• 77
    macı tgrt vermişti. mactan once mahsun kırmızıgul'un alem buysa kral cimbom sarkısıyla cosup salon koltugunda hopluyor zıplıyordum. bir yandan ise manchester united'la hemide ingilterede old trafford'da oynacagamız için yusuf yusuf durumundaydım. 2-0 olunca ki 2. golu kral hakan sukur kendi kalesine atmıstır gozlerim dolmustu. hemen akabinde butun maykılların bile bir araya gelse cıkartamayacagı arif erdemin o golunden sonra salondan delice odama kosup koridorda halılar uzerinde kayıp kendimi yerden yere caldıgımı hatırlıyorum. kubilay'ın 2 golunde yaptıgım salak hareketleri anlatmıcam ama macın basında o kadar yusuf yusufken oyle inanmısm ki kazancagımıza cantona'nın golunden sonra cenin pozisyonunda halıya yapısıp cok goz yası doktum sozluk cok.

    amma ağlakmışım lan.
  • 78
    daha 8 yaşındayım. babam fanatik beşiktaşlı. 21:30'da normalde uyumam gerek, annemin kuralları böyle söylüyor. yalvar yakar izin alıyorum annemden, evde misafir var diye.. maç başlıyor, 2-0 oluyor ve babam bana yanlış tercih yaptın diye hayıflanmaya başlıyor, durmadan da giydiriyor kendince. oğlu babasının takımı tutmuyor, onu acısından baktığımda haklı da diyorum içten içe. sonra aslanlarım toparlanıyor, goller sırasıyla geliyor.. attığımız her golden sonra, babamın yüzündeki o ifadeyi unutamıyorum. hele 3-2 öne geçtiğimizde, böyle boynunu büküp benim doğru tercihi yaptığımı bana o bakışıyla anlattığında dünyalar benim olmuştu. o gururu, o mutluluğu asla unutamam. maçın skoru elbet önemliydi benim için, ama beşiktaşlı babama karşı kazandığım özgürlük mücadelemin en büyük dayanağıydı bu maç. asla unutamam..
  • 82
    bu maçı hem star hem de tgrt canlı yayınlamıştı. ben tgrt'den izlemiştim, çünkü o dönem en iyi spiker ümit aktan'dı.

    işte bakın ümit aktan üçüncü golümüzü nasıl anlatıyor:

    şimdi tugay yine, dörde dört, dörde dört gidiyor, dönemiyor ingilizler, tugay gidiyor, dörde dört, bir gol daha niye gelmesin, tugay yapma!* top bizde, suat, beş olduk, altı olduk, nasıl yükleniyoruz nasıl bir tempo, arif * şut pozisyonunda vuruyor* şımaykıl! direk! ggooooooollll! ggooooooollll! ggoooooooaallll! gooool kaan gol!* işte gol, işte tükiye, işte galatasaray,* şımaykıl mançistır yunaytıd nerede? işte türk futbolu bu, işte şampiyonlar ligi bu, golu çağıra çağıra getirdik, çoğunu isteye isteye getirdik, şimdi artık gönül rahatlıyla bende söyleyebilirim, sevgili seyirciler, inanın ağlamak istiyorum!

    dün gibi ama nerdeyse 20 sene olmuş. bu maçın bendeki hikayesini de bilahare yazacağım.
  • 83
    dün gibi aklımdadır bu maç.. kaseti vardı çocukken hep bu maçı izledim.. "bırakın şımaykıl'ı bütün maykıllar gelse o topu ordan çıkaramaz." diyerek golün güzelliğini vurgulamıştı ümit aktan.. hiç unutmadığım bir başka enstantane ise her taç atışında ya da oyun durduğunda giren "ördekçioğlu dıt dırı dıt dırı dıııtt ördekçioğlu" şeklindeki reklamlardı..
  • 87
    skoru 2-0'dan 2-3'e getiren gol pozisyonunda spiker ümit aktan'ın kendinden geçtiği efsanevi maç. o golün anlatımı ile efsanevi xamax maçının 5. golünün levent özçelik'in ağzından anlatımı benim için dünyanın en güzel şarkılarından ikisidir. kötü geçen günlerin ardından dinleyip birkaç damla gözyaşı ile kendime gelirim; öyle de sorunlu bir kişiliğe sahibimdir.

