• 156
    çaylak entry lerini burada kullanmak doğru mu bilmiyorum, ama galatasarayımız dahil ülkenin bütün kişi ve kurumlarını çok zor günler bekliyor..galatasaray koca bir çınar, illa ki bir şekilde önünü bulacaktır, ancak bizim gibi maaşlı çalışanlar için değil önünü görmek bulmak, ayakta durmak bile imkansız oluyor her geçen gün..

    allahım sen ülkemizi insanlarımızı iş bilmezlerin şerrinden koru..
  • 157
    bir siyaset bilimi öğrencisi olarak önümüzde çok büyük bir kriz olduğunu, bunun normal şartlarda hükümeti değiştirebicek düzeyde olacağını düşünüyorum ve hayatımda ilk defa yanılmak için dua ediyorum. 15 yıllık hurmaların tırmalamaya basladigi şu saatten sonra kulüp olarak oyuncu yetiştirmeye odaklanmamiz gerekmekte çünkü seneye bu transferleri de yapamayabiliriz.
  • 158
    vallahi biz buraya istediğimizi yazalım. bir bok olmaz. dolar 10 lira da olsa, 20 lira da olsa herkes halinden memnun yaşamaya devam edecek. biz istediğimiz kadar diyelim dolar her şeyi etkiliyor diye. dolar 5 lira oldu da ne oldu? bakın twitter'a ya da çevrenize iktidar cenahından nasıl tepkiler geliyor. seni abdülhamit han'ın yalnızlığına bırakmayacağız, diz çöktüremeyeceksiniz vs.

    millet artık yiyecek ekmek bulamasa bile sesini çıkarmaz, yeter ki rte başlarında olsun.

    yaptığınız her analiz, her yorum normal ülkeler ve insanlar için geçerli olabilir ama ülkemizde geçerli olamaz çünkü kimse bana ne bu ülkenin ne de bu ülke insanının normal olduğunu söyleyemez.
  • 161
    özellikle mart ayından sonra inanılmaz bir artış var. gidişat da pek parlak durmuyor. seneye beklenen global kriz ile birlikte nerelerde olur, tahmin etmekte güçlük çekiyorum.

    yurt dışına sıkça giden biriyim. orada insanlar bu ülke çok ucuz diyerek 100 dolarlar harcıyor. ben ise 100 dolar 500 tl yahu diyerek düşünerek harcıyorum. üstelik turistlerin alım güçleri belki de benim 5 katım. ama ben onlardan 5 kat fazla harcayarak aynı şeyi alabiliyorum. bu da bu konuya başka açıdan bakmak olsun.

    gerçi banane artmasından ben yurt dışına çıkmıyorum, diyen olabilir. siz çıkmıyor olabilirsiniz, ama kullandığınız neredeyse her araç, gereç oradan geliyor.
  • 162
    "bir halkın tepkisiz kalmasını, eleştirel bakış açısını kaybetmesini sağlamak istiyorsanız, onları önce cahil bırakmalısınız."

    yurtdışında yaşıyorum. yaşadığım ülke hakkında bazı tespitlerim var.

    yaşadığım yer tanzanya. burada, özellikle son 15 yılda yapılan gelişmelere bakalım. cahil bırakılmak için yapılan şeylere özellikle. bir ülkenin umudu, ülke geleceğini ve istikbalini, bilhassa meslek ve fen ve teknoloji liseleri yerine din odaklı liselere (bizdeki imam hatip stili) çeviriyor, ülkenin bir zamanlar yüz akı tübitak'a* buralardan veya muadili okullarından mezun olmuş, vasıfsız, emre itaat oranı oldukça başarılı ve toplum sosyolojisi ve psikolojisinden bihaber kişileri atıyordu. ülke halkı elbette bundan hoşnut: 'tanrıya, incil'e inanan adamdan zarar gelir mi yaauuu'

    sonra bizim bizzat şahit olmadığımız, fakat aşağı yukarı herkesin gidişatının büyük bir devlet iç meselesine dönüşeceğini bildiği, bir zamanların yediği içtiği gayrı gitmeyen insanların kavgası ortaya çıktı. bunun aslında pek de bir önemi yok, sonuçta hormonlu ve samimiyetsiz, tamamen çıkar ilişkisine dayanan, nemalanmak tabirinin kelime anlamını tam olarak dolduran bir menfaat ilişkisiydi zaten bu. zamanın dinler arası diyalog lideri, kimilerine göre yeni mesih, dünya barışının ve belki de en önemlisi, 'ılımlı hıristiyan politikası' öncüsünün birkaç ayda nasıl da terörist başı haine dönüştüğü konusu. benim içinse - allah günah yazmasın- sümüklü bir hoca bozmasından ibaret. en büyük başarısı ise halkın ciddi bir kesiminin sorgusuz sualsiz peşinden koşturup, insanların en ufak bir sorgulamadan uzak bir şekilde itaat kültürünü pek bir başarıyla uygulamaları.

