563
bu kadar özellikli adamın bu kadar sonuçsuz kalması anlaşılır şey değil. teknik direktör başta olmak üzere federasyon başkanına kadar herkes sorumludur bu durumdan. en az suçu oyunculara vermek lazım.
maalesef 3 temmuz sürecinin ülkede yarattığı nefret ortamının götürdüğü şeylerden biri de milli takım oldu. sadece milli takım değil, milli ruh ve bilinç kayboldu. yemin ediyorum milli takım maçlarını izlemeye tahammülü kalmadı insanların. çok yazık ki, oyuncuların da oynayası yok sanki. herkes kendi takımındaki performansının altında kalıyor. her maç gol atan burak dahil buna. düşünün.
her maçtan önce, genellikle kampın ilk gününde volkan demirel'in çoğunlukla baş rolü oynadığı bir tartışma haberi sızıyor basına. sebep; şike olayı. ben eminim ki, kimsenin hissetmediği ne soğuk rüzgarlar esiyor o kampta, hatta soyunma odasında. bu tarz hislere sahip olmaları oyuncuların değil, ülkede futbolun anasını belleyen yöneticilerin suçudur.
teknik direktör desen, apayrı komedi. ülkenin en iyi oyuncusunu sistemine uymadığı için kesti. sonra olmadı geri döndü. gençleşiyoruz, yeni jenerasyon yaratıyoruz diyerek garip garip gurbetçileri koydu takıma ama hedefllediğimiz dünya kupası esnasında 35 yaşında olacak emre belözoğlu'nu kes(e)medi. o da gitti, gol sevinçlerinde hamit'e afra tafralar, salak saçma hareketler. estonya'ya gol attı diye ha. estonya lan. haritada bulmam 15 dakika.
takım içinde gruplaşma var komplosuna girme manasına getirmek istemesem de, kadrodaki insanlar bambaşka dünyanın insanları gibi. arda'nın saçı nasıl olmuş, selçuk oynayacak mı, onur kıvrak'ın göbeğinde bardak durur mu... böyle bir hava var takımda. maç için toplandığına inanamadan geri kulüplerine dönüyor adamlar. ülke de çok sallamadığı için, problem yok tabi.
önceden takımda hakan şükür vardı. abiydi. hatta çok abiydi. çok eleştirdiğimiz zaman oldu bu yüzden. şimdi takımda bir sürü abi var. selçuk, arda, hamit, emre belözoğlu, volkan demirel... herkes ayrı oktavda çalıyor. kafalarına vuran, otelde bile oyuncunun konsantrasyonunu kaybettiğini anlayıp anında ağzına sıçan bir hoca veya kaptan mı lazım illa? bu kadar yetenekli adamın bir araya gelip şu sonuçları alması çok zordu. normal şartlarda kampa çağırılan şu adamlara çıkın kafanıza göre takılın desen 6 maçta 10 puan alırlardı ki.
yıllar sonra çoluk çocuğa anlatacağımız bir komedya çevriliyor ya, dur bakalım. kamuoyunda bir reaksiyon oluşursa ve ertuğrul sağlam'ın adı geçmeye başlayınca yeni perde başlar.
edit: anlatım bozukluğu
maalesef 3 temmuz sürecinin ülkede yarattığı nefret ortamının götürdüğü şeylerden biri de milli takım oldu. sadece milli takım değil, milli ruh ve bilinç kayboldu. yemin ediyorum milli takım maçlarını izlemeye tahammülü kalmadı insanların. çok yazık ki, oyuncuların da oynayası yok sanki. herkes kendi takımındaki performansının altında kalıyor. her maç gol atan burak dahil buna. düşünün.
her maçtan önce, genellikle kampın ilk gününde volkan demirel'in çoğunlukla baş rolü oynadığı bir tartışma haberi sızıyor basına. sebep; şike olayı. ben eminim ki, kimsenin hissetmediği ne soğuk rüzgarlar esiyor o kampta, hatta soyunma odasında. bu tarz hislere sahip olmaları oyuncuların değil, ülkede futbolun anasını belleyen yöneticilerin suçudur.
teknik direktör desen, apayrı komedi. ülkenin en iyi oyuncusunu sistemine uymadığı için kesti. sonra olmadı geri döndü. gençleşiyoruz, yeni jenerasyon yaratıyoruz diyerek garip garip gurbetçileri koydu takıma ama hedefllediğimiz dünya kupası esnasında 35 yaşında olacak emre belözoğlu'nu kes(e)medi. o da gitti, gol sevinçlerinde hamit'e afra tafralar, salak saçma hareketler. estonya'ya gol attı diye ha. estonya lan. haritada bulmam 15 dakika.
takım içinde gruplaşma var komplosuna girme manasına getirmek istemesem de, kadrodaki insanlar bambaşka dünyanın insanları gibi. arda'nın saçı nasıl olmuş, selçuk oynayacak mı, onur kıvrak'ın göbeğinde bardak durur mu... böyle bir hava var takımda. maç için toplandığına inanamadan geri kulüplerine dönüyor adamlar. ülke de çok sallamadığı için, problem yok tabi.
önceden takımda hakan şükür vardı. abiydi. hatta çok abiydi. çok eleştirdiğimiz zaman oldu bu yüzden. şimdi takımda bir sürü abi var. selçuk, arda, hamit, emre belözoğlu, volkan demirel... herkes ayrı oktavda çalıyor. kafalarına vuran, otelde bile oyuncunun konsantrasyonunu kaybettiğini anlayıp anında ağzına sıçan bir hoca veya kaptan mı lazım illa? bu kadar yetenekli adamın bir araya gelip şu sonuçları alması çok zordu. normal şartlarda kampa çağırılan şu adamlara çıkın kafanıza göre takılın desen 6 maçta 10 puan alırlardı ki.
yıllar sonra çoluk çocuğa anlatacağımız bir komedya çevriliyor ya, dur bakalım. kamuoyunda bir reaksiyon oluşursa ve ertuğrul sağlam'ın adı geçmeye başlayınca yeni perde başlar.
edit: anlatım bozukluğu