• 51
    şu an dünya genelinde 300-400 milyon dolarlık takımlara sahip yeni spor dalı. bizim futbol takımı kadro değerinin 120 milyon euro olduğunu düşünürsek çok da küçümsememek lazım.

    teknoloji gelişiyor ve espor ileride çok daha popüler olacak. buna ek olarak inanılmaz sponsporluk anlaşmaları dönüyor. bu alanı aktif tutup kulüp için maddi anlamda ve prestij olarak fırsata çevirmek varken küçümseyici sözlerle önünü kapatmamak lazım. ha ben de espor izlemekten pek hoşlanmıyorum ancak bir başkasına sorsan o da futbol için aynı cümleleri kurabilir. insanların zevklerini küçümsememek lazım.
  • 52
    spor dalı ya da değil, galatasaray spor kulübü olarak espor takımına sahip olmalıyız. prestijini, maliyetini, parasını, pulunu geçtim; bir çocuğa bile bu yoldan erişip galatasaraylı olmasını sağlarsak bundan daha değerlisi yok.

    yaşı belli seviyenin üstünde olanlar bilgisayar, konsol ya da telefon oyunu oynamadan yaşlandılar. fakat benim gibi 90larda doğmuş, çocukluğunda hem sokakta hem de bilgisayarda oyun oynamış bir nesil için oyun oynamak, sinemaya gitmek, kitap okumak, film izlemek gibi bir durum. bugün 30lu yaşlara yaklaşırken oyun oynuyorum, büyük ihtimal 50 yaşına gelince de oynayacağım.

    90larda, 2000lerde doğmuş jenerasyon ekonomik özgürlüğünü aldıkça oyun sektörü dolayısıyla espor olayı daha popüler hale gelip ekonomik olarak da çok büyüyecektir. halihazırda euroleague şampiyonluğundan daha çok ödül dağıtan turnuvalara sahip espor olayını küçümsemeden, düzgün biçimde değerlendirmek lazım.
  • 53
    geleceğin ta kendisidir.
    dinozorluğun alemi yok, 10 yaşında çocuklar artık futbol izlemiyor. sen evladına futbol maçı izletmek istiyorsun o sıkılıp; lol turnuvası, cs go turnuvası, dota turnuvası, pubg turnuvası izliyor. iyi takımlar kurarsan eğer büyük oyunların turnuvalarında kazanabileceğin ödüllerle takımların pek ala da kendi kendilerine yetebilirler. profesyonel cs go oyuncuları dünya paralar kazanıyorlar. türk kulüplerinden fazla sponsorlukları ve tanınırlıkları var adamların. lol ile pek bir alakam yok ama inanılmaz paraların döndüğünü tahmin ediyorum.
    galatasaray eğer belli başlı oyunlarda iyi takımlar kurup adından söz ettirirse inanın avrupa kupası kazanmış kadar reklamımız olur.
  • 55
    spordur ya da değildir. burayı çok sonraları çok acayip bir yere bağlayacağım. harbi bak. ama şuradan girelim, spor veya değil olması, sporun ne olduğu konusunda koyulan tanıma göre değişir. satranç bir spor dalı mıdır? triangel bir müzik aleti midir? boks bir spor dalı olarak görülebilir mi? curling bir spor mudur? dart bir spor mudur? falan filan.

    farzımisal sözcüğün kökeni fransızca'daki 'desport' kelimesinden gelir. bu kelime ise "eğlenme, oyalanma, oyun oynama" gibi anlamlara gelir. yine ingilizce'deki sport kelimesiyle aynı anlama gelir. sonradan kelimenin anlamı genişleyip daralarak, etkilenip değişerek bugünkü anlamına yakınlaşır.

    gerçi "spor" kelimesinin kökeni hakkında birçok farklı söylenti de yok değildir. inanır mısınız? bu kelimenin aslında, roma imparatorluğu'nda pek meşhur olan ve günümüzde pek çok yazıtta karşımıza çıkan "s.p.q.r." olduğunu iddia edenler vardı. evet. görünüşe göre dolmuşlarda bu konu sıkça tartışılmakta.

    bizim espor kelimesinde emin olduğumuz bir şey varsa, başındaki e harfinin elektronik olmasıdır sanırım. sonradan gelen spor ise kimine göre pazarlamadır, kimine göre gelip geçici bir hevestir. kimine göre günün gerektirdiğidir, kimine göre geleceğin beklentisidir.

    bir oyun şirketinin oyununun espor olarak etiketlenmesindeki ve dahi bunu olimpiyat komitelerinde tartışılır hale getirmesi nasıl bir reklamcılık çalışmasıdır? sanırım herkes bunun farkındadır. spor dünyada saygı duyulan bir iştigaldir. sporculara saygı duyulur.

    tabii bakarsanız, bizim güzelim memleketimizde "topçu mu olacan ulan!" deyip enseye şaplak, "popçu mu olacan ulan!" deyip mabada pandik atıldığından durum bizi pek ırgalamıyordu. sonra sonra anlaşıldı aslında. "topçu" olarak adlandırılan sporcunun ve "popçu" olarak adlandırılan sanatçının aslında saygıdeğer kimseler olabileceği. burada bir es verelim: popçu bizim ülkemizde, en azından benlli kesimlerde, sanatın farklı dallarında -sadece pop müziğe indirgemek yanlış olur- uğraş verenlere takılan aşağılama yollu bir kelimeydi vakti zamanında.

    zaman geçti. devir değişti. algı büküldü. topçu da popçu da acayip paralar kazanmaya başladı. bizimkiler de 10'ar tane falan çocuk yapmaya... biri topçu olsa bizi kurtarır hesabı... ama daha dün iskarpinin ucunu topa vurup zedelediği için azarlanan çocuk, bugün eline top verildiği halde topa vurmamaya başladı. bu sefer de "cin-net"te, "min-net"te takılmaya başladı. atari salonlarından evrilen internet kafeler çok acayip kötülük yuvalarıydı. oyunlar gelişti. oyuncular gelişti. oyun şirketleri gibi oyuncular da illegal yollardan para kazanmanın yollarını buldu. daha çok oyuncu ortaya çıktı. oyunlar rekabetçileşti. oyun şirketleri rekabetçi oyunculuğu yüceltti. oyuna yeni gelen oyunculara oyunu tanıtan tanıtımcılar, şimdinin pop deyimiyle yayıncılar peyda oldu:

    "youtuber mı olacan ulan!"

    biraz duralım. durum vahim aslında. günbegün şirketlere mahkum oluyoruz. futbol oynamak için sadece 1 topa ihtiyacımız vardı. sokağa çıkmamız, kale niyetine kullanılabilecek iki taş veya iki direk arası bir alan yeterliydi. yollar, arsalar, her yer oyun alanıydı. eğer mahallenin cadalozları ve arsa sahibi hacıları saymazsak, kimseye eyvallahımız yoktu. ihtiyacımız da. şimdi... ama şimdi öyle mi? bir kere en azından temel gereksinimleri karşılayacaksınız. elektrik olmadan çalışmayan bilgisayarlar ve internet sağlayıcılar gerekli. internet gerekli. yetmez. iyi özelliklere sahip olanlarına sahip olmalısınız. oyunlara sahip olmanız gerekli. yes, domini! gerekli işte. sonra iş ne kadar kabiliyetiniz olduğuna ve ne kadar zaman harcadığınıza bağlı. oduncu! yaparım!

    şimdi diyebilirsiniz ki, kimin evinde bilgisayar yok. kimin evinde internet yok. olmayan var da, sorun bu değil. sorun anbean bir şirkete veya bir olguya bağımlı olmamız. bu isteğe bağlı bile değil, zorunluluk esasıyla çalışan bir mekanızma.

    gelelim günün getirdiğinden kaçamazsınız.

    bir galatasaray liselinin, lise mezuniyeti aracılığıyla kulüp üzerindeki mevcut haklarını savunması ve korumaya çalışması ile 'espor' denen bu nanenin spor değil sadece boş lakırtı olduğunu savunmak arasında anlamda bir fark olsa da kapsamda bir fark yok. en azından benim nezdimde. ikisi de aynı muhafazakar kafanın tezahürü. ha muhafazakarlık kötü bir şey midir? her zaman değil.

    biz şu an 'espor'un antik dönemlerine bakıyoruz.

    gölgenin ve kumun colessium'una, yüce olimpos dağının eteklerindeki tanrı oyunlarına, turan bozkırlarındaki kırgızların tepük toyları, maya tapınaklarında vukub-bahpu için yapılan pagan törenlerine bakıyoruz.

    sanal gerçeklik, altenatif gerçeklik, beyin dalgası komutları vesaire vesaire... teknolojinin nerede olduğunu ve nereye doğru gittiğini fark ettiğinizde, "espor, bir spor mu?" diye sormanın bir anlamı yok. sanal gerçekliği dünyamıza getirmek mi, yoksa alternatif gerçekliğe insanı götürmek mi?

    üstelik günümüz oyunları arasında, squash'tan daha fazla efor sarfettiren oyunlar mevcut. eğer dert oturulan yerden kıç büyüterek oyun oynamaksa, öyle değil işte. tamamen bir önyargı bu. teknolojik gereksinimi dolayısıyla maliyeti yüksek olan bu oyunların rekabetçi oyun arenasına düşmesi tabii kolay değil. yine para, yine maliyet. ama dedim ya, esporun antik dönemi diye.

    ha bi' de şey var. matrix'ten gora'ya doğru bir gönderme yapıp makinalar tarafından kaçırıldıysak ya da jean baudrillard ile guy debord gibi daha birçok isme tamah edersek, yani dünya uzun zamandır yok bir zamanın düşünü görüyorsa ve biz, eşref-i mahlukat birer sanallığa mahpussak, şu an izlediğimiz onca spor, birer espor olmazlar mı?

    -- riemann'ın meşhur bir hipotezi, alemefruz bir küpü vardır.

    müthiş acayip bir çıkarım yaptım. icabında on numara alçakgönüllü bir hayalkarım.
  • 57
    22 adamın bir top peşinde koşması benzeri tanımlarla eleştirilen olay. spor, sanat, hobi kişilere özeldir; şampiyonlar liginde galatasaray finale çıksa annem o gece dizi izlemek ister çünkü ona hitap etmez ama eminim bu sözlükte birçok insanın nabzı 150'den aşağı inmez 1 hafta boyunca. bu olayları böyle boklamak inanılmaz saçma ve basit bir olaydır. amerikan futbolunun ve beyzbolun saçma olduğunu söylemek gibidir çünkü belki sana hitap etmez ama kendi bölgesinde her etkinlikten öndedir. spor olup olmadığını tartışmak gerekebilir evet ama rekabetçilik, taktik, çalışma özellerinde bakılırsa tüm sporlardan daha öndedir. çin, kore gibi ülkelerde çoktan tüm sporların önüne geçen e-spor ilerleyen yıllarda çok daha adından söz ettirecek.
  • 59
    “bizim oğlan çok akıllı daha 4 yaşında ama tabletten video açıp izliyor. yeni tablet alacağım ne önerirsin?”

    “yahu bizim çocuklar youtube kanalı açmışlar video atıyorlar. benden de hediye kamera, mikrofon falan istediler ne alayım?”

    “bu twitch midir nedir orada oyun oynayıp yayın yapıyorlarmış. oğlana söz verdik bir bilgisayar toplayacağım diye, sen bana bir hele yardım ediver”

    yukarıya yazdığım bu monologlar bir yerlerden tanıdık geldi mi? gündelik hayatımda benim özellikle muhattap olduğum, girmek zorunda olduğum diyaloglardan örnek vererek bir şey anlatmak istiyorum.

    2010’lu yılların yükselişi twitch, youtube, instagram, netflix, twitter, pc oyunları, konsol oyunları, mobil oyunlar daha da sayabileceğim envai çeşit streaming, video oyun vs gibi entertainment sektörüyle oldu. artık herkesin evinde telefon, pc, tablet var. herkesin elinin altında ilgisini çekecek, kafasını dağıtacak, vaktini öldürebileceği bu aletler çevremizde ve ulaşmak çok kolay. hatta bu aletlerin sayısı o kadar fazla ki her şeye vakit yetmiyor, hepsiyle ilgilenemiyoruz bile. kendimden örnek vermek gerekirse, pc’min başında çok sevdiğim bir lol müsabakasını izlerken aynı anda switch konsolumda oyun oynuyorum. artık paramızı çok pahalı yayıncı kuruluşlara harcamak yerine oyun alıyoruz, film alıyoruz, müzik-video platformlarına üye oluyoruz; paramızı bu nesil olarak bile artık maçlara harcamıyoruz ki en azından kendim ve çevrem için bunun geçerli olduğunu söyleyebilirim. yani demem o ki, şuanki parayı harcayan nesil futbola para ve vakit ayırabilir ama bu yeni kuşağa 90 dk 0-0 bitebilecek çok sıkıcı maç izleme fikri cazip gelmiyor. onun yerine twitch’ten yayın açarlar, youtube’dan, netflix’ten video/film izlerler. pc’den, mobilden, konsoldan oyun oynarlar. artık seçenek o kadar çok ki yeni jenerasyonu geçtim, eski jenerasyon bile maçı açıp izlemiyor. izlese bile elinde mutlaka telefon açık instagram, twitter, gssözlük, ekşisözlük vs muhakkak açık oluyor. peki eski jenerasyon tam konsantre maça odaklanamazken, yeni gelecek jenerasyonun futbol izlemesini nasıl bekliyorsunuz?