    bu itaat kültürü, ya da islamiyetteki güzel anlamıyla 'teslimiyet'leri, herkesin de işine geldi. zordur çünkü düşünmek. desteklediği ve aksi çıktığı görüşlerin, sevdiği ve sevmediği politikacıların, inandığı ve asla dinlemeye bile tevazu göstermediği değerleri hep birlikte eleştirel, objektif ve en önemlisi diyalektik bir şekilde değerlendirmek kimsenin de işine gelmezdi. zordur dedim ya, bir örnek üzerinden gidelim. dinde faiz konusu, kesinlikle müsamaha gösterilmeyen, almayı ve vermeyi kesin bir surette haram olarak niteleyen bir husus. halk bunu biliyor, çünkü kitabında yazıyor. yazıyor elbette. yazdığını biliyor ama okumamış. almak ve vermek konusunu kesin bir şartla yasaklamış bir sistemi, ülkede kimlerin uyguladığı konusunda herhangi bir bilgisi de yok. yorumu elbette var. kimler uğraşıyor bu faizle? faiz lobisi. kim onlar? dış mihraklar(güçler). ne yapıyorlar? algı operasyonları ve tanzanya üzerinde gerçekleştirilen oyunlar. nasıl yapıyorlar? syntax error.

    bir konu üzerinden, insanların en temel sorunlarından birine, başlangıç seviyesine göre bile basit kaçacak bir sorgulama yönelttim. eninde sonunda çıkmaz sokağa gidiyor çünkü. ülkenin neredeyse yarısının diline pelesenk olan bu tabirlerin altı bomboş. kimse bu dış mihrakların kim olduğunu, nasıl algı operasyonları yaptıklarını, ülke içerisindeki volatilitesi yüksek ekonomik göstergelerin nasıl etkilendiğini söyleyemiyor. çünkü cevabı yok.

    sorunun köküne gidelim. faiz oranı niye değişir? neleri etkiler?

    bir ülkenin serveti, toplam hasıla seviyeleri (gsmh, gsyih, mg, yatırım harcamaları, kamu harcamaları vs.) artmaya başlarsa yatırım yapma ve borç verme maliyetleri de azalır. bu durum, ülke içerisinde yatırım yapılmasının ve ülkenin finansal seviyesinin daha da yukarılara çıkmasına olanak tanır. yani bir nevi ekonominin harcıdır.

    elimizdeki değişkenlerle faiz konusunu yorumlayalım. ülke zenginlikleri, halkın cebindeki parayla ters orantılı olarak faiz oranları da düşer. yani sen ne kadar zenginden, faiz oranların o kadar düşük demektir. yine aynı bakış açısıyla, faiz oranları ne kadar yüksekse, sen aslında o kadar kötü durumdasın.**

    peki para konusu penceresinden bakalım. vatandaşın cebindeki para miktarı artarsa, doğal olarak refah seviyesi ve elbette satın alma gücü de artacaktır. kısa dönemde faiz oranları artsa da* uzun dönemde faiz oranlarını düşürecektir. e söyledik ya, refah seviyesi artarsa, faiz oranları da düşer.

    yaşadığım ülkede faiz oranları son 3-4 senede ciddi bir şekilde artış gösterdi. peki hala niye dolar 5 tanzanya şilini, hem de faiz oranları da çift haneleri geçeli çok olmuş bir zamandayken? işte burada senin ekonomistlerin bok yemiş de ondan. ülke ekonomisi, geliri, yatırım harcamaları o kadar kötü seviyelerde ki, bu faiz oranlarının artışı bir doları etkilemiyor.

    yani görüldüğü üzere senin o götü boklu faiz lobicilerin, dış mihrakların bir boka karışamıyormuş.

    ülke sorgulamadan uzak, ülke içerisindeki eğitim ve askeri kurumlar terhis edilmiş, herhangi bir sorgulama yönelten doğrudan vatan haini ve tatöcü* sıfatını hak ediyor.

    soruyorum, bu ülkede ekonomi gelişir mi? 80 sene önce vefat etmiş ülke kurucusunun işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşması mümkün olabilir mi?

    bahsettiklerimin bizim ülkemiz ile ilgisinin olduğunu düşünmeyin. zira bizde herhangi bir sıkıntı yok. baksanıza, daha iki tane kitsch şehir* kuruyor olacakmışız.
  • 163
    bu ülkede bu kafa devam ettiği sürece düşmesi imkansızdır.
    neredeyse kendi b.. ile kavga eden bir kişinin nasıl huzuru yoksa bu ülkenin de huzuru yok.
    para huzuru sever, güveni sever. siz güvenmediğiniz birine borç verir misiniz?
    bu faiz oranları ile bile dış borç bulmakta zorlanan bir ülkenin işi bitmiştir.
    kimsenin geliri artmaz iken geçen sene 50 bin lira olan araba 120 bin lira oluyorsa yakında bir çok firma bayrağı dikecektir..
    bu döviz kurları ve faiz sarmalı ile en büyük firmalar bile gelecek sene işin içinden çıkamaz hale gelecektir. ama daha kötüsü bu sarmal bankaları vurmaya başladığı an ki kokuları yavaş yavaş çıkacaktır işte o zaman daha önceki krizleri arar duruma geleeğiz çünkü bu sefer devletin değil şirketlerin ve şahısların borcu var.
    ama yönetenlerin umurumda mı? onlar hala kanal istanbul, parklar, yollar ile devam kararı aldılar.
    ama halk destek verdiği sürece yapacak bir şey yok. kimse fazla açılmasın benden tavsiye.
  • 164
    doların düşmesi için dillendirilen "dış yatırımcı gelsin" söylemi kesinlikle yanlıştır. ülke zaten "dış yatırımcı" dediğiniz emperyalist tekeller ve içerideki işbirlikçileri yüzünden bu halde. "para huzuru sever" tezi kapitalist rejimler için doğru olmakla birlikte bir o kadar eksiktir. huzur, eğitim, sosyal barış vb kültürel gelişmişlik halleri, ekonomik olarak adil ve gelişmiş toplumlarda görülür. yani; bir toplum eğitimli olduğu için çok para kazanmaz, çok para kazandığı için eğitimlidir. temel yaşam gereksinimlerini karşılayamayan toplum/insan kültürel olarak kendisini geliştiremez. örneğin, geçim sıkıntısı yaşayan bir insanın işten eve geldikten sonra oturup kitap okumasını bekleyemezsiniz. çünkü zaten en başta o kitabı alacak parası yoktur. gider kitap yerine gıda alır.

    tarım ve sanayide kendi kendisine yetebilen ve hatta ihracat yapan bir ülkede yabancı para kurlarının herhangi bir önemi olmaz. eğer bizim gibi dışa bağımlıysanız kur hayatî öneme sahiptir.
  • 170
    bir diğeri için (bkz: euro kuru)

    nisan 2017'de yani bundan 14 ay önce eşimin ısrarıyla çok da bir nakitimiz olmamasına rağmen 112 bin liraya araç satın aldık. aldığımız bir miktar kredi ile aracın maliyeti 126 bin lira olmuştu. o zaman da euro kuru 3.87 idi.

    şu an araç 210 bin liraya satılıyor.

    sorular üzerine edit: hangi aracın fiyatı o kadar artmadı ki? benimki peugeot 3008.
  • 173
    işin en zor kısmı sürekli rekor kırarak trend oluşturan (rekor kıracak şekilde sürekli artış ya da sürekli azalış) bir paritede teknik analizle tahmin yapmak da zorlaşıyor. elimizde kullanabileceğimiz en iyi forecasting indikatörü fibonacci düzeltme seviyeleri. bu indikatöre göre belli bir dönem aralığındaki en dip ve en yüksek seviye seçilierek paritenin dönüş yapması muhtemel seviyeleri belirlenir.

    1. sorun: sürekli artan bir paritede zirve olarak neresi seçilecek?

    2. sorun: sürekli artan bir paritede düzeltme seviyeleri ekranda gözükmez. bu durumu usdtry paritesinin haftalık mum grafikleri ile basitçe anlatmaya çalışayım. aşağıdaki linkte yatay çizgiler fibonacci düzeltme seviyeleridir. fibo 100 seviyesinden sonra 127, 161, 261 seviyeleri gelir. biz şuan fibo 100’ü aştık yani hedef fibo 127 ancak gördüğünüz gibi fibo 127 ekranda yok. yani hedef neresi belli değil. göz kararı söylemek gerekirse aralık olarak 5.35-5.45 arası bir yere denk gelecek.

    http://i.hizliresim.com/aYnlZd.png

    (not: mavi renkli mumlar o haftanın artışla, kırmızı renkli mumlar o haftanın azalışla kapandığını gösterir.)

    ayrıca yine aynı grafikte bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. son 15 mumun boylarına ve daha önceki (sol taraftaki) mumların boylarına baktığımız zaman, son 15 mumun boyunun öncekilerden bariz bir şekilde kat be kat büyük olduğunu görüyoruz. bu anormal bir durum. evet genel olarak abd doları tüm para birimleri ve emtialar karşısında değer kazanıyor ancak tl karşısında daha da çok değer kazanıyor, bunun nedeni ekonomimizin çok kırılgan olması, daha doğru bir ifade ile son yıllarda çok kırılgan hale getirilmesi.

    bu gelişmelerin temelinde yatan makro ekonomik nedenleri sıralamak isterdim ama uzub sürecek. belki editlerim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın