• 6282
    hakkında bir kaç satır bir şeyler karalamak istediğim takım kendileri. öncelikle şunu açık ve net olarak söylemek lazım, bu takımın tüm artılarına rağmen hala eksikleri var. tamamiyle sakatlıklardan ve kart cezalarından arınmış, on sekiz kişilik kadrosunun tamamı formda bir galatasaray futbol takımı dahi eksiklere, defolara sahiptir. bunu kabullenmekle başlamak lazım işe. ikinci olarak her ne kadar uzun süredir yazmasamda buraya ( ki bunun sözlükten bağımsız, tamamen kişisel nedenleri vardı ) elimden geldiğince sizlerin gönül verdiğimiz takım hakkındaki görüşlerini takip etmeye çalıştım. vardığım sonuç şu oldu: herkes bir iki oyuncuyu kafasında bellemiş, bazılarını günah keçisi bazılarını da mesih ilan etmiş; o boyda çığırıyor türküsünü. kendinize gelin beyler! italya'nın palermo veya napoli, almanya'nın dortmund veya münich, ingiltere'nin arsenal veya tothenam takımlarının oyuncuları hakkında konuşmuyoruz burada. en azından genel olarak onlar hakkında konuşmuyoruz diyelim. burada aslolan galatasaray! ve bu nedenledir ki; her bir galatasaray taraftarı bu takım hakkında olabildiğince objektif davranabilmeyi, olumsuzlukları ve olumsuzlukları aynı ölçüde görüp söyleyebilmeyi başarmak adına elinden gelen uğraşı vermelidir. en azından "çok seviyorum, destekliyorum; hepsi bu." tavrından öte bir noktada, takım ile ilgili fikir beyan etmek istiyorsanız; ki bu mecranın amacının bu olduğunu düşünüyorum; bahsettiğim şey mecburiyete yakınsayan bir gerekliliktir.

    burak yılmaz: evet, bazen pozcu olabiliyor burak. evet, top kontrolü zayıf. evet, çok ofsayta düşüyor ve bu da takımın hızını kesiyor. evet, bazen bencilleşebiliyor. gel gör ki; adam gol atsın diye alındı ve şu anda çıktığı maç/attığı gol oranı pek de fena değil. tabii ki galatasaray taraftarı her futbolcusu için objektifliğin bir nebze ötesinde beklentiye sahiptir. taraftarlık zaten bunu gerektirir. yine de sizi insafa davet ediyorum, takımın başında onu eğitebilecek; eksiklerini giderebilecek bir hoca var. bu adam da bize geçen yıllar boyunca gelişime açık bir futbolcu olduğunu kanıtladı. an itibariyle de az veya çok; ki bana göre yeterli düzeydedir; katkı veriyor.

    eboue: form grafiğinde bir düşüş seziyorum. daha ziyade bir isteksizlik var gibi üzerinde. çözüm yine fatih hoca'dan başkasında değil. ayrıca takımın genel olarak formu arttıkça onun da daha iyi olacağını düşünüyorum.

    dany: günah geçiliği ile mesihlik arasında gezenlerden bir diğeri. şunu kabul edelim; kitlesel egomuza yönelik goygoyu bir kenara bıraktığımızda yüzleşeceğimiz bir gerçek var. biz bir real madrid, bir barcelona, bir manu ayarında değiliz. onların aksine bir çok mevkimizde bir veya bir kaç defosu olan potansiyelli, kalibresi yüksek oyunculara sahibiz. onlarda ise durum tam tersi; bir veya bir kaç oyuncuları defoya sahip sadece. bu yüzdendir ki; onlar her sene şampiyonlar ligi kuraları çekildiğinde favoriler arasındadır. şu an rakibimiz olanlar onlar değil ama hedefimiz onlara gerçek anlamda rakip olabilmektir; gaye bu olmalıdır. bunları neden yazıyorum, dany alt başlığı altında? çünkü; bu adamın hızı ve gücü gerçekten üst seviyede. pozisyon bilgisi ve mental zayıflığı yönünden kıyasıya eleştiren arkadaşlar görüyorum bu adamı. yapmayın. klişeden ölen var biliyorum ama gelin görün ki bu adam da bahsettiğiniz defolar olmasa zaten bu saydığım takımlardan birinde olurdu. en iyi ihtimalle ha aldılar ha alacaklar diye içimiz içimizi yiyor olurdu. (bkz: fernando muslera) dany mental özelliği ve pozisyon bilgisi gelişime açık, potansiyelli bir stoper. üzerine düşülür ve kendisi de sıkı çalışırsa bahsedilen seviyeye gelmekte hiç zorlanmayacak bir oyuncu. yani tam olarak galatasaray'ın oyuncusu.

    felipe melo: belki de en az değinilen, günah keçisi olmaktan çok mesihlik rütbesinin nimetlerinden faydalanan orta sahamız. bir kaç arkadaş egosunu takımın önüne koymaya başladığından, formsuzluğundan ve umursamazlığından bahsetmiş. bu gibi durumlar mevcut, gözlemlemsi çok da zor değil. ancak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki; çözülmesi en kolay sorunlardan birisi melo'nunki. bir kaç hafta daha zaman verin, düzelecektir. düzelmezse mi? aklıma getirmek dahi istemem ama ligi geçen seneki bizans oyunları olmadığı halde zorlanarak kazanır, şl veya avrupa ligi macerasını da kısa keseriz. yine de düzeleceğine inancım tam. ne demiştik? objektifliğin bir tık üstü, pozitif anlamda.

    hamit altıntop: günah keçisi vol3. sanırım ilk bir kaç haftanın kötü izlenimi goller ve asistler gelene kadar üzerinden silinmeyecek hamit'in. oysa son bir kaç maçtır, formsuz galatasaray takımının en diri, en olumlu katkı veren ve yokluğu en fazla hissedilen oyuncularından biri. joker özelliği olması ve deneyimi de cabası. apoletlerinden ötürü beklenti objektifliğin oldukça üstüne çıktı, temel sorun bu olsa gerek. oysa hamit her zaman düz oyunuyla ve disipliniyle ön planda olan, teknik kapasitesi kısıtlı ancak oyun bilgisi üst düzey olan bir futbolcu olmuştu. sizi bilmem ama benim izlediğim ve beğendiğim hamit altıntop böyle bir oyuncuydu. zor zamanlarda duymanın en sinir bozucu olduğu kelimedir, bilirim; ama biraz daha sabır. iki üç hafta kadarcık.

    umut bulut: potansiyelinin tamamına yakınıyla oynadı, geldiği günden bu yana. verdiği olumlu katkı gerçekten oldukça fazla. açıkçası beklentimle tam olarak örtüşen bir oyun oynuyor. mesnetsiz biçimde eleştirenler, "baros dururken bu adam oynuyor yeaa şampiyonlar ligi'nde." diyenler açıkçası fazla romantikler.

    amrabat: günah keçiliği ile mesihlik arasında astral seyahette olanların bir diğeri. arkadaşlar, bu adam ne arjen robben ne de cihan haspolatlı. bu adam genç sayılabilecek yaşta olan, hollanda ekolünden yetişme, potansiyelli, delici özelliği ve teknik becerisi yüksek bir 4-3-3 kanat oyuncusu. 4-3-3 kısmını üstüne basa basa söylüyorum. bu adam hayatı boyunca hep ikinci-üçüncü forvet olarak oynamış. orta saha ile forvet arasında bağlantı noktası olmuş, birileri ona topu taşımış, o da almış; basmış çalımı vurmuş gol atmış. basmış çalımı, inmiş sıfıra, kesmiş içeri asist yapmış. şimdi bu adam 4-4-2 gibi özveri isteyen ve düzenli kaosa yakınsayan bir sistemin kanat oyuncusu olarak görev alıyor. üstelik kayseri'de maruz kaldığı kaprisler yüzünden uzunca bir süre maça çıkamadı. maç eksiği maalesef yeni yeni kapanıyor, bu eksiği giderirken de diğer yandan yeni rolüne adapte olmaya çalışıyor. çalışıyor derken bunu olabildiğince içi dolu bir biçimde söylüyorum; gerçekten çalışıyor. tribünden maç izlediğiniz bir günü sadece amrabat'a odaklanmaya ayırmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. yine zor günlerin o kabuslara gebe kelimesi; sabır. bonservis bedelinin altında ezilmeyecek, hatta belki de sene sonunda o bedeli ezip geçecek.

    genel olarak takım adına bir özet geçmek gerekirse; içinde bulunduğumuz günlerde engellemez bir düşüş içindeler. bunda yönetimsel veya teknik anlamda bir takım hataların rolü yadsınamaz, şanssızlıklar da takımın ensesinde boza pişirmekte ısrarcı. ancak böyle dönemler olur, büyük takımlar bu dönemleri genelde kısa sürede atlatabildikleri için büyük takımdırlar. galatasaray futbol takımı, bu günleri atlatması için gerekli tüm teknik ve mental özelliklere sahiptir. bütün defolarına ve gediklerine rağmen başarılı olabilecek bir bütünü ihtiva etmektedir. eser miktarda şans ile, beklentinizin daha üstüne çıkmaya muktedirdir. tüm bu şanssızlıkların ve formsuzluğun hüküm sürdüğü günlerde dahi ligde liderliğini sürdürmektedir, şampiyonlar ligi'nde ise önünde kazanabileceği üç maç daha vardır. burada yazdım mı hatırlamıyorum, ancak ilk maçımızı oynadığımız günden bu yana bize grupta on puan toplamanın bir üst turun kapısını açacağını söylemiştim. bu sözümün arkasındayım, on puan bu takıma tur atlatır. üç maç itibariyle bir puan toplayabildik, önümüzde üç maç var. ve alınabilecek dokuz da puan var. imkansız değil. ben hiç bir zaman bu takıma inanmaktan vazgeçmedim. üç sene önce, sekizinci bitirdiğimiz sezonda bir ara üst üste bir kaç galibiyet ile şampiyonluk yarışına ortak olabileceğimizi düşündüm. stoperde kewell oynarken yediğimizden fazla atıp turu geçeceğimizi düşündüm. size de tavsiyem odur ki; umutvar olun. umutvar olmayacaksanız taraf olmanızın hiç bir anlamı kalmaz zira.

    kısa not: bir adet sol bek, bir adet skora katkı sağlayabilecek; on numara meziyetlerine de sahip kanat oyuncusu ve bir adet gol üstadı lazım bu takıma. ayrıca cris kesinlikle ama kesinlikle hataydı. aksini iddaa edenle sabahlara kadar tartışırım. formsuz ve hatta daha masraflı olan kolo toure kat be kat daha faydalı olurdu; ancak geçmiş olsun. umudumuz görev aldığı süre boyunca maksimum fayda sağlaması ve sene sonunda bu birlikteliğin güzel bir şekilde bitmesi yönünde.

    bir hatırlatma: geçen sene antep maçından sonra "bu takımdan olmazcıları", "bu böyle gitmezcileri" ve diğer olumsuz güruhu karşıma alıp; düzelecekler dedim. ısrar ettim, bu bir kumar değildi; dolayısıyla kazandım. bu sene de aynı şekilde ısrar ediyorum, bu takım başarılı olacaktır. özellikle şampiyonlar ligi'nde en hafif başarısızlığı üçüncülük olur da; uefa avrupa ligi'ne giderse biraz kura şansıyla bize çok güzel anlar yaşatabilirler. o potansiyel mevcut.

    bir hatırlatma daha: "rüya takım" değiller! "los galacticos" hiç değiller! "avengers" hiç ama hiç değiller. sadece iyi futbolculardan oluşan, günahları ve sevaplarıyla iyi bir yönetime ve teknik ekibe sahip olan, iyi bir takımlar. mükemmeli beklediğinizi biliyorum, ben de onu bekliyorum ama mükemmelin zaman alacağını da biliyorum.

    üşengeçlikten çükü düşse eğilip alamayacaklar için özet: sabır ve umut!
App Store'dan indirin Google Play'den alın