• 28
    icinde barindirdigi; nefreti, heyecani, korkuyu, gururu, isyani, tutkuyu ve mutlulugu hayatin baska bir alaninda, bu derece masumca verebilen baska bir olay olmamasinin yaninda, bu derbilerin sorumlulugunu tasiyan taraflarin basinda gelen kulup yoneticilerinin, kirli isleriyle bayagilastira da bildikleri spor olayi. umarim ilerleyen yillarda butun hissettirdigi duygulari en yalin haliyle hissedecegimiz gunlere kavusuruz.
  • 30
    fikstür çekilince gözlerin hemen tarihlerine kaydığı, akabinde önce öğrenenin arkadaşlarıyla telefonda ilk maçın içeride veya dışarıda olmasının avantaj ve dezavantajları üzerine doktora tezi kıvamında tartışmalara konu olabilen karşılaşmalardır.

    lig başladıktan birkaç hafta sonra, farklı kazandığımız bir maç sonrası, "fener maçı ne zamandı ya, bi gelse de koysak artık", kaybettiğimiz maç sonrası ise "fener maçı ne zamandı ya, bi koysak da kendimize gelsek artık" minvalindeki cümlelerin öznesidir.

    bir fenerbahçe derbisi, karşılaşma tarihinden önceki maçın haftasının başında; takriben maç saatinden 12 gün kadar önce başlar.
    bu zamandan itibaren taraftarlarda stres, gerilim, heyecan ve bazı tarif edilmesi güç duygular o güne yaklaştıkça yüksek ivmeyle artar ve maç günü doruk noktasına ulaşır.

    derbi sürecinin başladığı ilk günlerde, çalışma saatleri içerisinde alakasız zamanlarda maçı düşünmek suretiyle profesyonel yaşamdan anlık kopmalar baş gösterir.
    fener maçından önceki son maç, arkadaşlarla beraber bira eşliğinde izlenip bitirildikten sonra, ortamda bulunan herkes artık 6 günlük bir saçmalık dönemine girer; bundan sonrası uykusuz her gece:
    okuluna gidenler derse girer dinleyemez, işe gidenler şirkete gider çalışamaz, hekimler grip olmuş hastanın koluna alçı yapar...

    genellikle iş günleri içerisinde arkadaş grupları arasında telefon yoluyla kimsenin duyamayacağı yerlerde karşılıklı tezahürat yapma, fenerbahçeye küfretme gibi ritüeller yerine getirilir.
    eğer maça gideceğiniz arkadaşlarınızdan birisiyle aynı iş yerinde çalışıyorsanız, şirkette bir toplantı odasını birkaç saatliğine çalışma bahanesiyle rezerve edip projektörden 5-1 lik maçı izleyebilirsiniz. (denendi, gayet verimli sonuç alındı)
    bu hafta süresince karşı takımı tutan hiçbir şahıs ile mecbur kalınmadıkça görüşülmez, görüşülse bile muhabbet maça döner dönmez o ortamdan ivedilikle uzaklaşılır, skor tahmininde bulunulmaz, kazanmak ve kaybetmek kelimeleri ya da eşanlamlıları gırtlağı kessen ağızdan asla çıkmaz.
    günün uzunca bir bölümü youtube, dailymotion gibi video paylaşım sitelerinde eski maçlar, tribün performansları, az bilinen besteleri aramak ve dinlemekle geçer.
    sabaha karşı alakasız bir saatte yüksek alkollü kişiler tarafından aranıp, melodiden çıkarabildiğiniz kadarıyla nevizade gecelerini ve muhtelif besteleri çok farklı yorumlarla dinlersiniz.
    uyanır uyanmaz telefonunuzu çaldıran ilk mesaj bu hafta sevgilinizden değil, denyo arkadaşlarınızdan gelir.
    bu mesaj genellikle kalan süreyi belirtse bile -"3 gün 4 saat 5 dakika kaldı" gibi- bazen isyankar küfürlerden de oluşabilir -"hay amk bu geçmeyen zamanın" gibi-.

    maç sabahı gerginlik doruk noktaya ulaşmıştır, dolayısıyla en tehlikeli saatler başlamış demektir bir taraftar için.
    bugün, tabii ki maç günü ritüellerine bağlı kalmak suretiyle, mümkün mertebe karşı takım taraftarıyla karşılaşmaktan kaçınılır.
    fenerbahçeli eş, dost, akrabayla görüşülmez, eğer görüşülecekse bir şekilde konuşma çabucak sona erdirilir. zira bilinir ki bu yolda çok kalpler kırılmıştır.

    gerekli totemleri yaptıktan sonra, (uğurlu forma, uğurlu marşla evden çıkma, son kazanılan maçta giyilen şeyleri giymek, yapılan şeyleri tekrar yapmak vs...) artık sivil halkın arasına karışılır.

    insanların istedikleri zaman ne kadar dakik olabileceklerini görmek için güzel bir fırsattır bu an.
    herhangi bir gün buluşmalara japonya saatiyle dahil olan arkadaşınızın, bir anda nasıl antrenmana geç kalmayan alman futbolcu gibi dakik olduğunu görünce şaşırabilirsiniz.
    pazar günü 13te galatasaray lisesinin önünde kararlaştırılan buluşmaya saat 11de gelip "hadi nerde kaldınız nevizadede yer kalmayacak" diyen adam biliyorum.

    öğle saatlerinde başlayarak genellikle bünye alkole (derbi olduğu için çoğunlukla rakı veya viski) verilir.
    eğer kalabalıkça bir grupsa, her zamanki gibi bir kişinin diğerlerine göre biraz daha ayık kalmasında fayda vardır; ama bu ekseriyetle yalnızca bir ütopya olarak hayallerimizde yer alır.

    nevizade'nin tozu alındıktan sonra, derbiye 2 saat kala balık pazarındaki tekelden yolluklar alınır ve istiklale çıkılır.
    derbi münasebetiyle metroya yürürken meşaleler yakılır, türlü tezahüratlar edilir, demirörenin önünde bi durulur, küfredilir, o saatte alışverişte olanların biraz korkmuş, biraz şaşkın bakışları arasında tekrar yola koyulur.
    stada gidilirken yolda edilen küfürlerden sonra polisle tartışmaya girmek, uzatmak gereksizdir.
    (polisler insan değildir, insan olsalardı polis olmazlardı diyen güzel bi abimiz var, onun yalancısıyım)

    bambiden alınanlar bira eşliğinde (ki bu anda "ay ben hayatta efes içemem, en sevdiğim bira mariachi" diyenler tombul şişeye yaralı antilop görmüş leopar gibi saldırırlar) mideye indirilmesine müteakip metroya binilir.
    binilir derken yanlış anlaşılmasın, dışardan bakıldığında sanki yolcular metroyu taşıyormuş havası süzülebilir.
    içerideki solunan hava, oksijen ve azotla beraber yancı olarak bira, biralı ter, kokoreç kokuları ve sigara dumanı ihtiva eder.
    güzergah boyunca metro tezahüratlarla inler, küfür edilince "şşşşşşşşşştttt!!!!!!!" sesleri çıkar, yarramı ye fener hemen kurabiye fenere döner.
    tren ilerledikçe, ki mehteran takımı gibi iki gider bir durur, makinist anons yapar lütfen sallamayın der, metro sallana sallana seyrantepeye varır.

    seyrantepede inilip, polis kontrolünden çakmağı bırakmadan geçilir.
    tribüne çıkarken yol boyu arkadaşlar göz göze gelir, herkes tanrıya yalvarır vaziyettedir, şu maçı alalım var ya bizon kurban edicem gibi olur olmaz vaatlerde bulunulur.
    artık kafalar ayılmıştır, alınan biletteki yerlere geçilir, bir sigara yakılır.
    eğer arkadan çök çök çök sesi gelirse veya maç sırasında tadımızı bozabilecek birine rastlanırsa hemen 417 sete yakınlaşılır.

