekabet, ebedi dostluk olmasından yanay-dım. fakat öyle bir hale getirdiler ki bizi iş "(gbkz: sağcı mısın solcu musun?)" muhabbetine döndü, biliyorsunuz. beni yanlış anlamanızı istemem ama fenerbahçeli dediğimiz insanlar sizin anneniz, benim babam, öbürünün amcası, diğerinin kuzeni... ben bugün de yaşanıldığı gibi eniştemin amcama "(gbkz: n'oldu ya bu basketbol maçı oynandı mı?)" diye sorduğunda amcamla göz göze gelmekten kaçmak istemiyorum. çünkü eğer muhabbete girersek, tartışma çıkacak. ikimiz de biliyoruz. istemiyorum bilader, düşman olmak istemiyorum. bölünmek istemiyorum ben. fakat itiyorlar bizi bu itler bu işin içine. ister istemez(!)

    düzelecek diyorum her şey bazen yalın ayak, o topun peşinden koşan çocuğu görünce. umut var hala diyorum. fazla mı hayalperest oluyorum o zaman? fakat izin verirler mi ki bunlar? verecekler mi? temiz kalan armamı şikesiyle, hilesiyle, hurdasıyla kirletmeye çalışacaklar mı? eğer yapmaya çalışırlarsa, elimizde kalan futbola dair tek şeyi almaya çalışırlarsa*, işte iş o zaman patlar. o zaman ne sen beni tutabilir, ne ben seni tutabilirim...

    kısacası bizim canımız ciğerimiz olan şeylerden yandaş medyanızı, taraflı basınınızı, atlı şikecinizi, eyyamınızı, güce tapan fenerasyonlarınızı, kirli ellerinizi çekin, galatasaray sözlük dövüş kulübünün onursal başkanımız gibi konuşturtmayın adamı.

    ayrıca ne sağcıyım, ne solcu, taraftarım ben taraftar.
    fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür ve şükürler olsun ki, rabbimin bana ne güzel lütfudur ki; galatasaray taraftarı.
    saygılarımla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın