• 38
    kendisi spor olma şartlarını sağladığından dolayı spor dalı sayılması gereken bir daldır. neymiş bu şartlar bakalım.
    1) vücut kontrolu, motor kuvvet kullanımı ve fiziksel yetenek gerektirmesi
    2) düzen ve kuralları içinde olması.
    3) denetleyici niteliği taşıyan uluslararası federasyonları olması.
    4) içerisinde rekabet olması.
    yukarıdaki özelliklerin hepsini sağladığından dolayı kendisi spor dalı olarak nitelendirilmelidir. hatta spora satrançtan daha da yakındır.
    demek istediğim spor sadece kalori yaktığımız aktiviteler değildir. fiziksel ve mental gelişim sağlayan aktiviteleri kapsar spor.

    ekstra olarak bu spor dalının aldığı yatırımlara bakmak isterseniz
    https://esportsobserver.com sitesinin makalelerini inceleyebilirsiniz.
  • 15
    özel olarak takip etmeyen ancak yüksek lisans tezini bunun üzerine yazmış bir kişi olarak şöyle söyleyeyim; ortada dönen paralar akıl almaz boyuta ulaştı. özellikle sokakta futbol oynama kültürü ile yetişmiş bireylerin 90 kuşağı ile son bulması, gerek şehir planlamacılığı gerekse de gelişen teknolojik gelişmelerle birlikte oyun alanlarında değişim yaşanması, bunun devamında sosyalleşme alanı sanal oyunlar ve ortamlar olan 2000 neslinin gelmesi ister istemez oyun oynama şeklinde değişime neden oldu.

    z kuşağı olarak da adlandırılan bu nesle mensup kişiler artık dışarıya çıkıp birer kahve içmekten bile imtina ediyorlar. onlar için en önemli şey hız. aradıkları bu özellikleri de dijital oyunlarda buluyorlar. espor savunanların, bunu sevenlerin belki de en büyük yanlışı oynadıkları bu şeye illa spor deme gayreti içerisine düşmüş olmaları. bu farklı bir tartışma alanı, belki bir gün uzun uzadıya yazı yazılabilir ancak günümüz çocuklarına ve ergenlerine en fazla hitap eden şeylerden birisi dijital oyunlar. bilhassa büyük firmaların vermiş oldukları reklamlar ile pazar payını büyüttükleri espor, bu yönüyle bir tesadüfü içerisinde barındırmıyor zira bu firmalar kolay kolay ulaşamadıkları 2000 kuşağına oyunlar vasıtasıyla rahat bir biçimde ulaşma şansı yakalıyorlar. hedef kitle analizini çok doğru biçimde yapmışlar. espor'un son dönemde bu denli yükselmesine bu yönden de bakmanızı isterim.

    espor'u yalnızca league of legends diye algılamamak lazım. böyle bir algı var çünkü en fazla yatırım buraya yapılıyor ve tekel olma yolunda hızla ilerliyorlar. misal herkesin daha net anlayabileceği bir örnek üzerinden gideyim; birçoğumuzun sahip olduğu, oynamayı tercih ettiği fifa oyunundaki ultimate team maçları için düzenlenen fut champions ligi de bir espor'dur. çünkü içerisinde rekabet barındıran, şartların herkes için eşit olduğu ve tek bir server üzerinden oynanan her şey espor olarak tanımlanıyor.

    başlığı açan arkadaştan ya da moderatörlerden de ufak bir ricada bulunayım; alınan karar gereği espor için doğru kabul edilen yazım şekli ''espor'' olarak tescillendi. araya tire konularak üretilen yazım şekli yanlış kabul ediliyor uluslararası espor federasyonu tarafından.
  • 9
    sporda evrimin geldiği nokta. sporun elektronik ortamdaki yansıması.

    yaşam dinamiktir. sürekli değişim, değişimin getirdiği bazı zorunluluklar...
    değişim sonucu ortaya çıkan kavramları tanımlama, belirleme zorunluluğu...

    bir kavram, teknoloji veya bilimin getirdiği yenilikler sonucu ortaya çıkar. ama çok temel bir prensip vardır. bir temele dayandırma prensibi. bu temel çoğu zaman doğadan gelir. hiçbir şey yoktan var olmaz. bilimin ve felsefenin en çok tartıştığı şey, ortaya çıkan kavramın icat mı yoksa keşif mi olduğudur. var olanı ortaya mı çıkarıyoruz, yoksa olmayanı var mı ediyoruz tartışmalarını bir kenara bırakalım.

    son 20 yıldaki gelişmelere bakarsak, bundan önceki asırların toplamından çok daha fazla gelişme kaydedildiğini söyleyebiliriz. elbette bu gelişmelerden spor da etkileniyor. sporun mücadeleci ruhu, zihinsel ve bedensel aktiviteleri içermesi, strateji ve disiplin barındırması düşünüldüğünde; kavramsal tanımlama bu çatıya oturuyor diyebiliriz. teknolojide geldiğimiz noktayı hesap edersek; sanal alem içerisinde olan ve bu çatıya uygun olan şeylerin tanımlamasını da sporu referans alarak yapmak olası görünüyor. bir çok noktada elektronik sisteme angaje olduk. örneğin; e-posta tanımlaması yapıldığında, "yahu kalemle kağıtla yazmıyoruz, posta/mektup diyebilir miyiz buna yani?" şeklinde tepki koyduğumuzu düşünmüyorum. gerçek hayattan temel alarak sanal aleme transfer ettiğinizde, kavram temele dayandırılıyor. bu yüzden e-spor tanımlaması, sporun sanal alemdeki yansımasıdır. bir nevi sanal spor olarak yorumlanabilir.

    bundan önceki yüzyıllarda, temel alınan şeyin kas gücü ve el yordamı olduğunu söyleyebiliriz. savaşların insan gücüyle yapıldığı, sanatın insan eliyle olduğu, sporun da fiziksel aktivitelerle olduğu yıllar geride kalıyor. artık insanlık bilgisayarları temel alıyor. teknolojik aletlerin merkeze oturtulduğu bir dünya düzenine doğru yol alıyoruz. bütün uluslar, bu dünya düzenine doğru pozisyon alıyor. çağı yakalamak, bu bağlamda önemli. gelenekçi, tutucu karaktere sahip olmanın romantizmden öteye gidemediği de aşikar. gittiğimiz yerden memnun olmak veya olmamak başka bir tartışma konusu. ancak mutlak rasyonalizmin egemen olduğu, 1 ve 0'larla kodlanan yeni dünya düzenine uyum sağlamak önemli.

    sanal sporun en önemli temsilcisi kuşkusuz; league of legends (lol) oyunu. peki neden bu oyun? çok basit bir denklemden kaynaklı. tıpkı sporda futbolun en geniş kitlelere ulaşması gibi. içinde bir çok değişken barındırmasının yanında, çok kolay oynanabilen bir oyun olması. dinamik yapısı, çok fazla olasılığı içinde barındırması, kolay ulaşılabilir olması oyunu fazlasıyla popüler yapıyor. rekabeti, stratejiyi, kabiliyeti içinde çoklukla barındıran bir oyun. en önemli cazibesi ise, izlenebilir olması. tıpkı futbol gibi. oynamaktan ayrı, izlemekten ayrı keyif alıyorsunuz.

    6-7 yıllık mazisi olması nedeniyle henüz etkilerinin farkında değiliz. 15-20 yıl içinde ne demek istediğim çok daha net anlaşılacak. çünkü; bu oyunu oynayan nesil, bir devri başlatıyor aslında. büyüdüklerinde, erişkin düzeye ulaştıklarında bunun etkilerini daha fazla hissedeceğiz. şahsen, hiç oynamadım. bu oyun peydah olduğunda, yaşım biraz geçmişti. ancak kardeşimin yaşı müsaitti ve an be an takip ettim. kendisi şu an üniversitede. hala oynuyor. çocukluğu bu oyunla geçti. gözlemlerim, kardeşimi denek olarak kullandığım bir nitel araştırma tadında.

    her şeyden önce ne kadar geniş bir kitleye hitap ettiğini, yayın sitelerine bakarak anlayabilirsiniz.
    https://www.twitch.tv/riotgamesturkish
    türkiye kanalı olan bu sitenin toplam izlenme sayısı, 90 milyonun üzerinde. yapılan organizasyonlara baktığınızda (şampiyonalar vs..) ne kadar profesyonel bir iş olduğunu görebilirsiniz. 8-20 yaş arasında en meşhur insanların "nick name"li lol oyuncuları olması, bu kitlenin büyüyüp de yetkin hale geldiği noktada işlerin nasıl değişeceğini gösteriyor aslında. yakın zamanda faker nickli arkadaşın lionel messi'den daha meşhur ve talep gören bir isim olduğunu görebiliriz.

    en çok dikkat çekici şey ise günlük kullanım dilini bile etkiliyor oluşu. bu nesil arasında, lol kaynaklı terimlerin günlük hayatta kullanıldığını görüyoruz daha şimdiden. birkaç örnek vereyim...

    gg: ingilizce kısaltma, "good game" yani iyi oyun-du anlamına geliyor. ancak oyun sonunda kaybedenlere denildiği için, kaybettiğiniz zaman gege olmak diye bir söz türüyor. hafızaya kodlandığı vakit, kökeninden bambaşka bir anlam türüyor. günlük kullanım örneği:
    öğrencinin sınavı kötü geçiyor. arkadaşına bu dönem "gege olduk" diyor.

    afk: yine bir ingilizce kısaltma, "away from keyboard" yani klavyeden uzaklaşmak anlamı taşıyor. oyundaki kullanımı: 5'e 5 oyunda bir oyuncunun oyundan çıkması veya oyundan düşmesi sonucu takım 4'e 5 devam ediyor ve o düşen kullanıcıya "afeka" deniliyor. günlük hayattan örnek:
    biri o gün derse gelmiyor. "adam afeka" deniliyor. daha da anlamı kaymış hali; ortamda birisi dalıp gidiyor. ona da "afeka" denilebiliyor.

    bu neslin diline, deyimlerine bu kadar etki eden bir oyunun gelecekte neleri değiştirebileceğinin farkında mısınız? kuşak farkının oluşması, yeniliklere adaptasyonun zor olmasından kaynaklıdır. bu sözlükten bir kaç entryle örnekleyeyim. (bkz: 29 ocak 2017 galatasaray fenerbahçe league of legends maçı) entrylerinden bazıları şunlar:

    --- alıntı ---
    -ilk maçta topta nautilus, ormanda ivern, midde ryze, nişancı jhin, support malzahar pickleriyle oynuyoruz. rakipte de topta maokai, ormanda kha'zix, midde corki, nişancı varus, support miss fortune pickleriyle oynuyor. çıkabileceğimiz en güzel picklerle çıktık bana göre. kanani'nin ivern picki önem taşıyor. kha'zix'e göre etkisiz kalmaması lazım. umarım ilk maçı kazanırız, bismillah.

    -baron başlatma kararının böylesine ilerlemiş bir safhada oyunu kaybetmeye sürükleyeceğini anlamaları lazımdı bizim takımın. frozen ve elysion'ın çıkardıkları damage baya fazlaydı, son savaşta reach kha'zix için yaratılmış bir pozisyonda free killeri topladı. killeres 4te4 aldı ki o savaşta frozen'ı düşüreceğiz diye ryze ultisiyle tam aralarına daldık.

    -beyler siz ne diyorsunuz hangi dil bu dediğim maç. :(
    --- alıntı ---

    evet bir nesil kendi aralarında da bu şekilde konuşuyorlar ve buna uyum sağlamayan herkes, "çöle düşmüş sibirya kurdu" gibi kalıyor. asıl mesele bu işin neresinde duracağız? kapımızı kapatıp, yok mu sayacağız, yoksa eğlence ve spor anlayışının değiştiğini görüp; gümbür gümbür gelen bu oyuna/düzene uyum mu sağlayacağız?

    spor kulüplerinin kayıtsız kalamadığı bu oluşuma, sözlük olarak da doğru standartları koymaya başlamalıyız diye düşünüyorum. e-spor organizasyonlarına/maçlarına başlık standardı getirerek işe başlayabiliriz mesela. milyonlarca gencin takip ettiği bu müsabakaların sözlükte de kolay ulaşılabilir ve standartlı başlıklara sahip olması gerekir.

    konvansiyonel medyanın yerini sosyal mecralara bıraktığı günümüzde, uyum sağlamak isteyen herkesin bu kavramlara alışması ve ona göre pozisyon alması gerekiyor. çok hızlı değişen bir dünyadayız. bu nedenle kavramların oluşması, sağlıklı bir şekilde konumlanması çok önemli bir ihtiyaç.

    bizler de payımıza düşen hisseyi "kıssadan" almak durumundayız.
  • 50
    esasen kelime etimolojisine bakarsanız, e-spor tabiri doğrudur.
    çünkü, "e" yani, elektroniktir. elektronik altyapılı bir mecrada icra ediir.
    spordur, çünkü spor kelime olarak dilimize ingilizceden geçmiştir.
    ingilizceye ise fransızcadan geçmiştir ve orijinal hâli "desport"tur.
    desport , eski fransızcada "oyalanma, eğlenme, oyun" sözcüğünden türetilmiştir.

    öte yandan çağımız için e-sporun yükselişi engellenemez görünüyor.
    hatta belki öyle bir zaman gelecek ki, e-spor sektörü, fiziksel spor sektörü gibi büyüyebilir, hatta onları geçebilir.
  • 61
    --- alıntı ---

    japonya hükümeti 2025'e kadar özel sektörle birlikte espor sektörünü büyütüp, bu sayede ekonomiye 285 milyar japon yeni (2.6 milyar $) katkı yapmayı hedefliyor.

    bu büyüme için japonya ekonomi, ticaret ve endüstri bakanlığı, şirketler ve markalarla çalışacak.

    (via:japantimes)

    --- alıntı ---

    bizim ülkede hala espor ney yaa, bilgisayar oyunu oynamanın neresi spor, böyle saçma şey mi olur demeye devam etsin.
  • 45
    nba takımlarının dahi franchise kurduğu spor dalıdır. her gün antrenman yapmayı gerektiren, (üstelik sadece zihinsel değil, fiziksel antrenman da) belli taktiksel derinlikleri olan, birden fazla dalı bulunan, yatırım anlamında aritmetik değil geometrik olarak büyüyen bir dal.

    spor olmadığını söylemek, safi zarar gözüyle bakmak komik. üstelik ülkemiz diğer büyük spor dallarının aksine (voleybol, güreş, atıcılık gibiler hariç) burada dünyada çok daha önde geliyor.

    zula, point blank falan neyse ama; özellikle league of legends olmak üzere, dota 2, counter-strike çok büyük yatırımların döndüğü oyunlar. ne diyorum size, golden state warriors tarihin en iyi basketbol takımını kurduğu sene gidip league of legends’da franchise kuruyor. buraya harcanan parayı amatör şubelere aktarmaktansa, amatör şubelere harcanan parayı buraya aktarmak çok daha mantıklı emin olun.
  • 77
    profesyonel bir sektördür. belki de dünyanın gelecekte en çok reyting alan sektörü olacaktır. türkiye'nin de çağa ayak uydurması ve trendi takip etmesi gerekir. daha çok ilgi ve alakayı hak ettiğini düşünüyorum. ben işin daha çok league of legends kısmıyla ilgileniyorum. bu oyunun profesyonellerinden faker, uzi, reckless, doublelift gibi oyuncular ülkelerinde ikon konumundalar. bizde biraz zeitnot o kıvama gelecek gibi. ayrıca türk oyuncular broken blade ve closer bu oyun sayesinde şuan yurt dışında yaşıyorlar. hatta yanılmıyorsam broken liginde şampiyon oldu. ancak spor falan değildir. satranç da değildir, briç de değildir.
  • 39
    hitap ettiği kısım gençleri oluşturduğu için önyargı ile bakmamak lazım.

    belki türkiyede çok gelir getirmiyor olabilir fakat avrupa, kore ve çinde muhteşem paralar dönüyor.

    orta düzey bir league of legends oyuncusunun yıllık maaşı 400.000 tl civari. gerisini siz düşünün.

    yine yurtdışında önemli maçlar için stadyum dolduruyorlar. türkiyeyi saymazsak sponsorlar deli gibi paralar ödüyor.

    bir çok spor kulübü kendi e-spor takımını kuruyor. keza zengin iş adamlari e-spor'a yatırım yapıyor.

    geleceğin en büyük yatırım kaynaklarından biri şuan e-spor.

    son olarak e-spor bir spordur.

    https://www.youtube.com/watch?v=mP3fGkpmVM0

    edit : ekleme
  • 23
    spor'un tdk'ya göre 1. tanımı: "belli kurallara ve tekniklere uyularak yapılan, bedensel gelişmeye yararlı, eğlenmek ve yarışmak amacı da bulunan beden hareketlerinin tümünün ortak adı."

    elektronik spor vikipedia tanımı: "organize video oyunu yarışmalarına verilen isim. oyunlar, genellikle profesyonel oyuncular arasında profesyonel organizasyonlar ile düzenlendiğinde bu ismi alır. elektronik sporlarda en çok rastlanan oyun türleri strateji oyunları, dövüş oyunları, birinci şahıs nişancı oyunları ve spor oyunlarıdır."

    yukarıda e-spor ve spor'un tanımına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. ikisinin de içinde spor kelimeleri birebir geçmesine rağmen; görüldüğü üzere aralarında herhangi bir bağ bulunmamaktadır...
  • 72
    ben de baslarda spor olarak nitelendirmeyenlerdendim. ancak son donemde olusturulan takimlarin oluşturduğu disiplinler, bununla ilgili yayimlanan makaleler ve cesitli arastirmalar sonucunda spor olduguna ikna oldu. şoyle ki;

    el/ayak-goz-beyin koordinasyonu butun sporlarda olmazsa olmaz. beynin dinc olmasi lazim. zihin acik olmali. analitik dusunebilmeli insan basarili olabilmek icin. tabii ben ozet geçiyorum. uyku duzeni, vucut sagligi tam olmali.

    oyle gunun 15 saati hamburger-pizza-ivir zivir yiyerek e-spor yaptigini zanneden zavallilar icin yesilay sonuna kadar haklidir. ve fakat, tamamen koordinasyonu saglayabilmek adina vucudun butun kaslarini diri tutmaya calisan dunya capinda e-sporcular da mevcut. kendilerine ait rutinleri var. hatta oyun esnasinda ara ara belirli germe hareketleri yapiyorlar. karpal tünel sendromu, boyun fitigi, goz kurulugu gibi durumlara girmemek icin.

    yani oyle yuzeysel bakarak aman soyleymis dememek lazim, ben biraz derinlemesine girince olayin ic yuzunun oyle olmadigini gordum.

    edit: biz kimiz ayrica? dunyada turlu otoriteler buna spor diyor. hayir aksini iddia etmek icin neyin otoritesiyiz acaba? neticemin otoritesiyim ben en fazla.* fazlasi olan varsa belgelerle konussun derim. *
App Store'dan indirin Google Play'den alın