bu sezon yaşadığımız şeyin adı deplasman fobisi midir onu bile bilemiyorum.
maça çıkarsın gümbür gümbür topunu oynarsın her seferinde ama sende bi kere bir fobi oluşmuştur, oyuncularda olumsuz bir hava bir korku oluşmuştur. rakip 2 kere gelir oyuncularının eli ayağına dolanır yada şans yanında olmaz golü yersin. hep tekrarlar bu döndü kendisini. bence deplasman fobisi budur. mesela kadıköy'de kaybettiğimiz maçların çoğu bir deplasman fobisi örneğidir.
ama bizde sorun bu değil. biz bu sezon deplasmanda direkt olarak top mop oynamıyoruz.
maicon pereira roque: tt arena'da müthiş konsantre oluyor, hantallığının zaaflarını doğru pozisyon alarak kapatıyor. deplasmanların ise tamamında dany nounkeu gibi canlı bombaydı.
mariano ferreira filho: tt arena'da bekten oyun kurar, pozisyonlar hazırlar, tren gibi çalışır. deplasmanlarda sahada yok. o kadar yok ki yeni malatyaspor maçında aly cissokho'ya asist yaptırdı.
sofiane feghouli: tt arena'da bi istikrar yakalayamadı belki ama zaman zaman oyun zekasını koydu kanadını iyi işletti. deplasmanlarda saman alevi gibi parladığını bile görmedim.
bafetimbi gomis: tt arena'da askerden yeni gelmiş gibi oynuyor. kaleciye pas atıyorlar kalecinin üzerine koşuyor, savunmadan top şişiriyorsun rakip stopere panter gibi saldırıyor. trabzonspor maçında ekmeğini taştan çıkartıp gol attı. deplasman? rakip stoperlerin arasında öylece bekliyor. çıkıp 2 kafa topu aldığı bile nadir oluyor.
younes belhanda:tamam çok kötü değil belki deplasmanlarda ama tt arenadaki coşkusundan da eser olmuyor.
bizim olayımız deplasman fobisi değil. fobi dediğin çabalarsın çabalarsın ama sonuç alamazsın. bi şanssızlığın vardır bir türlü kıramazsın budur yani. bizim sorunumuz çabalayıp karşılığını alamamak, şanssızlığı kıramamak değil. bizim sorunumuz tribünde sarı kırmızılı 55000 kişi bağırmayınca konsantrasyonu, eforu düşen, antreman maçındaymış gibi aheste takılan topçular. 7 kişi ile savunma yapan rakibinin kalecisi 1 tane bile kurtarış yapmadan maçı bitirmiş. bunun adı deplasman fobisi olabilir mi?