520
--- alıntı ---
o sene bu sene mi?
her sezona aynı parolayla giren liverpool yaptığı doğru transferlerle herkesi şaşırtıyor(!). kırmızılar uzun süredir yarıştan uzaktalar ve artık isimleri bile anılmıyor. gelecek dönemde onları nelerin beklediğine, dört ana başlık üzerinden birlikte bakalım.
yeniden yapılanma
brendan rodgers’ın anlattıkları, öne sürdüğü parlak fikirler kağıt üzerinde fazlasıyla ilgi çekiciydi. uygulama safhasına geçildiğinde sürecin sancılı olacağı öngörülüyordu ama önce kulüp yönetimi, ardından federasyon işleri rodgers için daha sıkıntılı hale getirdi. bir önceki yılın yüksek oranda isabetsiz transfer hamlelerinin getirdiği finansal sıkıntı transfer döneminde hareket olanağını kısıtlarken, fikstür çekimi ise rodgers’a üç puan için beklemesini söylüyordu.
luis suarez’in eklendiği vasat kadronun arzulanan oyun için ihtiyaçları bir hayli fazlaydı. rodgers’ın acelesi yoktu; verdiği 180 küsur sayfalık raporda açıkça belirttiği üzere, yarışmacı bir takım oluşturabilmeleri için en az dört transfer dönemine ihtiyaçları vardı. kısacası rodgers bunu dillendirmekten kaçınsa da üç yıllık anlaşmasının ilk iki yılında başarı vaat etmediği açıktı. ve dahası, inandığı oyun sisteminin liverpool’da işlerliği tamamı ile soru işaretiydi. martinez’in belli bir ekol aşıladığı swansea city’yi yapıya adapte etmek zor olmamıştı ama düşük tempolu pas oyunu liverpool’da çalışacak mıydı, yoksa yeni yollar mı denemesi gerekiyordu?
önce gylfi sigurdsson, ardından clint dempsey’in ligdeki en ciddi rakibe kaptırılması yıkımıyla başlayan sezonu, üç puan almak için beklenen bir buçuk ay takip etti. liverpool çok paslaşan ama kolay gol yiyen, ritim bulduğunda ise gol yağdıran bir takım oldu. rodgers, savunduğu felsefeye körü körüne inanan ve bunda inatçı biri olmadığını, chelsea’de birlikte çalıştığı jose mourinho’nun pragmatizminden nasibini aldığını sezon içerisindeki birçok hamlesinde gösterdi. jaime carragher’ın veda sezonunda savunmadaki sertliği sağlamak adına formayı kapması buna iyi bir örnek; zira iş pas yapmaya geldiğinde ingiliz savunma oyuncusunun topu kırdığını bilmeyen yok. rakipten topu yedi saniye içerisinde almaya çalışan takımın yaşadığı yerleşim karmaşalarının yarattığı savunma sıkıntılarını da, takımın presini kısıp alan oyununa iterek çözmeyi başardı.
ilk transfer döneminde tercih ettiği fabio borini, joe allen, oussama assaidi gibi isimlerden beklediğini alamayan rodgers’ın ikinci transfer döneminde de karavana atması liverpool kariyerini bitirebilirdi. daniel sturridge ve philippe coutinho tercihleri birçoklarına göre büyük bir kumardı. ancak iki oyuncu da liverpool’un ikinci yarı gösterdiği iyi performansın mimarları oldular. ligin en çok gol atan dördüncü takımı olan liverpool, direkten dönen şutlar gol olsa ve puana yansısa, ligi dördüncü sırada bitirecekti. rodgers birinci aşamayı çözmüştü; luis suarez birilerini ısırıyor olsa bile takım gol atabiliyordu.
sezon bittiğinde liverpool ile dördüncü arsenal arasında 12 puan vardı. bu bir önceki yıl 17 idi. liverpool önceki yıla göre bir sıra yukarı tırmandı, önceki yıldan dokuz puan daha fazlasını aldı, beş maç daha az kaybetti. 24 gol daha fazla attı ve yalnıza üç gol fazla yedi. rodgers, istatistik olarak açık bir şekilde yukarı doğru ivmelendiği görülen takıma sturridge, coutinho, borini, sterling, suso ve henderson gibi yeni bir jenerasyonu da eklemeyi başarmıştı. takım her ne kadar avrupa mücadelesinin dışında kalmış olsa da, geçiş yılı için hiç de fena olmayan bir tablo ile sezonu kapadı. kadronun yapabilecekleri, yarışılan rakipler göz önüne alındığında bundan fazlası değildi. ağır eleştirilere maruz kalsa da, liverpool’un birkaç yıllık projeksiyon ile değerlendirilme zamanı geldi de, geçiyor bile…
liverpool ligin neresinde?
2005′te avrupa’nın zirvesine çıkan takımdan elde ettiği bu başarı sonrası beklentiler hep premier league’de şampiyonluk kazanılmasına yönelikti ama liverpool’un kötü futbol ekonomisi yönetimi saha içindeki eksik hamlelerle bir araya gelince ortaya büyük bir fiyasko çıktı. kırmızılar hamle üzerine hamle yapan, kadrosunu hem gençleştiren, hem de geleceğin yıldızları olarak lanse edilen isimleri transfer eden tottenham’ı çok ciddiye almıyordu. zaten asıl darbeyi de arapların satın aldığı manchester city’den yedi. aradan geçen sürede tottenham’ın, hatta şehrin mavi takımı everton’ın da gerisinde kaldığını söylemek mümkün. peki tablo gerçekten böyle mi?
liverpool, premier league’de gelirler klasmanında ilk beşteki yerini halen kaybetmiş değil. sınırsız kaynakları olan manchester city ve chelsea’nin, endüstriyel futbolun kalesi manchester united’ın gerisinde olması normal bir durum. ancak dördüncü sıradaki arsenal’den hemen sonra gelen liverpool’un, arkadaki grubun ciddi farkla önünde olduğunu söylemekte fayda var. takım uzun süreli başarısızlığa rağmen, özellikle uzakdoğu’daki hayran kitlesini korumayı başarıyor. ancak bundan daha fazlası söz konusu; liverpool’un ekonomisinde ciddi iyileşmeler mevcut.
2010 yılında kulübü satın alan amerikalı fenway sports group, beraberinde bir dizi sponsoru getirerek kulübün hareket etmekte zorlanan ekonomisini canlandırmayı başardı. liverpool başarısız olabilir ama ingiltere’nin en pahalı ikinci forma anlaşmasının sahibi. öte yandan ikincil sponsorların sayısındaki ciddi artış sonrası geçtiğimiz yıl yaklaşık 189 milyon pound civarında bir gelir elde eden kulübün dördüncü sıradaki arsenal ile arasındaki fark 46 milyon pound (arsenal’in yaklaşık geliri 235 milyon pound). aradaki farkın denklemdeki karşılığı ise oldukça basit; şampiyonlar ligi ve stadyum gelirleri. arsenal’in oyuncu satışından düzenli bir girdisinin olduğunu da belirtmek gerek.
ekonomik makas kapatılmadığı sürece tekrar zirveye çıkmanın mümkün olmadığının farkında olan kulübün sahibi john henry’nin rodgers’ın planına ikna olması, tabloya bakıldığından anlamlı görünüyor. üst düzey yıldızlar için eski cazibesini yitiren liverpool, belli profildeki oyunculara giderek iki ana hedef güdüyor: belli kalitede takım iskeletine sahip olmak ve kendi yıldızlarını yaratmak. bunu yaparken ekonominin sakatlanmamasına dikkat ediyorlar.
geçtiğimiz ay içerisinde anfield road’un etrafında yapılacak projeyi şehir meclisinden geçiren ve stadın da belli böümlerinin yenileneceği projeye yakında başlayacak olan kırmızlar, stadyum gelirlerini de yukarı çekmeleri halinde arsenal’in başına ciddi şekilde dert olacak gibi görünüyorlar. endişelenmesi geren bir başka takım ise tottenham. 144 milyon poundluk gelirlerini arttırmaları için daha fazla luka modric ve gareth bale’e ihtiyaçları var. en önemli avantajları ise şu anda albenilerinin liverpool’dan fazla olması.
yarışmanın yüksek olduğu liglerde harcayarak büyümeye çalışmak, pahalıya patlayabilecek bir risk. ilk yılında bunu yaşayan liverpool’un yeni yönetiminin öncelikle ekonomik gelişime odaklanması ve ffp’nin nimetlerinden yararlanmaya çalışması doğru yol gibi görünüyor. takımdaki yüksek kontratlı oyunculardan da büyük ölçüde kurtulan liverpool’un şu an için ilk hedefi, ekonomik yerini lige yansıtmak olmalı gibi görünüyor. şampiyonlar ligi yarışı için halen yetersiz olan takımın dördüncü sıra için mücadele veren iki londra takımı arsenal ve tottenham’a meydan okuması gelecek yılların öncelikli hedefi olacak.
rodgers ne yapmak istiyor?
brendan rodgers üçüncü transfer dönemine işleri sıkı tutarak girdi ve geçen yaz yaşadığı transfer dilemmalarına bu kez izin vermemek niyetinde. şimdiden dört transferi bitirdi ve banka balansında da oldukça iyi. yaptığı son açıklamada kadroya yeni isimlerin ekleneceğinin sinyallerini verdi ve bu isimlerin kim olacağı da aşağı yukarı belli. peki rodgers’ın planı ne? tiki-taka hayali devam ediyor mu?
geçtiğimiz sezon birçok maçta rodgers’ın da liverpoollu oyuncular gibi öğrenme süreci yaşadığına tanıklık ettik. ancak ortada kesin bir gerçeklik var; metot çalışmalarına ve bilime inanan irlandalı teknik adam, sorgulamaktan çekinmiyor ve hataları düzeltmek konusunda her seferinde bir öncekinden daha iyi. kafasındaki oyunun temelinde topa sahip olan takımların %77 oranında galibiyete ulaştığı istatistik verisi var. ancak genç teknik adam futbolun evrilmeye başladığı noktanın farklı dinamiklere sahip olduğunun bilincinde olacak ki, bazı önemli deplasmanlarda topu almamayı tercih ederek parlak zaferler kazandı.
dört transfer döneminin ardından şekillenecek kadroyu işaret etmişti rodgers. ilkinde istediklerini gerçekleştiremese de, özellikle ocak ayında yaptığı işlerin takıma katkısı beklentilerin çok üzerinde oldu. yaz dönemi için yapılan çalışmanın temelinde iki ana unsur yatıyor: derinlik ve fayda maksimizasyonu.
yarışmacı takım yaratmanın birinci koşulu seviyeleri birbirine yakın oyunculardan kurulu bir kadroya sahip olmak. ancak geçtiğimiz yıllardaki liverpool’un bu derinliğe sahip olduğunu söylemek bir hayli zor. kulübe ile sahadakiler arasındaki uçurumun kapanması ve sahadaki her oyuncunun formayı kaybetme korkusu yaşaması, sadece takımın değil oyuncuların da kendilerini geliştirmesi açısından son derece mühim. rodgers şu ana kadar faydalanamadığı oyuncuları yollarken, yerlerine genç ve fayda sağlayabilecek isimleri tercih ediyor.
ikinci hedef ise liverpool’u daha homojen bir takım yapmak. suarez ve sturridge’in her zaman bu gol sayılarına ulaşacağının garantisi olmadığını bilen rodgers, gerrard dışında skor katkısı vermekten yoksun orta sahaya henrikh mkhitaryan’ı alarak ön tarafın yükünü azaltmak niyetinde. stewart downing ve raheem sterling gibi skora katkısı düşük kanat oyuncularının yerine ispanya’da geçtiğimiz yılı ekstra üreterek geçirmiş iago aspas ve luis alberto’yu transfer etti. takımın estetikten yoksun ingiliz görüntüsünü de rötuşlayan irlandalı teknik adam, senede birkaç mucizeye(!) imza atan reina’nın yerine avrupa’nın hakkı en az verilen kalecilerinden simon mignolet’yi alarak kaleyi de sağlama aldı.
kolo toure ile boşalan carragher kontenjanını dolduran rodgers’ın transferini istediği iki savunma oyuncusu tiago ilori ve kyriakos papadopoulos, muhtemelen satılması planlanan martin skrtel ve sebastian coates’in yerini alacak. şu ana kadar andy carroll ve jonjo shelvey’i satan rodgers bu oyunculardan 20 milyon poundun üzerinde bir gelir elde ederken, aldığı dört oyuncu için 24 milyon pound civarında bir para harcamış durumda. %50 pay sahibi oldukları thomas ince’in satışından 4 milyon pounda yakın bir gelir bekleyen irlandalı teknik adam, şu ana kadar kadrosuna kattığı dört oyuncu için kasasından bir şey çıkarmamış gibi görünüyor. kalabalık bir satılık listesi de cabası.
özetlemek gerekirse, irlandalı teknik adam ilk gün anlattığı planına sadık durumda. verim alamadığı oyuncuları daha gençleri ve daha yeteneklileri ile değiştirerek sağlam bir omurga yaratmaya çalışıyor. peşinde olduğu transferleri bitirmesi halinde ocak ayında attığı düşeşin bir benzerinin gelmesini bekleyecek. kağıt üzerinde ise birçoklarından geçer not almış durumda.
bir umuttur yaşatan insanı…
liverpool her sezona “o sene, bu sene” mottosu ile başlar ve hayallerinin yıkılması iki aydan fazla sürmez. beklenti/performans denklemindeki sakatlıklar liverpool’un üzerine en çok geyik yapılan takımlardan biri olmasına neden oluyor. oysa liverpool ekonomik verilerin de işaret ettiği gibi lig beşincisi; bundan fazlası değil. daha iyi olabilmek için üsttekilerden rol çalması gerekiyor ama şimdilik alttakiler ondan rol çalıyor. bu durum yakın zamanda değişebilir.
transfer dönemindeki atak tavrının önümüzdeki günlerde de sürmesi muhtemel olan rodgers’ın bu yıl ana hedefinin ligde olmaları gereken yere ulaşmak olduğu kesin. sadece premier league’de mücadele edecek olan takım, yoğun maç temposuna girecek rakiplerinin tökezlemesinden faydalanmayı deneyecek. irlandalı teknik adam kafasının bir köşesinde dördüncülük hayalleri muhakkak kuruyordur ama gerçekçi olmaya devam etmekte fayda var.
henrikh mkhitaryan gelse dahi değişmeyecek olan problem, liverpool’un luis suarez ve steven gerrard dışında kazanma karakterine sahip oyuncusu yok. tottenham, geçtiğimiz sezon gareth bale’in tek başına aldığı 23 puan sayesinde şampiyonlar ligi yarışında kalmayı başardı. genel görüntü önemli paralar harcanarak takıma bu tip bir oyuncu katma niyetinin olmadığı yönünüde. rodgers’ın elindeki çocuklardan birinin fazlasını vermesine ihtiyacı var gibi görünüyor. sturridge, coutinho ve luis alberto bu kontenjanda olan ve şapkadan tavşan çıkarması beklenen isimler.
gerçekçi görünen hedef, geçtiğimiz yıldan dokuz puan daha fazla almak gibi duruyor ve bu da ilk beşe girmek için yeterli olacaktır. özellikle iç saha maçlarında performansını arttıran bir liverpool izlememiz olası. takımın ocak ayı geldiğinde bulunduğu yer, rodgers’ın da liverpool kariyerini etkileyebilir. işelerin iyi gitmesi durumunda ise, ocak ayındaki beklenen “dördüncü dönem” için bir açık çek fırsatı da yakalayabilir.
rafael benitez döneminde yapılan altyapı hamleleri sonrası iyi bir jenerasyona sahip olan liverpool, iki yıl içerisinde rakipleri ile benzer stadyum gelirlerine de ulaşacak. ekonomik makas giderek kapanıyor, futbol altyapısı ise her geçen gün daha iyiye gidiyor. liverpool’un şampiyonlar ligi özlemini gidermesi için rodgers’ın çıkaracağı iyi işe ve biraz da şansa ihtiyaç kalıyor…
--- alıntı ---
http://www.hayatimfutbol.com/...ne-bu-sene-mi.futbol
o sene bu sene mi?
her sezona aynı parolayla giren liverpool yaptığı doğru transferlerle herkesi şaşırtıyor(!). kırmızılar uzun süredir yarıştan uzaktalar ve artık isimleri bile anılmıyor. gelecek dönemde onları nelerin beklediğine, dört ana başlık üzerinden birlikte bakalım.
yeniden yapılanma
brendan rodgers’ın anlattıkları, öne sürdüğü parlak fikirler kağıt üzerinde fazlasıyla ilgi çekiciydi. uygulama safhasına geçildiğinde sürecin sancılı olacağı öngörülüyordu ama önce kulüp yönetimi, ardından federasyon işleri rodgers için daha sıkıntılı hale getirdi. bir önceki yılın yüksek oranda isabetsiz transfer hamlelerinin getirdiği finansal sıkıntı transfer döneminde hareket olanağını kısıtlarken, fikstür çekimi ise rodgers’a üç puan için beklemesini söylüyordu.
luis suarez’in eklendiği vasat kadronun arzulanan oyun için ihtiyaçları bir hayli fazlaydı. rodgers’ın acelesi yoktu; verdiği 180 küsur sayfalık raporda açıkça belirttiği üzere, yarışmacı bir takım oluşturabilmeleri için en az dört transfer dönemine ihtiyaçları vardı. kısacası rodgers bunu dillendirmekten kaçınsa da üç yıllık anlaşmasının ilk iki yılında başarı vaat etmediği açıktı. ve dahası, inandığı oyun sisteminin liverpool’da işlerliği tamamı ile soru işaretiydi. martinez’in belli bir ekol aşıladığı swansea city’yi yapıya adapte etmek zor olmamıştı ama düşük tempolu pas oyunu liverpool’da çalışacak mıydı, yoksa yeni yollar mı denemesi gerekiyordu?
önce gylfi sigurdsson, ardından clint dempsey’in ligdeki en ciddi rakibe kaptırılması yıkımıyla başlayan sezonu, üç puan almak için beklenen bir buçuk ay takip etti. liverpool çok paslaşan ama kolay gol yiyen, ritim bulduğunda ise gol yağdıran bir takım oldu. rodgers, savunduğu felsefeye körü körüne inanan ve bunda inatçı biri olmadığını, chelsea’de birlikte çalıştığı jose mourinho’nun pragmatizminden nasibini aldığını sezon içerisindeki birçok hamlesinde gösterdi. jaime carragher’ın veda sezonunda savunmadaki sertliği sağlamak adına formayı kapması buna iyi bir örnek; zira iş pas yapmaya geldiğinde ingiliz savunma oyuncusunun topu kırdığını bilmeyen yok. rakipten topu yedi saniye içerisinde almaya çalışan takımın yaşadığı yerleşim karmaşalarının yarattığı savunma sıkıntılarını da, takımın presini kısıp alan oyununa iterek çözmeyi başardı.
ilk transfer döneminde tercih ettiği fabio borini, joe allen, oussama assaidi gibi isimlerden beklediğini alamayan rodgers’ın ikinci transfer döneminde de karavana atması liverpool kariyerini bitirebilirdi. daniel sturridge ve philippe coutinho tercihleri birçoklarına göre büyük bir kumardı. ancak iki oyuncu da liverpool’un ikinci yarı gösterdiği iyi performansın mimarları oldular. ligin en çok gol atan dördüncü takımı olan liverpool, direkten dönen şutlar gol olsa ve puana yansısa, ligi dördüncü sırada bitirecekti. rodgers birinci aşamayı çözmüştü; luis suarez birilerini ısırıyor olsa bile takım gol atabiliyordu.
sezon bittiğinde liverpool ile dördüncü arsenal arasında 12 puan vardı. bu bir önceki yıl 17 idi. liverpool önceki yıla göre bir sıra yukarı tırmandı, önceki yıldan dokuz puan daha fazlasını aldı, beş maç daha az kaybetti. 24 gol daha fazla attı ve yalnıza üç gol fazla yedi. rodgers, istatistik olarak açık bir şekilde yukarı doğru ivmelendiği görülen takıma sturridge, coutinho, borini, sterling, suso ve henderson gibi yeni bir jenerasyonu da eklemeyi başarmıştı. takım her ne kadar avrupa mücadelesinin dışında kalmış olsa da, geçiş yılı için hiç de fena olmayan bir tablo ile sezonu kapadı. kadronun yapabilecekleri, yarışılan rakipler göz önüne alındığında bundan fazlası değildi. ağır eleştirilere maruz kalsa da, liverpool’un birkaç yıllık projeksiyon ile değerlendirilme zamanı geldi de, geçiyor bile…
liverpool ligin neresinde?
2005′te avrupa’nın zirvesine çıkan takımdan elde ettiği bu başarı sonrası beklentiler hep premier league’de şampiyonluk kazanılmasına yönelikti ama liverpool’un kötü futbol ekonomisi yönetimi saha içindeki eksik hamlelerle bir araya gelince ortaya büyük bir fiyasko çıktı. kırmızılar hamle üzerine hamle yapan, kadrosunu hem gençleştiren, hem de geleceğin yıldızları olarak lanse edilen isimleri transfer eden tottenham’ı çok ciddiye almıyordu. zaten asıl darbeyi de arapların satın aldığı manchester city’den yedi. aradan geçen sürede tottenham’ın, hatta şehrin mavi takımı everton’ın da gerisinde kaldığını söylemek mümkün. peki tablo gerçekten böyle mi?
liverpool, premier league’de gelirler klasmanında ilk beşteki yerini halen kaybetmiş değil. sınırsız kaynakları olan manchester city ve chelsea’nin, endüstriyel futbolun kalesi manchester united’ın gerisinde olması normal bir durum. ancak dördüncü sıradaki arsenal’den hemen sonra gelen liverpool’un, arkadaki grubun ciddi farkla önünde olduğunu söylemekte fayda var. takım uzun süreli başarısızlığa rağmen, özellikle uzakdoğu’daki hayran kitlesini korumayı başarıyor. ancak bundan daha fazlası söz konusu; liverpool’un ekonomisinde ciddi iyileşmeler mevcut.
2010 yılında kulübü satın alan amerikalı fenway sports group, beraberinde bir dizi sponsoru getirerek kulübün hareket etmekte zorlanan ekonomisini canlandırmayı başardı. liverpool başarısız olabilir ama ingiltere’nin en pahalı ikinci forma anlaşmasının sahibi. öte yandan ikincil sponsorların sayısındaki ciddi artış sonrası geçtiğimiz yıl yaklaşık 189 milyon pound civarında bir gelir elde eden kulübün dördüncü sıradaki arsenal ile arasındaki fark 46 milyon pound (arsenal’in yaklaşık geliri 235 milyon pound). aradaki farkın denklemdeki karşılığı ise oldukça basit; şampiyonlar ligi ve stadyum gelirleri. arsenal’in oyuncu satışından düzenli bir girdisinin olduğunu da belirtmek gerek.
ekonomik makas kapatılmadığı sürece tekrar zirveye çıkmanın mümkün olmadığının farkında olan kulübün sahibi john henry’nin rodgers’ın planına ikna olması, tabloya bakıldığından anlamlı görünüyor. üst düzey yıldızlar için eski cazibesini yitiren liverpool, belli profildeki oyunculara giderek iki ana hedef güdüyor: belli kalitede takım iskeletine sahip olmak ve kendi yıldızlarını yaratmak. bunu yaparken ekonominin sakatlanmamasına dikkat ediyorlar.
geçtiğimiz ay içerisinde anfield road’un etrafında yapılacak projeyi şehir meclisinden geçiren ve stadın da belli böümlerinin yenileneceği projeye yakında başlayacak olan kırmızlar, stadyum gelirlerini de yukarı çekmeleri halinde arsenal’in başına ciddi şekilde dert olacak gibi görünüyorlar. endişelenmesi geren bir başka takım ise tottenham. 144 milyon poundluk gelirlerini arttırmaları için daha fazla luka modric ve gareth bale’e ihtiyaçları var. en önemli avantajları ise şu anda albenilerinin liverpool’dan fazla olması.
yarışmanın yüksek olduğu liglerde harcayarak büyümeye çalışmak, pahalıya patlayabilecek bir risk. ilk yılında bunu yaşayan liverpool’un yeni yönetiminin öncelikle ekonomik gelişime odaklanması ve ffp’nin nimetlerinden yararlanmaya çalışması doğru yol gibi görünüyor. takımdaki yüksek kontratlı oyunculardan da büyük ölçüde kurtulan liverpool’un şu an için ilk hedefi, ekonomik yerini lige yansıtmak olmalı gibi görünüyor. şampiyonlar ligi yarışı için halen yetersiz olan takımın dördüncü sıra için mücadele veren iki londra takımı arsenal ve tottenham’a meydan okuması gelecek yılların öncelikli hedefi olacak.
rodgers ne yapmak istiyor?
brendan rodgers üçüncü transfer dönemine işleri sıkı tutarak girdi ve geçen yaz yaşadığı transfer dilemmalarına bu kez izin vermemek niyetinde. şimdiden dört transferi bitirdi ve banka balansında da oldukça iyi. yaptığı son açıklamada kadroya yeni isimlerin ekleneceğinin sinyallerini verdi ve bu isimlerin kim olacağı da aşağı yukarı belli. peki rodgers’ın planı ne? tiki-taka hayali devam ediyor mu?
geçtiğimiz sezon birçok maçta rodgers’ın da liverpoollu oyuncular gibi öğrenme süreci yaşadığına tanıklık ettik. ancak ortada kesin bir gerçeklik var; metot çalışmalarına ve bilime inanan irlandalı teknik adam, sorgulamaktan çekinmiyor ve hataları düzeltmek konusunda her seferinde bir öncekinden daha iyi. kafasındaki oyunun temelinde topa sahip olan takımların %77 oranında galibiyete ulaştığı istatistik verisi var. ancak genç teknik adam futbolun evrilmeye başladığı noktanın farklı dinamiklere sahip olduğunun bilincinde olacak ki, bazı önemli deplasmanlarda topu almamayı tercih ederek parlak zaferler kazandı.
dört transfer döneminin ardından şekillenecek kadroyu işaret etmişti rodgers. ilkinde istediklerini gerçekleştiremese de, özellikle ocak ayında yaptığı işlerin takıma katkısı beklentilerin çok üzerinde oldu. yaz dönemi için yapılan çalışmanın temelinde iki ana unsur yatıyor: derinlik ve fayda maksimizasyonu.
yarışmacı takım yaratmanın birinci koşulu seviyeleri birbirine yakın oyunculardan kurulu bir kadroya sahip olmak. ancak geçtiğimiz yıllardaki liverpool’un bu derinliğe sahip olduğunu söylemek bir hayli zor. kulübe ile sahadakiler arasındaki uçurumun kapanması ve sahadaki her oyuncunun formayı kaybetme korkusu yaşaması, sadece takımın değil oyuncuların da kendilerini geliştirmesi açısından son derece mühim. rodgers şu ana kadar faydalanamadığı oyuncuları yollarken, yerlerine genç ve fayda sağlayabilecek isimleri tercih ediyor.
ikinci hedef ise liverpool’u daha homojen bir takım yapmak. suarez ve sturridge’in her zaman bu gol sayılarına ulaşacağının garantisi olmadığını bilen rodgers, gerrard dışında skor katkısı vermekten yoksun orta sahaya henrikh mkhitaryan’ı alarak ön tarafın yükünü azaltmak niyetinde. stewart downing ve raheem sterling gibi skora katkısı düşük kanat oyuncularının yerine ispanya’da geçtiğimiz yılı ekstra üreterek geçirmiş iago aspas ve luis alberto’yu transfer etti. takımın estetikten yoksun ingiliz görüntüsünü de rötuşlayan irlandalı teknik adam, senede birkaç mucizeye(!) imza atan reina’nın yerine avrupa’nın hakkı en az verilen kalecilerinden simon mignolet’yi alarak kaleyi de sağlama aldı.
kolo toure ile boşalan carragher kontenjanını dolduran rodgers’ın transferini istediği iki savunma oyuncusu tiago ilori ve kyriakos papadopoulos, muhtemelen satılması planlanan martin skrtel ve sebastian coates’in yerini alacak. şu ana kadar andy carroll ve jonjo shelvey’i satan rodgers bu oyunculardan 20 milyon poundun üzerinde bir gelir elde ederken, aldığı dört oyuncu için 24 milyon pound civarında bir para harcamış durumda. %50 pay sahibi oldukları thomas ince’in satışından 4 milyon pounda yakın bir gelir bekleyen irlandalı teknik adam, şu ana kadar kadrosuna kattığı dört oyuncu için kasasından bir şey çıkarmamış gibi görünüyor. kalabalık bir satılık listesi de cabası.
özetlemek gerekirse, irlandalı teknik adam ilk gün anlattığı planına sadık durumda. verim alamadığı oyuncuları daha gençleri ve daha yeteneklileri ile değiştirerek sağlam bir omurga yaratmaya çalışıyor. peşinde olduğu transferleri bitirmesi halinde ocak ayında attığı düşeşin bir benzerinin gelmesini bekleyecek. kağıt üzerinde ise birçoklarından geçer not almış durumda.
bir umuttur yaşatan insanı…
liverpool her sezona “o sene, bu sene” mottosu ile başlar ve hayallerinin yıkılması iki aydan fazla sürmez. beklenti/performans denklemindeki sakatlıklar liverpool’un üzerine en çok geyik yapılan takımlardan biri olmasına neden oluyor. oysa liverpool ekonomik verilerin de işaret ettiği gibi lig beşincisi; bundan fazlası değil. daha iyi olabilmek için üsttekilerden rol çalması gerekiyor ama şimdilik alttakiler ondan rol çalıyor. bu durum yakın zamanda değişebilir.
transfer dönemindeki atak tavrının önümüzdeki günlerde de sürmesi muhtemel olan rodgers’ın bu yıl ana hedefinin ligde olmaları gereken yere ulaşmak olduğu kesin. sadece premier league’de mücadele edecek olan takım, yoğun maç temposuna girecek rakiplerinin tökezlemesinden faydalanmayı deneyecek. irlandalı teknik adam kafasının bir köşesinde dördüncülük hayalleri muhakkak kuruyordur ama gerçekçi olmaya devam etmekte fayda var.
henrikh mkhitaryan gelse dahi değişmeyecek olan problem, liverpool’un luis suarez ve steven gerrard dışında kazanma karakterine sahip oyuncusu yok. tottenham, geçtiğimiz sezon gareth bale’in tek başına aldığı 23 puan sayesinde şampiyonlar ligi yarışında kalmayı başardı. genel görüntü önemli paralar harcanarak takıma bu tip bir oyuncu katma niyetinin olmadığı yönünüde. rodgers’ın elindeki çocuklardan birinin fazlasını vermesine ihtiyacı var gibi görünüyor. sturridge, coutinho ve luis alberto bu kontenjanda olan ve şapkadan tavşan çıkarması beklenen isimler.
gerçekçi görünen hedef, geçtiğimiz yıldan dokuz puan daha fazla almak gibi duruyor ve bu da ilk beşe girmek için yeterli olacaktır. özellikle iç saha maçlarında performansını arttıran bir liverpool izlememiz olası. takımın ocak ayı geldiğinde bulunduğu yer, rodgers’ın da liverpool kariyerini etkileyebilir. işelerin iyi gitmesi durumunda ise, ocak ayındaki beklenen “dördüncü dönem” için bir açık çek fırsatı da yakalayabilir.
rafael benitez döneminde yapılan altyapı hamleleri sonrası iyi bir jenerasyona sahip olan liverpool, iki yıl içerisinde rakipleri ile benzer stadyum gelirlerine de ulaşacak. ekonomik makas giderek kapanıyor, futbol altyapısı ise her geçen gün daha iyiye gidiyor. liverpool’un şampiyonlar ligi özlemini gidermesi için rodgers’ın çıkaracağı iyi işe ve biraz da şansa ihtiyaç kalıyor…
--- alıntı ---
http://www.hayatimfutbol.com/...ne-bu-sene-mi.futbol