• 75
    ibb – galatasaray : 1-3 galatasaray çalışıyor

    istanbul içi deplasman kadar gıcık bir şey az olur. hele ibb gibi bozbaykuşlardan başka kimsesi olmayan bir takıma karşı.
    gerçi istanbulun trakya yarısahasına bakan diliminde, bakan ne kelime direkt trakyada bir stat da olsa yine de deplasman sayılmaz. deplasmana gittik şehri gezelim yok, kavga yok, gürültü yok, polise saldırma yok, rakipten küfür yok. bir de allahın dağında, çekilecek ıstırap değil. ulan, olimpiyata gitmemek için amma kıvırdım ha.

    olimpiyat stadına ulaşabilirsek maça da geçelim. son zamanlarda galatasaray’ın topa bu kadar sahip olduğu az maç gördüm. manchester united deplasmanında bile kafa kafaya topa sahip olmuştuk. sanırım en son, 12.mayıs.2012’de kadıköy deplasmanında hani şampiyonluk kupasını aldığımız maçta böyle bir şey görmüştük.
    hani salı günü 6 kasım, fenerin bizi 6-0 yendiği gün yakın ya ve şikeciler bik bik konuşacak ya, 10. yıl marşı yazıp havai fişekler patlatacak ya, ben de sizin yüreğinizi soğutacak bir ince yapayım dedim.

    galatasaray kadrosunda semih’in ve melo’nun olmaması şaşırtıcıydı. gerçi fatih terim için şaşırtıcı değildi. kazanan takım bozulmaz, olağanüstü şartlar yoksa. olağanüstü şartlar derken şöyle; sakat, cezalı durumları ya da rakibin çok önemli bir takım olması. ibb, sıradan bir takım. ibb için başka kadro kurmaya gerek yoktu.
    fatih terim’in galatasaray’a (takım, taraftar, camia) yeniden hatırlattığı şey budur işte. galatasaray büyüktür, rakibi düşünsün.

    topu rakibe vermek. aslında bu önde basıp, topu kazanıp hızlıca rakibin üstüne gitmemek demektir. rakibi kontrollü şekilde beklersin, topu kazanıp hızlı kontra yaparsın. galatasaray bugün böyle oynadı ve sonucu aldı gibi gözüküyor. peki ibb gibi sıradan bir takımın 18 içine bu kadar rahat girmelerini ne yapacağız. (ben 18 dedikçe siz ceza sahası diye okuyun gençler.)

    doğruya doğru galatasaray böyle oynasın bu ligde bütün maçlarını kazanır. kendi sahasına kapanmaya programlanmış takımlar sudan çıkmış balığa döner. fenerbahçe’nin yıllardır yaptığı bu zaten.

    amma velakin, ben bu gece maçı kazanmamıza rağmen zevk alamadım.

    galatasaray bundan sonra böyle oynayacak zannedenler yanılıyor bence. fatih terim, cluj maçı öncesi kostümlü prova yaptı sanırım. idmanda puanlı çift kale gibi bir şey. haaa, galatasaray şampiyonlar ligi’nde böyle oynarsa şaşırmam. bugün oynanan oyun şampiyonlar ligi için olabilir. bakın takım şampiyonlar liginde böyle oynayıp 3 puan alırsa “zevk almadım” şımarıklığı yapmam. hatta hoca keşke buna baştan uyansaydı bile derim.

    iki maçtır kolayca kazanan takım önemli. takıma yeni katılan ama bir türlü uyum sağlayamamış oyuncular için güzel. hamit, burak, cris, dany, amrabat gibi.

    uyum dedim de aklıma geldi. türkiye’de ilk sezonunu geçiren oyuncular için en büyük uyum sorununu hakemler yaratıyor. memlekette hakemler kendilerine yapılan azıcık itiraza sarı kartı yapıştırırken, rakibinin bileğine tekmeyi koyan, kırmızı görmesi gereken adama “cısss, bir daha yapma” diyor. avrupa’da bu işler böyle değil. hakemler kusura bakmasın ama sahada kişilikleriyle ilgili sorunları var gibi görünüyor. tribünden baktığımda hakemlerin hepsinin psikiyatriste, psikologa ve hatta kendime de yontarak yaşam koçuna ihtiyaçları var gibi görünüyor.
    dikkat ettinizse yabancı-yerli oyuncu ayırımı yapmadım uyum sorunu için. bunların içinde cris de var hamit de.

    galatasaray 10. haftadan sonra vites arttırır, uzar gider demiştim. 10. hafta galatasaray için bitti, bakalım bundan sonrası nasıl olacak.

    neyse, cuma oynayıp koymak güzel. şimdi antalyaspor düşünsün. herhalde ligin 8-9-10.’su endişe edecek değil, ligin ikincisi üzülecek.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın