26
"üstün ırk" politikası, saldırganlığı ve gaddarlığıyla bilinen rahmetli hitler döneminin almanyası tarafından ilk "ar-ge" çalışmaları yapılan; çeşitli yollarla performans ve sporcu gelişimine etki yapan kimyasalların genel ismi. soğuk savaş dönemine kadar almanlar ile özdeşleşti, doğu alman kadın gülle takımı gibi geyikler ortaya çıktı. hatta nur içinde yatsın kemal sunal bu ilaçları kullanarak bir hafta arayla galatasaray ve fenerbahçe'ye 8 gol atıp hem gol krallığını hem de şampiyonluğu kazandı.
(bkz: #1401670)
soğuk savaş döneminde sovyetler ile amerika arasındaki çekişmenin spordaki adı oldu. sovyetler dağılmasını dünya çapında ses getiren birkaç doping skandalının takip etmesiyle yavaş yavaş tüm dünyaya yayıldı. şimdilerde süper amatör kümeden dünya kupası finaline, ilkokullar arası cimnastik turnuvasından olimpiyat finaline kadar sporun olduğu her alanında bir şekilde yer alıyor. şimdilerde bilimsellik adı altındaki tüm kimyasal takviyeler ve beslenme/antreman teknikleri; eski sporculara kıyasla birer dopingdir aslında. her spor dalında her geçen gün seviyenin biraz daha yükseldiği günümüzde bu basit ya da komplike bu ilaçlardan tamamıyla uzak durmak demek rekabetten uzaklarda kalmak demektir. günümüzde doping kontrolünden yakalanan sporcular ya antidoping ajansı ya da camiasından birilerinin canını acıttığı için üzerine gidilen sporcular ya da "işini bilmeyen çavuş" konumunda olup amatörce hatalar yapanlardır. yakalanmayanları bulmak içinise bir madalya kürsüsüne ya da şampiyonluk turu atan bir takıma göz gezdirmek yeterlidir.
her ne kadar cezalara tabi olsa ve özünde hile olsa da; sihirli değnek olmadıkları aşikardır. kopya çekmek ya da usulsüzlükle cebe para geçirmekle bir tutulmaması gerekmektedir. uzun yıllar boyu süren disiplinli antreman ve beslenme düzeninden sonra kullanıldığı vakit gerçek anlamda işe yarayacaktır. o da vücudunuzun kullandığınız ilaca vereceği tepkiye bağlıdır. uygun bir fizyoloji, uzun yıllar süren disiplinli antreman ve beslenme düzeni, uygun ve doğru bir kür seçimi gibi bir sürü etkenin bir araya gelmesiyle bir şampiyon ortaya çıkarabilir bu kimyasallar. uzun yıllar süren çalışma temposuna rağmen 100 metre derecesini 9.95'ten aşağıya çekemeyen bir atleti 9.80 hatta 9.75 seviyesine çekebilir. ya da hiç koşmamış bir sporcunun 8-10 yılda ulaşabileceği bir dereceye 5-6 yılda ulaşmasına sebep olabilir. ama 4-5 antreman yapıp 100 metre derecesi 13 saniye civarında kalan bir sporcuya 9.75 koşturamaz. o da olayın başka bir boyutudur.
vücutta bırakacağı etkiler ise tartışma konusudur. bu işin ticaretini yapan firmalar ve şarlatanlık uğruna kılıktan kılığa giren bu işin soytarıları tarafından zararsız gibi gösterilmeye çalışılır. diğer bir grup da aynı derecede bu ilaçlara karşı çıkar. durum iki tarafın da son derece kabul edilebilir çıkarımlara ulaşmasına sebep olabilecek kadar karışıktır. doping kullanımı en kaba tabirle anlatırsak bir arabanın rölantisini değiştirmek demektir. nabız hızınızdan tansiyona, metabolik faaliyetlerinizden sindiriminize kadar vücudunuzun her işlevine farklılıklar getirir. ancak bir çoğunun çeşitli hastalıklarda tedavi amacıya kullanıyor oluşu özellikle savunucuları için ciddi bir dayanaktır.
hazır mevsimi gelmişken bir örnek vermek gerekirse, spor salonlarında belli bir dönem geçirmiş herkesin bildiği; özellikle şubat-nisan arası dönemde "yağ yakıcı" ismiyle spor salonlarında el altından satılan "clenbuterol" bir astım ilacıdır aslında. bronşların genişlemesine sebep olarak solunum kolaylığı sağlar. termojenik bir kimyasal olduğundan vücut ısısında artışa sebep olur. aşırı kullanımlarda su kaybına dayalı kalp krizleri yaşanması mümkündür. bu işin simsarları tarafından "kardiyo performansını arttırır(!)" diye satılır. biraz kulağı kesik ama aslında bir bok anlamadığı halde kendini çok bilmiş zanneden kimseler ise "terleyerek yağ yakımına yardım eder" diyerek över. doping karşıtları da "kalbi yorup kalp krizini tetikler" diyerek itiraz eder bu hapçıklara. aslında olay bronşlardaki genişlemenin aerobik kapasiteyi arttırmasından kaynaklı performans arttışı ve ilacın termojenik özelliklerinden dolayı vücut ısısındaki artışa dayalı terlemedir.
bu basit örnek bile doping ilaçlarına bakış konusunda güzel bir örnek teşkil etmektedir aslında. önemli bir çoğunluğu tıbbın çeşitli alanlarında tedavi maksatlı kullanılmaktadır. ancak bu gerçek bile doping ilaçlarının tamamen zararsız olduğu sonucuna işaret etmez. her bir doping kullanımı vücuda bindirilmiş ekstra bir yüktür.
kolum biraz şişsin diye merdiven altından alma ilaç/iğneleri bilinçsizce kullanmak intihar süsü vermek için elini kolunu jiletlemek gibidir. vücudun zarar görür ama olağan dışı gizli bir vücut kusurun yoksa ya da aort damarını falan kesecek kadar sakar değilsen ölmezsin.
yarışma hazırlığı sırasında karar verip doping kullanmak birkaç metre yükseklikten atlamak gibidir. kolun bacağın kırılabilir ya da bir ihtimal sakat kalabilirsin ama kolay kolay ölmezsin.
kariyerin boyunca sistematik şekilde doping kullanmak ise doğru dürüst bir güvenlik önemli almadan gökdelenlerin etrafını kaplayan camları silmek gibidir. işini bitirip sağ salim aşağıya da inebilirsin, ani bir ters rüzgar ya da bir anlık baş dönmesiyle aşağıya uçup öteki dünyayı da boylayabilirsin.
sırf propaganda ve ideoloji uğruna sporculara bu ilaçları kullandırmak ise....
neyse işte...
(bkz: #1401670)
soğuk savaş döneminde sovyetler ile amerika arasındaki çekişmenin spordaki adı oldu. sovyetler dağılmasını dünya çapında ses getiren birkaç doping skandalının takip etmesiyle yavaş yavaş tüm dünyaya yayıldı. şimdilerde süper amatör kümeden dünya kupası finaline, ilkokullar arası cimnastik turnuvasından olimpiyat finaline kadar sporun olduğu her alanında bir şekilde yer alıyor. şimdilerde bilimsellik adı altındaki tüm kimyasal takviyeler ve beslenme/antreman teknikleri; eski sporculara kıyasla birer dopingdir aslında. her spor dalında her geçen gün seviyenin biraz daha yükseldiği günümüzde bu basit ya da komplike bu ilaçlardan tamamıyla uzak durmak demek rekabetten uzaklarda kalmak demektir. günümüzde doping kontrolünden yakalanan sporcular ya antidoping ajansı ya da camiasından birilerinin canını acıttığı için üzerine gidilen sporcular ya da "işini bilmeyen çavuş" konumunda olup amatörce hatalar yapanlardır. yakalanmayanları bulmak içinise bir madalya kürsüsüne ya da şampiyonluk turu atan bir takıma göz gezdirmek yeterlidir.
her ne kadar cezalara tabi olsa ve özünde hile olsa da; sihirli değnek olmadıkları aşikardır. kopya çekmek ya da usulsüzlükle cebe para geçirmekle bir tutulmaması gerekmektedir. uzun yıllar boyu süren disiplinli antreman ve beslenme düzeninden sonra kullanıldığı vakit gerçek anlamda işe yarayacaktır. o da vücudunuzun kullandığınız ilaca vereceği tepkiye bağlıdır. uygun bir fizyoloji, uzun yıllar süren disiplinli antreman ve beslenme düzeni, uygun ve doğru bir kür seçimi gibi bir sürü etkenin bir araya gelmesiyle bir şampiyon ortaya çıkarabilir bu kimyasallar. uzun yıllar süren çalışma temposuna rağmen 100 metre derecesini 9.95'ten aşağıya çekemeyen bir atleti 9.80 hatta 9.75 seviyesine çekebilir. ya da hiç koşmamış bir sporcunun 8-10 yılda ulaşabileceği bir dereceye 5-6 yılda ulaşmasına sebep olabilir. ama 4-5 antreman yapıp 100 metre derecesi 13 saniye civarında kalan bir sporcuya 9.75 koşturamaz. o da olayın başka bir boyutudur.
vücutta bırakacağı etkiler ise tartışma konusudur. bu işin ticaretini yapan firmalar ve şarlatanlık uğruna kılıktan kılığa giren bu işin soytarıları tarafından zararsız gibi gösterilmeye çalışılır. diğer bir grup da aynı derecede bu ilaçlara karşı çıkar. durum iki tarafın da son derece kabul edilebilir çıkarımlara ulaşmasına sebep olabilecek kadar karışıktır. doping kullanımı en kaba tabirle anlatırsak bir arabanın rölantisini değiştirmek demektir. nabız hızınızdan tansiyona, metabolik faaliyetlerinizden sindiriminize kadar vücudunuzun her işlevine farklılıklar getirir. ancak bir çoğunun çeşitli hastalıklarda tedavi amacıya kullanıyor oluşu özellikle savunucuları için ciddi bir dayanaktır.
hazır mevsimi gelmişken bir örnek vermek gerekirse, spor salonlarında belli bir dönem geçirmiş herkesin bildiği; özellikle şubat-nisan arası dönemde "yağ yakıcı" ismiyle spor salonlarında el altından satılan "clenbuterol" bir astım ilacıdır aslında. bronşların genişlemesine sebep olarak solunum kolaylığı sağlar. termojenik bir kimyasal olduğundan vücut ısısında artışa sebep olur. aşırı kullanımlarda su kaybına dayalı kalp krizleri yaşanması mümkündür. bu işin simsarları tarafından "kardiyo performansını arttırır(!)" diye satılır. biraz kulağı kesik ama aslında bir bok anlamadığı halde kendini çok bilmiş zanneden kimseler ise "terleyerek yağ yakımına yardım eder" diyerek över. doping karşıtları da "kalbi yorup kalp krizini tetikler" diyerek itiraz eder bu hapçıklara. aslında olay bronşlardaki genişlemenin aerobik kapasiteyi arttırmasından kaynaklı performans arttışı ve ilacın termojenik özelliklerinden dolayı vücut ısısındaki artışa dayalı terlemedir.
bu basit örnek bile doping ilaçlarına bakış konusunda güzel bir örnek teşkil etmektedir aslında. önemli bir çoğunluğu tıbbın çeşitli alanlarında tedavi maksatlı kullanılmaktadır. ancak bu gerçek bile doping ilaçlarının tamamen zararsız olduğu sonucuna işaret etmez. her bir doping kullanımı vücuda bindirilmiş ekstra bir yüktür.
kolum biraz şişsin diye merdiven altından alma ilaç/iğneleri bilinçsizce kullanmak intihar süsü vermek için elini kolunu jiletlemek gibidir. vücudun zarar görür ama olağan dışı gizli bir vücut kusurun yoksa ya da aort damarını falan kesecek kadar sakar değilsen ölmezsin.
yarışma hazırlığı sırasında karar verip doping kullanmak birkaç metre yükseklikten atlamak gibidir. kolun bacağın kırılabilir ya da bir ihtimal sakat kalabilirsin ama kolay kolay ölmezsin.
kariyerin boyunca sistematik şekilde doping kullanmak ise doğru dürüst bir güvenlik önemli almadan gökdelenlerin etrafını kaplayan camları silmek gibidir. işini bitirip sağ salim aşağıya da inebilirsin, ani bir ters rüzgar ya da bir anlık baş dönmesiyle aşağıya uçup öteki dünyayı da boylayabilirsin.
sırf propaganda ve ideoloji uğruna sporculara bu ilaçları kullandırmak ise....
neyse işte...