• 440
    ben hiçbiriniz kadar galatasaraylı değilim sanırım.
    itiraf ediyorum; hayatımın merkezine galatasaray'ı oturtmuş birisi değilim artık. çocukluk heyecanımla maç takip edemiyorum. bazı maçların skorunu ertesi gün öğreniyorum hatta. son yıllardaki olaylar ve özellikle "şike soruşturması" beni futboldan soğuttu. izlediğim çoğu oyunu keyif almadan izledim. geçen sezonki başarılı futbolumuz bile beni heyecanlandıramadı çoğu zaman. futbol benim için "22 kişi 1 top" muhabbetine doğru sürükleniyordu. hayatım altüst olmuştu. bir de tutup futbol heyecanı yaşamaktan kaçıyordum sanırım. dün maçtan önce moral olarak bitmiştim. hayat devam ediyordu ne olursa olsun ama yok yani bunu gelip bana anlatamazdın. en son o 2009 yılındaki hamburg maçında heyecanlanmıştım. ve o maçı da izleme-takip etme imkanım olmamıştı. dün yine içimde zerre heyecan yoktu. tam bir emoydum. her şey çok annamsız, herkeş üstüme geliyür, sistemin çarkları beni yutuyür ve insannar masqe takıyür üdü. sokakta serseri mayından hallice dolaşıyordum. kulağımda müzik, kafamda klip çekiyordum. insanların oradan oraya koştururken benle çarpışması falan gerçekten umrumda değildi. sonra sözlük, eski bir arkadaşımı gördüm. işten çıkmış, maç izleyecek yer arıyormuş. "gel maçı beraber izleyelim." dedi. pek istemedim ama arkadaşımla da uzun zamandır vakit geçirmişliğim olmadığı için kabul ettim. belki biraz da kafam dağılırdı. maç izleyecek mekan aramaya başladık beraber. izmit'i bilmeyenler için söylüyorum; izmit merkezde maç izleyecek mekan sayısı ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir. aklımıza gelen tüm imkanları denedik. barlar, kafeler, kahvehaneler falan hepsi tıklım tıklım doluydu. artık son bir umut, bir ara sokağa girdik. kapısında galatasaray bayrağı olan bir kahvehane bulduk. bahçesinde bir beyaz perde vardı. ve biz o beyaz perdeyi perdenin hemen yanından takip ediyorduk. anca orada yer bulabilmiştik ve ayaktaydık. daha sonra kahvehanenin iç tarafında düzenlemeler yapıldı. bir tüplü televizyon ve oturmak için sandalyeler ayarlandı. iç tarafa geçtik. üstünde "10 lincoln" pazar ürünü galatasaray forması olan bir çocuk vardı. yine pazar ürünü olan naylon galatasaray eşofmanı giymiş gözlüklü bir amca vardı.hatta bu bir eşofmandan çok "aşortman"dı. daha önce duymadığım tonlamalarla küfür eden abiler vardı. sigarasını sigarayla yakan akranlarım vardı. kendimi nani'ye, valencia'ya küfür ederken bulmuştum. tüplü televizyon ekranından maç izleyip bağırıp çağırıyordum. spiker ve yorumcu konuştukça tüplü televizyonun ekranı titriyordu. kimin nereye pas atması gerektiğini haykırıyordum onlarca insanla beraber. tanımadığım abilerle beraber "şu böyle yapmalı, bu daha çok bunu denemeli." diyerek teknik direktörlük yapıyorduk.

    sözlük beni dinle sözlük. bak gözümün içine. bak, çok samimi söylüyorum sana. dün akşam 21.45'e kadar içinden ruhu çekilmiş bir adamdım sözlük. bak şimdi gözümün içine. sana yemin ediyorum sözlük; ben dün 19 eylül 2012 manchester united galatasaray maçı ile öyle bir kendime geldim ki, allah seni inandırsın sözlük; o aşortmanlı amca, o lincoln formalı çocuk beni öyle bir akıllandırdı ki... ben o heyecanı yıllar evvel yaşamıştım. yine yaşayabilirdim. onu çok net hissettim sözlük. heyecan dediğimiz şey öyle bir şeymiş ki sözlük, dün o heyecanı yaşayınca aklım öyle bir geldi ki başıma. ben yemin ediyorum dün evrildim sözlük. bambaşka birisi oldum allah belamı versin. futbol gerçekten asla sadece futbol değilmiş sözlük ben dün onu yaşadım. bağırdım, çağırdım, küfür ettim. tanımadığım onlarca insanla beraber aynı olaya benzer reaksiyonlar gösterdim. bu maçın benim için teknik taktik bir analizi yok. dün ne olursa olsun bana bu heyecanı yaşatan o aslanlara teşekkür borcum var.

    19 eylül 2012 manchester united galatasaray maçı benim için milattır sözlük. beni tutup silkelemiştir. dün o mücadeleyi veren tüm aslanlara, yolda bize "o taraftaki kafeler dolu, şuradaki kahveyi deneyin" diyen renktaşıma, beni maça gitmeye ikna eden arkadaşıma, galatasaray sk futbol ekibinin tamamına ama özellikle semih kaya'ya teşekkür ediyorum. hayat çok güzel sözlük. öyle böyle değil. yine hayatımın merkezine galatasaray'ı oturtabilmiş değilim ama, bana o heyecanı yaşatan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. benim için bu maçın anlamı budur. ha homuğa kodumun direkleri biraz bize gülseydi daha iyi olurdu ama o da olmadı işte. bir de aşortmanlı abinin deyimiyle "dimağını s.ktiğmin hakemi" bir penaltı da bize çalaydı eyiydi.

    (bkz: hayat fena halde futbola benzer)
App Store'dan indirin Google Play'den alın