4275
27 ocak 2013 galatasaray beşiktaş maçında 'haksız yere' kırmızı kart görmesine sebebiyet veren pozisyonu dikkatli bir şekilde irdelemek lazım. çizginin hemen kenarında girilen bir pozisyon sonrası melo topu kapıyor ve hücuma doğru çıkıyor. o esnada kim olduğunu göremedim, beşiktaşlı bir oyuncu melo'ya arkadan bir müdahalede bulunuyor ve hakem de faulü veriyor. o ana kadar melo'da herhangi bir sinir veya öfke hali yok, sakin bir şekilde görev bölgesine doğru ilerliyor; taa ki faül yapan o oyuncu melo'ya bir şeyler söyleyene kadar (melo'nun açıklamalarına bakılırsa bu sözlerde küfür var). melo da bu sözlere tepkiyle karşılık verirken o anda pozisyonla alakası olmayan oğuzhan özyakup koşarak melo'nun yanına geliyor, itiyor, savuruyor. sonrasında ise oscarlık bir performans sergileyerek melo'nun kendisine tükürdüğü rolünü oynuyor. sonuç: melo'ya kırmızı kart.
benim dikkat çekmek istediğim nokta şu: maçı gözüyle izleyen her galatasaraylı, hakem diye bu maça atanan tolga özkalfa'nın maç boyunca bizi doğradığını görmüştür. beşiktaşlı oyuncular her ikili mücadelede oyuncularımızı adeta biçtiler ve beşiktaş'ın aleyhine çıkan ilk kart 73. dakikada geldi. 73 dakika boyunca kasti olarak yapılan sertlikler hakem tarafından 'mazur' görüldü. bunun dışında yaşanan her pozisyon, çalınan her düdükte hakem aldığı emirler doğrultusunda beşiktaş'ı korudu, kolladı. maç sonunda ise medya maymunlaları ağız birliği yapmışcasına melo'yu hedef tahtasına oturttu. maç çıkışı minibüsteki radyoda dinleme fırsatı buldum. maraton programı'nda tümer metin "tükürmeye teşebbüs" diye bir kavram ortaya atıyor ve bunu "melo tükürmemiş olsa bile yaptığı bu hareket sportmenlik dışı, o yüzden ceza almalı." sözleriyle desteklemeye çalışıyor. diğer yandan futboldaki en yüz kızartıcı suçlar olan şike ve ırkçılık kendi gönül verdiği renklere bulaşırken sessiz kalan ve ahlaktan söz etmeyen rıdvan dilmen, bu maç sonrası "melo, galatasaray'a yakışmıyor." diyebiliyor. fatih terim'in takımında böyle oyunculara yer yokmuş kendi düşüncesine göre. bu sözü bana lugano, emre ve diğer birçok çirkef fenerbahçeli oyuncuyu hatırlattı nedense.
tepkiler tamamen zincirleme gelişiyor, melo aleyhinde karalama kampanyası başarıyla yürütülüyor. fakat olayın çıkış noktasına dönersek melo'nun pozisyonda kırmızı kartı hak edecek herhangi bir hareketi olmadığını görüyoruz. faul pozisyonu sonrası tartışmaya girmesi gereksizdir, burada kesinlikle hemfikiriz. fakat maçın tansiyonu gereği kendisine gelen küfüre tepki göstermesini de anlayışla karşılayabiliriz. sonuç olarak pozisyonda yaşanan ağız dalaşının karşılığı her iki oyuncuya çıkarılacak sarı karttı ve eğer hakem doğru olanı yapabilseydi, melo aleyhinde bunca hararetli tartışmalar da dönüyor olmayacaktı. o yüzden kendisi hakkında "sözleşmesi feshedilsin!!!" diyebilen galatasaraylılar'ı bu noktaları düşünmeye davet ediyorum. özellikle medya maymunlarının, niyetleri apaçık ortadayken, bizim haksız yere kırmızı kart gören melo'yu savunma gibi bir mecburiyetimiz var. sene sonunda diğer sebeplerle ayrılması durumu söz konusu olabilir fakat şu anda melo bizim oyuncumuzdur ve haksızlığa maruz kalmıştır. olayı bütünüyle düşündüğümüzde objektif olma çabasının çok gereksiz ve saçma olduğunu görüyorum.
http://youtu.be/yhCZ1BBvRq0?t=2m46s
düzeltme: o oyuncu, necip'miş. bamforce'a teşekkürler.
benim dikkat çekmek istediğim nokta şu: maçı gözüyle izleyen her galatasaraylı, hakem diye bu maça atanan tolga özkalfa'nın maç boyunca bizi doğradığını görmüştür. beşiktaşlı oyuncular her ikili mücadelede oyuncularımızı adeta biçtiler ve beşiktaş'ın aleyhine çıkan ilk kart 73. dakikada geldi. 73 dakika boyunca kasti olarak yapılan sertlikler hakem tarafından 'mazur' görüldü. bunun dışında yaşanan her pozisyon, çalınan her düdükte hakem aldığı emirler doğrultusunda beşiktaş'ı korudu, kolladı. maç sonunda ise medya maymunlaları ağız birliği yapmışcasına melo'yu hedef tahtasına oturttu. maç çıkışı minibüsteki radyoda dinleme fırsatı buldum. maraton programı'nda tümer metin "tükürmeye teşebbüs" diye bir kavram ortaya atıyor ve bunu "melo tükürmemiş olsa bile yaptığı bu hareket sportmenlik dışı, o yüzden ceza almalı." sözleriyle desteklemeye çalışıyor. diğer yandan futboldaki en yüz kızartıcı suçlar olan şike ve ırkçılık kendi gönül verdiği renklere bulaşırken sessiz kalan ve ahlaktan söz etmeyen rıdvan dilmen, bu maç sonrası "melo, galatasaray'a yakışmıyor." diyebiliyor. fatih terim'in takımında böyle oyunculara yer yokmuş kendi düşüncesine göre. bu sözü bana lugano, emre ve diğer birçok çirkef fenerbahçeli oyuncuyu hatırlattı nedense.
tepkiler tamamen zincirleme gelişiyor, melo aleyhinde karalama kampanyası başarıyla yürütülüyor. fakat olayın çıkış noktasına dönersek melo'nun pozisyonda kırmızı kartı hak edecek herhangi bir hareketi olmadığını görüyoruz. faul pozisyonu sonrası tartışmaya girmesi gereksizdir, burada kesinlikle hemfikiriz. fakat maçın tansiyonu gereği kendisine gelen küfüre tepki göstermesini de anlayışla karşılayabiliriz. sonuç olarak pozisyonda yaşanan ağız dalaşının karşılığı her iki oyuncuya çıkarılacak sarı karttı ve eğer hakem doğru olanı yapabilseydi, melo aleyhinde bunca hararetli tartışmalar da dönüyor olmayacaktı. o yüzden kendisi hakkında "sözleşmesi feshedilsin!!!" diyebilen galatasaraylılar'ı bu noktaları düşünmeye davet ediyorum. özellikle medya maymunlarının, niyetleri apaçık ortadayken, bizim haksız yere kırmızı kart gören melo'yu savunma gibi bir mecburiyetimiz var. sene sonunda diğer sebeplerle ayrılması durumu söz konusu olabilir fakat şu anda melo bizim oyuncumuzdur ve haksızlığa maruz kalmıştır. olayı bütünüyle düşündüğümüzde objektif olma çabasının çok gereksiz ve saçma olduğunu görüyorum.
http://youtu.be/yhCZ1BBvRq0?t=2m46s
düzeltme: o oyuncu, necip'miş. bamforce'a teşekkürler.