evde oturan beni dünya şampiyonu yapamayan, ama hayatını bir branşa adamış iki elit atletten birini diğerinden bir adım öne atabilen takviyelerin genel adı.
pek çoğu aslında medikal sorunlardan muzdarip kişiler için üretilen ilaçlardır. ya da en azından bu ilaçların içindeki etken maddelerin "ya fazlalıklarla uğraşmayalım" diyerek doğrudan konsantre şekilde paketlenmiş halidir.
bundan bir asır önce yarış atlarına kaşıntıdan delirip daha hızlı koşmaları için nişadır tozu sürülmesinden başlayıp bugün 12-16 haftada sıradan bıngıldak bir bireyi plaj vücuduna taşıma adı altında çoluk çocuğun kolayca erişebileceği bir black market olayına kadar evrilmiştir.
bugün televizyonda/internette izlediğimiz bir yarışmadaki en tırt oyuncu bile, bilinçsiz dahi olsa o noktaya gelene kadar bir ömrü feda eder. bildiğiniz en lakayıt, en tembel sporcu bile onun kaytardığı haline bile bizim asla dayanamayacağımız antrenman tempolarından geçer.
bu insanların bütün bu fedakarlığı yaptıktan sonra bu ilaçlara bulaşmaması peygamberlik düzeyinde bir irade gerektirir. bu durum da bu sektörün temel ateşleyicilerinden biridir.
işin daha trajikomik tarafı, dopingle mücadele anlamında alınan her yeni tedbir, açıklanan her yeni kontrol protokolü de bu sektör için yeni bir kazanç kapısı oluşturur. anti doping ajansı yakalamaya çalıştıkça, doping sektörü de kontrolden kurtulmak üzerine yeni maskeleyiciler ya da vücuttan atıcılar üzerine kafa patlatmaya devam eder.
günün sonunda mevcut protokolleri en iyi takip edenler, bu işi bir süreliğine gözü kararıp acemice yapmaktansa sistematik olarak ilerleyenler ve şansı da yaver gidenler yoluna devam eder.
işbilmez birileriyle çalışıp eline yüzüne bulaştıranlar, genetiği bazı ilaçlara tepki vermeyenler, ya da takvim gereği herkesin bir izbeye çekilip cayır cayır yükleme yaptığı bir dönemde kapısı çalınan bedeviler yakalanmış olur.
türkiye özelinde doping vakaları genelde iki şekilde cereyan eder. ya aileden çok da zengin olmayan sporcu çocukluktan beri sadece ekipman ve antrenman/antrenör desteği alıp müthiş bir fedakarlıkla geldikten sonra bilmemkaç altınlık devlet ödülü için gözünü karartıp sıçar batırır. ya da ülkenin her tarafına sirayet eden liyakatsizlik göz göre göre atletin başını yakar.
rıza kayaalp'in fikriyatından dolayı kendisine sallamak ben dahil çoğumuz için daha cazip olsa da işin arkaplanı genelde bu şekildedir.
son olarak bu ilaçlar tek başına kimseyi şampiyon yapmaz elbette. ama bu ilaçları doping ajansı tarafından doping sayılmayan dozlarda, bu sporculara kıyasla çok kısa bir periyotta bile alsak fiziksel, fizyolojik ve psikolojik değişiminiz dramatik ölçüde olur.
yine de neden bu insanlar bu ilaçları kullanıyor derseniz, goldman ikilemi hakkında biraz araştırma yapmak faydalı olabilir.