    ümit aktan'ın bu maçta yaşadığı anılarını kaleme aldığı yazı kendisine -ne ödülü olduğundan emin değilim ama- tsyd özel ödülü kazandırmıştır. 15 dakikada gelen 2 gole rağmen maçı coşkuyla anlatması sebebiyle yan taraftaki yayın odasında maçı anlatan ingiliz spiker tarafından maç yayını sırasınca epey bir tiye alınmıştır, bizim bilmediğimiz birşeyler biliyor ki böyle bir durumda bile heycanlanıyor diye. aynı spikerin maç yayını sonundaki son cümleleri ise "maçın başında söylediklerim için özür diliyorum. türk spiker gerçekten bizim bilmediğimiz birşeyler biliyormuş" olur. kulübeden çıkıp ümit aktan ile karşılaşınca ceketini ilikleyip elindeki su şişesini ona uzatmıştır. bu arada malum 3. golde ümit aktan tribünün çatısındaki yayın kulübesinden aşağıya atlayıp rainer hollmann'ı öpme teşebbüsünde bulunsa da onu belinden yakalayan arkadaşı sayesinde hayata tutunmayı başarmıştır.
  • 88
    doktor kontrolü için geldiğimiz samsun'da ufak bir otelin lobisinde (adı lobiydi sadece) merdiven altına konmuş televizyonun kenarında ekranı görmek için çabaladığım maçın bir anda 2-0 olması üzerine; rahmetli peder her zamanki kötümserliğiyle maçın bittiğini, artık yatmamız gerektiğini söylemişti. buna rağmen 9 yaşında bir çocuğun ricayla karışık inadıyla babamı ikna etmiş ve arif'in muhteşem golüyle o küçük alanın aslında ne kadar kalabalık, galatasaray'ınsa ne kadar büyük olduğunu anlamıştım.

    hikayenin devamı malum, biz o gece babamla çok geç yattık...
  • 94
    times tarafından "galatasaray, düşler tiyatrosunun en unutulmayacak maçlarından birini oynadı." diye nitelenen maç.
    bu maçtan önce galatasaray ligde çok zorlu bir periyottan geçmiştir. önce 2 kırmızı kart ve bir penaltı ile fenerbahçe'ye 2-0 kaybetmiş, sonra bu maçın oluşturduğu travma ve 5 as oyuncu eksiğiyle trabzon deplasmanına gitmiştir. çoğu zaman olduğu gibi trabzon deplasmanı galatasaray'a ilaç olmuş ve 2-1 kazanmışızdır. bundan sonraki rakip ise belki de en zorlusudur. ligde fırtına gibi esen lider kocaaelispor'la galatasaray lig tarihinin en güzel maçlarından birini oynamıştır. maç 5-4 galatasaray galibiyeti ile bitmiştir. böylece fenerbahçe mağlubiyeti ile koltuğu sallanmaya başlayan ve yerine sportif direktör feldkamp geçsin denilen hollmann paçayı kurtamıştır. iyi ki de kurtarmıştır. bu arada ülke ise viran haldedir. fenerbahçe maçından , 20 ekim'e kadar pkk 72 vatandaş ve askeri öldürmüştür. (bu olaylar nedeniyle sahaya giren adam da galatasaray 3-2 önde iken takımımızın hızını kesmiştir.) işte böyle bir periyottan ve böyle bir psikolojiden geçilip bu maça gelinmiştir. ve karşıda avrupa'nın o zaman için en baskın takımı bulunmaktadır. ve bence futbol tarihinin en efsane maçlarından biri oynanmıştır. müthiş bir güç dengesizliği, müthiş bir psikoloji dengesizliği, yılların getirdiği ingiltere ezikliği vardır ortada.maç iyi bittiği için konuşulmayan ancak unutulmaması gereken müthiş de bir hakem dengesizliği vardır.normal şartlar altında manchester united'ın en az üç kırmızı kart görmesi gerekir bu maçta. (bir de bu gözle izleyin.) üstüne üstlük daha maçın başında 2-0 geriye düşülmüştür. işte galatasaray asıl o gün türk futbolunun kaderini değiştirmiştir. galatasaray o gün zihin açmıştır, ufuk açmıştır, avrupa futbolunu, dünya futbolunu gerçek anlamda sarsmıştır. yapısal değişikliğe zorlamıştır. ve bunu adam akıllı bir hazırlık olmadan,ancak futbol direktörü adnan polat'ın çırpınmaları (primlerin ödenmesi, oyuncu takibi ve disiplini) ile yapmıştır. manchester havaalanına inen kırmızı ceket, kırmızı puantiyeli sarı kravat , mavi gömlek, lacivert pantolonlu adamlar böyle bir davut golyat hikayesinin kahramanıdırlar.

    beşiktaşlı babamın sevinçten beni havalara zıplattığı (takımı hollanda'da büyük bir fırsatı teperken) maçtır.

    galatasaray kontra atağa çıktıkça manchester tribünlerinden korku ve hayranlık dolu "ouvvv" seslerinin yükseldiği maçtır.

    tugay, hamza, suat üçlüsünün manchester'da orta saha bırakmadığı maçtır.

    galatasaray üçüncü golü atınca "koyduk" pankartının açıldığı maçtır.

    ümit aktan'a sonsuz kredi kazandıran maçtır.

    ayrıca : " 5 olduk,6 olduk nasıl yükleniyoruz nasıl bir tempo"
  • 95
    uefa kupası, süper kupa hepsi güzel de şu maçın yaşattığı gurur hepsinden farklı değişik bir havası var o günün. eşleşmeden sonra en hafifi, ingiltere' de işi bitirip türkiye' ye turistik geziye gideriz olan ingiliz basınının alaycı tavrına unutulmaz bir tokat yapıştırdı galatasaray. ilk maçta kimin iş bitirdiğini bütün dünya gördü. dünyanın bütün takımları, hele ki türk takımları için kabus olan ingiltere deplasmanından dişe diş, sen neysen ben de oyum dercesine bir mücadele ile başımız dik, ikinci maç için kendimizden emin çıktık.
  • 96
    100 yili askin tarihimizde 15 mart 1989 galatasaray monaco maçı'yla birlikte cok farkli bir yere sahip olan iki karsilasmadan biridir. uefa kupasi finali ya da super kupa ya da 0-2'den 3-2 kazanilan real madrid vs. gibi isim ve imaj olarak cok daha buyuk maclardan farkli kilan bazi seyler var cunku bu maci. oncelikle sadece iki yabanci oynatilabilen bir donemden bahsediyoruz. o donem kadromuzdaki iki yabanci falco gotz ve stumpf gibi turkiye icin cok cok iyi ancak avrupa piyasasinda pek de isim yapmamis yabancilardi. avrupa'da ise bir tek yine galatasaray'in bir yari finali soz konusu. ne milli takim sampiyonalara katilabiliyor, ne baska bir kulup takimi 2.turdan oteyi gorebiliyor.
    kuralar cekildiginde manchester united ile galatasaray eslesilince, ingiliz yoneticiler galatasaray'i kesin eleyeceklerini dusunup, daha maclar oynanmadan sampiyonlar ligi brosurlerini bastirmisti diye haberleri okuduk o donem. ilk macin deplasmanda olmasi ancak bu kadar kotu olabilirdi. milli takimlar duzeyinde 8-0 travmalarinin etkisi bitmemisken, ingiltere'de bir 8-0 da galatasaray'a olursa turkiye'deki macin da bir keyfi kalmayacak diye dusunenler hic de az degildi.
    nihayetinde mac basladi ve tgrt'nin reklamlari henuz yagmur gibi yagmadan goller yagmaya basladi. daha ne oldugunu anlamadan durum 2-0 olmustu bile. 8-0 diyordu icimizden bir ses. yine 8-0 olucak! derken bir aslan'in yerinden dogrulusunu izledik. elleriyle topraga basip ayaga kalkti ve bir dev oluverdi sahada galatasaray takimi. oyle karambole bulunmus goller falan degil. bir anda futbol olarak manchester adeta yetenegi elinden alinmis bir takima dondu. galatasaray paslariyla, sutlariyla, yan toplariyla yukleniyor, goller buluyor ve devre arasi da manchester'a ilac olmuyordu. ikinci yarida atilan 3. gol ile ingiltere'de, old trafford'da galatasaray 2-0'dan 3-2 yapiyordu durumu. rakip taraftarlardan hicbirinin bizden tek bir futbolcunun ismini bile bilmedigini soylesek abartmamis oluruz. oysa biz; eric cantona, paul ince, peter schmeichel, gary pallister gibi isimleri gozu kapali sayiyorduk. kolay degil karsimizda premier league sampiyonu vardi. ancak galatasaray old trafford'da daha ilk dakikalarda 2-0 olan macta pes etmemisti, vaz gecmemisti, havlu atmamisti.
    adeta rocky i filmi gibiydi hersey. adi sani pek duyulmamis rocky, iki kasini hemen acan dunya capindaki agir siklet boks sampiyonu rakibine diz cokmuyor ve bu haliyle oyun ustunlugunu de eline alip, rakibini yere seriyor!
    o geceki mutluluk, uyurken yasadigim huzur, bir sonraki gun okula gidisim ve yasadigim gurur abartmis olmayayim ama bir uefa kupasi finali kadar vardi diyebilirim. zor yillardi o yillar ve zoru basarmak galatasaray'in en sevdigi sey oldu hep. artik kazanilacak hic bir basari, ne biz ne de bir baskasi icin o yillardaki kadar ehemmiyetli olmayacak. belki dunya capinda daha cok sukse yapacak basarilar kazanilacak ama 1993 yilindaki manchester macindan ya da 1989 yilindaki monaco macindan daha gururlu ve huzurlu olmasina sebep olmayacak insanlarin. bu sebepten tarihimizdeki en onemli iki mactan biridir manchester maci. farkli yanlariyla hep bu ozelliklerini koruyacaklardir.
  • 98
    hala durup durup açar izlerim. tam 21 yıl önce hey gidi günler. rahmetli eniştem kendisi benim galatasaray'lı olmamın baş müsebbibidir deplasmana gittiği için ve o sıralar maddi sıkıntılardan dolayı elektriklerimiz kesik olduğu için * mahallenin kahvesinin kuytu köşesinde seyretmek zorunda kaldığım ve galatasaray'ıma bir kez daha aşık olduğum maçtır.

    hele ki ümit aktan'ın o üçüncü golde goooooğğğlll gooğğğğl diye hönkürüşü hala kulaklarımda çınlar. en güzel çocukluk anılarımdan biridir *.

    hele ki o kahveyi görmeliydiniz. tam bir kenar mahalle çocuğu olduğum için full işçi ve işsizlerin takıldığı tam bir mahalle kahvesiydi. kahvenin sahibi sadık abi * bildiğim en koyu galatasaraylılardan biriydi kahvenin her yanı gelinlik kız gibi sarı kırmızı süslenmişti. bizim kahve inanmıştı beyler maçı alacağımıza, 2-0'dan sonra herkesin kafası öndeyken bir anda arif'in manchester'e attığı (u: evet youtube'da arandığında kendinizi bir anda songül karlı sütyensiz videosunda bulduğunuz) müthiş gol geldi. allahım o ne kıyamet, insanın yanında 100 tane mermi atılsa öyle bir ses çıkmaz, dersin ki ; 120'lik geri tepmesiz top ateşlediler yanında. dua bilenler dua etmeye, herkes bir şeyler yapmaya başladı o an kahvede çocuk aklımla sadık abi'nin ocağın mermerinin üzerine çıkmasına mı akıl erdireyim, gole mi sevineyim bilemediğim andı o.

    mahallemizin imamıda maçı seyrediyordu kahveye kendisi bildiğin tonton dede modunda olduğundan eli sürekli tespihinde, sürekli okuyup üflüyordu adam takımı (u: tahminimce duaları tuttu adamın eğer öldüyse o da ışıklar içinde uyusun. adamın duaları kabul oluyordu beyler mübarek adamdı vesselam) o arada ikinci gol geldi zaten, abooo kahveyi bir görün bu sefer 120'lik geri tepmesiz değil bildiğin topçu bataryası aynı anda ateş etti kahvenin içinde o ne sestir arkadaş kulaklarım çınladı resmen, sağır olacağım zannettim. sonra bir anda ayaklarım yerden kesildi kendimi havada buldum amk. mahallemizin abilerinden murat abi * sevinciyle beni tuttuğu gibi nasıl havaya fırlattıysa kafamı kahvenin sigara isinden kararmış tavanına çarpmam bir oldu. ulan arkadaş tamam inşaatçısın, kuvvetlisin de bende hafif bir çocuk değildim beni nasıl oraya fırlattın mübarek. her neyse maç 2-2'ye gelince bizim kahvede herkes pür dikkat dualar dillerde maçı izliyor ve o an geldi çattı arif topu aldı vurdu top direkten döndü ve kubilay türkyılmaz golü yağladı he kahvede ne mi oldu ne masa kaldı ne sandalye herkes birbirine sarılıyor sadık abi hüngür hüngür salya sümük ağlıyordu ki bu adam eski kabadayılardandır arnavut sadık dedimmiydi herkes selam dururdu.
    mahallenin hocaefendisinin kafadaki sarık bir yerde kendi bir yerde yanında ki mahallenin amcalarından birine sarılmış yanaklarından öpüyordu allah belamı versin lan. çok değişik bir andı o. sanki bir başkaldırı gibiydi, dünyaya biz ölmedik ulan mesajı gibi bir şeydi o an. yediden yetmişe herkesin bir olup sevindiği gözlerinden yaşlar akıttığı bir andı o.

    velhasılı kelam biz üçüncü golü yiyince tabii kahveye derin bir stres yükü çöktü bildiğin kahvenin içindeki havaya dokunsan kırılacak gibi oldu. neyse ki son düdük çaldı hepimiz önce bir oh çekip sonra çılgınlar gibi bağırmaya başladık sadık abi önderliğinde (u: evet hoca efendide tezahüratlara eşlik ediyordu dedim ya kardeşim anlatılmaz o an bambaşka bir şeydi amk). daha sonra sadık abi bütün kahveye çay ısmarlamıştı. bana gazoz ısmarlamıştı ama çok severdi beni yazları çıraklık yapardım yanında hey gidinin günleri be.

    sonra ikinci maçı beklemeye başladık tabii ama bir değişiklikle ikinci maçta tribünde rahmetli eniştemle beraber yerimi almıştım. yıldönümü gelince onu da edebiyatım yettikçe anlatacağım.

    yüce yaratıcı herkese böylesine özel günleri yaşamayı muassar eylesin.

    vesselam!

    dip not 1 : şimdi babamı aradım sadık abi'de, imam da rahmetli olmuş ya lan. murat abi'den babamın da haberi yok anasını satayım adam bir el ekmek oldu gitti.
    dip not 2 : ulan şimdi o takım olsun her sezon 10 hafta önce şampiyonluğu garantileriz amk.
  • 100
    tgrt ekranlarından ümit aktanın anlatımıyla ailecek canlı olarak izlediğimiz maçtı bu maç.
    futbol maçlarıyla pek ilgisi olmayan babam bile maçı heyecanla izliyordu,hatta maçın ilk dakikalarında 2-0 yenik duruma düşünce bizim peder bey sanki golleri ben yemişim gibi bana kızarak aynı akşam aynı saatlerde show tvde canlı yayınlanan ve amsterdamda oynanan ajax-beşiktaş maçına kanal değistirmek istiyordu.değistir lan şu kanalı,beşiktaş maçına bakalım onlar en azından 1-0 önde ve galatasaray gibi rezil olmuyor diyerek bana sarıyordu bizim peder bey.
    neyse,pederi zar zor zaptettik o gece ve maçın tamamını izleyebildik.
    zaten çok geçmeden arifin ve kubilayın gollleri de gelmişti ve maç yeniden ortadaydı.derken 3-2 öne geçtik ve son dakikalarda yenen şanssız bir golle 3-3 gibi sansasyonel sayılabilecek bir skorla ülkeye döndük.
    rövanş maçında ise tarih yazarak şampiyonlar ligine kalan ilk türk takimi olduk.
    bizim peder beyin o gece izlemeye çok meraklı olduğu beşiktaş ise amsterdamda 1-0 öndeyken 2-1 kaybetti,rövanşı ise istanbulda rezil bir şekilde 4-0 kaybederek elendi.
    o sene kim tarih yazdı,kim rezil oldu böylece görmüş oldu bizim peder bey.
App Store'dan indirin Google Play'den alın