• 6901
    futbol takımının simgesi aslan.

    bu takım da aslan gibi yürekli adamlardan oluşuyor.

    ben bu takımda pısırık futbolcu görmek istemiyorum arkadaş. sahada 11 tane, toplamda 18 tane futbolcunun birbirini kolladığı, birbirini koruduğu bir ekip görmek istiyorum.

    hani stadımıza cehennem cehennem diyoruz ya.

    sen hiç hayal edebiliyor musun 55000 tane taraftarın olduğu bir ortamda elin 2 tane veledi gelip artistik yapınca futbolcunun ordan uzaklaştığını? saha laf edip taa kalenin bir ucundan kendisine doğru depara kalkan bir futbolcuyu görüp olay çıkmasın diye ordan kaçarak uzaklaştığını?

    e hani cehennem? nerde rakibi baskı altına alma?

    futbolda her şey 3 puan değildir. esas mesele maçtan sonra ''helal olsun'' diyebilmendir. sen galatasaraysın, 3 puanı her türlü alırsın.

    bana esas sahada arkadaşı için, kendisi için canını ortaya koyacak adam lazım.

    ben kendi sahamda, cehennem diye adlandırdığım sahada volkan ayısı lincoln'ü kovalarken volkan'a haddini bildirmek yerine onu sakinleştirmeye çalıştıran futbolcu görmek istemiyorum.

    bak lincoln ordan koşarak uzaklaştı. ne oldu amına koyim? yıllardır volkan'a sahada kafa atacak futbolcu arıyorsun. bana o sahada volkan ayısına haddini bildirecek futbolcu lazım.

    saraçoğlu'nda bütün rakip ısınma anlarında arda'ya yüklenirken aydın gibi arkadaşına yardıma koşan adam lazım, o ortamı sakinleştirmeye çalışıp fenerlileri yatıştıran galatasaraylılar değil.

    sen kadıköy'de 3 yıldır nasıl yenilmediğini sanıyorsun?

    gheorghe hagi gibi, lucas neill gibi, tomas ujfalusi gibi, felipe melo gibi, semih kaya gibi, fatih terim gibi aslan yürekli galatasaraylılar sayesinde.

    2010-2011 sezonunda, o iğrenç sezonda, kadıköy'de maça çıkmadan önce sana iddiada 4 küsür oran verilen bir ortamda göreve gelmeyi kabul eden hagi'yi hatırlamıyor musun?

    lucas neill'ın niang'ı nasıl sindirdiğini, rakip futbolcular itiraz ederken nasıl onları susturduğunu, arkadaşlarını nasıl cesaretlendirdiğini hatırlıyor musun?

    tomas ujfalusi gibi 3-4 fenerli kendisine orospu çocukluğu yaparken üstlerine gitmeye cesaret edip melo'nun nasıl zorla onu sakinleştirdiğini hatırlıyor musun?

    felipe melo'nun o çakal caner'in hareketlerine sessiz kalmak yerine aynı şekilde cevap vermesini, maç sonu bütün takım kafasını eğerek soyunma odasına giderken formasını o 50000 hıyarın gözüne sokarcasına göstermesini hatırlamıyor musun?

    http://www.sontransferler.com/.../08/felipe_melo1.jpg

    yıllardır kart görüp kazanacağı maç parasından olmamak için sevgi pıtırcığı misali oynayan servet yerine semih kaya'nın ''ben değil alex düşünsün bize karşı o oynayacak'' dediğini hatırlamıyor musun?

    6 tane gol yediği halde cesaretinden zerre bir şey kaybetmeyen, maç 20 dakikada 2-0 olduğu halde kadıköy'de çift forvetten dönmeyen aslan yürekli imparatorunu, beraberliğin yettiği ortamda kendi sahanda seni ezdirmemek için yenilme pahasına galibiyet için takımını oynatan aslan yürekli fatih terim'i hatırlamıyor musun?

    bana böyle adamlar lazım maçlara çıkarken. kart görmeyeyim diye kendi sahasında elin veletlerinden koşarak uzaklaşan adamlar değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın