70
takım muhtemel şampiyonluğa gidiyordu. şampiyonluk olmasa da uefa ligine katılabilme maçı oynanacaktı. yani biz öyle sanıyorduk, meğer dostluk maçı varmış ali sami yen'de. tribünler tatile çıkmış, beklenen kötü futbol işkencesini seyretmek istemeyen taraftar maça gelmemiş. iyi yapmış aslında. biz keriziz, daimi galatasaray taraftarı tribünledeydik. bizden başka 5-10 bin kişi daha maçı izlemeye gelmiş, daha doğrusu oynanacak olan iğrenç oyunu.
bir önceki hafta kazanan takımı bozmamış büyük kaptan! 1-0 kazanan takımı ben olsam ben de bozmam, en güzel küçük hoca skoru. beyaz formayla çıktı takım inadına. taraftar ne istiyorsa tersini yapıyorlar, haklılar biz çapulcuları dikkate alacak değiller.
ilk yarı pozisyonsuz geçti. kalemiz ilk defa koca bir devre tehlike atlatmadı, en rahat maçını çıkardı kalecimiz. kümeye oynayan gençlerbirliği, hakketmiş ikinci ligte oynamayı. bu kadar kötü takım olursa ancak biz gol yemeden ilk yarıyı atlatabilirdik. ben her an kalemizde gol bekliyordum açıkçası, derken sağlık ekibimize ilk kez teşekkür ettim! kafayla topa vurup baldırından sakatlanan futbolcu ancak bizim sağlık ekibinin başına gelebilirdi. emre güngör zamansız çıkınca, bülent ne yapsam diye iki elini kafasına götürdü. tam arkasındaydım hoca'nın. o sırada kapalıdan harry kewell sesleri yükseldi de bülent korkmaz'ın 4 bilinmeyenli denklemi çözmesini sağladı. böyle hocayı arasak bulamayız, stoper sakatlanıyor, yedek kulubesinde stoper yedeği semih kaya. peki be bir boktan anlamayan hoca, semih'i neden yedek kulubesinde bekletiyorsun. stoper sakatlanıp çıkıyor, yerine koskoca bir kıtanın en büyük futbolcusu giriyor, taraftar baskısıyla tabi. madem oynatmayacaksın dalga mı geçiyorsun genç semih'le. düşünseniz bir kere, kadro yapılmış, her mevkiye yedek olarak birileri oturmuş, emre güngör sakatlanıyor, yerine girmesi gereken semih kaya, o kale arkasında tırıs koşulara devam ederken taraftar baskısıyla kewell giriyor.
emre sakatlanmasa kewell girmeyecek, pardon girecek te 90 artı 4 de. ilk yarıyı dikkatle izliyoruz, imbiklerden süzüyoruz iyi oynayan varmıydı diye. sağa sola soruyoruz iyi oynayan kim diye. bilmiyor kimse, çok zor soru, iyi olmadı vasat oynayanı tesbit edemiyoruz ve ilk yarı bitiyor.
radyolardan gelen haberler iyi değil, gerçi iyi olsa ne yazar, ortada oynanan oyuna futbol demek için şahit lazım. son yılların en kötü futbolu oynanıyor, tahminimiz bu yöndeydi aslında, iyi futbol oynamamız imkansızdı.
bir ara tribün hareketlendi, daha doğrusu hararetlendi, ben uykudaydım o sırada. ali sami yen'de ilk defa uyudum. gürültüyle uyandım, inanılır gibi değildi takım bastırıyordu. gök tanrının yardımıyla sanırım ayhan'dı geriye doğru çıkardı bu gece futbolcuya benzeyen tek formalımız kewell vurdu ve gol oldu. bu gol sağlık ekibimizin golüydü. emre güngör'ü sakat vermeselerdi, kewell girmeyecek, dolayısıyla golü atmayacaktı. ikinci golün pasını kewell verdi. başı kesik barış özbek sağ ayağının dışıyla dokundu, topun canı gol olmak istedi. barış iki eliyle kalp işareti yaparak kime koştu bilemedik.
inanılır gibi değildi, galatasaray bülent korkmaz'la gol rekoru kırıyordu. iki farklı galip geliyorduk. santrayı geçmemek için yemin etmiş, küme maçı oynayan gençler yani ihtiyarlar bülent hocamıza bir kıyak yapacaklar sanıyorduk. santchiz'i unutmasaydık az daha tarihe tanık olacaktık. ne gezer, sen atamazasan ben yerim arkadaş dediler, zaten boş olan stadyumun, dahada boş olması için seyircilerin çoğunu eve gönderdikten sonra beklenen gollerini yediler.
yedikleri golü çoğu seyirci görmedi. ben gördüm, bir kaç dakika daha olsaydı keşke. hocamız ne taktik verecekti merak ettim. nasıl yatacaktı, hakkını yemeyeyim ıslık çalmadan maçı bitirdi. gözüm devamlı ondaydı, yanlız sol elini devamlı 2 işareti yaptı. neydi acaba? arda çıkarken elini sıktı, manda yiyicisi maç başı parasını topa ayağını sürmeden cebine koydu. lincoln iğrenç oynadı, arda turan bezgin bekir'di, emre aşık her zamanki gibiydi. şut çekmeden maçı bitirdik, pozisyona girmeden iki gol attık, gol kaçırmadık.
bu maça gittiğimize pişman olduk ve bu satırları yazdık. vah cim bom vah
bir önceki hafta kazanan takımı bozmamış büyük kaptan! 1-0 kazanan takımı ben olsam ben de bozmam, en güzel küçük hoca skoru. beyaz formayla çıktı takım inadına. taraftar ne istiyorsa tersini yapıyorlar, haklılar biz çapulcuları dikkate alacak değiller.
ilk yarı pozisyonsuz geçti. kalemiz ilk defa koca bir devre tehlike atlatmadı, en rahat maçını çıkardı kalecimiz. kümeye oynayan gençlerbirliği, hakketmiş ikinci ligte oynamayı. bu kadar kötü takım olursa ancak biz gol yemeden ilk yarıyı atlatabilirdik. ben her an kalemizde gol bekliyordum açıkçası, derken sağlık ekibimize ilk kez teşekkür ettim! kafayla topa vurup baldırından sakatlanan futbolcu ancak bizim sağlık ekibinin başına gelebilirdi. emre güngör zamansız çıkınca, bülent ne yapsam diye iki elini kafasına götürdü. tam arkasındaydım hoca'nın. o sırada kapalıdan harry kewell sesleri yükseldi de bülent korkmaz'ın 4 bilinmeyenli denklemi çözmesini sağladı. böyle hocayı arasak bulamayız, stoper sakatlanıyor, yedek kulubesinde stoper yedeği semih kaya. peki be bir boktan anlamayan hoca, semih'i neden yedek kulubesinde bekletiyorsun. stoper sakatlanıp çıkıyor, yerine koskoca bir kıtanın en büyük futbolcusu giriyor, taraftar baskısıyla tabi. madem oynatmayacaksın dalga mı geçiyorsun genç semih'le. düşünseniz bir kere, kadro yapılmış, her mevkiye yedek olarak birileri oturmuş, emre güngör sakatlanıyor, yerine girmesi gereken semih kaya, o kale arkasında tırıs koşulara devam ederken taraftar baskısıyla kewell giriyor.
emre sakatlanmasa kewell girmeyecek, pardon girecek te 90 artı 4 de. ilk yarıyı dikkatle izliyoruz, imbiklerden süzüyoruz iyi oynayan varmıydı diye. sağa sola soruyoruz iyi oynayan kim diye. bilmiyor kimse, çok zor soru, iyi olmadı vasat oynayanı tesbit edemiyoruz ve ilk yarı bitiyor.
radyolardan gelen haberler iyi değil, gerçi iyi olsa ne yazar, ortada oynanan oyuna futbol demek için şahit lazım. son yılların en kötü futbolu oynanıyor, tahminimiz bu yöndeydi aslında, iyi futbol oynamamız imkansızdı.
bir ara tribün hareketlendi, daha doğrusu hararetlendi, ben uykudaydım o sırada. ali sami yen'de ilk defa uyudum. gürültüyle uyandım, inanılır gibi değildi takım bastırıyordu. gök tanrının yardımıyla sanırım ayhan'dı geriye doğru çıkardı bu gece futbolcuya benzeyen tek formalımız kewell vurdu ve gol oldu. bu gol sağlık ekibimizin golüydü. emre güngör'ü sakat vermeselerdi, kewell girmeyecek, dolayısıyla golü atmayacaktı. ikinci golün pasını kewell verdi. başı kesik barış özbek sağ ayağının dışıyla dokundu, topun canı gol olmak istedi. barış iki eliyle kalp işareti yaparak kime koştu bilemedik.
inanılır gibi değildi, galatasaray bülent korkmaz'la gol rekoru kırıyordu. iki farklı galip geliyorduk. santrayı geçmemek için yemin etmiş, küme maçı oynayan gençler yani ihtiyarlar bülent hocamıza bir kıyak yapacaklar sanıyorduk. santchiz'i unutmasaydık az daha tarihe tanık olacaktık. ne gezer, sen atamazasan ben yerim arkadaş dediler, zaten boş olan stadyumun, dahada boş olması için seyircilerin çoğunu eve gönderdikten sonra beklenen gollerini yediler.
yedikleri golü çoğu seyirci görmedi. ben gördüm, bir kaç dakika daha olsaydı keşke. hocamız ne taktik verecekti merak ettim. nasıl yatacaktı, hakkını yemeyeyim ıslık çalmadan maçı bitirdi. gözüm devamlı ondaydı, yanlız sol elini devamlı 2 işareti yaptı. neydi acaba? arda çıkarken elini sıktı, manda yiyicisi maç başı parasını topa ayağını sürmeden cebine koydu. lincoln iğrenç oynadı, arda turan bezgin bekir'di, emre aşık her zamanki gibiydi. şut çekmeden maçı bitirdik, pozisyona girmeden iki gol attık, gol kaçırmadık.
bu maça gittiğimize pişman olduk ve bu satırları yazdık. vah cim bom vah