doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak *

• 68

  yine okulda mallorca'nın bizi yeneceğini iddia eden kimse olmasa da zaferden sonra galatasaraylı olmayanlara karşı kendini üstün hissetmektir.
  
  kısacası, o gurur illa ki oluyor canım.
• 359

  pet şişe kapagiyla minyatur kale top oynarken haaaaaaaaaagiiiiiii diye bagirmaktir.
• 55

  galatasaray tarihinin en başarılı dönemine denk gelmiş olmak, üstüste yaşanan şampiyonlukları, hayal gözüyle bakılan kupaların kaldırılışını çocukluğun getirdiği duygularla izlemek... abiyle yapılan maçlarında her seferinde farklı bir futbolcuyu kendine idol seçmek *, sarı kırmızıya o yılların başından itibaren anlam yüklemek ya da onla birlikte anlamlanmak... çocuk da olsa insan haklı çıktığı her kavgadan sonra daha da fazla bağlanabiliyormuş demek ki birşeylere diyebilmek*... tabi bir de getirdikleriyle büyümek büyümek büyümek *...
• 124

  "ali sami yen stadı tarihi günlerinden birini yaşıyor" cümlesine aşina olmaktır.
• 57

  bazen hayrettin demirbaş'ın içeri aldığı toplardan dolayı,mutsuz olarak okula gitmek demekti.
• 7

  ne galatasaray store ne orjinal ürün. ne de mersin'den kalkıp maça gidebilmek. hayalini bile kuramazdım o zaman. sarı ve kırmızı birşeyler bulunca uzun süre saklardım onu. bir de hediye berem vardı o zamanki hepatu'dan. odamda en görünen yere koymuştum, en değerli hediyeydi benim için. o zamanlar gol atınca evin her odasına bağırarak girer çıkardım. bazı gündüz maçlarını okulda radyodan dinlerdim. sıralara ve tahtaya en çok gs 1905 yazardım. şartlar çok değişse de aynı kalan birçok şey de var tabi. heyecanım, arma aşkım, inancım, en önemlisi de galatasaraylı olmanın verdiği gurur...
• 40

  özellikle doksanlı yılların başındakiler için tanju çolak'ın fener'e transfer olduğuna en saf, en duygusal bünye ile yakalanmaktır.
  içten içe "oldu mu şimdi lan" demeyen galatasaraylı var mıdır bilmiyorum. şimdi pek bir şey ifade etmese de, o zamanlar, o yaşta, yani bir kaç senelik küçük bir gs'li için tanju bir ilah gibiydi. "gol kralı" lakabı sanki tanju için çıkarılmış bir terim olarak algılanırdı, zira ilk onunla duymuştuk.
  
  doksanlı yılların başındaki galatasaraylı çocuklar için nerdeyse tanju=galatasaray gibiydi. fener'e transferinin yarattığı travmayı yaşamadık dersek, işte bu delikanlılık olmaz! ha, transfer olmayıp gs'de kalsaydı ve yıllar sonra telegol'de serhat ulueren tarafından reklamlara yetişmek için sözü kesilen adam olarak karşıma çıktığında "lan ne salak çocukluk yaşamışım ben" demez miydim? derdim tabii lan!
• 287

  galatasaray 1-0 yada 2-0 mağlup duruma düştüğünde, rakip taraftar sevinirken maçın nasıl olsa döneceğine emin olup, içinden kıs kıs gülmek demek doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak
• 20

  mahsun kırmızıgül'ün ''alem buysa kral cimbom'' adlı parçasını şampiyonlar ligi maç sonralarında dinleyen çocuklar olmak demektir.
• 288

  dünyanın en şanslı çocukları arasında yer almaktır, övünç kaynağıdır, yaradanın bir lütfudur.(u: (:)
• 289

  uefa kupası finalinde maç uzayınca baba tarafından yarın okul var bahanesiyle yatağa gönderilen, yataktan kalkıp kapı eşiğinden maçı dinlemektir..
• 69

  kurada galatasaray'ı çeken her avrupa takımının tir tir titremesini gözlerinle görmektir.
• 341

  cine 5'te yayınlanan maçta neler olduğunu anlamaya çalışırken kör olmak.
• 290

  20li yaşlardaki galatasaraylılar'a özenmektir. onlar her büyük zaferden sonra deliler gibi eğlenirken, olayın büyüklüğünü kavrayamamak belki de doyasıya kutlayamamaktır.
  
  şimdilerde o özendiğin yaşlarda, aynı zaferleri tekrar yaşarsın. ama bu sefer de kalbin sıkışır.
  
  çocuk olmak daha güzelmiş sanırım.
• 92

  okula, pazartesi günlerinin yanısıra çarşamba veya perşembe günleri de galibiyet mutluluğuyla gidebilmektir.
• 242

  şampiyonlar ligi'ni star tv'de mavi simgeyle izlemektir...
• 104

  hediye edilen formanın 10 numara olması o formayı giyenin de suat kaya olmasından dolayı bir süre mahallede alay konusu olmak* ama daha sonra haginin gelmesiyle beraber o dalga geçenlerin maçtan sonra forma değiştirmek istemesini gülerek izlemektir.*
• 249

  2000'li yıllarda bunalıma girmektir.
• 252

  evde yalnız kaldığında kendini hagi'ymiş gibi düşünerek küçük stres toplarıyla frikik çekmektir.
• 62

  sali ve carsamba geceleri'nin 21:45 ini iple cekendir.
• 254

  doksanlı yılların fenerbahçeli çocuklarını her muhabbette ezen taraf olmaktır.
• 377

  avrupa kupası maçlarını başka takımları tutan arkadaşlarınla birlikte izlemek ve maç bitimi onların aileleriyle mahallece istanbul caddelerinde tura çıkmaktır.
• 65

  ayrıcalıklı bir çocuk olmaktır. babanızın ağladığını görebilmektir, aşkın, sevdanın ne olduğunu küçük yaşta anlayabilmektir, bir futbol takımının milyonlarca insanı nasıl sevinçten ağlattığını görmektir.
• 337

  büyük ihtimalle show tv reklamlı sarı formaya sahip olmaktır.
• 303

  hayata 1-0 önde başlamak değil, 2-0 geriye düşüp 3-2 kazanmaktır.
  
  futbol tanrısını "10" numaralı forma ile defalarca izlemek, mana verememek, milenyumun ilk avrupa kupasını kazananan takımın taraftarı olmaktır.
  
  sarı-kırmızı renklere adanmaktır...