272
(bkz: extensor/#1490925)
filmleri kategorilendirmede biraz sknti var. guguk kusu, olu ozanlar dernegi, it's a wonderful life, treasure of the sierra madre..bunlarin hepsi icerik-metin filmleri. belli ki sen bu filmleri seviyorsun. bir filmde agir bilim kurgu, surrealizm, veya film gercekligi*** olmasi onlari daha az degerli kilmaz. sinemada iyi veya kotu bunlarin kendi icindeki degerlendirmelerle ortaya cikabilir. matrix icindeki anlatilan hikaye, olu ozanlar dernegindekinden cok daha muhimdir. olu ozanlar dernegi herkesin icinde yasayip dillendirebildigi sorunlari anlatip bir katarsis yaratir. bu aslinda kolay olandir. matrix ise felsefi ogretilerle, kutsal kitap gondermelerini birlestirip bir soylemde bulunur. su sahneyi hatirlamakta fayda var: neo, kahine gittiginde kahin kendisine vazoyu dert etme der. neo hangi vazo derken doner ve vazoyu dusurp kirar. nasil bilebildigini sorar kahine, kahin de: asil dusunmen gereken sana hicbir sey soylemeseydim o vazoya ne olacagi. sadece bu sahnede bahsedilen ogretiyle bile bir kitap yazabilirsiniz. kisacasi bazi filmler size bir dusunceyi verir (olu ozanlar dernegi gibi) bazilari o dusunce yapilarini verip sizden dusunmenizi ister (matrix gibi)
jason statham filmleri konusunda ayni fikirdeyiz. eglencelik, disposal filmlerdir.
simdi rear window'u ayirmam gerekir. cunku saydigin diger filmler metin-icerik filmleri olsa da rear window bir author filmidir. hitchcock'un neden muhtesem bir yonetmen oldugunu anlamak icin izlenebilecek filmlerden biridir rear window. basli basina bir alt tur olusturmustur rear window'la. bunun disinda elindeki teknolojiyle harika bir atmosfer yaratip, gormedigimiz bir dusmandan ve olaydan korkmamizi saglamistir.
12 angry men de metin filmidir ancak onda da harika bir yonetmenlik ornegi soz konusudur. tek bir mekanda boylesine basarili bir katarsis yaratmak ustalik isi. bunun da disinda, yapildigi yil itibari ile sinemaya bambaska bir bakis acisi katmistir.
simdi gelelim asil konuya. bahsettigin filmlerin hepsi katarsis yaratan ve usta isi filmler. peki ya katarsis yaratma cabasina girmeden, bazen 4.duvari yikan, bazen brechtien bir oyunculukla yabancilastiran filmler? iste asil anlatim ustaligi orada baslar. cunku guguk kusu harika bir film olsa da klasik bir dramasi vardir, hazmetmesi kolaydir. guzel demesi de kolaydir. ama bunuel'in agir surreal gondermeleriyle dolu bir filmini kolay hazmedemezsin, ve bu agir sanatsal isi basarabilmek bambaska bir yetenek ister. en son fassbinder'in world on wire filmini izledim. muhtesem bir bilim kurgu hikayesi, az bir butceyle ve yok denecek kadar az teknolojiyle kusursuz anlatilmis. konuyu destekleyen harika brechtien denebilecek oyunculuklar var. (sonucta fassbinder tiyatrocu). anlattigi hikaye ozdeslestirmeye musait degil diye boylesine harika bir filme kotu mu demek gerekiyor? tabi ki hayir.
kisacasi ozdeslestirmeye musait usta isi filmler iyidir hostur ancak sirf bilim kurgu diye, surrealiste diye, film gercekligi var diye diger filmleri kotu film kategorisine alamayiz. tabi ki disposal filmlerden bahsetmiyorum.
eger gercekten sanatsal, sinemaya degisim katmis filmleri izlemek isterseniz godard'i, fellini'yi, fritz lang'i, kurosawa'yi, bunuel'i, orson welles'i izleyin. hatta vaktiniz varsa potemkin zirhlisindan baslayin. hatta ve hatta gercekten sinemanin her seyini gorup, ozumsemek istiyorsaniz abstract sinemaya da bir goz atin.
