3276
henüz cezaevine girmemesinin arkasında bir şantaj durumu söz konusu olabilir.
hatta malum yasa değişikliğinde de bu şantaj meselesinin etkili olduğunu düşünüyorum. (hatırlarsanız söz konusu yasa değişikliği sayesinde 50 küsür yıl ceza alacak aziz yıldırım sadece 6 küsür yıl hüküm giymişti.) ama aziz yıldırım bununla da yetinmeyip hükümetten çok daha fazlasını isteyebilir ve beni cezaevine sokmamanın bir yolunu bulun diyebilir.
aziz yıldırım'ın şantaj konusu yapabileceği tek bir konu yok, bir kaç konu var.
bu konulardan birincisi 3 temmuz öncesine dayanıyor. önceki yazılarımızda aziz yıldırım'ın ülkedeki vesayet değişiminin en yakın tanıklarından biri olduğunu yazmıştık. dolmabahçe sarayında gerçekleştirilen ve vesayet değişiminin miladı olan meşhur yaşar büyükanıt ile recep tayyip erdoğan arasındaki görüşmeyle ve bu görüşmede aziz yıldırım'ın rolüyle ilgili önemli iddialar var. bu iddialardan ilki görüşmeyi ayarlayan kişinin aziz yıldırım olduğu; ikincisi ise bu görüşmede gündeme gelen bazı belgelerin aziz yıldırım'a ait olduğu idi.
şantaj meselesi yapılabilecek ikinci konu ise daha önce yazılarımda bahsetmediğim bir konu. 3 temmuz soruşturmasının hükümet'in baskısı ve girişimleriyle yarıda kaldığını düşünüyorum. dünyanın hiç bir ülkesinde şike soruşturmaları ikinci, üçüncü dalgaları yapılmadan tamamlanmamıştır. bizim soruşturmada ise dosyada bulunan hükümete yakın isimler nedeni ile yarım yamalak yapılan bir ikinci dalga ile soruşturma kapatılmıştır.
size basit bir soru; bütün telefonları dinlenen aziz yıldırım'ın en çok diyalog kurduğu mahmut özgener, rıdvan dilmen ve göksel gümüşdağ ile ilgili bu kadar az tapesinin olması tuhaf değil mi? rıdvan dilmen'in soruşturma sabahı başbakan'ın kardeşi mustafa erdoğan'la görüştüğü iddialarını ve bu görüşme sonrasında da bir hafta ortadan kaybolduğunu sanırım hepimiz biliyoruz. bu süre içinde soruşturma dosyasından bir ayıklanma yapıldığını düşünüyorum. aziz yıldırım'ın da son zamanlarda dile getirdiği "tapeler doğru ama hepsi yok, bazıları eksik" söyleminin altında da bence bu gerçek yatıyor.
şantaj konusu yapılabilecek bir başka konu ise faik ışık ve nihat özdemir'in akp hükümeti ile kurduğu kirli ilişkiler. 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ve ortaya saçılan tapelerle bu kirli ilişkiler çok daha net ortaya çıktı. aziz yıldırım bu kirli ilişkilerde elde ettiği bilgileride rahatlıkla şantaj konusu yapabilir.
velhasıl, akp hükümetinin gerek deniz feneri davasında, gerek şike soruşturmasında, gerekse 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında kendine yakın isimleri nasıl kurtardığına hepimiz şahit olduk. aziz yıldırım'ın isyanıda buna olabilir. zahit akman'ı, rıdvan dilmen'i, göksel gümüşdağ'ı, mahmut özgener'i, reza sarraf'ı kurtaran başbakan'a beni de kurtar, yoksa bütün pisliklerini açıklarım diyebilir. dolmabahçe'den, şike dosyasına, nihat özdemir'in aldığı ihalelerden, faik ışık'ın bilal erdoğan'la kurduğu kirli ilişkilerine kadar her şeyi. büyük ihtimalle başbakan'da bu çıkışa "daha ne istiyorsun 50 küsür yıllık cezanı 6 küsür yıla çektik, neyine yetmiyor" diye cvap verecektir. sonuçta ne olacak hepimiz göreceğiz.
bu arada küçük bir not ekleyelim; tüm bu kirli ilişkilerin fenerbahçe'nin küme düşmesini engellemesi gibi bir durum söz konusu değil. çünkü burada karar verici merci uefa ve başbakan'ın uefa üzerinde her hangi bir etkisinin olması mümkün değil.
hatta malum yasa değişikliğinde de bu şantaj meselesinin etkili olduğunu düşünüyorum. (hatırlarsanız söz konusu yasa değişikliği sayesinde 50 küsür yıl ceza alacak aziz yıldırım sadece 6 küsür yıl hüküm giymişti.) ama aziz yıldırım bununla da yetinmeyip hükümetten çok daha fazlasını isteyebilir ve beni cezaevine sokmamanın bir yolunu bulun diyebilir.
aziz yıldırım'ın şantaj konusu yapabileceği tek bir konu yok, bir kaç konu var.
bu konulardan birincisi 3 temmuz öncesine dayanıyor. önceki yazılarımızda aziz yıldırım'ın ülkedeki vesayet değişiminin en yakın tanıklarından biri olduğunu yazmıştık. dolmabahçe sarayında gerçekleştirilen ve vesayet değişiminin miladı olan meşhur yaşar büyükanıt ile recep tayyip erdoğan arasındaki görüşmeyle ve bu görüşmede aziz yıldırım'ın rolüyle ilgili önemli iddialar var. bu iddialardan ilki görüşmeyi ayarlayan kişinin aziz yıldırım olduğu; ikincisi ise bu görüşmede gündeme gelen bazı belgelerin aziz yıldırım'a ait olduğu idi.
şantaj meselesi yapılabilecek ikinci konu ise daha önce yazılarımda bahsetmediğim bir konu. 3 temmuz soruşturmasının hükümet'in baskısı ve girişimleriyle yarıda kaldığını düşünüyorum. dünyanın hiç bir ülkesinde şike soruşturmaları ikinci, üçüncü dalgaları yapılmadan tamamlanmamıştır. bizim soruşturmada ise dosyada bulunan hükümete yakın isimler nedeni ile yarım yamalak yapılan bir ikinci dalga ile soruşturma kapatılmıştır.
size basit bir soru; bütün telefonları dinlenen aziz yıldırım'ın en çok diyalog kurduğu mahmut özgener, rıdvan dilmen ve göksel gümüşdağ ile ilgili bu kadar az tapesinin olması tuhaf değil mi? rıdvan dilmen'in soruşturma sabahı başbakan'ın kardeşi mustafa erdoğan'la görüştüğü iddialarını ve bu görüşme sonrasında da bir hafta ortadan kaybolduğunu sanırım hepimiz biliyoruz. bu süre içinde soruşturma dosyasından bir ayıklanma yapıldığını düşünüyorum. aziz yıldırım'ın da son zamanlarda dile getirdiği "tapeler doğru ama hepsi yok, bazıları eksik" söyleminin altında da bence bu gerçek yatıyor.
şantaj konusu yapılabilecek bir başka konu ise faik ışık ve nihat özdemir'in akp hükümeti ile kurduğu kirli ilişkiler. 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ve ortaya saçılan tapelerle bu kirli ilişkiler çok daha net ortaya çıktı. aziz yıldırım bu kirli ilişkilerde elde ettiği bilgileride rahatlıkla şantaj konusu yapabilir.
velhasıl, akp hükümetinin gerek deniz feneri davasında, gerek şike soruşturmasında, gerekse 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında kendine yakın isimleri nasıl kurtardığına hepimiz şahit olduk. aziz yıldırım'ın isyanıda buna olabilir. zahit akman'ı, rıdvan dilmen'i, göksel gümüşdağ'ı, mahmut özgener'i, reza sarraf'ı kurtaran başbakan'a beni de kurtar, yoksa bütün pisliklerini açıklarım diyebilir. dolmabahçe'den, şike dosyasına, nihat özdemir'in aldığı ihalelerden, faik ışık'ın bilal erdoğan'la kurduğu kirli ilişkilerine kadar her şeyi. büyük ihtimalle başbakan'da bu çıkışa "daha ne istiyorsun 50 küsür yıllık cezanı 6 küsür yıla çektik, neyine yetmiyor" diye cvap verecektir. sonuçta ne olacak hepimiz göreceğiz.
bu arada küçük bir not ekleyelim; tüm bu kirli ilişkilerin fenerbahçe'nin küme düşmesini engellemesi gibi bir durum söz konusu değil. çünkü burada karar verici merci uefa ve başbakan'ın uefa üzerinde her hangi bir etkisinin olması mümkün değil.
