237
futbolu seven biri olarak keşke yakışıklı olmasaydı ve victoria ile bir evlilik yapmasaydı; yani sadece futbolu ile gündeme gelseydi derim.
çünkü gerçekten çok iyi bir futbolcuydu, saygı duyulası bir futbol oynuyordu. son zamanlarda izleyemedim tabiki ama öncesini hepimiz izledik. onun gibi topa vuran -gelmiş geçmiş- bir elin parmaklarını geçmez bence. inanılmaz bir topa vuruş tekniği -yeteneği- var.
amerikada oynarken bir videosu vardı. maçta son dakikalara doğru vakit öldürmek için ceza sahası civarında yerde sakatlık numarası yapan oyuncuya kızıp taç çizgisinden ayağıyla topa vurup adamı vurmuştu ve sarı kart görmüştü.
burdan bile anlayacağımız üzere pek bahsedilmez ama çok hırslı ve mücadeleciydi. savaşırdı.
ingiltere milli takımında oynadığı zamanlarda da takımın lideriydi. yanlış hatırlamıyorsam elemelerde ingiltere ile oynadığımız maçta takımda eksik olduğu için sol kanatta oynamıştı. efsane top oynamıştı git gel bitmek tükenmek bilmeyen hırsı ve mücadelesi o gün bir kez daha beni etkilemişti.
maç tıkandığı zamanlarda duran toplarla; bazen direk şutlarla, bazen kestiği enfes ortalarla maçı çevirirdi.
bana göre şöhreti futbolunun önüne geçtiği için futbol olarak insanların gözünde underrated kalan biri oldu. sanki yakışıklı diye manu da real madrid'de oynadı gibi hissediyor millet.
benim anlamadığım da neden amerika'ya gitti? henry de öyle. tahminim amerika güzel memleket, karısı da zırlamıştır. kılıbıklar sizi... üzdünüz beni ibneler.
çünkü gerçekten çok iyi bir futbolcuydu, saygı duyulası bir futbol oynuyordu. son zamanlarda izleyemedim tabiki ama öncesini hepimiz izledik. onun gibi topa vuran -gelmiş geçmiş- bir elin parmaklarını geçmez bence. inanılmaz bir topa vuruş tekniği -yeteneği- var.
amerikada oynarken bir videosu vardı. maçta son dakikalara doğru vakit öldürmek için ceza sahası civarında yerde sakatlık numarası yapan oyuncuya kızıp taç çizgisinden ayağıyla topa vurup adamı vurmuştu ve sarı kart görmüştü.
burdan bile anlayacağımız üzere pek bahsedilmez ama çok hırslı ve mücadeleciydi. savaşırdı.
ingiltere milli takımında oynadığı zamanlarda da takımın lideriydi. yanlış hatırlamıyorsam elemelerde ingiltere ile oynadığımız maçta takımda eksik olduğu için sol kanatta oynamıştı. efsane top oynamıştı git gel bitmek tükenmek bilmeyen hırsı ve mücadelesi o gün bir kez daha beni etkilemişti.
maç tıkandığı zamanlarda duran toplarla; bazen direk şutlarla, bazen kestiği enfes ortalarla maçı çevirirdi.
bana göre şöhreti futbolunun önüne geçtiği için futbol olarak insanların gözünde underrated kalan biri oldu. sanki yakışıklı diye manu da real madrid'de oynadı gibi hissediyor millet.
benim anlamadığım da neden amerika'ya gitti? henry de öyle. tahminim amerika güzel memleket, karısı da zırlamıştır. kılıbıklar sizi... üzdünüz beni ibneler.