chuck palahniuk en sevdigim yazarlardandir, her kitabi sizi icine alir, hepsi kulttur ve bittiginde guzel bir tat birakir. ve hmm evet gercekten bu boyle diyip bazi seyleri sorgulatir, belki gozunuzu acar.
julio coltazar ise sizi, icine girmeniz icin mucadele etmeye davet eder. sizi olabildigince zorlar, cevabi asla direkt vermez, ac oku, dusun - bul der. bitirdiginizde nerede oldugunuzu sasirirsiniz. agzinizda bir tat birakmaz cunku agziniz artik kulaginizin oldugu yerdedir. size bastan sona hayatinizi sorgulatir ve sizi oldugunuzdan daha zeki biri olmaya zorlar.
bir de twilight gibi, olasiliksiz gibi cerezlik kitaplar var. zaten konumuz asla onlar olmadi.
sinema asla disposal filmlerle ilgili olmadi. o parayla ilgili. gercek sinemaya girersek onu anlamak ve anlatmak icin once icerik ve bicim diye ikiye ayirmamiz gerekir. sonra turlerine gore degerlendirip konumlandirmaliyiz. sadece icerikle sinemadan bahsedilmez, bicim de en az icerik kadar onemlidir.
***film gercekligi: bunu su sekilde aciklayabilirim sanirim. aksiyon filmlerinde bir araba karsidan gelen veya ayni yondeki bir arabay hizlica carptiginda yan bir sekilde yerden havalanir. bu gercek hayatta olacak bir sonuc degildir, bu film gercekligidir. nasil ki hayali bir aks cizgisi vardir ekranda ve bu bir kanun gibi yapilmaya calisir, bu araba sahnesi de film gercekligi olarak boyle cekilir. aks cizgisinin gecilmeme sebebi ise, gectiginizde seyirci filmin hangi yone aktigini karistirir, akli karisir. film gercekligi, konvansiyonel filmlerde kabul gormus filmlerin kendi fizik kurallaridir.
sinan icin not: daha once burada bir gonderme yaparak anmistim, godard'in weekend'ini izle. bitirdiginde yaz bana dusuncelerini:)
filmleri kategorilendirmede biraz sknti var. guguk kusu, olu ozanlar dernegi, it's a wonderful life, treasure of the sierra madre..bunlarin hepsi icerik-metin filmleri. belli ki sen bu filmleri seviyorsun. bir filmde agir bilim kurgu, surrealizm, veya film gercekligi*** olmasi onlari daha az degerli kilmaz. sinemada iyi veya kotu bunlarin kendi icindeki degerlendirmelerle ortaya cikabilir. matrix icindeki anlatilan hikaye, olu ozanlar dernegindekinden cok daha muhimdir. olu ozanlar dernegi herkesin icinde yasayip dillendirebildigi sorunlari anlatip bir katarsis yaratir. bu aslinda kolay olandir. matrix ise felsefi ogretilerle, kutsal kitap gondermelerini birlestirip bir soylemde bulunur. su sahneyi hatirlamakta fayda var: neo, kahine gittiginde kahin kendisine vazoyu dert etme der. neo hangi vazo derken doner ve vazoyu dusurp kirar. nasil bilebildigini sorar kahine, kahin de: asil dusunmen gereken sana hicbir sey soylemeseydim o vazoya ne olacagi. sadece bu sahnede bahsedilen ogretiyle bile bir kitap yazabilirsiniz. kisacasi bazi filmler size bir dusunceyi verir (olu ozanlar dernegi gibi) bazilari o dusunce yapilarini verip sizden dusunmenizi ister (matrix gibi)
jason statham filmleri konusunda ayni fikirdeyiz. eglencelik, disposal filmlerdir.
simdi rear window'u ayirmam gerekir. cunku saydigin diger filmler metin-icerik filmleri olsa da rear window bir author filmidir. hitchcock'un neden muhtesem bir yonetmen oldugunu anlamak icin izlenebilecek filmlerden biridir rear window. basli basina bir alt tur olusturmustur rear window'la. bunun disinda elindeki teknolojiyle harika bir atmosfer yaratip, gormedigimiz bir dusmandan ve olaydan korkmamizi saglamistir.
12 angry men de metin filmidir ancak onda da harika bir yonetmenlik ornegi soz konusudur. tek bir mekanda boylesine basarili bir katarsis yaratmak ustalik isi. bunun da disinda, yapildigi yil itibari ile sinemaya bambaska bir bakis acisi katmistir.
simdi gelelim asil konuya. bahsettigin filmlerin hepsi katarsis yaratan ve usta isi filmler. peki ya katarsis yaratma cabasina girmeden, bazen 4.duvari yikan, bazen brechtien bir oyunculukla yabancilastiran filmler? iste asil anlatim ustaligi orada baslar. cunku guguk kusu harika bir film olsa da klasik bir dramasi vardir, hazmetmesi kolaydir. guzel demesi de kolaydir. ama bunuel'in agir surreal gondermeleriyle dolu bir filmini kolay hazmedemezsin, ve bu agir sanatsal isi basarabilmek bambaska bir yetenek ister. en son fassbinder'in world on wire filmini izledim. muhtesem bir bilim kurgu hikayesi, az bir butceyle ve yok denecek kadar az teknolojiyle kusursuz anlatilmis. konuyu destekleyen harika brechtien denebilecek oyunculuklar var. (sonucta fassbinder tiyatrocu). anlattigi hikaye ozdeslestirmeye musait degil diye boylesine harika bir filme kotu mu demek gerekiyor? tabi ki hayir.
kisacasi ozdeslestirmeye musait usta isi filmler iyidir hostur ancak sirf bilim kurgu diye, surrealiste diye, film gercekligi var diye diger filmleri kotu film kategorisine alamayiz. tabi ki disposal filmlerden bahsetmiyorum.
eger gercekten sanatsal, sinemaya degisim katmis filmleri izlemek isterseniz godard'i, fellini'yi, fritz lang'i, kurosawa'yi, bunuel'i, orson welles'i izleyin. hatta vaktiniz varsa potemkin zirhlisindan baslayin. hatta ve hatta gercekten sinemanin her seyini gorup, ozumsemek istiyorsaniz abstract sinemaya da bir goz atin.
chuck palahniuk en sevdigim yazarlardandir, her kitabi sizi icine alir, hepsi kulttur ve bittiginde guzel bir tat birakir. ve hmm evet gercekten bu boyle diyip bazi seyleri sorgulatir, belki gozunuzu acar.
julio coltazar ise sizi, icine girmeniz icin mucadele etmeye davet eder. sizi olabildigince zorlar, cevabi asla direkt vermez, ac oku, dusun - bul der. bitirdiginizde nerede oldugunuzu sasirirsiniz. agzinizda bir tat birakmaz cunku agziniz artik kulaginizin oldugu yerdedir. size bastan sona hayatinizi sorgulatir ve sizi oldugunuzdan daha zeki biri olmaya zorlar.
bir de twilight gibi, olasiliksiz gibi cerezlik kitaplar var. zaten konumuz asla onlar olmadi.
sinema asla disposal filmlerle ilgili olmadi. o parayla ilgili. gercek sinemaya girersek onu anlamak ve anlatmak icin once icerik ve bicim diye ikiye ayirmamiz gerekir. sonra turlerine gore degerlendirip konumlandirmaliyiz. sadece icerikle sinemadan bahsedilmez, bicim de en az icerik kadar onemlidir.
***film gercekligi: bunu su sekilde aciklayabilirim sanirim. aksiyon filmlerinde bir araba karsidan gelen veya ayni yondeki bir arabay hizlica carptiginda yan bir sekilde yerden havalanir. bu gercek hayatta olacak bir sonuc degildir, bu film gercekligidir. nasil ki hayali bir aks cizgisi vardir ekranda ve bu bir kanun gibi yapilmaya calisir, bu araba sahnesi de film gercekligi olarak boyle cekilir. aks cizgisinin gecilmeme sebebi ise, gectiginizde seyirci filmin hangi yone aktigini karistirir, akli karisir. film gercekligi, konvansiyonel filmlerde kabul gormus filmlerin kendi fizik kurallaridir.
sinan icin not: daha once burada bir gonderme yaparak anmistim, godard'in weekend'ini izle. bitirdiginde yaz bana dusuncelerini:)