"bir halkın tepkisiz kalmasını, eleştirel bakış açısını kaybetmesini sağlamak istiyorsanız, onları önce cahil bırakmalısınız."
yurtdışında yaşıyorum. yaşadığım ülke hakkında bazı tespitlerim var.
yaşadığım yer tanzanya. burada, özellikle son 15 yılda yapılan gelişmelere bakalım. cahil bırakılmak için yapılan şeylere özellikle. bir ülkenin umudu, ülke geleceğini ve istikbalini, bilhassa meslek ve fen ve teknoloji liseleri yerine din odaklı liselere (bizdeki imam hatip stili) çeviriyor, ülkenin bir zamanlar yüz akı tübitak'a
* buralardan veya muadili okullarından mezun olmuş, vasıfsız, emre itaat oranı oldukça başarılı ve toplum sosyolojisi ve psikolojisinden bihaber kişileri atıyordu. ülke halkı elbette bundan hoşnut: 'tanrıya, incil'e inanan adamdan zarar gelir mi yaauuu'
sonra bizim bizzat şahit olmadığımız, fakat aşağı yukarı herkesin gidişatının büyük bir devlet iç meselesine dönüşeceğini bildiği, bir zamanların yediği içtiği gayrı gitmeyen insanların kavgası ortaya çıktı. bunun aslında pek de bir önemi yok, sonuçta hormonlu ve samimiyetsiz, tamamen çıkar ilişkisine dayanan, nemalanmak tabirinin kelime anlamını tam olarak dolduran bir menfaat ilişkisiydi zaten bu. zamanın dinler arası diyalog lideri, kimilerine göre yeni mesih, dünya barışının ve belki de en önemlisi, 'ılımlı hıristiyan politikası' öncüsünün birkaç ayda nasıl da terörist başı haine dönüştüğü konusu. benim içinse - allah günah yazmasın- sümüklü bir hoca bozmasından ibaret. en büyük başarısı ise halkın ciddi bir kesiminin sorgusuz sualsiz peşinden koşturup, insanların en ufak bir sorgulamadan uzak bir şekilde itaat kültürünü pek bir başarıyla uygulamaları.
bu itaat kültürü, ya da islamiyetteki güzel anlamıyla 'teslimiyet'leri, herkesin de işine geldi. zordur çünkü düşünmek. desteklediği ve aksi çıktığı görüşlerin, sevdiği ve sevmediği politikacıların, inandığı ve asla dinlemeye bile tevazu göstermediği değerleri hep birlikte eleştirel, objektif ve en önemlisi diyalektik bir şekilde değerlendirmek kimsenin de işine gelmezdi. zordur dedim ya, bir örnek üzerinden gidelim. dinde faiz konusu, kesinlikle müsamaha gösterilmeyen, almayı ve vermeyi kesin bir surette haram olarak niteleyen bir husus. halk bunu biliyor, çünkü kitabında yazıyor. yazıyor elbette. yazdığını biliyor ama okumamış. almak ve vermek konusunu kesin bir şartla yasaklamış bir sistemi, ülkede kimlerin uyguladığı konusunda herhangi bir bilgisi de yok. yorumu elbette var. kimler uğraşıyor bu faizle? faiz lobisi. kim onlar? dış mihraklar(güçler). ne yapıyorlar? algı operasyonları ve tanzanya üzerinde gerçekleştirilen oyunlar. nasıl yapıyorlar? syntax error.
bir konu üzerinden, insanların en temel sorunlarından birine, başlangıç seviyesine göre bile basit kaçacak bir sorgulama yönelttim. eninde sonunda çıkmaz sokağa gidiyor çünkü. ülkenin neredeyse yarısının diline pelesenk olan bu tabirlerin altı bomboş. kimse bu dış mihrakların kim olduğunu, nasıl algı operasyonları yaptıklarını, ülke içerisindeki volatilitesi yüksek ekonomik göstergelerin nasıl etkilendiğini söyleyemiyor. çünkü cevabı yok.
sorunun köküne gidelim. faiz oranı niye değişir? neleri etkiler?
bir ülkenin serveti, toplam hasıla seviyeleri (gsmh, gsyih, mg, yatırım harcamaları, kamu harcamaları vs.) artmaya başlarsa yatırım yapma ve borç verme maliyetleri de azalır. bu durum, ülke içerisinde yatırım yapılmasının ve ülkenin finansal seviyesinin daha da yukarılara çıkmasına olanak tanır. yani bir nevi ekonominin harcıdır.
elimizdeki değişkenlerle faiz konusunu yorumlayalım. ülke zenginlikleri, halkın cebindeki parayla ters orantılı olarak faiz oranları da düşer. yani sen ne kadar zenginden, faiz oranların o kadar düşük demektir. yine aynı bakış açısıyla, faiz oranları ne kadar yüksekse, sen aslında o kadar kötü durumdasın.
**peki para konusu penceresinden bakalım. vatandaşın cebindeki para miktarı artarsa, doğal olarak refah seviyesi ve elbette satın alma gücü de artacaktır. kısa dönemde faiz oranları artsa da
* uzun dönemde faiz oranlarını düşürecektir. e söyledik ya, refah seviyesi artarsa, faiz oranları da düşer.
yaşadığım ülkede faiz oranları son 3-4 senede ciddi bir şekilde artış gösterdi. peki hala niye dolar 5 tanzanya şilini, hem de faiz oranları da çift haneleri geçeli çok olmuş bir zamandayken? işte burada senin ekonomistlerin bok yemiş de ondan. ülke ekonomisi, geliri, yatırım harcamaları o kadar kötü seviyelerde ki, bu faiz oranlarının artışı bir doları etkilemiyor.
yani görüldüğü üzere senin o götü boklu faiz lobicilerin, dış mihrakların bir boka karışamıyormuş.
ülke sorgulamadan uzak, ülke içerisindeki eğitim ve askeri kurumlar terhis edilmiş, herhangi bir sorgulama yönelten doğrudan vatan haini ve tatöcü
* sıfatını hak ediyor.
soruyorum, bu ülkede ekonomi gelişir mi? 80 sene önce vefat etmiş ülke kurucusunun işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşması mümkün olabilir mi?
bahsettiklerimin bizim ülkemiz ile ilgisinin olduğunu düşünmeyin. zira bizde herhangi bir sıkıntı yok. baksanıza, daha iki tane kitsch şehir
* kuruyor olacakmışız.