5
bu da benden olsun, dedeme:
gölgesini kaybedenin öyküsü
havada yanık kokusu var
ay üzerime üzerime geliyor
nasıl anlatayım
gece oldu mu yorgunluklar uyanır
hele tenhalaştı mı sokaklar zaman durur
takvimlerden bahsetmiyorum
gecenin kargaları vardır
kanatları büyür ve üzerimize açılır
şimdi kulağımda bir şeyler uğulduyor
ağır bir günün ardından evime dönüyorum
yanımda memur çantalı bir adam bekliyor
burun deliklerinin kıpırdadığını görmedim
ancak ölüler böyle sessiz solur
yaşıyor mu
kısa bakışlarıma cevap alamıyorum
kimsenin gözleri canlı değil
yüzyıldır aynı duvardaki bir tablo gibi şehir
usanmışlıklar geceyi zifirileştiriyor
karanlık ve soğuk bir tortu çöküyor mideme
köpek havlamalarını duyuyorum
rüzgârın ıslığı kimseye dokunmadan beni buluyor
sanki bütün yalnızlıklar benim için yaratılmış
herkes gözlerini bana dikiyor
gelen geçen minibüsler tıka bısa insan
havada yanık kokusu var
üzerime titrek bir dal eğilmiş
sarı yapraklar topluyorum saçlarımdan
içimde bir hasretin imgesi büyüyor
artık caddelerde yürüyen heykeller var
özledim eski günlerin her saniyesini
bana eskilerimi verin
şehirde tanıdığım insanlar yaşardı eskiden
çocuktum
annem hep arkamı toplardı
durmak bilmeyen bir salıncak gibiydi gündüzler
ve yanımda kocaman gölgeler uzanırdı
hatırlıyorum havada bahar kokusu vardı
hiç bir tabuta omuz vermemiştim daha
şimdi ufukta gri çizgiler yatıyor
burun deliklerimi kesen birileri var
dedem
bileğime düğümlü bir uçan balondu
çözülüp gittiğini anladığımda sustum
aklım bu sıradanlığa ermiyordu
diyorum ki ölüm
herhalde çiçekleri yakan bir şeymiş
havada yanık kokusu var
yanımdaki adam ter kokularına karıştı
sadece sokak lambalarını hissediyorum
bir de çalılarda sevişen kediler kaldı
ben
balonunu kaybetmekten muzdarip bir çocuğum
biri bana merhaba desin artık
ayaklarımı tek çift görmek istemiyorum
bu tenhalığı kaldıramayacak kadar yorgunum
ya herkes sussun
ya hepiniz konuşun
ay üzerime üzerime geliyor
önünden bir balon geçiyor
havada yanık kokusu var
benim burnum kanıyor
benim burnum kanıyor
04.03.2013, istanbul
(akatalpa şiir dergisi'nin mayıs 2013 sayısında yayımlanmıştır)
gölgesini kaybedenin öyküsü
havada yanık kokusu var
ay üzerime üzerime geliyor
nasıl anlatayım
gece oldu mu yorgunluklar uyanır
hele tenhalaştı mı sokaklar zaman durur
takvimlerden bahsetmiyorum
gecenin kargaları vardır
kanatları büyür ve üzerimize açılır
şimdi kulağımda bir şeyler uğulduyor
ağır bir günün ardından evime dönüyorum
yanımda memur çantalı bir adam bekliyor
burun deliklerinin kıpırdadığını görmedim
ancak ölüler böyle sessiz solur
yaşıyor mu
kısa bakışlarıma cevap alamıyorum
kimsenin gözleri canlı değil
yüzyıldır aynı duvardaki bir tablo gibi şehir
usanmışlıklar geceyi zifirileştiriyor
karanlık ve soğuk bir tortu çöküyor mideme
köpek havlamalarını duyuyorum
rüzgârın ıslığı kimseye dokunmadan beni buluyor
sanki bütün yalnızlıklar benim için yaratılmış
herkes gözlerini bana dikiyor
gelen geçen minibüsler tıka bısa insan
havada yanık kokusu var
üzerime titrek bir dal eğilmiş
sarı yapraklar topluyorum saçlarımdan
içimde bir hasretin imgesi büyüyor
artık caddelerde yürüyen heykeller var
özledim eski günlerin her saniyesini
bana eskilerimi verin
şehirde tanıdığım insanlar yaşardı eskiden
çocuktum
annem hep arkamı toplardı
durmak bilmeyen bir salıncak gibiydi gündüzler
ve yanımda kocaman gölgeler uzanırdı
hatırlıyorum havada bahar kokusu vardı
hiç bir tabuta omuz vermemiştim daha
şimdi ufukta gri çizgiler yatıyor
burun deliklerimi kesen birileri var
dedem
bileğime düğümlü bir uçan balondu
çözülüp gittiğini anladığımda sustum
aklım bu sıradanlığa ermiyordu
diyorum ki ölüm
herhalde çiçekleri yakan bir şeymiş
havada yanık kokusu var
yanımdaki adam ter kokularına karıştı
sadece sokak lambalarını hissediyorum
bir de çalılarda sevişen kediler kaldı
ben
balonunu kaybetmekten muzdarip bir çocuğum
biri bana merhaba desin artık
ayaklarımı tek çift görmek istemiyorum
bu tenhalığı kaldıramayacak kadar yorgunum
ya herkes sussun
ya hepiniz konuşun
ay üzerime üzerime geliyor
önünden bir balon geçiyor
havada yanık kokusu var
benim burnum kanıyor
benim burnum kanıyor
04.03.2013, istanbul
(akatalpa şiir dergisi'nin mayıs 2013 sayısında yayımlanmıştır)