• 127
    tek kelimeyle şerefsizdir. hayallerimizin katilidir.

    o maçı babam ve okuldan bir arkadaşımla 3'ümüz kahvede izlemiştik. maç başladı. acayip heyecanlıyım tabi. bu ballı dangozların golleri geldi arka arkaya. suratım sinirden resmen kıpkırmızı oldu. içimden küfürleri saydırıyorum. hatta neredeyse babama kalk gidelim diyecektim ama sabrettim. derken bizim takım toparlamaya başladı. içimde inanılmaz bir öfke var. şerefsizlerin top oynamadan 2 tane bala göte buldukları gole öfkem var. hani o an birisi karşıma çıkıp bişey dese hayatım boyunca yumruklaşmamış ben bile o adamın ağzını burnunu kırardım herhalde o derece öfkeliyim. derken elmander'in golü geldi. o golle öyle bir ayağa kalktım, öyle bir bağırdım ki, babam korkmuş, arkadaşım da kolumdan zar zor tutmuş beni. hatta babam golden sonra "oğlum saçmalama, abartma böyle, sakin ol kendine gel biraz." diyerek biraz da kızmıştı aslında. adamı korkutmuşuz amk. * o top ağlara girdiğinde nerdeyse gözümden öfke yaşları damlayacaktı.

    oyun iyice bizim kontrolümüze geçmişti artık. heyecan dorukta. kahvedeki tüm galatasaraylılar o golü bekliyordu. fenerliler ise ekrana bakmaya korkuyordu. ha geldi ha gelecek derki hakan balta çıktı sahneye. tıpkı ilk golde olduğu gibi çılgınlar gibi bağırıp seviniyordum. yalnız bu sefer tek fark vardı. ilk golde bana sitemde bulunan babam da ben ve arkadaşımla ayağa kalkmış birbirimize sarılıyoruz sevinçten. en son babamla "çak!" yaptığımızı hatırlıyorum. babam aslında dışarıdan çok sportmen, çok sakin gibi görünse de adım gibi bilirim ki içinde inceden bir fenerbahçe nefreti vardır. ilk golde bana sakin ol diyen babam 2. gole kadar da bu sakinliğini korumuş ama 2. gol geldikten sonra artık o da dayanamamış ve bizimle çılgın gibi kutlamıştı golü. hatta bi ara "haaa ne oldu len! yok öyle yağma. top oynamadan yeneceksiniz ha bizi? hadi ordan! görelim şimdi sizi!" gibilerinden birşeyler haykırıyordu kahvede. bu sefer de ben babamı sakinleştirmeye çalışıyordum. *

    artık son dakikalara gelirken herkeste heyecan var. fenerlilerin heyecanı belli zaten. "aman bi gol daha yemeyelim" derdindeydi onlar. bizimse daha farklı. 1 gol daha atıp tarih yazmak istiyoruz bir yandan ama diğer yandan da son dakikalarda bu ballı pezolardan gelecek bir golle tüm o büyülü anın bozulmasından korkuyoruz. zaman iyice ilerledi ve şu meşhur faul yapıldı. emre bey, engin'i biçmiş, topun başına selçuk geçmişti. kahvede herkes "allah'ım hadi ya, hadi be oğlum" gibi şeyler söylüyordu. ve o lanet top baros'un ayağından sonra ağlara değil de direğe gidiyordu. o an öyle bir heyecan yapmıştım ki, kahvedeki çoğu kişi gibi ben de boğazımı yırtarcasına "gooooool ulaaan" diye bağırmıştım. babam da arkadaşım da aynı benim gibi ayaktaydı. sonra bir de baktım ki top geri dönüyor. çekimde kaynaklı olsa gerek topu kaleye girdi gibi görmüştüm oysa ki. tam o arada babama ve arakadaşa bakarak "ne oldu lan?" gibi bişey dedim ama nasıl dedim ben de bilmiyorum. dilim tutuldu. ben pozisyonu idrak edene kadar zaten maç da bitmiş ve berabere kalmıştık. o an bi 10 saniye herkes dondu kaldı kahvede. boğazımda ses kalmamış, son bi güzelce sövdüm ekrana bakıp. babam da arkadaşım da sesimizi çıkartamadan çıktın kahveden. fenerlilerin yüzü gülüyordu. derin bi oh çekmişlerdi. sarı kırmızı atkısı olan herkesi ise başı öndeydi. nasıl girmezdi o amına koyduğumun topu?

    kendimi toparladıkan sonra arkadaşı uğurladık. o kendi evine doğru yola koyuldu. bizim de ev tam yokuşun tepesindeydi. babam 50 küsür yaşına rağmen benimle tek solukta çıktı o yokuşu. ikimiz de konuşacak halde değildik. sadece adaletten ve şanssızlıktan yakınabiliyorduk. başka söylenecek bir şey yoktu. takımımız her şeyi yapmıştı çünkü. olmadı. sağlık olsun dedik ama o gece uyku bana o sezon ilk kez bu kadar zor gelmişti. ikincisi için: (bkz: 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçı) bu iki hadise bizim için 2011/2012 sezonunda adeta yıkım etkisi yarattı. çok şükür sezon sonunda dillere destan bir şampiyonlukla mükafatlandırıldık ancak bu 2 enstantane aklına gelince içi cız etmeyen bir cimbomlu yoktur herhalde. kupayı almıştık ama şu fener balını yenmeyi o sezonda başaramamıştık belki de. ya da belki de kadıköy'de 0-0 berabere kalarak yıkmıştık bu duvarı bilemiyorum ama alınan kupa tüm bu yaraları sarmıştı elbette.
App Store'dan indirin Google Play'den alın