• 653
    oyuncularının potansiyeline guvenmesinin ceremesini çeken takim. aldıkları bütün oyuncular için potansiyeli yüksek diyebiliriz ama ziyech ve birazda chillwell hariç olmuş oyuncu yok. pulusic potansiyel, mount, abraham, werner vs. 2-3 tane olmuş oyuncuları olsaydı veya pep gibi potansiyeli işlemeyi bilen bir hocalari olsaydı isler çok farklı olurdu.

    düştükleri durumu az buçuk tahmin etmişim...

    (bkz: #2905284)
  • 655
    sacma sapan bir teknik direktör değişikliği yapmış ingiliz futbol kulübü.

    galatasaray da olsa, chelsea de olsa, ne kadar başarısız olunursa olunsun, bir efsaneye böyle veda edilmesine karşıyım. beklersin sezon sonunu, gerekirse yeni hocayı bile açıklarsın ama böyle ayıp etmezsin. üzüldüm açıkçası.
    bak manu'ya, sabrettiler solskjaer'e şimdi ne durumdalar.

    bu şekil bir hıyarlığı da tuchel'i getirmek için yapmak da ayrı bir aptallık.
  • 657
    https://twitter.com/...939204371873800?s=21

    twitter resmi hesaplarından attıkları ilgili tweet ile akıllara direkt olarak abdullah hunter hocamın ntvspor'a çıkıp 2 saat boyunca galatasaray maçını nasıl kazandığını stalingrad muharebesini kazanmışçasına tavırlarla anlatmasını getiren olay. alt tarafı bir maç kazandınız bu neyin şovu be kardeşim. insana zorla atletico madrid destekletiyorsunuz.
  • 658
    bu takım için "ikinci takımım" demek istiyorum fakat asla doğru bir ifade olmayacağını da biliyorum. galatasaray'ın ardına başka bir takımı, galatasaray'ı sevdiğim gibi koyamıyorum. "ikinci takım"ım diye bir şey olması için, oranın havasını solumam, tarihini bilmem, yaşamam gerek. chelsea ingiltere takımı. aynı hissiyatı asla veremeyeceğini biliyorum. fakat, ne zaman "ikinci takımın ne" diye sorsalar (ki bu soru çok nadir sorulur, genelde yabancılarla konuşurken türkiye dışında hangi takımı desteklediğim soruluyor) chelsea diyorum.

    ikinci takımım olamayacak biliyorum fakat türkiye dışında uğruna kayda değer bir şey hissettiğim bir takım varsa o da chelsea.
    garip bir hikaye olabilir ama bu takıma olan sevgim ya da bağım şöyle başlamıştı:

    ben, mahallede büyüyen ve erken 2000'lerde çocuk olan her memur çocuğu gibi, futbol ile büyüdüm.
    babam, zekasına hayran olduğum bir adam. kaba değil, istanbul beyefendisi kibarlığı var üstünde. şiddet ile bağı neredeyse 0.
    şiddetle sevdiği ve takip ettiği bir şey vardı tabii ki, en azından ben büyürken gördüğüm. galatasaray. futbol.
    beni galatasaraylı yapan babamdır. ilginç bir şekilde, baba tarafımın hepsi galatasaraylıyken, anne tarafımın çoğunluğu da fenerlidir.
    babamdan futbolu, galatasarayı öğrendim. ve galatasaraylı oldum.
    sonra büyüdüm. mahallenin amatör futbol kulübüne yazıldım. futbol oynamaktan çok keyif alıyordum.
    beni, mahallenin amatör futbol kulübüne yazdıran, bunu istememi sağlayan ise babam değildi.
    mahalledeki abilerimizdi. 2 tane abimiz vardı. ikisi de futbolcu. biri ondan önce bıraktı, ama diğeri devam etti. iyi topçuydu.
    onlar sayesinde mahallenin "bebeleri" olan bizler, bu kulübe yazıldık. bu adamlarla gerek saklanbaç oynar, gerek onların hikayelerini dinlerdik.
    mahalle abileriydiler işte. ama öyle kavgacı, serseri adamlar değillerdi. akılları başlarında adamlardı. şanslıydık.
    memur çocuğu olmanın getirdiği bir şey daha var, yazlık... yazları izmir'e giderdim. bütün yaz mahalleden uzaktım. bu şu demekti; benim arkadaşlarım tatilde birbirileriyle zaman geçirirken, top oynarken, samimileşirken, anı biriktirirken, ben izmir'de yalnız, birkaç arkadaşı olan, içen sıçan, küçük yaşta "yazlıkçı kızlar" rüzgarına kapılan bir elemandım.
    bir yaz daha bitti, yılını hatırlamıyorum. bir geldim, her zaman top oynadığımız yerde "antreman sahasına gider" yazıyordu. tebeşirle yazılmış :)
    dedim lan noluyo! ne antreman sahası?
    tabii arkadaşlar da "olm sen yokken burda çok acayip şeyler oldu lan hahaha xd" kafasında takılıyorlar, aaa sen bilmiyor musun tabii izmirdeydin falan muhabbetleri dönüyor. hahah. ulan hatırlayınca gülümsedim.
    mesele şuymuş; bizim "sokak" illegal bir takım kurmuş arkadaşlar.
    oldschoolun babası lan! plan şu: sokak aralarında antreman yapıyoruz. antreman taşlarını dizip antreman sahasını hazırlıyoruz.
    formaları mahallenin terzisine diktiriyoruz. (bunu hiç yapmadık, ama plan buydu)
    her oyuncunun adı oyuncu kayıt defterinde olacak. (o abilerimizden birinin okul defteri)
    ilk önce kulübün logosu, ismi, kuruluş tarihi, sloganı.
    sonra oyuncu listesi. ad, soyad, boy, kilo, yaş, kullandığı ayak. mevki. hepsi!
    her oyuncu için özel antreman kartı oluşturulacak. vesikalık fotoğraf yeri bile vardı. bunların hepsini o iki abimiz hazırladı.
    antreman kartında isim soy isim mevki doğum tarihi falan yazıyordu.
    hatta mührümüz bile vardı lan. okul silgisi üzerinde pilot kalemle çizilmiş, her vurulmadan önce pilot kalemle şöyle bir güzel yenilenen mühür.
    o defterde, antreman kartlarında vardı bu mühür. diğer mahallenin çocuklarıyla anlaşıp maçlar yapıyorduk. amacımız çıktığımız tüm maçları yenmekti.
    yan mahalle ile aramızda tatlı bir rekabet bile olmuştu. seri halinde maçlar yapardık.
    oldshool oğlum! ah ulan :)
    bu abilerimiz bize kulüpte öğrendiklerini anlatmak istediler. bize futbolu öğrettiler. en çok hatırladığım kurallardan biri: burun yok!
    burun ile şut çekmek yasak hocam. şut çekeceksen bir hedefin olacak. o hedefe odaklanacaksın. ayak içi? hay hay kardeş. ayak üstü? abanmak da serbest! yeter ki bir amacın olsun. o şut "hebele hübele" diye çekilmeyecek.
    ben ileride oynuyordum. pres yapıyordum deli gibi. pres yapmam da ikinci kuraldı. pres, pres, pres! öndeki adam savunmayı rahat bırakamaz! çok hızlıydım küçükken, "pırpır" denilen tipte bir oyuncuydum. sırf bu yüzden beni sol kanat'a almışlardı ileride mahalle kulübünde.
    bu abilerimiz, gerçekten abilik yapıp bize bu güzel sporu öğretmek istediler. bizi heyecanlandırdılar. kendileri de heyecanlılardı. onlara minnettarım. aslında hiç çıkıp söyleyemedim açık açık. ama bunu sonradan, yaş aldıkça görüyorum. kimi "abi"ler "kardeş"lerini saçma sapan yollara sokuyor, saçma sapan hayatlarına dahil edip o çocuklar için daha iyi olabilecek seçenekleri yok ediyor. kötü abilik ediyor işte lan. abiliklerini sikeyim onların. kimlerden bahsettiğimi mahalle kültürüyle büyümüş ve evde kalmayı sevmeyen her çocuk anlamıştır.
    bu fikir kafama yerleştikten sonra, kulüpte 6 numaraya geçmeye başladım.
    yine ilerideydim, ama santraforun arkasındaydım. defansa da gelmem gerekiyordu. top dağıtmam gerekiyordu.
    bu role o küçük aklımla kafada alışmaya çalışırken, o "abi"lerimizden biri, ki komşum olur, benim bilgisayara cm 03-04'ü kurdu.
    işte arkadaşlar, bu kadar hikayeyi neden chelsea başlığında anlatıyorsun birader, ne diyorsun amk? diyecek olanların yüreğine su serpecek kısma gelmiş bulunmaktayız.

    oyunu kurdum. oyun hakkında hiçbir bok bilmiyorum ve oyun ingilizce. yani, türkçe ama, misal, kaleciyi seçtiğinde "gk" diyor, sol beki seçtiğinde "lb" diyor. aga bunlar ne demek? hiç bilmiyorum.
    özet geçeyim: barcelona ile oynadım biraz rüştü var diye. sonra fark ettim ki milleti iyi dağıtamıyormuşum.
    bu böyle devam etti. hep yeniliyordum. sonra o abilerden biri geldi olm sen napıyosun hep yanlış yerleştirmişsin adamları dedi, bana gösterdi meseleyi.
    haa! dedim.
    kariyeri kapattım. yeni kariyer açıyorum.
    hangi takımı seçsem? ingiltere. güzel. a, arsenal. yok baba. sevmiyorum. uefa finalinde rakipti.
    b, blackburn. tanımam etmem.
    c, charlton, geç.
    c.... chelsea. gel lan. tamam.

    chelsea ile kariyere başladım. oynuyorum, oyuncuları tanıyorum.
    aynı sonbaharda ailem bana doğum günü hediyesi olarak orjin fifa 05 aldı. off, ea kitapçığı ile okulda hava yapmıştım çok.
    ilk başlarda hep türkiye isviçre maçı yaptım. hahaha. o vakitler...
    sonra, chelseayi seçtim ve milana karşı bi maç yapayım dedim. frikik oldu.
    frikik'in başında 8 numaralı bir adam. bi yapıştırdım. laps. doksan.
    aha dedim... bu adam neymiş lan... ben bunu cm'den biliyorum. kim bu adam? bakalım bu adama bir.
    frank lampard. en baba zamanları. genç lampard. ortalığın amına koyuyor. chelsea ile şampiyon oldu.
    sonra bir daha şampiyon oldu.
    ben bu takımı izlerim arkadaş dedim.
    yıllar boyu takip edebildiğim kadar takip ettim.
    drogbanın ve lampardın harika goller attığı everton deplasmanını canlı izledim.
    esien ve iniestanın gol attığı, hakemin rezalet olduğu maçı evde bağıra çağıra izledim. hatta babam "sana ne oluyor sen ingiliz misin sanki" demişti.
    ertesi gün okulda arkadaşlar "noldu lan yendiler sizinkileri" diyordu.
    vay aq dedim ben bu takımı seviyorum galiba... hani böyle hoşlandığın kızdan hoşlandığını fark edersin ya. o şekil bi şey oldu bana.