    şimdi değil ama bir 10 sene sonra bu 90’lar sonu, 2000’ler kuşağı 20’li-30’lu yaşlarına gelecekler. bu çocuklar futbolla ilgilenmiyorken, onları galatasaraylı yapmayı nasıl düşünebilirsiniz? biz burada “espor, spor değildir. böyle spor mu olur?” derken, nba takımları (bkz: golden state warriors) (bkz: golden guardians) , avrupa takımları (bkz: schalke 04) lol espor takımları kurdular bile. bu takımların asıl amaçları espor’da çok para var, bu sektöre girip mangırları vuralım falan değil. “ileride kendimizi nasıl duyururuz, bizim takımımıza nasıl taraftar kazandırırız? 10 yıl sonra bile para kazanmamızı nasıl devam ettirebiliriz?” derdindeler adamlar...

    yanlış anlaşılmak istemem gelecek espor’da geleneksel sporlar ölüyor demek istemiyorum. ama artık insanların ilgi alanları bu kadar genişlemişken bu sektörde sessiz kalamayız. lolespor türkiye twitch sayfasında bir lig maçı oynanırken ortalama 10-20 bin kişi izliyor. keza youtube’dan da bir o kadar izleyici bu müsabakalara ilgi gösteriyor. playofflar ve finaller geldiğinde ise bu sayı çok rahat yüzbinleri buluyor. neden çünkü oyunda heyecan var, hareket var, taktik-mekanik bilgisi var, bir hata yaparsak oyun zora girer stresi var. ve bu ilgi çekiyor. insana adrenalin yüklüyor. maç bittiğinde tatmin olmuşluk hissi veriyor.

    dürüst olmak gerekirse son bir kaç yıldır bir çok defa süper lig maçı izlemek yerine lol ve cs go müsabakasını seyretmeyi tercih ettim ve bundan da memnun ayrıldım. benim gibi düşünen yüzbinler var. futbolun bu gençleri kazanması lazım ama öyle ama böyle. bu sebeple takımımızın bu mecrada attığı adamları doğru buluyorum. yeni jenerasyonun galatasaray’ı tanıması, sevmesi lazım. şuan için değil ama gelecek için konuşacaksam, ana akım değişiyor ve galatasaray da buna ayak uydurmak zorunda.
  • 60
    e-spor dalının dünya çapındaki müsabakaları covid-19 tehlikesi nedeniyle iptal edilmesi, lol global esports başkanı john needham tarafından yapılan açıklamayla yabancı basında gündeme gelmiştir.

    --- alıntı ---

    lol global esports başkanı john needham, resmi lol esports twitter hesabından duyuru yaptı.

    “etkinliği gerçekleştirmeye kararlıyız, ancak oyuncuların ve taraftarların sağlığı ve güvenliği her şeyden önce geliyor.”

    https://www.oneesports.gg/...ned-due-to-covid-19/

    --- alıntı ---
  • 61
    --- alıntı ---

    japonya hükümeti 2025'e kadar özel sektörle birlikte espor sektörünü büyütüp, bu sayede ekonomiye 285 milyar japon yeni (2.6 milyar $) katkı yapmayı hedefliyor.

    bu büyüme için japonya ekonomi, ticaret ve endüstri bakanlığı, şirketler ve markalarla çalışacak.

    (via:japantimes)

    --- alıntı ---

    bizim ülkede hala espor ney yaa, bilgisayar oyunu oynamanın neresi spor, böyle saçma şey mi olur demeye devam etsin.
  • 62
    potansiyeli sadece ülkemizde değil tüm dünyada yeni yeni idrak edilmeye başlanmış olan spor alanı. bu alan içerisinde sürekli olarak yeni dallar filizlenmeye devam ediyor. 2040'a kadar birkaç dalın olimpiyatlarda yer almaya başlaması muhtemel. bu bağlamda, meeting request podcast'te bu hafta türkiye'nin tesfed (türkiye espor federasyonu) onaylı çiçeği burnunda sporu hado'nun ülkeye getiriliş ve geliştirilme serüvenini türkiye ceo'su korar erdemir ile konuştuk. keyifli izlemeler/dinlemeler.

    youtube:
    part 1: https://www.youtube.com/...eetingRequestPodcast
    part 2: https://www.youtube.com/...eetingRequestPodcast
    part 3: https://www.youtube.com/...eetingRequestPodcast

    spotify: https://open.spotify.com/...k2N0_2TNuF9EZ1wz97dw
  • 65
    --- alıntı ---
    dijital oyunların spor olarak isimlendirilmesi zararlarının göz ardı edilmesine neden oluyor. oysa bu oyunlar teknoloji bağımlılığını tetikliyor, kumar bağımlılığına giden yolu kolaylaştırıyor.

    çok uzun saatler bilgisayar başında kalınması sonucu obezite ve kas iskelet sistem bozuklukları riskini artırıyor. akademik başarısızlıklara sebep oluyor.
    dijitali değil, yaşamayı hayatınızın merkezine alın. teknoloji bağımlılığının karşısında durun. #yeşilay #espor
    --- alıntı ---

    https://www.esportsearnings.com/players

    yeşilay, e-spor olayına büyük ihtimal "3-5 çocuk bir araya gelmiş internetten oyun oynuyor" gibi bir bakış açısından bakmış. e-spor olayının hem yayıncı hem de profesyonel oyuncuları ciddi ücretler kazanıyor, çoğu düzenli maaşlı çalışan profesyoneller. olayı ileri götüreyim, popüler oyunlardaki profesyonel oyuncuların çoğu galatasaray spor kulübü erkek basketbol takımı oyuncularından daha sıkı ve maliyetli kontratlar imzalıyor. çoğu e-spor maçı youtube, twitch gibi platformlardan canlı yayınla günlük 500bin kişiye ulaşabiliyorlar.

    çok uzun saatler bilgisayar başında kalınması sonucu obezite ve kas iskelet sistem bozuklukları riskini artırıyor olabilir fakat bu bir iş ve her işin kendinze özgü riski var. büyük ihtimal e-spor ile uğraşan kişilerden yani profesyonel oyunculardan daha çok bilgisayar başındayım. 2012den bu yana mobil uygulama geliştiriyorum, bilgisayarın başında en az 12 saat geçiriyorum her gün. çünkü işim bu. e-spor'a, profesyonel iş olarak bakmayınca yeşilay gibi saçmayalabiliyorsunuz.

    umarım ülkemiz ve ülkemizin saygın kurumları çağı yakalamış insanlar tarafından yönetilir.
  • 72
    ben de baslarda spor olarak nitelendirmeyenlerdendim. ancak son donemde olusturulan takimlarin oluşturduğu disiplinler, bununla ilgili yayimlanan makaleler ve cesitli arastirmalar sonucunda spor olduguna ikna oldu. şoyle ki;

    el/ayak-goz-beyin koordinasyonu butun sporlarda olmazsa olmaz. beynin dinc olmasi lazim. zihin acik olmali. analitik dusunebilmeli insan basarili olabilmek icin. tabii ben ozet geçiyorum. uyku duzeni, vucut sagligi tam olmali.

    oyle gunun 15 saati hamburger-pizza-ivir zivir yiyerek e-spor yaptigini zanneden zavallilar icin yesilay sonuna kadar haklidir. ve fakat, tamamen koordinasyonu saglayabilmek adina vucudun butun kaslarini diri tutmaya calisan dunya capinda e-sporcular da mevcut. kendilerine ait rutinleri var. hatta oyun esnasinda ara ara belirli germe hareketleri yapiyorlar. karpal tünel sendromu, boyun fitigi, goz kurulugu gibi durumlara girmemek icin.

    yani oyle yuzeysel bakarak aman soyleymis dememek lazim, ben biraz derinlemesine girince olayin ic yuzunun oyle olmadigini gordum.

    edit: biz kimiz ayrica? dunyada turlu otoriteler buna spor diyor. hayir aksini iddia etmek icin neyin otoritesiyiz acaba? neticemin otoritesiyim ben en fazla.* fazlasi olan varsa belgelerle konussun derim. *
  • 73
    kesinlikle spor olduğunu düşünmüyorum.
    el/ayak, beyin koordinasyonu gerektirdiği için spor olduğunun iddia edilmesi de çok komik. günlük yaşantında herhangi bir uzuv ile gerçekleştirdiğin herhangi bir şeyi, o uzvun beyinle koordinasyonu olmadan yapamazsın zaten. nefes almak dahil.

    futbol veya basketbol gibi yüksek efor ve hareket gerektiren sporlarda, sporcular daha başarılı olabilmek için uyku düzenlerine, beslenmelerine, vücutlarına dikkat ederler. bunların yapılan spora direkt etkisi vardır.
    e-sporcular neden bunlara dikkat ediyor? kilo almayayım, boynum fıtık olmasın diye. spor diye yaptığın şey fıtık ediyor seni ve hala spor olduğunu söylüyorsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın