96
100 yili askin tarihimizde 15 mart 1989 galatasaray monaco maçı'yla birlikte cok farkli bir yere sahip olan iki karsilasmadan biridir. uefa kupasi finali ya da super kupa ya da 0-2'den 3-2 kazanilan real madrid vs. gibi isim ve imaj olarak cok daha buyuk maclardan farkli kilan bazi seyler var cunku bu maci. oncelikle sadece iki yabanci oynatilabilen bir donemden bahsediyoruz. o donem kadromuzdaki iki yabanci falco gotz ve stumpf gibi turkiye icin cok cok iyi ancak avrupa piyasasinda pek de isim yapmamis yabancilardi. avrupa'da ise bir tek yine galatasaray'in bir yari finali soz konusu. ne milli takim sampiyonalara katilabiliyor, ne baska bir kulup takimi 2.turdan oteyi gorebiliyor.
kuralar cekildiginde manchester united ile galatasaray eslesilince, ingiliz yoneticiler galatasaray'i kesin eleyeceklerini dusunup, daha maclar oynanmadan sampiyonlar ligi brosurlerini bastirmisti diye haberleri okuduk o donem. ilk macin deplasmanda olmasi ancak bu kadar kotu olabilirdi. milli takimlar duzeyinde 8-0 travmalarinin etkisi bitmemisken, ingiltere'de bir 8-0 da galatasaray'a olursa turkiye'deki macin da bir keyfi kalmayacak diye dusunenler hic de az degildi.
nihayetinde mac basladi ve tgrt'nin reklamlari henuz yagmur gibi yagmadan goller yagmaya basladi. daha ne oldugunu anlamadan durum 2-0 olmustu bile. 8-0 diyordu icimizden bir ses. yine 8-0 olucak! derken bir aslan'in yerinden dogrulusunu izledik. elleriyle topraga basip ayaga kalkti ve bir dev oluverdi sahada galatasaray takimi. oyle karambole bulunmus goller falan degil. bir anda futbol olarak manchester adeta yetenegi elinden alinmis bir takima dondu. galatasaray paslariyla, sutlariyla, yan toplariyla yukleniyor, goller buluyor ve devre arasi da manchester'a ilac olmuyordu. ikinci yarida atilan 3. gol ile ingiltere'de, old trafford'da galatasaray 2-0'dan 3-2 yapiyordu durumu. rakip taraftarlardan hicbirinin bizden tek bir futbolcunun ismini bile bilmedigini soylesek abartmamis oluruz. oysa biz; eric cantona, paul ince, peter schmeichel, gary pallister gibi isimleri gozu kapali sayiyorduk. kolay degil karsimizda premier league sampiyonu vardi. ancak galatasaray old trafford'da daha ilk dakikalarda 2-0 olan macta pes etmemisti, vaz gecmemisti, havlu atmamisti.
adeta rocky i filmi gibiydi hersey. adi sani pek duyulmamis rocky, iki kasini hemen acan dunya capindaki agir siklet boks sampiyonu rakibine diz cokmuyor ve bu haliyle oyun ustunlugunu de eline alip, rakibini yere seriyor!
o geceki mutluluk, uyurken yasadigim huzur, bir sonraki gun okula gidisim ve yasadigim gurur abartmis olmayayim ama bir uefa kupasi finali kadar vardi diyebilirim. zor yillardi o yillar ve zoru basarmak galatasaray'in en sevdigi sey oldu hep. artik kazanilacak hic bir basari, ne biz ne de bir baskasi icin o yillardaki kadar ehemmiyetli olmayacak. belki dunya capinda daha cok sukse yapacak basarilar kazanilacak ama 1993 yilindaki manchester macindan ya da 1989 yilindaki monaco macindan daha gururlu ve huzurlu olmasina sebep olmayacak insanlarin. bu sebepten tarihimizdeki en onemli iki mactan biridir manchester maci. farkli yanlariyla hep bu ozelliklerini koruyacaklardir.
kuralar cekildiginde manchester united ile galatasaray eslesilince, ingiliz yoneticiler galatasaray'i kesin eleyeceklerini dusunup, daha maclar oynanmadan sampiyonlar ligi brosurlerini bastirmisti diye haberleri okuduk o donem. ilk macin deplasmanda olmasi ancak bu kadar kotu olabilirdi. milli takimlar duzeyinde 8-0 travmalarinin etkisi bitmemisken, ingiltere'de bir 8-0 da galatasaray'a olursa turkiye'deki macin da bir keyfi kalmayacak diye dusunenler hic de az degildi.
nihayetinde mac basladi ve tgrt'nin reklamlari henuz yagmur gibi yagmadan goller yagmaya basladi. daha ne oldugunu anlamadan durum 2-0 olmustu bile. 8-0 diyordu icimizden bir ses. yine 8-0 olucak! derken bir aslan'in yerinden dogrulusunu izledik. elleriyle topraga basip ayaga kalkti ve bir dev oluverdi sahada galatasaray takimi. oyle karambole bulunmus goller falan degil. bir anda futbol olarak manchester adeta yetenegi elinden alinmis bir takima dondu. galatasaray paslariyla, sutlariyla, yan toplariyla yukleniyor, goller buluyor ve devre arasi da manchester'a ilac olmuyordu. ikinci yarida atilan 3. gol ile ingiltere'de, old trafford'da galatasaray 2-0'dan 3-2 yapiyordu durumu. rakip taraftarlardan hicbirinin bizden tek bir futbolcunun ismini bile bilmedigini soylesek abartmamis oluruz. oysa biz; eric cantona, paul ince, peter schmeichel, gary pallister gibi isimleri gozu kapali sayiyorduk. kolay degil karsimizda premier league sampiyonu vardi. ancak galatasaray old trafford'da daha ilk dakikalarda 2-0 olan macta pes etmemisti, vaz gecmemisti, havlu atmamisti.
adeta rocky i filmi gibiydi hersey. adi sani pek duyulmamis rocky, iki kasini hemen acan dunya capindaki agir siklet boks sampiyonu rakibine diz cokmuyor ve bu haliyle oyun ustunlugunu de eline alip, rakibini yere seriyor!
o geceki mutluluk, uyurken yasadigim huzur, bir sonraki gun okula gidisim ve yasadigim gurur abartmis olmayayim ama bir uefa kupasi finali kadar vardi diyebilirim. zor yillardi o yillar ve zoru basarmak galatasaray'in en sevdigi sey oldu hep. artik kazanilacak hic bir basari, ne biz ne de bir baskasi icin o yillardaki kadar ehemmiyetli olmayacak. belki dunya capinda daha cok sukse yapacak basarilar kazanilacak ama 1993 yilindaki manchester macindan ya da 1989 yilindaki monaco macindan daha gururlu ve huzurlu olmasina sebep olmayacak insanlarin. bu sebepten tarihimizdeki en onemli iki mactan biridir manchester maci. farkli yanlariyla hep bu ozelliklerini koruyacaklardir.