• 52
    değişen ve adeta bir endüstri haline gelen günümüz futbolu , kendisi ile birlikte tüm paydaşlarını da değiştiriyor ve dönüştürüyor. futbol artık sadece amatörce yapılan bir spor değil aynı zamanda büyük boyutta ekonomik hinterlandı olan dev bir yapı haline geldi. ulusal ve uluslararası tüm organizasyonlarda futbolun bu ekonomik yüzü ön planda olmaya başladı. yeni futbol ekonomisi her alanda kendi aktörlerini yaratıyor.

    geçmiş yıllarda sadece tribün gelirleri ve bazı işletmelerinden elde ettiği gelirlerle ayakta kalmaya çalışan kulüpler bugün attıkları her adımdan para kazanmaya başladılar. satılan kulüp logolu ürünlerden tutun , günlük yaşamda kullandığımız kredi kartları ve cep telefonu operatörlüğüne kadar her şey pazarlanır oldu.

    sadece taraftarın kullanımına yönelik bu ürünler değil, futbolun kendisi de tüm dünyada pazarlanır hale geldi. futbolun bu yönü doğal olarak büyük şirketlerin de gözünden kaçmıyor.

    geniş kitlelere ulaşabilmenin en kolay yolu olarak gördükleri futbola sponsorluk adı altında kendileri ve ürünlerinin reklamı için destek veriyorlar.

    ayrıca son yıllarda rus, çin ve arap oligarkları başta olmak üzere hatırı sayılır iş adamları da değişik amaçlarla futbola yönelmeye başladılar.

    devlet televizyonunun tek kanal olduğu yıllarda maçların 3-5 dakikalık özetlerinden , artık hazırlık maçlarının bile şifreli kanallarda pazarlandığı bir döneme geçmiş durumdayız. son yıllarda naklen yayın pastasının büyümesi ve bu pastanın paylaşımı, hem yayınlayacak kanallar, hem de kulüplere dağıtımı tartışmalar yaratıyor.

    özellikle yüksek paralar veren yayıncı kuruluşlar, verdikleri paraların karşılığını alabilmek için istedikleri lig kurgularını dizayn etmeyi ve ligin gelişim senaryolarını yazmayı da daha çok dekoder satabilmek/daha çok ürün tükettirebilmek için kendilerinde bazen bir hak olarak görmektedirler. maçların yayın saatleri bile federasyonun değil yayıncı kuruluşun tekelinde.

    endüstriyel futbol anlayışının ortaya çıkardığı bu yeni tablo ; kulüplerden federasyonlara, yayıncı kuruluşlardan kulüpler birliğine , televizyonlardaki spor programlarından gazetelerdeki spor yazarlarına kadar herkesi taraf yapmakta ve yeni rant kapıları açmaktadır.

    büyük paraların döndüğü bu ortamlarda kimse bulunduğu konumu kaybetmek istemeyecek ve bu düzenin öyle ya da böyle bir parçası olacaktır. kimisi iyi polisi oynarken, kimisi de bazen kötü polis olacaktır.

    bu sistemde herkesin bir rolü vardır. ama başrol daima taraftarındır. o olmadan çark dönmez. daima para harcaması gereken taraftardır. çünkü sistem onun cebindeki paraya göre kurgulanmıştır. o para cepten çıkmalı ve endüstriyel futbol havuzlarına akmalıdır. taraftar futbolun adının geçtiği her alanda mutlaka olmalı ve sürekli para harcamalıdır.

    bu nedenle futbol denen ürün bir şekilde taraftara özel ve de güzel gösterilmelidir. bu bazen marka değeri üzerinden pazarlanır , bazen günümüzün olmazsa olmaz eğlencesi ya da yıldız savaşları olarak sunulur ama en önemlisi büyük kulüplerin taraftarları arasındaki rekabet kızıştırılarak ve arma –forma sevdası parlatılarak kitlelerde bir alışkanlık/rekabet/tutku yaratılır.

    taraftar ise sanki burada asıl belirleyicinin kendisi olduğunu düşünerek amatör futbol sevgisinin olduğu dönemlerdeki gibi armasının peşinden koşmaktadır.
    takımı için her türlü fedakarlığa ve rekabete hazırdır. taraftarların bu fedakarlığı ve rekabeti kendisi dışında tüm futbol paydaşlarına kazandırır. taraftarın tek mutluluğu ve kazancı takımının başarısıdır. başarı ne kadar mutluluk getirirse, başarısızlık da o kadar üzüntü verir.

    burada en önemli noktalardan biri de endüstriyel futbolda artık taraftar da değişime uğramıştır. taraftar da yaptığı bu katkının bilinci ile kendisinde birilerinden hesap sorma hakkı bulunduğunu düşünmektedir. bu bazen yönetim olur, bazen futbolcu. bazen teknik direktörü yollamak ister bazen neredeyse takımın tümünü...