    karşı takım ısınmaya çıkar, son ses ıslıklar ve yuhalamalar gelir, kulağınız delinecek gibi olur, sanki gök delinmiş gibidir.
    etrafınıza bakıp ellibin kişinin nasıl aynı amaç uğruna, aynı nefret, tutku ve çaresizlikle sizlere benzer yollarla oraya gelmiş olduklarına şaşırırsınız.

    takımlar seremoniye çıkar, pegasustaki koreografi alkışlanır ama o an pek de farkına varılamaz açıkçası, ve ardından hakem düdüğünü çalar.

    işte o düdükten sonra tam 2 saatimiz var.

    2 saat sonra yine o monoton, sıkıcı, değersiz işlerimize geri döneriz.

    ta ki bir sonraki fikstür çekilene kadar.

    ...what else are you gonna do on a saturday? sit in your fuckin' armchair wankin' off to pop idols? then try and avoid your wife's gaze as you struggle to come to terms with your sexless marriage? then go and spunk your wages on kebabs, fruit machines and brasses? fuck that for a laugh! i know what i'd rather do. tottenham away, love it! ...
  • 33
    anlamını kendimize göre yonttuğumuz, evirip çevirdiğimiz tanımlamalardan sadece biri. kahvelerde trabzonspor'un 3 büyükler ile maçlarına derbi tarifesi uygulamak isteyen bir parlak zekalının icadı olabilir.

    yine de derbi aynı şehrin takımları arasında oynanan maçlara denir. gençlerbirliği-ankaragücü maçları için ankara derbisi diye yazan gazeteler galatasaray-kasımpaşa maçı için istanbul derbisi yazmaz. her zamanki gibi. yani nasıl işimize geliyorsa öyle.
  • 35
    derbiler çeşitlendirilebilir..

    aynı şehrin takımları arasındaki maçlara derbi denildiği gibi, ülkenin en güçlü takımlarının karşılaşmalarına da derbi demek pek mantıksız sayılmaz..

    yurt dışında derbi diye tanımladığımız çoğu karşılaşmanın öyküsü farklıdır.. kimilerinde din - mezhep farkı vardır, kimilerinde asker - polis desteği vardır vb.

    ancak yine de, aynı şehrin takımlarının karşılaşmaları, daha da bir dolduruyor derbi kavramını..
  • 36
    -- alıntı --

    top 5 rivalries in football:

    5. fenerbahce vs galatasaray

    fenerbahçe sk versus galatasaray sk is a turkish football rivalry involving two of the most successful clubs in the süper lig. it is also a local derby, one of many involving istanbul clubs.

    4. internazionale vs milan

    derby della madonnina, or the milan derby as it is sometimes known, is a football match between the italian clubs associazione calcio milan and football club internazionale milano.

    3. liverpool vs manchester united

    the history between liverpool and manchester united is one of the most significant sporting rivalries in football, sometimes referred to as the north west derby.

    2. boca juniors vs river plate

    superclásico is the name used to describe the football match in argentina between buenos aires rivals boca juniors and river plate.

    1. barcelona vs real madrid [el clasico]

    the rivalry between fc barcelona and real madrid, in spain, is generally considered to be the biggest in football, from the start the clubs were seen as representatives of two rival regions in spain.

    -- alıntı --
  • 40
    derby della lanterna: deniz feneri derbisi. genoa ve sampdoria arasında oynanır.
    derby della madonnina: madonna derbisi. adı milan katedrali'ndeki madonna heykelinden mülhem. inter milan ve ac milan arasında oynanır.
    derby della capitale: başkent derbisi. ss lazio ve as roma arasında oynanır.
    derby della mole: mole derbisi. ismi torino'daki mole antonelliana adlı meşhur binadan geliyor. juventus ve torino arasında oynanır.
    derby della scala: scala derbisi. ismi verona bölgesinin soylu scaligeri hanedanlığından geliyor. chievo ve verona aynasında oynanır.
    derby d'italia: italya derbisi. birbirlerinden nefret eden juventus ve inter takımları arasında oynanan maçlara verilen isim.
    derby del sole: güneş derbisi. napoli ile roma arasında oynanır.
    derby dell'appennino: apenin derbisi. bologna ve fiorentina arasında oynanır.
    derby delle due sicilie: iki sicilyalı derbisi. palermo ve napoli arasında oynanır.
    derby delle isole: adalar derbisi. palermo ve cagliari arasında oynanır.
    derby di sicilia: sicilya derbisi. palermo ile catania arasında oynanır.
    derby dello stretto: boğaz derbisi. ismi messina boğazı'ndan geliyor. reggina ve messina arasında oynanır.
    derby dell'emilia: emilya derbisi. bologna ile parma arasında oynanır.
    derby dell'enza: enza derbisi. diğer bir ismi de derby del grana'dır ki parmesan peyniri derbisi anlamına gelir. parma ve reggina takımları arasında geçer.
    derby di bergamo: bergamo derbisi. atalanta ile albinoleffe arasında oynanır.

    edit: harry kewell the wizard of oz'a teşekkürler.
  • 44
    90'lı yıllarda çocuk olanların gerçek tadını bildiği,
    günümüzde pek de anlamı olmayan,
    gerçekten büyük takımların, pek de büyük olmayan maçları...

    derbi.

    aslına bakarsanız, elbette ki bir tıraş bıçağından fazlası,
    ama işte, o kadar, çok da fazlası değil.
    çocukken, uyanır uyanmaz heyecanı hissedilmeye başlanan o büyük maçların verdiği duygu yok artık.

    sırf gol atma hırsından dolayı gözünden yaş gele gele sahada koşan eski topçular kalmadı artık.
    kemik sesi yerine cancanlı kramponların birbirine sürtünmesinin gıcırtısı var yeşil sahalarda.
    sonucu önceden belli maç yığınları arasında,
    hafta sonları beyni biraz olsun boşaltmak için izlenen programlara döndürdüler, sağolsunlar...

    her işin, her zevkin içine ettikleri gibi,
    neye el attılarsa kuruttukları gibi,
    futbolu da katlettiler.

    öyle olmasa,
    dün akşamki dünya kupası kurasında saçma sapan ülkelerin isimleri yerine bizim adımız olurdu belki.
    dünyanın en uçuk fiyatlı milli takım hocası maaşını ödememize rağmen ortada ciddiyetsiz bir milli takım vardı,
    üzülmüyorsun da, memlekete de kıyamıyorsun be kardeşim.
    neyse, şu an konumuz; derbi.

    güncel siyasi havaya göre şekil alarak hareket eden bazı yavşak yöneticiler localarında yengeç kemirecekler yine akşam,
    hakemi eyyam peşinde koşacak, çift taraflı hak yemeler görülecek muhtemelen,
    oyuncular iyi top oynamak için değil, galibiyet primi almak için koşacak yine.
    primsiz çıkacaklar ise yeni sözleşme kovalamak için belki...
    2 aralık 2017 bjk gs derbisinden beklentim budur, fazlası değil.

    memleket soyulmuş, soyana değil de itiraf edene küfürler ediliyor.
    bu akşam maçın oynanacağı statta locası var, ana avrat sövülen rüşvetçi / itirafçının.
    2016'da o locayı alırken pek kıymetliydi kendileri, vatanseverdi.
    bugün, malum kesim tarafından nedense birden, hemen hain ilan edildi.
    e kardeşim, bu herif zaten "hain" ve "rüşvetçi" değil miydi?

    durun durun, kandırıldık hikayesi yine, şimdi hatırladım.
    neyse, konuya dönelim...

    puan farkını açan bizim takımın yabacıları dert oldu bir ara ekrandakilere,
    şeytanlar programlara çıktı, "istiklal marşı'nı bilen oyuncu yok" falan dedi tuhaf saçlı,
    lobiciler sahne aldı, paçalarından çekilmeye başlandı başarılı takım.

