• 1
    mesleği doktor olan ya da an itibariyle tıp fakültesi öğrencisi olan yazarların dahil olduğu grup. her konuda dayanışan bir sözlük olarak ben şahsım öğrenciliğinin son demlerini yaşayan bir stajyer olarak bu fitili ateşliyorum. inşallah ilgi alanımız içerisindedir.

    bilgim ve ilgim dahilinde her konuda yardımcı olmaya çalışırım. büyüklerimiz varken bize söz düşmez elbette, orası ayrı ama naçizane katkı sağlamaya çalışırız yine de.

    ukde: kendim.

    plase: istanbul üniversitesi istanbul tıp fakültesi, 5. sınıf bendeniz.

    not1: "bende" farsçada "köle" demekmiş. dolayısıyla şu an 5. sınıf köleniz oldum :(

    not2:finito giocare hocam sağolsun :(

    not3: harbi güzel telefon yapmış adamlar :(
  • 95
    ülkemizin yetiştirdiği değerli bilim insanları kardeşlerim, abilerim, ablalarım; hep birlikte bir cehalet girdabının içine düştük. dünyanın hiçbir ülkesinde cehaleti bu kadar kutsayan, baş tacı eden ve yetişmiş bu insanları bu cahil toplumun önüne atarak toplumun kendi cehaletinin kendi beceriksizliğinin ve kendi yetersizliğinin hıncını böyle pırıl pırıl insanlardan çıkarmasına bilerek seyirci olan bir siyaset görülmedi. kokmuş çorabına isim yazdıracak kadar ezik büzük adamları bakan ettiler bu ülkede. liyakatsiz insanları rüyalarında görseler hassiktir diyecekleri makamlara getirdiler. bunları biliyoruz. yılmayın. türlü dalavereyle yıllardır iktidarı ele geçirmiş olabilirler ama onlar azınlık. vallahi de azınlık billahi de azınlık. yetişmiş insanın kıymetini bilen, ülkemizin ancak ve ancak eğitimle, bilimle, sanatla kalkınıp bir yerlere gelebileceğine inanan onların misliyle insan var bu ülkede. hakkınız ödenmez. bugünden daha kötü olamayız. bir gün mutlaka bugünlerden daha iyi olacağız. ben size ve türkiye'ye inanıyorum. hep birlikte başaracağız.
  • 39
    toplumun doktor diyince hemen parası aklına gelen içinde bulunduğum yazar grubu.

    ancak insanoğlu bilmez ki o parayı alabilmek için sen gençlik yıllarında fink atarken zavallı gençliğini masa başında tüketmiştir.

    yine bilmez ki türkiye'de bu kadar ağır bir sorumluluğu üstlenip te arkasında bu kadar durulmayan, bu kadar yalnız, bir aksilik olduğunda bu kadar savunmasız, 100 binlerce tl tazminat ödemek zorunda bırakılan, gün aşırı farklı yerlerde mesleğini icra ederken 5 para etmez heriflerce darp edilen ve sonrasında da kaybedilmiş onur, haysiyetini hiç bir devlet kurumu tarafından, arkasında durulup da geri alamayan, eskinin saygısının onda birinin bile artık gösterilmediği, o sanılan paraları da artık kazanamayan bilim insanlarıdır.
    hatta ileri gideyim ülkedeki en önemli mesleğin temsilcileridir.

    sağlık olmadan hiçbir meslek layıkıyla yapılamaz. o yüzden hiç olmazsa burada dile getirelim ki bari burdaki arkadaşlar biraz düşünüp, sosyal yaşamlarında kıymetini anlasınlar bu insanların.
  • 96
    aralarında bulunmak bana gurur-umutsuzluk karışımı garabet bir duygu yaşatan yazarlardır. insanca yaşamak isteyen her meslek erbabına, desteğini en ufak düşüncesiyle bile gösteren herkese sonsuz teşekkürler. doktor olarak değil, insan olarak gram ümit taşıyorsak sizin sayenizdedir.

    yaşadıklarımız girizgah yapmamı çok zorlaştırıyor. dünden beri kafamda onlarca fotoğraf var mesleki yaşantıma dair. lanet gibi bir empati yeteneğine rağmen haklı bulamadığım onlarca hasta-hasta yakını. zor çalışma şartları, fiziksel-ruhsal olarak hırpalanmış bir beden. kalbi durmuş bir çocuğun, sana el sallayarak taburcu oluşu. dibine kadar uçlarda bir duygu durum değişikliği ve başta kaya gibi olan ruhunun sonunda kumlara ayrışması.

    birilerine çocuğunuzu kaybettik demek zorunda kaldınız mı hiç mesela? sadece bir defa da değil. sonra yaşam rutininize devam etmeye çalıştınız mı? bunu ukala bir dille sormuyorum. o durumu bir an olsun hissedebilin istiyorum sadece. ben hala çok zorlanıyorum.

    kutsal meslek diye diye güzel uyuttular aslında. etimizden, sütümüzden, her hücremizden her anımızdan faydalandılar. sadece tanımayan adamlar da yapmadı. teyzen yaptı, kuzenin yaptı, parmağımı vurdum diye arkadaşın yaptı gecenin saat 2 sinde. bir anan-baban yapmadı bir de eşin, en çok onlar hakederken. çünkü senin ne yaşadığına bizzat şahit oldular.

    bunlar biz çok eziliyoruz, çok reröreröyüz satırları değil arkadaşlar. durum tespiti. acımayın bize abi, sevmeyin. maaşımızı konuşun, 9 nöbet + full mesai ile kendimize kıçı kırık bir tatil bütçesi ayıramamamıza rağmen. bizle ilgilenmediler deyin, günün 301. hastası olarak. 2 metrekarelik masanın çevresindeki en acil benim diyen 20 hastadan biri olun doktorun başı dönerken. mesela o abi gibi ‘hocam siz kendiniz iyi değilsiniz, bize nasıl bakacaksınız biraz hava alın’ diyen biri olmayın. o abi aptal. fakat serebral palsi+solunum yetmezliği nedeniyle takipli ev tipi solunum cihazı ile stabil seyreden çocuğunuzu ne hikmetse her bayramdan iki-üç gün önce yoğun bakımlık yapmayı başarın. gezmek sizin de hakkınız.

    aynı gemideyiz dedik ama dinlemediniz. taraf olmak, birilerini hedef tahtasına koymak daha rahat geldi size. kendi yetersizliklerini bizim üzerimizden örttüklerini farketmediniz. siz haklısınız ama, size böyle öğrettiler. bu adamlar size hasta olmasanız da mecburen bakacak dediler, acillerimiz o kadar güzel ki görücüye bile geliyorlar dediler. siz de dediniz ki burası bizim en ilkel dürtülerimizi bile gerçekleştirebileceğimiz bir yer. akıllı insanlarsınız. tebrikler.

    ben artık olanlara dair his taşıyamıyorum arkadaşlar. iğrendiğimi biliyorum sadece. bu zihniyetten iğreniyorum. toplumun ezici çoğunluğu asalak gibi kanını emerek hayatta kalıyor çalışan, üreten, düşünen insanların. tek derdi vatana millete faydalı, onuruyla, kimseye muhtaç olmadan yaşamak olan insanlarız. ama sayımız azalıyor.

    öldürüyorsunuz çünkü…
  • 85
    3 gün önce intörn olarak son sınıfa başlamış birisi olarak artık aralarında bulunduğumu daha çok hissettiğim yazarlar.
    her gün maalesef daha kötü haberlerle karşılıyoruz. şartlar her geçen gün daha kötüye gidiyor. bölümü çok isteyerek yazdım ve okurken de hep keyif almaya çalıştım. şimdi son senemdeyim ve hevesim artık sıfıra yakın. normalde uzmanlık sınavına hazırlanmam gerekirken artık hiçbir motivasyonum yok. sonumuz hayrolsun.
  • 86
    ülkede açan çiçekler koparılıp yerlerine yabani otlar dikiliyor. koparılmayan çiçekler yerlerinde çürüyor. bir kitap okumaya aciz insanlar kalkıp en zor fakültelerden birine girmeyi hak kazanmış, yeterlilikle tamamlamış, üzerine doktor olabilmiş bir insanı katlediyor. bu katli nasıl oluyor da bazı insanlar haklı bulabiliyor? akıl almıyor.

    sadece dualar ile şifa bulacağını sanan, inandıkları dinlerin belirttiği üzere "yaratıcının, yarattığı hakkında çizdiği kader" söylemi dururken, suçluyu gerçekten sorunu çözmeye çalışan sağlık çalışanlarında bulmaları ve kendi kafalarınca cezalandırmaları da ayrı bir nokta. buna da değinmeden geçemeyeceğim. dua ettim kabul olmadı diye gidip bir imama saldırıda bulunulsa şuanda çok farklı şeyler konuşuluyor olunurdu. çünkü bu saldırılardaki zihniyet ve mantık bundan farksız değil. x veya y mesleğinden, ırkından, dininden-dinsizinden tüm insanlar için bu tür bütün eylemler kabul edilemez büyük bir suçtur.

    halktan, bu sözlükten birisi olarak tüm doktor ve sağlık çalışanı yazarlarımızın başı sağolsun demek istiyorum.
  • 94
    ‘malesef’ arasında bulunduğum gruptur. malesef diyorum çünkü yaklaşık 7 yıldır bu mesleği yapan bir insan evladı olarak etimle, kemiğimle, tüm benliğimle bu meslekten nefret ettim. daha intörnken acilde kalbi durmuş hastaya 45 dk kalp masajı yapıp döndüremedik diye yumruk yedim. o hastane güvenlikleri ve polisi biz içerde müdehale ederken yarım saat hasta yakınlarının kapı tekmelemesini, ana avrat sövmelerini izledi. sonra o polis beni şikayetten vazgeçirmeye çalıştı. adamlar ne ceza aldı? 10 ay kasti yaralama, 1 yıl 2 ay kamu malına zarar verme. 5 yıl ertelemeli. ordaki monitörün benden değerli olduğunu öğrendiğim o gün benim kafamda her şey bitti zaten. hani diyorlar ya doktorlar hakediyor. doktorlar genelde işte böyle ‘allah’ olup hastayı kurtarmayı beceremedikleri için, içerdeki hastasına 2 dk fazla baktığı için, usulsüz raporu vs vermediği için hakediyor. diğer şiddet nedenleri çok daha küçük bir yüzdeyi kaplıyor. emin olun.

    polis ve asker hariç hangi meslek grubunda ‘bugün başıma ne gelecek acaba?’ diyerek evden çıkılıyor. sadece soruyorum. 7 yıldır her gün ‘lan bugünü sorunsuz atlatsak’ diyerek işe gidiyorum. şunun tarifini yapabilir misiniz ya? anksiyete sahibi oldum. sadece ben değil meslektaşlarımın çoğunluğu böyle. bu 7 yılda saçma sapan bir sürü olayı ya yaşadım ya duydum. bu ülkede her an bir şiddet olayıyla karşı karşıya kalabilirsiniz ama malesef bu meslekte bunla iç içesiniz. dünden beri dr. ekrem karakaya’nın eşini, çocuklarını düşündükçe karnıma ağrılar giriyor. canımın sıkıntısından hiçbir şey yapamıyorum. psikolojimiz alt üst oldu.

    bu ülkede bu çöken sağlık sisteminin temelini ‘bunlar sizin hizmetkarınız’ diyen recep akdağ attı. sonraki sorumlular üstüne koydu. muhtarlara bile 15 günde istediğini verenler ne çalışma şartlarını ne özlük haklarını düzelttiler. onu geçtim götü boklu nüfus müdürlüklerinde olan x-ray cihazını hastanelere çok gördüler.

    son yıllarda hiçbir riskli vakayı doktorlar almıyor artık. çünkü başlarında hiçbir tutar yanı olmayan malpraktis davaları ve şiddet olayları var. düşünsenize kadın doğumcusunuz, sizin hiçbir hatanız yok, 2015in parasıyla 1.2 milyon liralık tazminat davası açılmış, dava 5 yıl sürüyor, 5. yıl sonunda suçsuz olduğunuz anlaşılıyor. bir daha riskli bir vaka alır mısınız? o 5 yıl o adamın neler yaşadığını düşünsenize. 2015’te o adamın aldığı maaş döner vs dahil taş çatlasın 8-9bin devlette. en fazla alacağı bu. ama tazminat 1,2 milyon. en ufak riski alır mısınız?

    neyse biliyorum çok uzattım ama çok doluyum. lütfen anlayış gösterin. dünyanın var oluşundan beri en önemli birkaç mesleğinden ikisi dün büyük kayıplar verdi bu ülkede. bir doktor ve bir avukat işini yaptıkları için katledildi.

    dr. ekrem karakaya’ya ve av. servet bakırtaş’a allah’tan rahmet diliyorum. tüm meslektaşlarımın ve hukuk camiasının başı sağolsun.
  • 24
    bugun bayramını kutlayacak olan yazarlarımız.

    yıllarca çalışıp gençliğini kitap başında tüketen, yılbaşlarını ve bayramları aileleriyle değil acil servislerde nöbetlerde geçiren, bir tır şoförünün bile 9 saatten fazla çalışmasının dikkat gerektiren mesleği dolayısıyla tehlike arz ettiği gereğiyle yasalarla engellendiği ülkemde nöbet tuttugu gunlerde ertesi gün ile birlikte aralıksız 33 saat mesai yapan ve gecesini gündüzüne katıp insanlarımıza yardım etmek için çabalayan; ama buna rağmen birçoklarına yaramayıp mesleğini yapmaya çalışırken kendini bilmez hasta yakınları tarafından dövülen, darp edilen ve hatta öldürülen, mevcut hükümet tarafından yaptıgı sanata saygı gösterilmeyen ve "ne kadar hasta o kadar para" mantığıyla tüccarlaştırılmaya çalışılan ancak herşeye rağmen hiçkimseye küsmeyip bana göre dünyadaki en kutsal mesleklerden biri olan hekimlik mesleğini layıkıyla yerine getirmeye çalışan cefakar doktorlarımızın bayramıdır bugun.

    ironik mi desem bilemedim ama bayramları da olsa bugunu de bircoğu nöbette uykusuz tamamlayacak ve yine birsürü hasta yakınına yaranamayacaktır. ne yapalım, olsun varsın önemli olan vicdanımız rahat bir şekilde yastığa başımızı koyabilmek, gerisinin pek bir manası kalmıyor zaten.

    sözlükteki doktor yazarların ve ülkemdeki tüm meslektaşlarımın bayramını kutlarım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın