18
romalı yazar seneca'nın çok sevdiğim bir lafı var;
"hiçbir suç hazırlıksız işlenmemiştir."
ortada bir suç var, bu suç uğruna hazırlanan tiyatro da, her senenin bu aylarında itinayla tekrardan sahneleniyor. tetikçi rölü için seçilen aktörler değişiyor bazen tabii, ancak senaryo hep aynı, kirli amelleri de..
benim nazarımda, galatasaray'ın yarıştığı alanlardan her biri ayrı olarak değerlidir. fakat özellikle kadın basketbolunun son yılına damga vuran hakem hataları bu takım için sorumluluğumuzu arttırmaktır. fenerbahçe spor kulübü ile yarıştığımız tüm branşlarda zaman içerisinde, bazen münferit bazense sistemli bir şekilde hakem hataları ile karşı karşıya kalıyoruz. ancak futbol ve nispeten erkek basketbol gibi alanlarda taraftarın hızlı ve sert reaksiyonlar vermesi, bu kirli düzeni işletmeye çalışan insanların daha da ileri gidememesini sağlıyor, lakin kadın basketbolu öyle değil.
son yıllarda neredeyse tüm final serileri biz ve ezeli rakibimiz arasında geçmektedir. yapılan fahiş hatalara karşı oyuncularımız ve yöneticilerimizin verdiği tepkiler tek başına yeterli olmamaktadır. galatasaray kamuoyu ise, özellikle seri bitip şampiyonluk kaybedildikten sonra olaylardan haberdar olup tepki vermesine rağmen, bir sonraki sezonun finaline kadar geçen sürede maalesef ki bu olaylar unutulmaktadır.
bu sefer önümüzde bir fırsat var, takımımız karşı yakadan bir deplasman galibiyeti alarak döndü ve içeride kalan iki maçı kazanırsak, bir daha asimetrik savaşın döndürüldüğü o yakaya geri dönmeyeceğiz. çünkü dönersek, yine maçın son dakikalarında temas dahi olmayan pozisyonlara faul çalacaklar, çünkü dönersek yine her basketimizi bir sayı eksik yazmak için fırsat kollayacaklar.
yani aslında herşey kendi elimizde, zira o salon tıka basa dolduğunda, kirilenko ve navarro gibi isimlerin ellerinin nasıl titrediğine hepimiz şahit olduk. üstelik fazla lokal bir düşünce gibi gözükse de, fenerbahçe'nin elinden ve fenerbahçe'ye karşı alınacak bir kupa benim için hepsinden daha değerli.
aslında kupalardan, şampiyonluklardan ve hatta ezeli rekabetten bile daha önemli olarak, ben galatasaray'ın hakkının yenmesini kaldıramıyorum arkadaş, hatta buna tenezzül edilmesini dahi yediremiyorum kendime; kimin haddinedir bu diye..
ricamdır, muhakkak ki hepimizin önemli işleri var, fakat bu sene yine, yeniden, iş işten geçtikten sonra koymayalım tepkimizi;
gelin salona, söke söke alalım hakkımız olan kupayı, bu suçu hazırlayan, bu düzeni döndüren herkese karşı.
yüreğimizde, büyük aşkınla;
haydi beyler salona..
"hiçbir suç hazırlıksız işlenmemiştir."
ortada bir suç var, bu suç uğruna hazırlanan tiyatro da, her senenin bu aylarında itinayla tekrardan sahneleniyor. tetikçi rölü için seçilen aktörler değişiyor bazen tabii, ancak senaryo hep aynı, kirli amelleri de..
benim nazarımda, galatasaray'ın yarıştığı alanlardan her biri ayrı olarak değerlidir. fakat özellikle kadın basketbolunun son yılına damga vuran hakem hataları bu takım için sorumluluğumuzu arttırmaktır. fenerbahçe spor kulübü ile yarıştığımız tüm branşlarda zaman içerisinde, bazen münferit bazense sistemli bir şekilde hakem hataları ile karşı karşıya kalıyoruz. ancak futbol ve nispeten erkek basketbol gibi alanlarda taraftarın hızlı ve sert reaksiyonlar vermesi, bu kirli düzeni işletmeye çalışan insanların daha da ileri gidememesini sağlıyor, lakin kadın basketbolu öyle değil.
son yıllarda neredeyse tüm final serileri biz ve ezeli rakibimiz arasında geçmektedir. yapılan fahiş hatalara karşı oyuncularımız ve yöneticilerimizin verdiği tepkiler tek başına yeterli olmamaktadır. galatasaray kamuoyu ise, özellikle seri bitip şampiyonluk kaybedildikten sonra olaylardan haberdar olup tepki vermesine rağmen, bir sonraki sezonun finaline kadar geçen sürede maalesef ki bu olaylar unutulmaktadır.
bu sefer önümüzde bir fırsat var, takımımız karşı yakadan bir deplasman galibiyeti alarak döndü ve içeride kalan iki maçı kazanırsak, bir daha asimetrik savaşın döndürüldüğü o yakaya geri dönmeyeceğiz. çünkü dönersek, yine maçın son dakikalarında temas dahi olmayan pozisyonlara faul çalacaklar, çünkü dönersek yine her basketimizi bir sayı eksik yazmak için fırsat kollayacaklar.
yani aslında herşey kendi elimizde, zira o salon tıka basa dolduğunda, kirilenko ve navarro gibi isimlerin ellerinin nasıl titrediğine hepimiz şahit olduk. üstelik fazla lokal bir düşünce gibi gözükse de, fenerbahçe'nin elinden ve fenerbahçe'ye karşı alınacak bir kupa benim için hepsinden daha değerli.
aslında kupalardan, şampiyonluklardan ve hatta ezeli rekabetten bile daha önemli olarak, ben galatasaray'ın hakkının yenmesini kaldıramıyorum arkadaş, hatta buna tenezzül edilmesini dahi yediremiyorum kendime; kimin haddinedir bu diye..
ricamdır, muhakkak ki hepimizin önemli işleri var, fakat bu sene yine, yeniden, iş işten geçtikten sonra koymayalım tepkimizi;
gelin salona, söke söke alalım hakkımız olan kupayı, bu suçu hazırlayan, bu düzeni döndüren herkese karşı.
yüreğimizde, büyük aşkınla;
haydi beyler salona..