    çünkü artık gücünün farkına varmıştır. karşılıksız destek verdiği , çile çektiği, günlerce üzülüp yine tribünleri doldurduğu günler geride kalmıştır. maçlar istediği sonuçla bitmediği takdirde her türlü protestoya hazırdır. çünkü tuttuğu takım uğruna değişik sektörlerde harcama yapmıştır.

    artık sürekli başarı olmalıdır... daha çok başarı, hep başarı, sonsuz başarı. sezon sonunda başarının tek ölçüsü şampiyon olmakla ölçülür olmuştur. onun sözlüğünde başarısızlık asla olmaz olamaz . en küçük başarısızlık tepki yaratır. endüstriyel futbol artık kendi taraftar kitlesini yaratmış ve amatör ruh her geçen gün giderek azalmıştır. şampiyonluk ve transfer sevdalısı taraftar profili endüstriyel futbolun yeni yüzüdür.

    artık futbolun günümüzde geldiği nokta, sürekli başarı ve sürekli para harcama üzerine kurulu yeni endüstriyel düzendir.

    arma-forma sevdalısı güzel insanlar her geçen gün bu sistemin dışına itilmektedir.

    metin kurt”un “futbol borsada değil, arsada güzel” sözleri artık mazide kalan hoş bir sedadır.
  • 55
    bircok takimi yakin zamanda bitirebilir. artik futbolcular 50, 75, 100, 150 hatta 222 milyon eurolara satiliyor. kulüpler büyük paralar kazaniyor. bir cedric bakambu bile 78 milyon euro ediyor artik. biz de brumayi 15 milyon euroya sattigimiza göbek atiyoruz.

    fifa buna kesinlikle el atmasi lazim. ama kimden bahsediyoruz, dünyanin en büyük mafialarindan bir tanesi olan fifa ne yapacaksa artik?
  • 58
    artık öyle bir hale geldi ki 100 milyon euro bandı normalleşmeye başladı. dışardan müdahale, düzenleme falan olmayınca al sana serbest piyasa. acilen birilerinin el atıp düzenlemeler yapması gerekiyor.

    hayır 100 milyon euroluk transfer yapan takımlar bu paraları başarıları ile falan hak ederek kazanıp harcasa bir şey diyemez kimse ama bu paralar dışarıdan aktarılıyor. allah aşkına çin'in dünya futbolundaki yeri ne her transfer döneminde milyon eurolar saçıyorlar. cedric bakambu ve 78 milyon euro? garip.
  • 62
    durum 10-15 sene evvelden farklıymış gibi davranıyoruz. bunu da anlatırken kullanmak için endüstriyel futbol diye bir şey bulduk. ortada bir iş var arkadaşlar. bu işi oluşturan parçalar var. kulüp sahipleri (bireyler veya kurumlar), futbolcular, menajerler, hakemler, temizlikçiler, hocalar vs... bu işi oluşturan irili ufaklı bir sürü parça var. sonunda hepsi kudreti ölçüsünde ortada oluşturulan paradan belli yüzdeler alacaktır, almalıdır. futbola yatırılan para, futbolu takip eden sayısı, işin kendisinden ötürü futbol piyasasına giren para vb. kalemler arttıkça bu tarz insanların tepki verdiği paralar illaki olacaktır.

    nba çok güzel örnek. her takımın uyması gereken bir salary cap vardır amerikan sisteminde. yani türkçesi maaş sınırı. bu bir takımın verebileceği üst ve alt sınırı belirler. bu sınırlar da o ligdeki tüm gelirleri ve takım sayısıyla birlikte bir hesaplanır. yani dışarıdan bir müdahalenin değil, bir büyümenin sonucu belirlenir bu sınırlar. oyuncular da bu sınırlar üzerinden belli yüzdeler alırlar. 2 sene evvel senede 15 milyon dolar kazanan basketbol oyuncusu bir kaç ay içinde kelepir olmuştu. oyuncu maaşlarındaki bu yükselme piyasadaki büyümenin bir sonucu oldu, oluyor. dikkat ederseniz de burada söz konusu olan maaşlar hemen hemen belli olan paralar üzerinden yapılıyor. yani kimse kendinin olmayan parayı harcamıyor.

    futbol daki korku ne? bu bahsi geçen paraların gerçek olmaması ve futbolun bir kriz yaşayabileceği. aynı zamanda bazı hukuksuzluklarda futbolun kullanılıp kullanılmadığında insanların güveninin %100 olmaması.

    özetle piyasa büyürse, paydaşların alacakları da büyümeli. sana bir futbolcu 10 tl kazandırıyorken değeri 3 tl ise o futbolcu 100 tl kazandırmaya başladığında değeri 30 tl olmalı.

    haddimi de aşarak bir tahminde bulunayım. tahminim devletlerden bağımsız ayrı kapalı ligler oluşacağı. bunlardan kuvvetli kalanlar veya kalan büyük parayı çeken olacakken diğer yerlerde ise daha yerel ve daha düşük kaliteli bir oyun olacak. bu tahminim de her han değişebilir. "iyi güzel söylüyrosun da o dediklerinden bu iş çıkmaz." diyen olursa bu tahminimi de her an değiştirebilir. daha önce verdiğim amerikan tarzındaki gibi direkt takımların kendisi tarafından yaratılmış bir kontrol mekanizması olmadığı için ne olacağını da kestiremiyorum.

    (yani 3 gün sonra kim nereye ne paraya gider bir sistemde tahmin edebiliyoruz, bilebiliyoruz ama diğer tarafta kestiremiyoruz. bir tarafta herkesin büyümesi lazım ve bu büyümenin sonucu tahmin edilebilir. ancak şuan futbolda yarın kime kaç milyon verilir ben kestiremiyorum.)

    not: bu konu bakambu transferinden ortaya çıktı. 78 milyon euro harcayacağı söylendi ve bunun üzerine bazı entryler girildi. bir konuya açıklık getireyim. 40 milyon euro bonservis vermek için çin takım 35 milyon euro'dan fazla vergi ödeyecek. o vergiyle beraber bu uçuk sayı ortaya çıkıyor.
  • 63
    boşuna sövdüğümüz gerçeklik. buna ya uyum sağlarsınız ya da kaybedenlerden olursunuz, bu kadar basit.

    belki de ilginç bir anektod olacak. 2000'lerin başında batan leeds united eğer bir 5-6 sene daha dayansaydı bugün ingiltere'nin en büyük 3-4 kulübünden biri olacaktı, tabi ki endüstriyel futbol sayesinde. ama o devre yetişemediler. alt liglerde sürünüp büyüklüklerini kaybettiler. şanslarına küssünler.
  • 66
    (bkz: 28 kasım 2018 lokomotiv moskova galatasaray maçı) gecesi:

    sahada 90 dakika boyunca hiçbir işe yaramayan eren derdiyok güzelce takımla beraber dönüp euro’ları cukkalamaya devam edecek.

    23 kasım 2018 galatasaray konyaspor maçının tetikçisi hüseyin göçek aynı gece tottenham inter maçında ilave yardımcı olarak görev alıyor. maç bitince tatlı tatlı türkiye’ye dönüp paraları cukkalayacak.

    aynı maçta şaibeli cüneyt çakır orta hakem olarak zaten para kesiyor.

    sen ben de cebimizdeki parayı bunlara harcayıp burada böyle kafayı kırıyoruz.

    işte endüstriyel futbol budur.
  • 68
    bir parçası haline isteyerek veya istemeyerek geldiğimiz lanet.

    ali sami yenler, metin oktaylar, turgay şerenler, fatih terimler geride kaldı artık. hoca çok direndi, çok dayandı. galatasaray'ı yaşadı; ama olmadı. çark; ama yukarıdan emirlerle; ama saha içindeki saçmalıklarla imparatoru kopardı galatasaray'dan. ben de dedim; olmuyor bu sene; bırakmalı. hoca kendi bırakmalıydı! avrupa kupası istediği gibi sonuçlanmasa bırakacaktı da sanki. çok gördüler; hocanın tırnağı etmeyecek adamlar.

    şimdi birileri çıkıp diyor ki düne kadar kimsenin adını bilmediği birisiyle anlaşılmış; destek olacakmışız. ben galatasaray'ı her daim desteklerim desteklemesine de. madem futbol artık endüstriyel oldu ve ben de bir nevi müşteriyim yok öyle gözü kapalı destekleme! kim olursa gelecek bu takımı düştüğü bataktan çıkaracak ligi avrupa kupası potasında bitirecek, avrupa'da iyi futbol oynatacak. bunları yapamayacaksa da alacak tazminatını gidecek birçokları gibi. yok öyle kuru kuru hep destek! madem hocayı kurban ettik koruyamadık; gelen de bir zahmet hocanın yapamadıklarını yapacak! yok sezon ortası geldi, yok kendi takımı değil bahaneleriyle yeni sezona başlayıp oranın da içine etmesine izin verilmeyecek. ya kısa sürede başaracak ya da mayıs sonu elveda denilecek; çünkü futbol artık endüstriyel ve ben müşteriyim ve saha içini uzun süredir beğenmesem de dün saha dışı yaşananlar benim için kaldırılamaz şeyler oldu! yine yeniden biz nostaljik futbol romantiklerinin suratına tokadı vurdu: yaşayan galatasaray efsanesi, tarihteki en önemli 3 figürden biri çapsız tiplerin mobbingi ile taraftardan koparıldı. şu saatten sonra değil guardiola'nın yardımcısı kendisi gelse benim sabrım yok. hocanın yapamadığı ne varsa yapmak zorunda kısa sürede şu saatten sonra!
App Store'dan indirin Google Play'den alın