2700
şimdi ben bu platformda okumayı yazmaktan daha çok seviyorum açıkcası fakat bazen öyle bir an geliyor yazma ihtiyacı duyuyor insan. bu senenin en büyük hayal kırıklığı oldu diablo iii benim için , oynayanlar bilir, burdaki yazarlardan da eminim vardır diablo sever, tam anlamıyla ne umduk ne bulduk vakasıdır. senelerce bekleyişten sonra tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır kendisi ve 2 ay içerisinde raftaki yerini almıştır. şimdi galatasaray futbol takımını ele alalım 2000'den sonra yalnızca kadro derinliği açısından değil mali anlamda olsun , taraftar bütünlüğü olsun bunun yanı sıra yönetimin gücü gibi önemli kavramları bir araya getirebilmiş, ister kavga ister dövüş olsun harika bir stada kavuşmuş, peşindeki yancıları kovalamış velhasıl kelam bir sezon öncesi küme düşme potasında olan bir takımdan efsane teknik direktörüyle 1 (yazıyla bir) sene sonra en güçlü rakibine normal ligde 9 puan fark atarak şampiyon olmuş bir takım meydana getirilmiş.
taraftarlık bir kenara dursun dışardan izleyen tarafsız bir kimse bile bütün bu olaylar olurken geçtiğimiz sezonun şampiyonluğunun kilit isimlerinden biri olan felipe melo'nun takımda kalması ve uzun süreli sözleşme yapılması gerekliliğini düşünür. en azından şahsi fikrim sezon bitiminde heralde bunca zamandan sonra galatasaray'ın başında bulunan akıllı bir yönetimin yapacağı ilk icraat bu olurdu diye hep bekledim.
her kafadan bir ses çıkıyor gitti geldi, geliyor menajer istemedi melo bye bye dedi, tweetledi yok indirim istendi yok damping, belki bütün bunların hepsi birer oyun ya da taktik ama ne olursa olsun can sıkıcı. herşeyin para endeksli döndüğü bir dünyada insanlardan bir yere kadar fedakarlık yapmasını talep edersin, kendinde bir yere kadar bu oyunu oynarsın, açık yüreklilikle söylüyorum bu adamın takıma dahil edilmemesi veya bir sebepten dolayı edilememesi bu yönetimin büyük bir beceriksizliğidir, bakın gerçekleşirse diyorum lakin şu filmi taraftarlara izletmek bile çok komik geliyor.
uzun senelerdir hangi adam melo gibi istekli arzulu oynadı ve bunun yanında takıma pozitif anlamda katkısı oldu? herseyiyle birlikte oturmus bir kadron varken uefa sampıyonu olurken istikrarın ne kadar önemli bir şey oldugunu tecrübe eden bir camia nasıl olurda bu kadar rahat haraket eder anlıyamıyorum. burda demek istediğimi anlıyosunuzdur umarım, felipe melo belkı bu sene yerlerde sürünecek belki barladan çıkmayacak rezil edecek, önemli olan bu değil önemli olan takım içerisindeki bireyler bu adamın transfer edildiğini duyduktan sonra gerçekten kendilerine değer verildiğini ve bu takımın ileriye yönelik hedefleri olduğu psikolojisini yaşatmak ama malesef vizyonu her zaman düşük olan biz türk insanı bunları öngöremiyor. sırf bu sebepten bile faruk süren ve diğerleri olarak ikiye ayrılmıştır bugüne dek galatasaray yönetimleri benim için, olay ne kazıklamak ne kazıklanmak ne de elaleme hesap vermek değildir, olay yumruğunu masaya vurmaktır bu futbolcuyu takımda tutmayı başararak, tekrar hedefi olduğunu hissettirmektir dosta düşmana. bakalım bu sınav nasıl sonuçlanacak hep beraber görücez.
taraftarlık bir kenara dursun dışardan izleyen tarafsız bir kimse bile bütün bu olaylar olurken geçtiğimiz sezonun şampiyonluğunun kilit isimlerinden biri olan felipe melo'nun takımda kalması ve uzun süreli sözleşme yapılması gerekliliğini düşünür. en azından şahsi fikrim sezon bitiminde heralde bunca zamandan sonra galatasaray'ın başında bulunan akıllı bir yönetimin yapacağı ilk icraat bu olurdu diye hep bekledim.
her kafadan bir ses çıkıyor gitti geldi, geliyor menajer istemedi melo bye bye dedi, tweetledi yok indirim istendi yok damping, belki bütün bunların hepsi birer oyun ya da taktik ama ne olursa olsun can sıkıcı. herşeyin para endeksli döndüğü bir dünyada insanlardan bir yere kadar fedakarlık yapmasını talep edersin, kendinde bir yere kadar bu oyunu oynarsın, açık yüreklilikle söylüyorum bu adamın takıma dahil edilmemesi veya bir sebepten dolayı edilememesi bu yönetimin büyük bir beceriksizliğidir, bakın gerçekleşirse diyorum lakin şu filmi taraftarlara izletmek bile çok komik geliyor.
uzun senelerdir hangi adam melo gibi istekli arzulu oynadı ve bunun yanında takıma pozitif anlamda katkısı oldu? herseyiyle birlikte oturmus bir kadron varken uefa sampıyonu olurken istikrarın ne kadar önemli bir şey oldugunu tecrübe eden bir camia nasıl olurda bu kadar rahat haraket eder anlıyamıyorum. burda demek istediğimi anlıyosunuzdur umarım, felipe melo belkı bu sene yerlerde sürünecek belki barladan çıkmayacak rezil edecek, önemli olan bu değil önemli olan takım içerisindeki bireyler bu adamın transfer edildiğini duyduktan sonra gerçekten kendilerine değer verildiğini ve bu takımın ileriye yönelik hedefleri olduğu psikolojisini yaşatmak ama malesef vizyonu her zaman düşük olan biz türk insanı bunları öngöremiyor. sırf bu sebepten bile faruk süren ve diğerleri olarak ikiye ayrılmıştır bugüne dek galatasaray yönetimleri benim için, olay ne kazıklamak ne kazıklanmak ne de elaleme hesap vermek değildir, olay yumruğunu masaya vurmaktır bu futbolcuyu takımda tutmayı başararak, tekrar hedefi olduğunu hissettirmektir dosta düşmana. bakalım bu sınav nasıl sonuçlanacak hep beraber görücez.