183
rakip olacak iki takımın maçlarını seyrettikten sonra, lige başlamaya bile gerek görmüyorum. bu maçı kaybetsek bile görüşüm değişmeyecekti. ligin ilk yarısı bittiğinde uzak ara şampiyonluğu garantileriz. bu maçın başındaki görüşüm ise kasımpaşa'nın her iki büyük takımdan çok daha başımıza bela olacağını öngörmüştüm. orta sahaları her iki takımın orta sahasından çok daha iyi. iyi ve iddialı bir takıma karşı, o takım da beraberliğe oynayacaksa 2. golü bulamazsak beraberlik golünü yiyeceğiz klasiği bir kere daha işledi. ben golden az önce dedim, eminim milyonlarca galatasaraylı beraberlik golünü yiyeceğimizi söylemiştir.
maçın başında zemine baktım, maç başlamadan bir de bu yönüyle görüş ortaya attık. bunca pahalı futbolcuları bu zeminde oynatmak galatasaray ilgililerine yakışmadı. burası aslan yuvası, futbol sahası, konser alanı değil. bir kaç yüz bin dolar kira geliri elde etmek istiyorsan, garanti para alan bir kaç oyuncu oynatma çimleri tamir et.
maç yorumuna maçın sonundan başlayacağım. maçı anında yaşayan ve not düşen galatasaraylıları okuyunca dehşete düştüm. gökhan zan'ın omuzuna dany'yi feda edecek taraftarlarımız bile varmış ne yazık. peşin ve ilk iddamızı yazalım bizi takip eden çocuklar için. popescu'dan sonra galatasaray stoperinde dany kadar büyük futbolcu seyretmedim. teknik, isabetli derin dikine ve uzun top atabilen, risk alan, futbolu güzel oynamak isteyen, en önemlisi bir savunma oyuncusu için topla buluşmayı isteyen harika bir futbolcu seyrettim. yeni transferler içinde ilk bankomdur. semih kaya'nın ilk toplara daldığı pozisyonlarda topu toplar, ikiyle çarpar ve bu sezon en az 4 gol atar. galatasaray savunması en kısa zamanda semih- dany kademesine döner, ufo gönül rahatlığıyla, bizim de rızamızla tüfek tesisatsız terhisini bekler gün sayar, emekli ikramiyesini alır büyük galatasaray taraftarına veda eder.
ikinci bankom'da emre çolak oldu bu maç boyunca ve maçtan sonra. kaka bile gelse emre çolak'ı bu takımdan en azından 3-5 maç kötü oynayana kadar kimse kesemez kesmez. dikine paslar, futbolun en temiz, en fizibil adam eksiltme yöntemi olan çalım, pas, kavisli serbest vuruş ne ararsak vardı. güzel futbol seyretmeyi, tabeladan daha önde belleyen taraftarlar için tercih her zaman emre çolak olacaktır.
engin baytar'ın hesapta olmayan uzun zaman iptalinden sonra hamit altıntop rahatladı. büyük futbolcu olan hamit, ilerleyen maçlarda takıma damgasını vuracaktır. hele ki orta sahanın tapusuna sahip melo, selçuk inanla beraber rakiplere azap çektirdiği dakikalarda, abo'yla beraber sağdan çökecektir. umut'a pas verse topla beraber kaleye umut'u gol yapacaktı, vurmayı tercih etmesi ilk maçına golle başlama isteği olmalıydı. hamit 10 maç oynamış olsaydı o pozisyonda pas verirdi. ne var ki olanca gücüyle vurduğu top üst direği dövdü.
ilk bankodan sonra ilk oturacak futbolcuyu da tespit ediyorum. umut iki gol attıktan sonra oynamaya devam edecek, ligin gol kralı da sercan'ın yanında oturmayacağına göre elmander'e yedek kulübesi pas pas görevi yakındır. gol yollarında bu kadar kaliteli futbolcu varken elmander yerine kim olsa tedirginlik yaşar. zaten gerek de yok, golcü değil, orta sahada orgeneraller, askerler içtimadalar. içimiz kan ağlayacak belki ama elmander'e kulübede alışalım.
yenilerden amrabat'ı tahlil edebileceğimiz süre yoktu. savunmada kuvvetli bir takım, maçın sonlarına doğru beraberliği yakalamış, kanije kalesi savunmasına geçmişken, git kaleyi teslim al diye sokulan amrabat kalabalık savunmayı delemedi. kendisi hakkında görüş için bir başka maçı beklemek durumundayız.
galatasaray dandik, şamssız gollerli kalesinde görmez ise 34 de 34 yapar bütün maçları kazanır. ben galatasaray ile berabere kalabilecek bir takım göremiyorum. belki ütopyadır bu görüş ama hadi biraz esnetelim, galatasaray 34 maçın 34 ünde en azından % 55 oyun ve pozisyon üstünlüğüyle maçları tamamlar.
ilk maç uzun yıllardır seyrettiğim en iyi ilk maçtı. her zaman hazır olmayan futbolcularla başlanır, mutlka yeni bir transfer ilk maça yetişemez, mutlak bir aksilik olur, futbolcular daha ilk maçtan kendilerini kasmaz sıkmazlardı. ama galatasaray'da işler bu sene bütün sezonlardan daha zordu. bu forma için futbolcular melo'nun geçen sene yaptığını yaparlarsa şaşırmam. forma savaşı, umarım kavgaya dönüşmez.
tribünde cep telefonuyla mesaj çekmekte olan samet aybaba'yı görünce acıdım kendisine. fernandez hariç, paf takım seviyesindeki takımla bu galatasaray'la ne düzey bir maç oynayacak? hamit'le abo, uğur boral'ı geldiği takıma geri gönderir. ayrıca bu sene takım ve futbolcu farkından başka, gözle görünür şekilde hoca farkı var. metin diyadin'e karşı fatih terim'le oynamak orantısız güç kullanımdır ve haksız rekabettir.
ikinci yarıya başlarken gaziantep'ten bir felaket haberi geldi. maç tatil edilse razıydım. ikinci yarı maça konsantre olmadım, acaba şehit haberi en az 3 ay gelmeyene kadar ligleri oynatmasalar bir işe yarar mı diye de düşünüyorum. maçı bırakıp, olayla ilgili tezahürat yapan galatasaray taraftarıyla bu yönüyle de gururu duydum.
takım her şeyiyle büyümüş, uzun seneler oynamış büyüyemeyen futbolcular, başta sabri olmak üzere bundan böyle zayıf takımlarla oynanacak kupa maçlarında oynarlar. çağlar birinci, necati, gökhan zan, sabri tamamı toplam bu sezon 10 maça çıkamaz. aydın'ın bile bu takımda oynayabilmek için olağanüstü gayreti varken en ufak bir hata yapan futbolcu tribüne çıkar.
gel şampiyonlar ligi maçları diyoruz.
maçın başında zemine baktım, maç başlamadan bir de bu yönüyle görüş ortaya attık. bunca pahalı futbolcuları bu zeminde oynatmak galatasaray ilgililerine yakışmadı. burası aslan yuvası, futbol sahası, konser alanı değil. bir kaç yüz bin dolar kira geliri elde etmek istiyorsan, garanti para alan bir kaç oyuncu oynatma çimleri tamir et.
maç yorumuna maçın sonundan başlayacağım. maçı anında yaşayan ve not düşen galatasaraylıları okuyunca dehşete düştüm. gökhan zan'ın omuzuna dany'yi feda edecek taraftarlarımız bile varmış ne yazık. peşin ve ilk iddamızı yazalım bizi takip eden çocuklar için. popescu'dan sonra galatasaray stoperinde dany kadar büyük futbolcu seyretmedim. teknik, isabetli derin dikine ve uzun top atabilen, risk alan, futbolu güzel oynamak isteyen, en önemlisi bir savunma oyuncusu için topla buluşmayı isteyen harika bir futbolcu seyrettim. yeni transferler içinde ilk bankomdur. semih kaya'nın ilk toplara daldığı pozisyonlarda topu toplar, ikiyle çarpar ve bu sezon en az 4 gol atar. galatasaray savunması en kısa zamanda semih- dany kademesine döner, ufo gönül rahatlığıyla, bizim de rızamızla tüfek tesisatsız terhisini bekler gün sayar, emekli ikramiyesini alır büyük galatasaray taraftarına veda eder.
ikinci bankom'da emre çolak oldu bu maç boyunca ve maçtan sonra. kaka bile gelse emre çolak'ı bu takımdan en azından 3-5 maç kötü oynayana kadar kimse kesemez kesmez. dikine paslar, futbolun en temiz, en fizibil adam eksiltme yöntemi olan çalım, pas, kavisli serbest vuruş ne ararsak vardı. güzel futbol seyretmeyi, tabeladan daha önde belleyen taraftarlar için tercih her zaman emre çolak olacaktır.
engin baytar'ın hesapta olmayan uzun zaman iptalinden sonra hamit altıntop rahatladı. büyük futbolcu olan hamit, ilerleyen maçlarda takıma damgasını vuracaktır. hele ki orta sahanın tapusuna sahip melo, selçuk inanla beraber rakiplere azap çektirdiği dakikalarda, abo'yla beraber sağdan çökecektir. umut'a pas verse topla beraber kaleye umut'u gol yapacaktı, vurmayı tercih etmesi ilk maçına golle başlama isteği olmalıydı. hamit 10 maç oynamış olsaydı o pozisyonda pas verirdi. ne var ki olanca gücüyle vurduğu top üst direği dövdü.
ilk bankodan sonra ilk oturacak futbolcuyu da tespit ediyorum. umut iki gol attıktan sonra oynamaya devam edecek, ligin gol kralı da sercan'ın yanında oturmayacağına göre elmander'e yedek kulübesi pas pas görevi yakındır. gol yollarında bu kadar kaliteli futbolcu varken elmander yerine kim olsa tedirginlik yaşar. zaten gerek de yok, golcü değil, orta sahada orgeneraller, askerler içtimadalar. içimiz kan ağlayacak belki ama elmander'e kulübede alışalım.
yenilerden amrabat'ı tahlil edebileceğimiz süre yoktu. savunmada kuvvetli bir takım, maçın sonlarına doğru beraberliği yakalamış, kanije kalesi savunmasına geçmişken, git kaleyi teslim al diye sokulan amrabat kalabalık savunmayı delemedi. kendisi hakkında görüş için bir başka maçı beklemek durumundayız.
galatasaray dandik, şamssız gollerli kalesinde görmez ise 34 de 34 yapar bütün maçları kazanır. ben galatasaray ile berabere kalabilecek bir takım göremiyorum. belki ütopyadır bu görüş ama hadi biraz esnetelim, galatasaray 34 maçın 34 ünde en azından % 55 oyun ve pozisyon üstünlüğüyle maçları tamamlar.
ilk maç uzun yıllardır seyrettiğim en iyi ilk maçtı. her zaman hazır olmayan futbolcularla başlanır, mutlka yeni bir transfer ilk maça yetişemez, mutlak bir aksilik olur, futbolcular daha ilk maçtan kendilerini kasmaz sıkmazlardı. ama galatasaray'da işler bu sene bütün sezonlardan daha zordu. bu forma için futbolcular melo'nun geçen sene yaptığını yaparlarsa şaşırmam. forma savaşı, umarım kavgaya dönüşmez.
tribünde cep telefonuyla mesaj çekmekte olan samet aybaba'yı görünce acıdım kendisine. fernandez hariç, paf takım seviyesindeki takımla bu galatasaray'la ne düzey bir maç oynayacak? hamit'le abo, uğur boral'ı geldiği takıma geri gönderir. ayrıca bu sene takım ve futbolcu farkından başka, gözle görünür şekilde hoca farkı var. metin diyadin'e karşı fatih terim'le oynamak orantısız güç kullanımdır ve haksız rekabettir.
ikinci yarıya başlarken gaziantep'ten bir felaket haberi geldi. maç tatil edilse razıydım. ikinci yarı maça konsantre olmadım, acaba şehit haberi en az 3 ay gelmeyene kadar ligleri oynatmasalar bir işe yarar mı diye de düşünüyorum. maçı bırakıp, olayla ilgili tezahürat yapan galatasaray taraftarıyla bu yönüyle de gururu duydum.
takım her şeyiyle büyümüş, uzun seneler oynamış büyüyemeyen futbolcular, başta sabri olmak üzere bundan böyle zayıf takımlarla oynanacak kupa maçlarında oynarlar. çağlar birinci, necati, gökhan zan, sabri tamamı toplam bu sezon 10 maça çıkamaz. aydın'ın bile bu takımda oynayabilmek için olağanüstü gayreti varken en ufak bir hata yapan futbolcu tribüne çıkar.
gel şampiyonlar ligi maçları diyoruz.