3
tarlabaşı'ndan dolapdere'ye inerken küçük bir atölyede futbol ayakkabısı üreten zanaatkar. istanbul'lu rum'dur ve dönemin tek ismidir. ismini verdiği ayakkabılardan bir tane almak ve kullanmak nasip oldu. toprak sahada oynadıkça, krampon çivileri ayağına batar ve sen bunu normal karşılarsın. tıpkı marangozda çalışırken zımparadan elin su topladığında sevinmen gibi. çünkü ustaların bunu iyi bir şey olduğunu, su toplayıp kanayan yerden sanat girdiğini söylerler. işte dinyakos(z) ayakkabının üst üste çivilenmiş yuvarlak köselelerden oluşan kramponları da aynı keyifli acıyı tattırır insana. ayağını delen çivilere bir de toprak sahada parçalanmış diz kapakları eklenir ve o kanallardan yaşam öğretileri girer damarlarına. forma aşkı, asalet, inanç, sevda, son nefes, son top ve masumiyet. bugünün çıraklarına hassasiyetle duyurulur.