233
kedi değil köpek uçtu; pitbull
şampiyonlar ligi maçından sonra ben bir taraftar olarak maça motive olamadım. açıkçası futbolculardan da bir şey beklemiyordum. ne var ki mutlaka bir kaç oyuncu, rotasyon adı verilen şaklabanlıktan yararlanacak, cillop gibi sahada, cillop gibi bir takıma karşı, cillop gibi bir hocanın oynatacağı rakibe karşı kendilerini gösterme şansı bulacaktı. kadroda kel'i görünce beynimin tası attı. mutlaka bir aptallık yapacağından emindim. ama bu kadar da karamsar olmaya ne gerek vardı? elazığspor'dan daha kötü bir takım yok şu anda hantal ligimizde. demek varmış, takımın futbol aklı yarı yarıya inmişse endişelenme hakkımız saklıymış.
galatasaray çok kötü oynadı diye yazacağım ama, aması var. bir cümlede ama varsa o cümlede ama dan önce söylenenleri dikkate almayacaksın. ama bu oynayan takım galatasaray'ın lige devam edeceği galatasaray değil. maçı yorumlamak beyhude. dersler çıkar mı ona bakalım?
maçın kötü geçmesinin bir numaralı sorumlusu kaleci muslera'dır. yaptırdığı penaltıyla alakası yok, onu da saysam yazdıklarımı okuyan galatasararaylılar beni idam sehpasına çıkartır. ligin en kötü takımına karşı son dakikalarda balık bir golle önde giden büyük takım kalecisi topa öyle çıkmaz. çıkarsa beni haklı çıkartır, kaleci değil diye bütün bir sezon kafa şişiririm. en kısa zamanda bir şeyler daha gelişir, kaleye eray işcan geçer ne demek istediğimi anlarsınız. büyük takım kalecisi değil diyorum ısrarla. saydım, 25 defa topla muhatap olmuş. yaptırdığı penaltıyı geçtik, pitbull kendini yakma pahasına, sorunu geçici olarak sümen altı yaptı. y defa topu eliyle yakınındaki futbolcuya aktarmış yani topun bizde kalmasını sağlamış. 18 defa şişirmiş, 18 de 18 isabetsizliğe uğramış. elimizdeki topu kazasız belasız rakibe teslim etmiş. zaten tekniği, zeka seviyesi sınırlı adamlarla oynuyoruz, gereksiz top kapma mücadelesi verip, boşuna enerji tükettik.
bir tehlike bekliyor, galatasaray muhasebecisini. kel'in kotası dolmak üzere. 25 maç oynarsa ki- bu oyunla 250 kere oynayabilir- başımıza 1 sene daha bela kalacak. böyle bir şey olursa anam avradım olsun elimde sopa florya'ya dalarım, güvenlikleri aşamazsam, arena'da bir maç kollarım. bilen bilir geçen sene servet'i dövmek için sahaya girecektim bir maçta. 20 yaşındaki ceyhun, tribünlerin tozunu alıyor, 35 yaşındaki kazma kotasını doldurmayı planlıyor. merak ediyorum, brezilya doğumlu futbolcular içinde kris'ten daha kötü bir futbolcu varmıdır?
emre çolak'ın neden oynatıldığını, takıma ne gibi bir katkısı olduğunu hoca milyonlarca galatasaraylıya açıklamak mecburiyetindedir. ben koydum oynuyorla geçiştirilecek bir mevzu değildir. terim'i tanımasam, misal hoca reykart olsaydı, kesin emre'nin parasının yarısını alıyor diye iftira atardım. hadi beni iddia oyununda handikalı 2 den edip 220 lirama mal oldu, haram ederim gelir geçerim. milyonlarca galatasaraylıyı dinden imandan çıkarmanın sebebi nedir? küçük beyniyle düşünüyor, takımın banko futbolcusu ya, rotasyona uğramamış, dandik bir maçta oynatılmış tafrasından geçilmiyor. kaçırdığı golleri kaçırmak için futbolcu olmaya gerek yok ki. ruhsuz, kansız, şımarık, twitterin başından kalkmayan, galatasaray futbolunun vitesini küçülten, yıllar geçse de futbolcu olamayacak olan bu cılız, silik adamda bizim göremediğimiz ne var acaba? hoca bu maçta kendisine küfür etti, bence hoca'nın bu maça tek olumlu katkısı bu andı.
manu maçından sonra bir kaç futbolcuyu korumaya almıştım. amrabat'ı da yaz diyenler oldu. yazdım, okumayanlar için yeniden yazayım. kafasının içinde beyin yok. belki çok büyük futbolcu olur, beni haksız çıkarmaz, beyin ameliyatı yapılacak değil ya. bir maçı aldırırsa 10 maçta saç baş yoldurtur. kayserililerin bize geçirdiği bileziktir. takım şampiyonlar liginde yürüyecekse, futbolcudan ziyade akıla ihtiyacı vardır. bizim lig, langırt ligi tımarhaneden adam getirip, galatasaray forması giydirsen bu ligte en kötü 2. olur. bizim şampiyonlar liginde oynayacağımız takımlar artık, bizden daha kaliteli takımlardır. bizden daha iyi futbocuları vardır, onları geçmek için onlardan akıllı olmak durumu vardır. varsa iddiaya giren ben varım, umut, emre, amrabat, sabri, yekta, aydın tavla oynamasını bilmiyorlardır. satrançtan vazgeçtim, bu saydığım adamlarda tavla oynayacak kadar bile zeka yoktur. hamit, selçuk mutlaka satranç oynamasını bilir.
asimo her maç olduğu gibi, yine kusursuz oynadı. tabi bana yetmiyor, savunmada yaptığı hamleler. ben gol yollarında, topla oyuna çıkmalarda daha fazla beklentim var kendisinden. çok sevdiğimizden belki böyle görünüyor bilmiyorum, kendisi takımda en çok memnun olduğum oyuncudur. maçta penaltı kurtarması, futbol tanrısının bir marifeti elbette. ona yakışırdı böyle bir unutulmaz paye, nişan. pitbull futbolcu ötesi bir adam benim için. bunca parayı har vurup, harman savuranlar, artık melo için de karar versinler de bu adamın tapusunu alsınlar. ben razıyım, melo bonservisiyle alındıktan sonra kötü çıkarsa aramızda parasını toplar kulübe ödetiriz. bir futbolcuyu da biz alalım, o kadar da hukukumuz olsun bu takımda.
hocaya söyleyecek lafım yok, yine de başa dönüp kaleciye saydıracağım. hagi'den hoca olmadı, taffarel'den de kaleci antrenörü olmamış demek ki. kaleci gün geçtikçe kötüye gidiyor, geçen sene topu oyuna elle sokuyordu, bu sene galatasaray şovuna engel oluyor. taffarel yüzünden ise yazıklar olsun, taffarel için sorun yoksa daha beter yazıklar olsun.
umut içinde bir şeyler yazalım. böyle maçlar angarya demek oluyor bazıları için. kendisi oynamayıp, burak oynasa aynı sebepten burak küsecek. sanki elazığ maçını oynayanlar, 2. sınıf futbolcu. 35. dakikaya kadar topa ayağını değmedi. golü başkası attı diye neredeyse ağlayacaktı. sabri reis'de futbolu bırakmak üzere olan futbolcu tadında bir maç çıkarınca, bir melo'nun inatla maça asılması takımın iyi oyun çıkarmasına yetmedi.
yıllardır inatla beklediği olay kısmende olsa gerçekleşti. takım kötü oynadığı zaman kaleciyi çıkarıp, yerin oyuncu alacak hocayı gözledim yıllardır. son 5 dakika da olsa benzer şey kendiliğinden gelişti. bir sonaki maçta melo kaleye geçerse benim itirazım olmaz. o topu, aykut'la ufuk aynı anda kalede olsa yine çıkaramazdı. maç çoğumuz için önemsiz bir maç gibi görünse de hesap maçıydı. avrupa takımlarıyla oynamak için bu angarya maçları oynama, kazanma zorunluluğu var. maçı melo'ya yazıyoruz, çıkarılacak dersleri iyi çalışıyoruz, şakası yok, arkadan beşiktaş geliyor. şebekeyi işin içine karıştırmaya mecbur bırakmayın, adam gibi oynayın.
şampiyonlar ligi maçından sonra ben bir taraftar olarak maça motive olamadım. açıkçası futbolculardan da bir şey beklemiyordum. ne var ki mutlaka bir kaç oyuncu, rotasyon adı verilen şaklabanlıktan yararlanacak, cillop gibi sahada, cillop gibi bir takıma karşı, cillop gibi bir hocanın oynatacağı rakibe karşı kendilerini gösterme şansı bulacaktı. kadroda kel'i görünce beynimin tası attı. mutlaka bir aptallık yapacağından emindim. ama bu kadar da karamsar olmaya ne gerek vardı? elazığspor'dan daha kötü bir takım yok şu anda hantal ligimizde. demek varmış, takımın futbol aklı yarı yarıya inmişse endişelenme hakkımız saklıymış.
galatasaray çok kötü oynadı diye yazacağım ama, aması var. bir cümlede ama varsa o cümlede ama dan önce söylenenleri dikkate almayacaksın. ama bu oynayan takım galatasaray'ın lige devam edeceği galatasaray değil. maçı yorumlamak beyhude. dersler çıkar mı ona bakalım?
maçın kötü geçmesinin bir numaralı sorumlusu kaleci muslera'dır. yaptırdığı penaltıyla alakası yok, onu da saysam yazdıklarımı okuyan galatasararaylılar beni idam sehpasına çıkartır. ligin en kötü takımına karşı son dakikalarda balık bir golle önde giden büyük takım kalecisi topa öyle çıkmaz. çıkarsa beni haklı çıkartır, kaleci değil diye bütün bir sezon kafa şişiririm. en kısa zamanda bir şeyler daha gelişir, kaleye eray işcan geçer ne demek istediğimi anlarsınız. büyük takım kalecisi değil diyorum ısrarla. saydım, 25 defa topla muhatap olmuş. yaptırdığı penaltıyı geçtik, pitbull kendini yakma pahasına, sorunu geçici olarak sümen altı yaptı. y defa topu eliyle yakınındaki futbolcuya aktarmış yani topun bizde kalmasını sağlamış. 18 defa şişirmiş, 18 de 18 isabetsizliğe uğramış. elimizdeki topu kazasız belasız rakibe teslim etmiş. zaten tekniği, zeka seviyesi sınırlı adamlarla oynuyoruz, gereksiz top kapma mücadelesi verip, boşuna enerji tükettik.
bir tehlike bekliyor, galatasaray muhasebecisini. kel'in kotası dolmak üzere. 25 maç oynarsa ki- bu oyunla 250 kere oynayabilir- başımıza 1 sene daha bela kalacak. böyle bir şey olursa anam avradım olsun elimde sopa florya'ya dalarım, güvenlikleri aşamazsam, arena'da bir maç kollarım. bilen bilir geçen sene servet'i dövmek için sahaya girecektim bir maçta. 20 yaşındaki ceyhun, tribünlerin tozunu alıyor, 35 yaşındaki kazma kotasını doldurmayı planlıyor. merak ediyorum, brezilya doğumlu futbolcular içinde kris'ten daha kötü bir futbolcu varmıdır?
emre çolak'ın neden oynatıldığını, takıma ne gibi bir katkısı olduğunu hoca milyonlarca galatasaraylıya açıklamak mecburiyetindedir. ben koydum oynuyorla geçiştirilecek bir mevzu değildir. terim'i tanımasam, misal hoca reykart olsaydı, kesin emre'nin parasının yarısını alıyor diye iftira atardım. hadi beni iddia oyununda handikalı 2 den edip 220 lirama mal oldu, haram ederim gelir geçerim. milyonlarca galatasaraylıyı dinden imandan çıkarmanın sebebi nedir? küçük beyniyle düşünüyor, takımın banko futbolcusu ya, rotasyona uğramamış, dandik bir maçta oynatılmış tafrasından geçilmiyor. kaçırdığı golleri kaçırmak için futbolcu olmaya gerek yok ki. ruhsuz, kansız, şımarık, twitterin başından kalkmayan, galatasaray futbolunun vitesini küçülten, yıllar geçse de futbolcu olamayacak olan bu cılız, silik adamda bizim göremediğimiz ne var acaba? hoca bu maçta kendisine küfür etti, bence hoca'nın bu maça tek olumlu katkısı bu andı.
manu maçından sonra bir kaç futbolcuyu korumaya almıştım. amrabat'ı da yaz diyenler oldu. yazdım, okumayanlar için yeniden yazayım. kafasının içinde beyin yok. belki çok büyük futbolcu olur, beni haksız çıkarmaz, beyin ameliyatı yapılacak değil ya. bir maçı aldırırsa 10 maçta saç baş yoldurtur. kayserililerin bize geçirdiği bileziktir. takım şampiyonlar liginde yürüyecekse, futbolcudan ziyade akıla ihtiyacı vardır. bizim lig, langırt ligi tımarhaneden adam getirip, galatasaray forması giydirsen bu ligte en kötü 2. olur. bizim şampiyonlar liginde oynayacağımız takımlar artık, bizden daha kaliteli takımlardır. bizden daha iyi futbocuları vardır, onları geçmek için onlardan akıllı olmak durumu vardır. varsa iddiaya giren ben varım, umut, emre, amrabat, sabri, yekta, aydın tavla oynamasını bilmiyorlardır. satrançtan vazgeçtim, bu saydığım adamlarda tavla oynayacak kadar bile zeka yoktur. hamit, selçuk mutlaka satranç oynamasını bilir.
asimo her maç olduğu gibi, yine kusursuz oynadı. tabi bana yetmiyor, savunmada yaptığı hamleler. ben gol yollarında, topla oyuna çıkmalarda daha fazla beklentim var kendisinden. çok sevdiğimizden belki böyle görünüyor bilmiyorum, kendisi takımda en çok memnun olduğum oyuncudur. maçta penaltı kurtarması, futbol tanrısının bir marifeti elbette. ona yakışırdı böyle bir unutulmaz paye, nişan. pitbull futbolcu ötesi bir adam benim için. bunca parayı har vurup, harman savuranlar, artık melo için de karar versinler de bu adamın tapusunu alsınlar. ben razıyım, melo bonservisiyle alındıktan sonra kötü çıkarsa aramızda parasını toplar kulübe ödetiriz. bir futbolcuyu da biz alalım, o kadar da hukukumuz olsun bu takımda.
hocaya söyleyecek lafım yok, yine de başa dönüp kaleciye saydıracağım. hagi'den hoca olmadı, taffarel'den de kaleci antrenörü olmamış demek ki. kaleci gün geçtikçe kötüye gidiyor, geçen sene topu oyuna elle sokuyordu, bu sene galatasaray şovuna engel oluyor. taffarel yüzünden ise yazıklar olsun, taffarel için sorun yoksa daha beter yazıklar olsun.
umut içinde bir şeyler yazalım. böyle maçlar angarya demek oluyor bazıları için. kendisi oynamayıp, burak oynasa aynı sebepten burak küsecek. sanki elazığ maçını oynayanlar, 2. sınıf futbolcu. 35. dakikaya kadar topa ayağını değmedi. golü başkası attı diye neredeyse ağlayacaktı. sabri reis'de futbolu bırakmak üzere olan futbolcu tadında bir maç çıkarınca, bir melo'nun inatla maça asılması takımın iyi oyun çıkarmasına yetmedi.
yıllardır inatla beklediği olay kısmende olsa gerçekleşti. takım kötü oynadığı zaman kaleciyi çıkarıp, yerin oyuncu alacak hocayı gözledim yıllardır. son 5 dakika da olsa benzer şey kendiliğinden gelişti. bir sonaki maçta melo kaleye geçerse benim itirazım olmaz. o topu, aykut'la ufuk aynı anda kalede olsa yine çıkaramazdı. maç çoğumuz için önemsiz bir maç gibi görünse de hesap maçıydı. avrupa takımlarıyla oynamak için bu angarya maçları oynama, kazanma zorunluluğu var. maçı melo'ya yazıyoruz, çıkarılacak dersleri iyi çalışıyoruz, şakası yok, arkadan beşiktaş geliyor. şebekeyi işin içine karıştırmaya mecbur bırakmayın, adam gibi oynayın.