    çok ilgisi varmış gibi, memlekette bir parti lideri, çıkıp bizim yabancılara laf etti,
    çok lazımdı kendisinin gereksiz görüşleri, koltuk deyneğimize yaslandık onu dinlerken,
    çektik sineye.

    puan farkı açıldıkça eyyam arttı,
    dekoder satma derdinde olanlar harekete geçti hemen,
    tadı tuzu kalmadı mücadelelerin...
    türk'ü, katarlısı yok tabi mevzu para olunca bu işlerde.

    derbi sözde, ama konuşulan konular bunlar işte...
    futbol ülkesi olmak belki çok zordu, ama en azından adam akıllı bir ülke olabilseydik.

    bütün bu karanlığı dağıtabilir bizimkiler.
    akşam alınacak bir galibiyet, en azından bir süreliğine, dört bir yanın sesini kesmeye yeter.

    memleketten umudum yok belki ama,
    takımdan var anasını satayım...

    eski derbi maçların tadını alabilmek dileği ile, haydi bakalım...
  • 45
    kazanmak için sert oynamak şart. bizim de bu maçları sert oynamamız gerekiyor doğru da biz 25 şubat 2018 beşiktaş fenerbahçe maçı'ndaki gibi sert oynasak her maç daha 30. dakikadan 10 kişi kalırız. zira sevgili cüneyt çakır 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçında daha ilk yarıdan bize 3 sarı göstermişti bile. maçı da 4 sarı 1 (çift sarıdan) kırmızı ile tamamlamıştık. maalesef artık derbilerde hakem çok belirleyici olmaya başladı.
  • 47
    17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçında kavga, kaos, kırmızı kart bekleyip de göremeyen 3. şahıslar çıkmış televizyonlarda futbol çok kalitesizdi diyorlar. bunların içinde 3. taraf olmayıp fenerbahçeli olanlar da var çünkü gerilim işlerine yarayacaktı.

    galatasaray çok şuurlu ve sakin kalarak gerekeni yaptı, tek eksik bitiricilikti.

    tiner bağımlıları kendi futbollarını kaliteli sanıp bu tarafa sallıyor lakin futbol onların anladığı şey değil.
  • 49
    bazen maç başlamadan kazanılır.

    hatırlayın malum kulübün stadında psikolojik baskı için oyuncularımız ısınırken neler yapılıyor? adamlar ya mor menekşe çalıyor ya nuri alço operasyon müziği.

    çok mu zor bizim sahada bunlar ısınmaya çıktığında fener ağlama çalmak ya da telgrafın telleri çalmak?

    psikolojik üstünlüğü birilerine hatırlatmanın zamanı geldi.

    (bkz: 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 50
    türkiye'de aslında sezonda 6 tanedir. diğer maçlar, mesela trabzon'un, hadi zorlayıp başakşehir'i de katalım -ne alakaysa- efendime söyleyeyim kasımpaşa-karagümrük falan, tam olarak derbi olarak görülmüyor bizde. türkiye liginde 3 büyükler arasında, yani galatasaray-fenerbahçe-beşiktaş maçları, oynanan maçlara bakınca, sezonun sonunda oynanan derbi, yani sezonun son derbisi yüzde 90 şampiyonu belli ediyor. o son derbide oynayan takımlardan birisi şampiyon oluyor sezon sonu.

    ekşi'de bir yazar bahsetmiş, çok da haksız değil, dikkatimi çekti paylaşmak istedim.
    https://eksisozluk.com/...uk-iliskisi--4850445

    mesela geçen sezon olmadı bu. bjk-fb vardı 33. hafta ama şampiyon olmadı ikisi de. hatta başakşehir'in oynadığı son büyük, zorlu denebilecek maçı bizleydi ama maç 29. haftadaydı, daha 5 maç vardı bitime.
App Store'dan indirin Google Play'den alın