1774
futbol ve çocukluk deyince aklıma hep iki tane adam geliyor benim, biri hakan şükür diğeri ise gheorghe hagi. ikisi de futbolu bıraktıktan sonra futbolculuk dışında işler yaptılar, göz önünde olacak işler. keşke ikisi de o işleri yapmasalardı, doğru yatırımlarla hayat standartlarını düşürmeden, göz önünde de olmadan yaşamak imkanları vardı ikisinin de. hatıramı -hatıralarımızı- yaralamasalardı keşke. bu noktada bir de parantez açmak istiyorum, tüm yanlışlarına ve kabiliyetsizliklerine rağmen hagi'nin futbol sonrası yaptığı meslek ihtiyaç olduğunda koşup galatasaray'a teknik direktör olmaktır ve bu yönüyle hakan'dan bir adım öndedir.
şimdi; hakan şükür özelinde konuşacak olursak, ben sıkı bir ayrıştırmadan yanayım. futbolcu hakan yere düşmüş ekmektir ve bizler de küçük, masum, iyi aile terbiyesi almış çocuklar olarak onu üç kere öpüp yüksek bir yere bırakmak zorundayız. bu bizim için bir gereklilikten öte zorunluluktur. ahde vefa, bizim gibilerin boyun borcudur çünkü. futbolculuk bittikten sonraki hakan şükür için ise yapılan eleştrilerin bir kısmı; belki de büyük bir kısmı; haklı eleştirilerdir. ideoloji ve siyasi parti fanatiklerinin goygoylarını bir kenara bırakmak şartıyla söylüyorum bunu tabii ki, belirtmekte fayda var. bir kaç tespit yapacağım affınıza sığınarak:
1) hakan şükür milletvekili olacak yetiye, bilgi birikime, hitabete, politik zekaya ve dahi diğer özelliklerin hemen hemen hiç birine sahip değildir ancak bu iş hakan şükür ile başlamamıştır ve maalesef ki onunla da bitmeyecektir. bu ülkede milletvekili olmak için aranan yeter şartı tanınır olmak ve parçası olunan partinin tabanına sempatik gözükecek inançlara haiz olmaktır. hepsi bu. bu noktada yapılan eleştiriler haklıdır ama diğer milletvekilleri entelektüel birikim sahibiymiş de bir hakan şükür aralarında sırıtıyormuş gibi konuşulursa bu en hafif tabiriyle "haksızlık" olacaktır. bilinsin istedim.
2) ara ara çıkıp yorum yapıyor hakan şükür televizyonlarda. bazen ileri geri konuşuyor, "yok canım, demez öyle şey." diyeceğimiz demeçler veriyor. bu noktalardan bu adamı vurun, hiç bir itirazım olmadı, olamaz. ama ayrılırken bu adama yapılanları da, yıllarca inancı yüzünden çarşaf çarşaf haber olmalarını da bir kenara yazın. biraz isteklerinizle örtüşmeyen kararlar aldığında rakı sofralarında babalarından dert yanan çocuklarız, kırgınlık bazen hataya götürür insanı; biliriz.
3) her şeye rağmen hakan şükür galatasaraylıdır. hem de iyi bir galatasaraylıdır, galatasaray tarihine eklenen şanda, şerefte payı vardır. hakkının teslimi adaletli yapılmalı, eleştirirken sınırları doğru çizmeliyiz.
saygılar.
şimdi; hakan şükür özelinde konuşacak olursak, ben sıkı bir ayrıştırmadan yanayım. futbolcu hakan yere düşmüş ekmektir ve bizler de küçük, masum, iyi aile terbiyesi almış çocuklar olarak onu üç kere öpüp yüksek bir yere bırakmak zorundayız. bu bizim için bir gereklilikten öte zorunluluktur. ahde vefa, bizim gibilerin boyun borcudur çünkü. futbolculuk bittikten sonraki hakan şükür için ise yapılan eleştrilerin bir kısmı; belki de büyük bir kısmı; haklı eleştirilerdir. ideoloji ve siyasi parti fanatiklerinin goygoylarını bir kenara bırakmak şartıyla söylüyorum bunu tabii ki, belirtmekte fayda var. bir kaç tespit yapacağım affınıza sığınarak:
1) hakan şükür milletvekili olacak yetiye, bilgi birikime, hitabete, politik zekaya ve dahi diğer özelliklerin hemen hemen hiç birine sahip değildir ancak bu iş hakan şükür ile başlamamıştır ve maalesef ki onunla da bitmeyecektir. bu ülkede milletvekili olmak için aranan yeter şartı tanınır olmak ve parçası olunan partinin tabanına sempatik gözükecek inançlara haiz olmaktır. hepsi bu. bu noktada yapılan eleştiriler haklıdır ama diğer milletvekilleri entelektüel birikim sahibiymiş de bir hakan şükür aralarında sırıtıyormuş gibi konuşulursa bu en hafif tabiriyle "haksızlık" olacaktır. bilinsin istedim.
2) ara ara çıkıp yorum yapıyor hakan şükür televizyonlarda. bazen ileri geri konuşuyor, "yok canım, demez öyle şey." diyeceğimiz demeçler veriyor. bu noktalardan bu adamı vurun, hiç bir itirazım olmadı, olamaz. ama ayrılırken bu adama yapılanları da, yıllarca inancı yüzünden çarşaf çarşaf haber olmalarını da bir kenara yazın. biraz isteklerinizle örtüşmeyen kararlar aldığında rakı sofralarında babalarından dert yanan çocuklarız, kırgınlık bazen hataya götürür insanı; biliriz.
3) her şeye rağmen hakan şükür galatasaraylıdır. hem de iyi bir galatasaraylıdır, galatasaray tarihine eklenen şanda, şerefte payı vardır. hakkının teslimi adaletli yapılmalı, eleştirirken sınırları doğru çizmeliyiz.
saygılar.