1279
açık söylemek gerekirse "biz koyduk" ya da "nasıl geçirdik" ve ya "koyduk mu" tarzı münazara(!)ları, "geldi yine bukalemunlar" ya da "el sikiyle gerdeğe girmeyin artık" benzeri sataşmaları bırakalı çok oluyor; hem gerçek hayatta hem de internet üzerinden... yine de geçtiğimiz nisan ayında, 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı sonrası, bir anlık sinirle normalde çok da yazmayacağım tarzda bir yazı paylaştım facebook hesabımdan. ha pişman değilim, orası ayrı.. birkaç gün sonra da beşiktaşlı olduğunu bildiğim ancak fenerbahçe ve anti-galatasaray ekseninde paylaşımlar yapan bir kişiye yönelik bir durum paylaşımı daha yaptım. birkaç gün sonra duvarımda aynı hareketliliği göremeyince açıp kontrol ettim, arkadaş listemde yoktu... konu orda kapanmış gibi oldu. önceden muhabbetimiz olsa da artık aynı spor salonunu kullanıyor olmamıza rağmen selam bile vermez olduk, onun dışında da bir gerginlik olmadı...
geçtiğimiz hafta içinde talihsiz bir olay yaşadı aynı abimiz ve henüz doğmamış bebeğini kaybetti. o haberi aldıktan sonra ilk defa bugün denk geldik. görür görmez yanına gittim, teselli etmeye çalıştım elden geldiğince falan... ilk başta-muhtemelen ters bişey beklediği için- duymazdan gelse de ses tonu bugüne kadar ondan duymadığım kadar içten ve acıklıydı. yaptığım şeyin insaniyetinden dolayı huzur duysam da belki de kafa dağıtmak için geldiği spor salonunda acısına tuz başmış gibi olmak da bir suçluluk duygusu yaratmadı değil..
velhasıl diyeceğim o ki hayat garip. biz neden böyle olduk falan sorgusuna falan girecek de değilim. dikkat çekmek istediğim şey futbola ve tuttuğumuz takıma karşı hissettiğimiz duygu yoğunluğunun şiddeti. böylesine yoğun duyguları hissettirip böylesine şeyleri yaptırabilecek çok az şey var bize...
umarım değeri bizim verdiğimiz kadardır...
geçtiğimiz hafta içinde talihsiz bir olay yaşadı aynı abimiz ve henüz doğmamış bebeğini kaybetti. o haberi aldıktan sonra ilk defa bugün denk geldik. görür görmez yanına gittim, teselli etmeye çalıştım elden geldiğince falan... ilk başta-muhtemelen ters bişey beklediği için- duymazdan gelse de ses tonu bugüne kadar ondan duymadığım kadar içten ve acıklıydı. yaptığım şeyin insaniyetinden dolayı huzur duysam da belki de kafa dağıtmak için geldiği spor salonunda acısına tuz başmış gibi olmak da bir suçluluk duygusu yaratmadı değil..
velhasıl diyeceğim o ki hayat garip. biz neden böyle olduk falan sorgusuna falan girecek de değilim. dikkat çekmek istediğim şey futbola ve tuttuğumuz takıma karşı hissettiğimiz duygu yoğunluğunun şiddeti. böylesine yoğun duyguları hissettirip böylesine şeyleri yaptırabilecek çok az şey var bize...
umarım değeri bizim verdiğimiz kadardır...