• 1
    türk futboluna belki tarihinin en büyük düşüşlerinden birini yaşatmış "büyük" ekibin, "türk futbolunu kurtarma" paketi olarak yumurtladığı 6+0+4 sisteminin arkasında yatan sefil sanrı. yıldırım demirören ve müthiş beyin takımının kendilerinden daha müthiş delüzyonu.

    zaten sosyal medyada defalarca incelenmiş bir 6+0+4 kombinasyonu var elimizde. diğer detaylarına değinmeden, konumuzla ilişkisini irdeleyelim. bu formülün sözde futbol ulemaları için en büyük açıklama dayanağı "kulübede yabancı oyuncu olmaması". empati yapmaya çalışalım. arkadaşlar diyorlar ki "sahadaki türk sayısı kadar, yedek kulübesindeki türk sayısı da önemli; can simidi, kurtarıcı olarak oyuna dahil olacak türk oyuncular yetiştirmek istiyoruz". ne kadar güzel, toz pembe tablo. benim mehmet batdal'ım, akhisar deplasmanında oyuna dahil olup 3 dakikada maçı alsın diyor demirören. acaba biri de çıkıp demedi mi "tutan mı var abi bu adamları?" diye koskoca kurulda. neyse konuyu dağıtmadan madde madde gidelim.

    oyuncu yetiştirmek, geliştirmek için atılacak adımlar sırayla nelerdir, onlara bakalım.

    önce oyuncuyu bulmak, yeteneği keşfetmek; çocuğa yeterli mental, fiziksel ve teknik beceriyi kazandırmak, sonrasında doğru zamanlarda yeterli şans vermek. federasyonun bunu kulüplere dikte ettiğini düşünelim. yani adamlar diyor ki "ben seni türk futbolcuyla oynamaya mecbur bırakıyorum arkadaşım. ister iste ister isteme benim milli takımıma kaliteli oyuncu yetiştireceksin. ha madem yetiştiremeyeceksin, seni de kendimle birlikte aşağı çekeceğim." bu nokta çok açık. teşvik-tehdit karşımı bir karar yani.

    peki bu karar sonrası büyük kulüplerimiz ne gibi aksiyonlarda bulundular. türkiye sınırları içerisinde transfer edilebilecek kalitede 1(yazıyla bir) oyuncu tespit edildi. onun transferi için uğraşıldı. başkan oyuncuyu fenerbahçe'ye verdi/oyuncu fenerbahçe'yi seçti, farketmez. sonrasında türkiye transfer piyasasında adı geçen isimler kimler? ben yazayım, unuttuğum varsa siz ekleyin:emre can, eren derdiyok, gökhan inler, kerim frei, serdar taşçı,ömer toprak. kazım gibi lakayıt bir adam bile "türk pasaportu var" denilerek kadroya yeniden dahil edildi. bu oyuncuların tamamının ortak özelliği çok açık.

    teşvik/tehdit kısmına geri dönelim. federasyonun dayatmaları gereği kulüpler yerli oyuncu yetiştirmek ve oynatmak zorunda kalacak. peki federasyon "oyuncu yetiştirme" sisteminin neresinde yer alıyor?. zaten insanların isyan ettiği konunun bu olduğunu düşünmek istiyorum: tam temelinde, ilk basamağında, kapı eşiğinde.

    dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinde federasyonlar bizim alışık olmadığımız şekilde oyuncu yetiştirme piramidinin tabanında yer alırlar. oyuncu yetiştirmek için giden bütün yolların başlangıcıdırlar. şimdi oyuncu yetiştirmek için "sistem yumurtlayan" yüce federasyona bi'şeyler sormak istiyorum:

    -sen scout yetiştirebiliyor musun?
    -türkiye'ye gözlemci hocaları getiriyor musun?
    -(gbkz: gözlemcilerin tamamı "gideyim maç izleyeyim, bi' çocuk buluruz illa" diyen eski futbolcular mı)?
    -sen antrenör yetiştirebiliyor musun?
    -(gbkz: antrenörlük belgesi verdiğin "antrenörlerin" kaçı kalifiye)? dünya çapında antrenör yetiştirmişliğin var mı?
    -(gbkz: lisans verdiğin antrenörlerin kaçı türk futbolcusunun açık ara en büyük eksiği olan mental eğitimi doğru şekilde verebiliyor)?
    -(gbkz: bizim 22-23 yaşında oyuncularımız nasıl daha kariyerlerinin başında maç içinde yoruldum diyebiliyorlar)?
    -lisans verdiğin kondüsyonerlerin kaçı scott piri ayarında kondüsyonerler? (bkz: scott piri)
    -belge verdiğin teknik direktörler görev aldıkları kulüplerde kaç sene çalışıyor?
    -(gbkz: zaten 1 yıl görev alacağını adı gibi bilen teknik direktörlerden kaçı genç oyuncu oynatıyor)?
    -(gbkz: alt yaş gruplarında dünya devleriyle başabaş oynayan milli takımlar yabancı sınırı nedeniyle mi nal topluyor)?

    yineliyorum; dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinde federasyonlar bizim alışık olmadığımız şekilde oyuncu yetiştirme piramidinin tabanında yer alırlar. bizim gibi gelişmiş olmayan(gelişmekte olan lafına da hastayım) ülkelerde de federasyonlar "idare ederler", hazıra konarak doğmuş, büyümüş federasyon başkanımız gibi yüzsüzce "benden bi'şey beklemeyin, ama oyuncu yetiştiremezseniz kendi ipinizi çekersiniz" demez. en azından bu kadar yüzsüz olunmaz.

    türk futbolunun sorunu nicelikmiş gibi, marifet gibi fazladan 4-5 türk oyuncu oynatmakla mı hallolacak her şey? sen piramidin ilk basamağında hiçbi'şeyi yerine getirmezken, üçgenin tepesinden mesut özil'i nasıl beklersin be adam? halihazırdaki sistem ve uygulayışla yeteri kadar vasat/vasatüstü adam yetişmiyor mu? ne yapacaksın yani, her takımdan 4 adam daha yetiştirip milli maçlara vasat 35 adamla mı çıkacaksın?

    bizim ihtiyacımız olan şey; kaliteli gözlemci, kaliteli antrenörler, kaliteli, insanı ve işini seven, geleceğe önem veren hocalar. senin parayla verdiğin lisansla 40 tane düz ön libero yetiştiren hocalarla olmaz bu işler.bize nicelik değil nitelik lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın