300
maçın ilk yarısına bakarsak beşiktaş'ın tüm organizasyonu duran toplardan gol bulmaya yönelikti. kendi takımının gücünü ve galatasaray forvetlerinin baskısını bilen samet aybaba oyunu cenk'ten uzun toplarla başlatmasını istemiştir. beşiktaş'ın ilk yarıda stoperlerler ya da beklerle oyuna başladığını hatırlamıyorum. samet aybaba defanstaki dörtlünün oyun kurarken yapacağı hatalardan korkmuş ve bu yolu tercih etmiştir.
bu şekilde oyuna başlamanın bir de hücum yönü var tabii ki. onu da genel olarak orta sahada cenk'ten gelen topları kapma mücadelesinde görebiliriz. bu mücadelelerin birçoğunda bülent yıldırım takımımız aleyhinde fauller çalmış ve onlar için duran top fırsatı doğmuştur. ağızları açık bir şekilde oyuncularımızın kendilerine faul yapmalarını beklemişlerdir.
maçın ikinci yarısına bakarsak bizim oyunu kanatlara taşıma çabamız başarısız olmuştur ve melo'nun çıkmasıyla orta saha direncimizde, savunmamızda aksamalar olmuştur. bunu da biraz fark eden aybaba biraz da zaman geçirmek adına stoperlerle oyuna başlanması gerektiğini düşünmüş ve oyuncularına uygulatmaya çalışmıştır. maalesef bizim ikinci yarıda rakip defansı bunaltıcı pres uygulayamadık ve bunun yüzünden maç 10-15 dk uyku modunda geçmiştir. orta sahada çok faul yapmamız gene işlerine gelmiş ve duran toplardan etkili olmaya çalışmışlardır. bu duran toplarında bir çoğu köşe vuruşuna dönüşmüş sonra istatistiklerde 8 köşe vuruşu kullanmış beşiktaş olarak gözükmüştür.
maç sonrasında ve bu gece yorum yapan yorumculara bakıyorum da maçın ilk 45 dakikasını görmezden geliyorlar galatasaray çok kötü beşiktaş müthiş mücadele etti diyorlar. arkadaşım beşiktaş'ın ilk şutu 35. dakikada geldi o da orta sahadan amaçsız vurulmuş bir şut. bir de beşiktaş defansı çok iyiydi diye yorumlar yapanlar var. ilk 45 dk yol geçen hanına çevirdi bizim çocuklar. işte o pozisyonları atmış olsaydık bu tescilli şikecilere aptal aptal konuşma fırsatını vermezdik.
bu maçın bir de bizim açımızdan olumlu yönü var tabii. takım kendine gelecek, rehavetten uzaklaşacaktır.
bu şekilde oyuna başlamanın bir de hücum yönü var tabii ki. onu da genel olarak orta sahada cenk'ten gelen topları kapma mücadelesinde görebiliriz. bu mücadelelerin birçoğunda bülent yıldırım takımımız aleyhinde fauller çalmış ve onlar için duran top fırsatı doğmuştur. ağızları açık bir şekilde oyuncularımızın kendilerine faul yapmalarını beklemişlerdir.
maçın ikinci yarısına bakarsak bizim oyunu kanatlara taşıma çabamız başarısız olmuştur ve melo'nun çıkmasıyla orta saha direncimizde, savunmamızda aksamalar olmuştur. bunu da biraz fark eden aybaba biraz da zaman geçirmek adına stoperlerle oyuna başlanması gerektiğini düşünmüş ve oyuncularına uygulatmaya çalışmıştır. maalesef bizim ikinci yarıda rakip defansı bunaltıcı pres uygulayamadık ve bunun yüzünden maç 10-15 dk uyku modunda geçmiştir. orta sahada çok faul yapmamız gene işlerine gelmiş ve duran toplardan etkili olmaya çalışmışlardır. bu duran toplarında bir çoğu köşe vuruşuna dönüşmüş sonra istatistiklerde 8 köşe vuruşu kullanmış beşiktaş olarak gözükmüştür.
maç sonrasında ve bu gece yorum yapan yorumculara bakıyorum da maçın ilk 45 dakikasını görmezden geliyorlar galatasaray çok kötü beşiktaş müthiş mücadele etti diyorlar. arkadaşım beşiktaş'ın ilk şutu 35. dakikada geldi o da orta sahadan amaçsız vurulmuş bir şut. bir de beşiktaş defansı çok iyiydi diye yorumlar yapanlar var. ilk 45 dk yol geçen hanına çevirdi bizim çocuklar. işte o pozisyonları atmış olsaydık bu tescilli şikecilere aptal aptal konuşma fırsatını vermezdik.
bu maçın bir de bizim açımızdan olumlu yönü var tabii. takım kendine gelecek, rehavetten uzaklaşacaktır.