308
galatasaray'ın 3-2 aldığı maçtır.
esas olaya gelirsek; bilgisayarın karşısında üstümde parçalı formam elimde galatasaray yazan kupamdan buz gibi bir su yudumlamaktayım. bu arada balkonumda da galatasaray bayrağı sallanmakta, televizyonda da gs tv kanalı açık bulunmakta. yazmak için biraz sözlüğün sakinleşmesini bekledim fakat imkansız bir şey tabi. bu gece, bugün, bu hafta konuşulacak çok konu var.öncelikle nordin amrabat ve umut bulut'dan bahsetmek gerek.nasıl bir transferdir bunlar aga dediğim oyuncular. bu güne kadar transferler hakkında pek yorum yapmadım. fakat;
amrabat resmen oyuna girdiği dakikadan itibaren 90 dakika oynayan hamit'ten daha çok iş yaptı diyebilirim. hız desen uçuyor, pozisyon desen alasını yaratıyor, e olimpiyatlardan yeni çıktı zaten hazır ve orada da çok iyiydi. 10 üzerinden 10 vermek yeridir. alınan paralar helal olsun, güzel transfer.
umut bulut milletin burun kıvırdığı oyuncuydu. 2 golümüzü o attı. hazırlık maçlarında da gollerde yer aldı. gerçekten kaliteli bir futbolcu, performansı yüksek. 10 üzerinden 15 olsun.
dany güzel transfer. bugün savunmada katkıları göz ardı edilemez. beğendim, göz doldurdu, galatasaray'a yakışan oyuncu.
hamit herkes için hayal kırıklığı olan bir maç sergiledi. benim için ise sakalım yok ki dedittirdi. fakat ben bile bu kadar ağır, toplarda kendini uyutturacağını düşünememiştim, gerçekten kötüydü, ilk maçların heyecanı mı desem bilemedim, ayaklara top dolanmalar falan, yakışmadı. umarım taraftarın istediğini verebilir. ama tekrar dile getiriryorum zaten bu adamdan bir beklentim yoktu.
yeni oyunculardan başka konuşulması gerekenler emre çolak, elmander, muslera, selçuk ve kadroda olmamasına rağmen melo;
emre'yi fiziki gücünü çok arttırmış gördüm. hataları yok muydu? vardı. tecrübesizlik ve toyluk diyorum. ama benim gözümde güçlenmiş iyiydi.
elmander maçın başında farkı açacak adamdı. ilk yarı en az 3-0 biterdi resmen. lakayık vuruşları hayal kırıklığıydı, resmen inanamadım. aslında tam da burak yılmaz'ın maçıymış dedirtti kendisi.
muslera'ya verilen para sonuna kadar hakkıdır. satmayalım bu adamı sat-ma-ya-lım. golde de bence hiçbir suçu yoktu ikisinde de.
selçuk 1 gol 2 asist, yürü be koçum. zaten formunda ve güzeldi. ah bir de o duran toplar kaçmasaydı boşuna.
ve melo sezon içinde sevdiğim, sonra soğuduğum üstüne bir de para mevzularıyla gıcık olmaya başladığım oyuncu. fakat hep sevdim. bunları da sözlükte dile getirdim. ama galatasaray için melo kesinlikle şartmış. bunu da anladım hele ki engin'den sonra. orta saha yok olmuş neredeyse takımda. melo güzeldir, iyidir harikadır, umarım istenileni verir. ama terbiye sınırlarını aşmadan.
haa engin demişken; keşke vuraydın lan bir tane dediğim adam oldu. kızmadım, kızmıycam da bu hareketinden kırmızı kartından dolayı. ama zaten biliyor 4-5 maç ceza alacağını lan keşke indirseydi bir tane. ya bu hakem şampiyonada maçlar yönetti, tüm dünya konuştu bu hakemi ama bu nedir? ayrıca yan hakem kör mü ya? allahtan çizgi hakemi iyiydi. neyse engine gelmişken ben fatih terim'in de kızdığını sanmıyorum. *
oyuncu değişiklikleri de yerindeydi fakat engin atılmadan önce çıkartılsaydı güzel olurdu, hani belliydi atılacağı yani.
fatih terim hareketleriyle yine göz doldurdu. seçimler güzeldi ama zamanlama hatası vardı sanki. her şeyiyle ona da puan vermek isterdim ama ne haddime diyorum.
gelelim çıkan olaylara, iteleşmelere, kavgalara, meşalelere... bu arada pet şişe, çakmak falan da cabası. ayıp oldu, ceza gelir yine bize diye düşünüyorum. meşaleler atılmasaydı iyiydi fakat sanki onlarda da bir taktik sezmedim değil taraftar tarafından. en azından ışık altında şeref tribününde aldık kupamızı, marşımızı dinleyerek aldık, sevinerek hak ederek aldık, kavga çıkmadan aldık.
oh be. yalnız fark ettim ki yazarak içimdeki çoşkuyu bastırırm sanmıştım ama yanılmışım. bu kadar yazdım olmadı.
sonuç: aydınlıkta da kaldırırız o kupayı hem de 10 kişiyle. tarihe bir ilk daha yazılır.
esas olaya gelirsek; bilgisayarın karşısında üstümde parçalı formam elimde galatasaray yazan kupamdan buz gibi bir su yudumlamaktayım. bu arada balkonumda da galatasaray bayrağı sallanmakta, televizyonda da gs tv kanalı açık bulunmakta. yazmak için biraz sözlüğün sakinleşmesini bekledim fakat imkansız bir şey tabi. bu gece, bugün, bu hafta konuşulacak çok konu var.öncelikle nordin amrabat ve umut bulut'dan bahsetmek gerek.nasıl bir transferdir bunlar aga dediğim oyuncular. bu güne kadar transferler hakkında pek yorum yapmadım. fakat;
amrabat resmen oyuna girdiği dakikadan itibaren 90 dakika oynayan hamit'ten daha çok iş yaptı diyebilirim. hız desen uçuyor, pozisyon desen alasını yaratıyor, e olimpiyatlardan yeni çıktı zaten hazır ve orada da çok iyiydi. 10 üzerinden 10 vermek yeridir. alınan paralar helal olsun, güzel transfer.
umut bulut milletin burun kıvırdığı oyuncuydu. 2 golümüzü o attı. hazırlık maçlarında da gollerde yer aldı. gerçekten kaliteli bir futbolcu, performansı yüksek. 10 üzerinden 15 olsun.
dany güzel transfer. bugün savunmada katkıları göz ardı edilemez. beğendim, göz doldurdu, galatasaray'a yakışan oyuncu.
hamit herkes için hayal kırıklığı olan bir maç sergiledi. benim için ise sakalım yok ki dedittirdi. fakat ben bile bu kadar ağır, toplarda kendini uyutturacağını düşünememiştim, gerçekten kötüydü, ilk maçların heyecanı mı desem bilemedim, ayaklara top dolanmalar falan, yakışmadı. umarım taraftarın istediğini verebilir. ama tekrar dile getiriryorum zaten bu adamdan bir beklentim yoktu.
yeni oyunculardan başka konuşulması gerekenler emre çolak, elmander, muslera, selçuk ve kadroda olmamasına rağmen melo;
emre'yi fiziki gücünü çok arttırmış gördüm. hataları yok muydu? vardı. tecrübesizlik ve toyluk diyorum. ama benim gözümde güçlenmiş iyiydi.
elmander maçın başında farkı açacak adamdı. ilk yarı en az 3-0 biterdi resmen. lakayık vuruşları hayal kırıklığıydı, resmen inanamadım. aslında tam da burak yılmaz'ın maçıymış dedirtti kendisi.
muslera'ya verilen para sonuna kadar hakkıdır. satmayalım bu adamı sat-ma-ya-lım. golde de bence hiçbir suçu yoktu ikisinde de.
selçuk 1 gol 2 asist, yürü be koçum. zaten formunda ve güzeldi. ah bir de o duran toplar kaçmasaydı boşuna.
ve melo sezon içinde sevdiğim, sonra soğuduğum üstüne bir de para mevzularıyla gıcık olmaya başladığım oyuncu. fakat hep sevdim. bunları da sözlükte dile getirdim. ama galatasaray için melo kesinlikle şartmış. bunu da anladım hele ki engin'den sonra. orta saha yok olmuş neredeyse takımda. melo güzeldir, iyidir harikadır, umarım istenileni verir. ama terbiye sınırlarını aşmadan.
haa engin demişken; keşke vuraydın lan bir tane dediğim adam oldu. kızmadım, kızmıycam da bu hareketinden kırmızı kartından dolayı. ama zaten biliyor 4-5 maç ceza alacağını lan keşke indirseydi bir tane. ya bu hakem şampiyonada maçlar yönetti, tüm dünya konuştu bu hakemi ama bu nedir? ayrıca yan hakem kör mü ya? allahtan çizgi hakemi iyiydi. neyse engine gelmişken ben fatih terim'in de kızdığını sanmıyorum. *
oyuncu değişiklikleri de yerindeydi fakat engin atılmadan önce çıkartılsaydı güzel olurdu, hani belliydi atılacağı yani.
fatih terim hareketleriyle yine göz doldurdu. seçimler güzeldi ama zamanlama hatası vardı sanki. her şeyiyle ona da puan vermek isterdim ama ne haddime diyorum.
gelelim çıkan olaylara, iteleşmelere, kavgalara, meşalelere... bu arada pet şişe, çakmak falan da cabası. ayıp oldu, ceza gelir yine bize diye düşünüyorum. meşaleler atılmasaydı iyiydi fakat sanki onlarda da bir taktik sezmedim değil taraftar tarafından. en azından ışık altında şeref tribününde aldık kupamızı, marşımızı dinleyerek aldık, sevinerek hak ederek aldık, kavga çıkmadan aldık.
oh be. yalnız fark ettim ki yazarak içimdeki çoşkuyu bastırırm sanmıştım ama yanılmışım. bu kadar yazdım olmadı.
sonuç: aydınlıkta da kaldırırız o kupayı hem de 10 kişiyle. tarihe bir ilk daha yazılır.