• 7435
    neredeyse imkansızı başarmış bir takımdır. neden mi? sabahleyin youtube'da öyle videolara bakınırken, lig tv'nin hazırladığı 2011 - 2012 sezonu şampiyonluk öyküsü videosuna denk geldim. http://www.youtube.com/watch?v=XFsBYvBdQL8 gözler doldu, yine iyi ki galatasaraylıyım denildi, bizden birisi olan fatih terim'e yine iyi ki galatasaray'da denildi, yine bir çok his bir anda yaşandı bu video sayesinde. bir önceki sezon liderin 36 puan gerisindesin, ligi 8. sırada bitirmişsin. yönetim desen bitmiş, taraftar inancını yitirmiş, kadrondaki oyuncuların ''galatasaray'' değerinde büyüklüğünde bir takımda oynayacak kapasitede değil, mali durumun çok içler acısı durumda olmasa da kötü ve herkes ne yapacağız gelecek sezon diye kara kara düşünüyor.

    derken, adını sanını pek duymadığımız, sadece direk camianın içindeki insanlarının tanıdığı ünal aysal adında bir adam ortaya çıkıyor ve bir anda herkese umut dağıtıyor, tekrar bizim adımızın galatasaray olduğunu hatırlatıyor, ayağa kalkın, merak etmeyin diyor. sizleri bilmem ama ben başkan seçildiği ilk gün -daha hiç bir icraati yok iken- tamam demiştim, bu adam bizleri eski günlere döndürecek. o imajı, o karakteri taşıyordu çünkü. yönetiminde kendisi olmasa başkan olacak insanlar vardı. * * kendi iş kariyerlerinde büyük başarılar kazanmış, tecrübeli insanlarda bu yönetimde olunca, güvenim iki kat artmıştı hem kendisine, hem de yönetimine. zaten şu anda ki durumumuza da bakarsak, böyle düşünenleri haklı çıkarttı kendisi ve yönetimi.

    ben de bazen eleştirsem de, kızsam da bazı tercihlerinden dolayı, o sezondan sonra o özgüvensizlikten sonra takımın başına gelebilecek tek isim vardı, fatih terim. ünal başkan burada da nokta atışı yaptı, en doğru kararı verdi. tabii fatih terim'de böyle güçlü bir yönetim ve galatasaray'ın kendisine ihtiyacı olduğunu gördü ve düşünmeden kabul etti teklifi. gelir gelmez de '' galatasaraylı fatih, yuvasına döndü'' dedi. mustafa sarp, stancu, zapata, barış özbek, pino, mehmet batdal ve diğerleri... neredeyse tüm kadroyu gönderip, yeni adamlar getirmek sistemi oturtmak, hem taraftardan hem camia'dan o özgüvensizliği silip atmak yazının başında da dediğim gibi neredeyse ''imkansızdı''. ama işte biz tek ihtimali olan insanların takımıydık. ünal başkan'da ''başarı, başarı, başarı..'' demişti, fatih hocam'da sezon başında ''aslolan galatasaray, amaç galatasaray'ı lâyık olduğu yere getirmek'' demişti. ve başardılar..

    tüm o zorluklara rağmen, her şeyi sil baştan yapıp ''yeniden doğmak'' için o kadar çok sebebimiz vardı ki, o kadar çok özlemiştik ki şu an içinde bulunduğumuz günleri.. bütün rakiplerine inanılmaz puan farkı yapıp lider olduk ama birilerini kurtarmak için çıkardıkları play - off belasıyla başa çıkmamız gerekiyordu. puanları silip, play - off çıkartmaları yetmedi, her şeyi kadıköy'e bırakma isteklerine de kavuştular. ama bilmedikleri bir şey daha vardı; ne yaparlarsa yapsınlar o şampiyonluk o kupa bizim kaderimize yazılmıştı. gittik; hakemlere, korkak federasyona, baştan aşşağı pislik ve kokuşmuşluk içinde olan rakiplere ve bizleri aşşağı çekmek isteyen her kim varsa hepsine inat, o kupayı karanlıklar içinde aldık..

    gün geçtikçe daha iyi anlıyorum bu şampiyonluğun değerini, önemini, çekilen zorlukları sıkıntları, bizlerin yaşadığı stresi ve daha bir çok şeyi. bugün 2 yıl öncesinden çok farklı bir galatasaray var. bugün, 2 gün sonra ispanya'da real madrid ile şampiyonlar ligi çeyrek final maçına çıkacak bir takım bu takım. nereden nereye, başkanımızdan hocamıza, futbolcularımızdan, iki yıldır tek bir ceza almadan bu takımı destekleyen bizlere helal olsun. bu günleri yaşamak hakkımızdı, keyfini çıkaralım. inanıyorum ki, daha büyük başarılarda, sevinçlerde gelecek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın