24
yanlış bilinenin aksine koyu bir galatasaray taraftarıdır. nereden mi biliyorum??
yaklaşık 9 yıldır izmir barosu körfez futbol takımında futbol oynuyorum. türkiye'deki birçok baro gerek meslektaşlar arası dayanışmasını artırmak gerekse de sportif faaliyetlere özendirmek amacıyla bu tarz oluşumlara ön ayak oluyor. bu amaçla gerek türkiye gerekse de avrupa ve dünya baroları arasında olmak üzere her yıl yurtiçinde ve yurtdışında çok ciddi şampiyonlar düzenleniyor.
işte avukat olan bu vatandaş istanbul barosunun 4 takımından biri olan "bosphorus" takımında oynadığı için yıllardan beri neredeyse tüm turnuvalarda karşılaşırız. kimi zaman aynı otelde konakladığımız için kimi zaman rakip olduğumuzdan maç öncesi ve sonrasında sohbet etmişliğimiz vardır. futbolun ortak payda olduğu bir ortamda elbette ki konu takımlara geldiğinde sağlam bir galatasaraylı olduğunu beyan etmekten çekinmez.
şimdi gelelim asıl soruya? ne oldu da sıradan bir avukat olan engin tff tahkim kurulu başkanlığı'na kadar uzanan basamakları bir anda tırmanıverdi?
cevap aslında bu camia içinde olanlar için son derece basit: spor hukuku enstitüsü denen oluşum.
aralarında kısmet erkiner (eski cas hakemi ve galatasaray divan kurulu üyesi ve eski hukuk müşaviri) türker aslan (tahkim kurulu eski başkanı), şekip mosturoğlu, emin özkurt (fenerin cas davasındaki avukatı), cem papila (eski hakem) gibi futbol dünyasının yakından tanığı isimlerin bulunduğu ve spor hukukunun türkiye'deki kaymağını yiyen hukukçuların kurup geliştirdiği bu oluşum ülke bazında oldukça etkili bir topluluk. spor hukukuyla ilgili kulüplerin-oyuncuların-federasyonun ne sorunu varsa vekilliklerinden biri mutlaka bu enstitünün üyelerinden biridir. dahası ülkemizde yeni yeni gelişmeye başlayan spor hukuku alanında ülke çapında ciddi meblağlar karşılığında eğitim programları dahi düzenliyorlar.tuzcuoğlu da genç yaşına rağmen bu derneğin kuruluşu aşamalarından bu yana dernek faaliyetlerinde boy göstermiş ve kıdemli hukukçular tarafından kollanmış.
ülke futbolunun bazı şerefsizler yüzünden içine düştüğü krizde apar topar başa getirilen federasyonda kamuoyu tepkisini çekmemek adına akla gelen en masum isim tabiki de o. zira daha önce hiçbir kulüpte görev almamış; organik olarak kulüplerle bağı yok. ama gel gelelim önce yanındaki adamlara bakıp sonra bu süreç içindeki tavır ve beyanatları tarafsızlığını yitirdiğini açıkça gösteriyor. dernekten çok yakın diyalogları olan bazı ağabey ve arkadaşlarının (şekip mosturoğlu gibi) sanık olarak yargılandığı davaya lehte mütalaa vermek; sonrasında görevi gereği onlar hakkında son sözü söyleyecek makamın başına geçmek ne kadar etik tartışılır? ama bu makama atanmanın da bir bedeli olacağı şüphesiz.
kanatimce bu arkadaş bahsi geçen diyeti ödemek adına önce hukukçuluğunu sonra da taraftarlığını bir kenara koyarak en masum ifadeyle "dernektaşlık" yapıyor.
yapmak zorunda; yoksa tahkimin 6-1 aritmetiğinde bundan sonra yer bulamaz...
yaklaşık 9 yıldır izmir barosu körfez futbol takımında futbol oynuyorum. türkiye'deki birçok baro gerek meslektaşlar arası dayanışmasını artırmak gerekse de sportif faaliyetlere özendirmek amacıyla bu tarz oluşumlara ön ayak oluyor. bu amaçla gerek türkiye gerekse de avrupa ve dünya baroları arasında olmak üzere her yıl yurtiçinde ve yurtdışında çok ciddi şampiyonlar düzenleniyor.
işte avukat olan bu vatandaş istanbul barosunun 4 takımından biri olan "bosphorus" takımında oynadığı için yıllardan beri neredeyse tüm turnuvalarda karşılaşırız. kimi zaman aynı otelde konakladığımız için kimi zaman rakip olduğumuzdan maç öncesi ve sonrasında sohbet etmişliğimiz vardır. futbolun ortak payda olduğu bir ortamda elbette ki konu takımlara geldiğinde sağlam bir galatasaraylı olduğunu beyan etmekten çekinmez.
şimdi gelelim asıl soruya? ne oldu da sıradan bir avukat olan engin tff tahkim kurulu başkanlığı'na kadar uzanan basamakları bir anda tırmanıverdi?
cevap aslında bu camia içinde olanlar için son derece basit: spor hukuku enstitüsü denen oluşum.
aralarında kısmet erkiner (eski cas hakemi ve galatasaray divan kurulu üyesi ve eski hukuk müşaviri) türker aslan (tahkim kurulu eski başkanı), şekip mosturoğlu, emin özkurt (fenerin cas davasındaki avukatı), cem papila (eski hakem) gibi futbol dünyasının yakından tanığı isimlerin bulunduğu ve spor hukukunun türkiye'deki kaymağını yiyen hukukçuların kurup geliştirdiği bu oluşum ülke bazında oldukça etkili bir topluluk. spor hukukuyla ilgili kulüplerin-oyuncuların-federasyonun ne sorunu varsa vekilliklerinden biri mutlaka bu enstitünün üyelerinden biridir. dahası ülkemizde yeni yeni gelişmeye başlayan spor hukuku alanında ülke çapında ciddi meblağlar karşılığında eğitim programları dahi düzenliyorlar.tuzcuoğlu da genç yaşına rağmen bu derneğin kuruluşu aşamalarından bu yana dernek faaliyetlerinde boy göstermiş ve kıdemli hukukçular tarafından kollanmış.
ülke futbolunun bazı şerefsizler yüzünden içine düştüğü krizde apar topar başa getirilen federasyonda kamuoyu tepkisini çekmemek adına akla gelen en masum isim tabiki de o. zira daha önce hiçbir kulüpte görev almamış; organik olarak kulüplerle bağı yok. ama gel gelelim önce yanındaki adamlara bakıp sonra bu süreç içindeki tavır ve beyanatları tarafsızlığını yitirdiğini açıkça gösteriyor. dernekten çok yakın diyalogları olan bazı ağabey ve arkadaşlarının (şekip mosturoğlu gibi) sanık olarak yargılandığı davaya lehte mütalaa vermek; sonrasında görevi gereği onlar hakkında son sözü söyleyecek makamın başına geçmek ne kadar etik tartışılır? ama bu makama atanmanın da bir bedeli olacağı şüphesiz.
kanatimce bu arkadaş bahsi geçen diyeti ödemek adına önce hukukçuluğunu sonra da taraftarlığını bir kenara koyarak en masum ifadeyle "dernektaşlık" yapıyor.
yapmak zorunda; yoksa tahkimin 6-1 aritmetiğinde bundan sonra yer bulamaz...