    münihteki finali, şampiyonlukları takip ettim.
    buraya gelirken de, nickimi lampard reise adadım. o zamanlar hala taş gibi top oynuyordu lamps.
    bu entryi yazma sebebim de şu, tuchel ile yakalanan formu görüp, ah ulan çektim.
    lampard chelsea için güzel bir hikaye olabilirdi. bence erken davranıldı. lampard ileride geri dönecektir. buna eminim.
    kendini geliştirip, tecrübe kazanıp dönecek.
    hayatta bazen bazı şeyler, "filmler"deki gibi olmuyor işte.
    kulüp efsanesi kulübe teknik direktörülüğünün ikinci yılında dönüp, onu şampiyon yapamıyor.
    olmuyor, bazı şeyler yerine oturmuyor.

    güzel bir hikaye olabilirdi.
    umarım, bu hikayem de güzel olmuştur. içimden geldi sabah sabah.
  • 665
    premier league’de ilk 4 yarışı verirken aynı zamanda şampiyonlar liginde de yarı finale kalan takım.

    --- alıntı ---

    2021-22 sezonunda süper lig şampiyonunun gruplara direkt katılım hakkı olmayacak fakat bir istisna ile:

    2020-21 sezonu süper lig şampiyonunun, 2021-22 şampiyonlar ligi gruplarına direkt gidebilmesi için, o sezon devler ligi'ni kazanan takımın kendi liginde de turnuvaya katılım bileti alması gerekiyor. bu durumda, 11. sıradaki ülkenin şampiyonu gruplara direkt gidiyor.

    --- alıntı ---

    özetle: chelsea bu sezon premier league’de ilk 4’e kalamayıp, şampiyonlar ligini kazanırsa; türkiye ligi şampiyonu 2021-22 sezonunda direkt olarak şampiyonlar ligi gruplarına kalma hakkı kazanamayacak.
  • 667
    teknik direktör etkisinin güzel bir örneğini sergileyen takım. frank lampard ile inişli çıkışlı vasat bir performans gösterirken aynı oyuncularla thomas tuchel ile real madrid'i eleyip şampiyonlar ligi finaline çıkmak üzereler. werner kötü, havertz balon çıktı, mount genç, kante bitmiş demediler, hepsinin performansını maksimize eden bir hoca ile anlaştılar.

    (bkz: 5 mayıs 2021 chelsea real madrid maçı)
  • 670
    2020-2021 sezonu şampiyonlar ligi finalisti. çoğu sporsever oyunu dolayısıyla manchester city'i favori olarak görse de kupayı chelsea'nin alacağını düşünüyorum.
    chelsea bana göre şampiyonlar ligi'nde son 15 yılın en iyi ingiliz takımı. hep beklentilerin üstünde performans gösterdiler. mevcut seviyelerinin üstüne çıkmayı başardılar. son birkaç senede ingiliz takımları aşmış olsa da bundan önce ingiliz futbolunda büyük bir çöküş vardı. evet, premier lig hep zevkli ve marka değeri yüksek bir ligdi ama konu şampiyonlar ligi olduğunda bu ligin takımları istenilen seviyelere çıkamıyorlardı. işte bunun aksini iddia edebileceğimiz bir numaralı takımdı chelsea. özellikle drogba, lampard, cech gibi isimlerle kurdukları kadroları korkutucu ve oyunu ne olursa olsun rakip takımları endişelendiren bir yapıya sahipti. sadece 11/12 sezonunda roberto di matteo ile kazandıkları şampiyonlar ligi kupası için değil, katıldıkları her sezon gösterdikleri performansları dolayısıyla bu takımın çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz sanırım. bir zengin tarafından alınıp da cl'ye bu kadar iyi uyum gösteren nadir kulüplerden bir tanesi chelsea. bu konuda bir tebriği hak ediyorlar. belki de ait olmadıkları bir lige uyum sağlamayı başarıp güzel bir birikim oluşturdular ve bana kalırsa bugün chelsea; city, psg, yeni model milan vs. gibi birçok "paralı başkan" takımına göre daha iyi bir "cl" takımı. elimde net bir veri olmasa da son 10-15 senede en fazla çeyrek finale ve üstüne çıkan takımlar galiba.

    finalde city'e nazaran en büyük artıları şampiyonlar ligi tecrübeleri olacak. her ne kadar united, liverpool kadar köklü ve şanlı bir kulüp olmasalar da büyük bir cl birikimlerinin oldukları açık. bu seviyeleri city'den daha fazla oynadılar ve 11/12 sezonunda didier drogba ve petr cech'in sahneye çıktığı epik bir bayern-chelsea karşılaşmasından galip olarak ayrıldılar.
    dolayısıyla zor bir maç olacaktır. city'nin rahatlıkla kazanabileceği bir maç olmayacaktır. kupayı chelsea'nin kazanma ihtimalini de daha yüksek görüyorum.
  • 671
    kura şansı ile 2020-2021 sezonu şampiyonlar liginde finale kalan takım. tabii ki emeklerini küçümsemiyorum ancak rakibi manchester city'nin olduğu taraftan herhangi bir takımla eşleşseydi bence bırak finali yarı finale bile kalamazdı diye düşünüyorum. kendi liginde ilk dörde bile girmekte zorlanan bir takımın nasıl olur da şampiyonlar ligi şampiyonu olacağı merak konusu. bu kupanın ya ismi değişmeli ya da katılım şartları değişmeli. özellikle bayern münih, psg ve city bu kupanın en güçlü takımlarıydı ve hiçbirisiyle karşılaşmadan finale kalabildiler. finalde city'nin rahat bir şekilde kupayı alacağını düşünüyorum, umarım da öyle olur.
  • 672
    şampiyonlar ligi finalini manchester city'ye kaybetse bile bu sezon gösterdiği başarı takdire şayan.

    tuchel bitiricilik yönünde sıkıntı çeken takımını geldikten sonra müthiş bir seviyeye yükseltti. lampard sonrasında teknik direktör farkını da ortaya koydu. lampard genç oyuncuları takıma ekleyerek dinamızım katmıştı ama takım ve hoca toyluğundan dolayı başarılı olamıyordu. tuchel geldi ve yanında olgunluk getirdi.

    öte yandan chelsea'de nasıl bir organizasyon varsa kim sezon başında gelmiş, kim ortasında gelmiş fark etmiyor.

    adamlar sonradan gelen avram grant ve di matteo'yla bile şampiyonlar ligi finali oynadı. şimdi de tuchel. bu kadar istikrarlı kulüp başarısı tesadüf olamaz. genelde teknik adam değişikliği kısa dönem olumlu etkili gösterse de sezonu iyi bitirmeyi pek sağlamaz. geleceğe yatırım olarak görülür. chelsea nasıl ediyor, yapıyor, şampiyonlar ligi finallerine kendini atıyor. city'nin bu sene ilk defa yapabildiği şey chelsea için alışkanlık. finali kazanırlarsa da şaşırmam.
  • 674
    premier lig'de son 4 maca girilirken sampiyonlar ligi potasinda, 4. siradalar. 5. siradaki west ham united ile aralarinda 3 puan var. isin ilginci son 4 maclari soyle;

    vs. city (d)
    vs. arsenal
    vs. leicester
    vs. aston villa (d)

    buna karsin hemen altlarindaki west ham united'in maclari cok daha kolay. neredeyse everton haricinde puan kaybedebilecekleri bir maclari yok.

    vs. everton
    vs. brighton (d)
    vs. west brom (d)
    vs. southampton

    kalan maclara bakildiginda west ham'in altina dusme ihtimalleri hic de dusuk degil. hatta cok yuksek ihtimal. bu nedenle tekrar sampiyonlar ligine gidebilmeleri icin sampiyonlar ligi finali'ni kazanmalari en kestirme yol. tum varlarini yoklarini bu maca vermek isteyeceklerdir ancak ben yine de city'i gecebileceklerini dusunmuyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın