4222
27 ocak 2013 galatasaray beşiktaş maçı'nın en iyi oyuncusudur bana göre. tükürük mevzusuna ise girmek dahi istemiyorum. adamın tükürmediği apaçık ortada. tükürme pozisyonuna benzer bir hal alıyor ağzı ama oradan çıkan herhangi bir sıvı yok, bu net. tükürseydi ve rakibe gelmeseydi dahi, atılmasını haklı bulurdum. ancak aramızdan herhangi biri, eline silah alıp, tetiğe dahi basmadan sadece karşısındakine yöneltse ve beklese, o şahıs da şikayetçi olsa, biz cinayete teşebbüsten hüküm mü giyeceğiz? hadi silahı ateşlesek teşebbüs deriz, ancak teşebbüsün teşebbüsünün teş'i olmuş melo'nun pozisyonu. tamamen niyet okuma olayına kurban gitmiştir. hem maçın başından itibaren necip denen yetenek kifayetsizi, her pozisyonda melo ve diğer oyuncularımızı sinirlendirmeye çalıştı, ikinci yarı buna apaçi oğuzhan da dahil oldu ve sonuç ortada. bilinçli bir çirkeflik sonucu oyuncumuz oyun dışında kaldı. hem de işlemediği bir suç yüzünden cezalandırıldı. üstüne üstlük bu necip denen adam, 6 - 7 tane faul yapmasına rağmen hakem tarafından, anca maçın sonuna doğru sarı kartla cezalandırıldı. ve hakem bu kartı verirken, eliyle de yaptığı faulleri gösteren bir hareket yaptı. bilinç altı çok önemli, hakemin kendisi bile dayanamadı, o işareti yapmak durumunda kaldı. bu kadar hikayeden sonra esas noktaya geliyorum, imparatoru hangi hakla, hafif de olsa itersin melo efendi? bana göre çok büyük yanlış yapmıştır. ama fatih hoca "maçın sıcaklığı ile olmuş bir olaydır, dışarıdan gördüğünüz gibi art niyetle yapılmış bir hareket değildir, anlık bir tepkidir, takılmamak lazım" derse aklımdan siler atarım. ama tükürük mevzusu için bu adamı kimseye yedirtmememiz lazım. bir kişiyi yargılayacaksak, doğru ve tam nedenlerle yargılayalım. aksi kanıtlanırsa o zaman tekrar konuşuruz. ancak aksinin kanıtlanacağını sanmıyorum, çünkü kanıtlanması için var olması lazım. o değil de, telegol eşrafı yine çadır mahkemesini kurmuş, yaygaraya başlamış, bu olayın en sinir bozucu yönü bu oldu. şimdi bu mevzudan dolayı ne fatih terim kalır, ne de ünal aysal...