• 15007
    (gbkz: fatih terim, ali dürüst ile başkan ünal aysal arasında bir sorun var mıdır; bu ilişkileri siz nasıl yorumluyorsunuz?)

    benim içeride yaşadıklarımla medyaya yansıyan içerik arasında çok çok fazla fark olduğunu söylemek durumundayım. zaman zaman galatasaray'ın gelişimine olumlu etki edecek olan fikir çatışmalarının dışarıya bu kadar olumsuz ve çok büyük sorun varmış gibi yansıtılmasını da anlamıyorum. bu biraz da ülkedeki sportif rekabetin buraya yansıması.

    (gbkz: peki.. sizi burada yakalamışken hızlı bir şekilde şunu sormak istiyorum: fenerbahçe maçındaki trabzonspor pankartından haberiniz var mıydı?)

    bizim bilgimiz dışında gelişen bir olaydır. biz de pankartı stat içerisinde açıldığı zaman gördük.

    aynı maçta fb formalı çocuğun olmaması da çok fazla konuşuldu..

    türkiye'deki sportif rekabet içerisine her şey biraz gereğinden fazla speküle ediliyor. bu konu gereksiz bir şekilde büyütüldü. bir önceki hafta fenerbahçeli ve sanırım mersin idman yurdu formasını giyen çocuklarımız o formalarını bırakmadan evlerine gidiyorlar. normal koşullarda tören sonrası o formalar bırakılıyor. ligin son maçı olması nedeniyle daha fazla çocuk törene çıkıyor. federasyondan ekstra forma talep ediliyor. hoş değil tabi ve keşke mersinli ve fenerbahçeli formaya sahip çocuklar böyle bir şey yapmasaydı ama temelde kötü bir niyet yoktu. asıl problem ise bu ve benzer ufak detayları düşmanlığa ve nefrete sürükleyecek şekilde değerlendirmelerde bulunulması.

    bakın üç büyükler arasındaki rekabet bir yana, galatasaray basketbol takımı play-off yarı final maçları oynuyor. sahanın içerisinde değil dışında otobüsü taşlanıyor ve ben bunu anlamakta zorlanıyorum. burada hepimize büyük görevler düşüyor, özellikle yöneticilere. bu gergin atmosfer dışında her ne olursa olsun yapılan açıklamalar konusunda dikkat etmeliyiz zira olan bir olay daha çok sonrasında yapılan düşüncesizce açıklamalar nedeniyle çok daha büyük sorunları doğuruyor. korkum odur ki telafisi olmayan bir felaket yaşadıktan sonra herkesin doğru şekilde davranmayı öğrenmesi. biz bunları yaşamadan doğruyu bulmalıyız.

    doğrusunu söylemek gerekirse yöneticilerin tavrı bana göre belirleyici oluyor. sahadaki futbolcudan, tribünde ve sokaktaki taraftara kadar pek çok insan bu şiddeti talep eden yönetici açıklamalarıyla tetikleniyorlar.

    bir spor yöneticisi olarak şuna inanıyorum ben: bir insanın hayatı alınabilecek en büyük sportif başarıdan daha değerlidir!

    peki biz neler yapmalıyız sporda şiddetin azalması için?

    mesajlarımıza dikkat etmeliyiz. daha duyarlı bir şekilde olaylara yaklaşmalıyız. o günkü maçı kurtarmak için davranış bozukluğu göstermememiz gerekiyor. bunların düzelmesi için sporun içerisinden gelen yöneticilerin artması gerekiyor. sporculuk yapmış insan galibiyetin ve mağlubiyetin tepkisini daha duyarlı bir şekilde verebilir. empati yapması daha kolaydır. o gergin anlarda dahi karşı tarafı daha iyi algılayabilir ve bu gergin anlarda doğru davranmasını çok daha iyi becerebilir. zira bu zamanlarda yapılan tetikleyici konuşmaların, hoş olmayan mesajların dönüşümü olmayabiliyor. yönetici aynı zamanda bu konuda da yetkin olmalıdır. sporcular bu işin tecrübesine sahip olur ve bu olgunluğa erişmiştir. sporun dışından gelen yöneticilerde o gergin atmosferde adrenalinli ruh halini yönetme konusunda sorun yaşadığını görüyoruz. baskı altında "normal" davranmak konusunda sorunları mevcut.

    lütfi arıboğan
App Store'dan indirin Google Play'den alın