resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 1702
    sanırım son günlerde bu konuda pozitif ya da negatif entry girmek bir yana, resim paylaşmak bile ortalığın alevlenmesine sebep oluyor.

    zaten sözlükte son zamanlarda bir sinir hali, dokunsan patlayacağım durumu var. demin yaş gruplarına baktım da 599 yazar ile 18-24 arası yazarlar çoğunlukta. şimdi ufak ufak bahar geliyor, hormonlar kıpırdanmaya başladı. heyecan oluyor ister istemez insanın içinde. özellikle de genç güruhta. yanlış anlaşılmasın; sinir halinin sebebini yaş gruplarına bağlamayacağım ama bu ''çıtkırıldımlık'' ya da ''herkese ve her duruma verecek cevabım vardır'' mentalitesi en çok bütünlüğümüze zarar veriyor gibi. ve bu da biraz daha olgunlaşma çağındaki insanların hareketleri gibi. kimseye yaşından mütevellit dem vurduğumuz yok. ama gençlere sakin, büyüklere de sabırlı olmayı öneriyorum. lincoln'e de şunu öneriyorum;

    kardeş!!!

    ya soğuk ol ya sıcak,
    çık bir demeç ver; galatasaray tü-kaka de, ya da benim kalbim hep orada olacak,
    ya ilk baştan alıştırdığın gibi hevesleri kursak da bırak, ya da sil hafızamızdan bir şekilde kendini,
    ya umduğun patlamayı yap, ya da şanlı galatasaray tarihinde silikçe anılsın adın,
    bir şey yap, iyi ya da kötü.

    ama sen ne yaparsan yap biz unutacağız. iyiyi de, kötüyü de.
    eğer gitmek tercihin ise gittiğin yerde kal.
    eğer döneceksen ''profesyonel'' olarak bitti o iş.
    senle tek alakamız transferinden kasamıza girecek para.
    o para ile mustafa sarp'ın, arda'nın, kewell'ın parası ödenecek belki.
    galatasaray ile alakan budur.
    sözlükle ise;
    saç telinden, kıçına futbolcuyu her şeyiyle ilahlaştıran taraftar da var, ilahlaştıralacak adamı itin götüne sokan da.
    sen hep aralarda bir yerde olursun merak etme.

    daha önce de dedik de dinletemedik; yorgan gitti kavga da bitsin artık.
  • 1703
    en ofsayt entrylerim arasında bu şahsın olması beni derinden yaralamıştır. zira kendisine ait hiç bir şeyi kabul etmemekteyim. adını anmayacağım insanların başında gelmektedir. olur da bir gün "lan coşkun bize gel hatunlar bizi bekliyor", "içkiler benden" dese dahi arkama bakmadan çeker giderim. hatta içkiyi bırakır kadınlara ilişmem bile*. bu şahsa ait hiç bir duygu beslememekteyim, kendisi benim için etkisiz elemandır. bu arada meğer ne kadar çok seveni varmış arkadaş.

    **

    edit: imla
  • 1705
    gerçek adı " cassio de souza soares " olan lincoln, 22 ocak 1979 tarihnde brezilya'da doğdu. henüz dokuz yaşındayken mineiro tarafından keşfedilen lincoln, 1997 yılından 2001 yılına kadar bu kulübün formasını giydi. 2001 yılında bundesliga ekiplerinden kaiserslautern’e transfer oldu.

    kaiserslatuern'de oynadığı ilk sezonda 21 maçta, 8 gol kaydeden lincoln tüm kaiserslautern kariyeri boyunca 54 maçta 16 gol attı.

    2004 yılında schalke 04’e transfer olan lincoln 2004 - 2005 sezonunda takımının almanya lig kupası’na ulaşmasında büyük rol oynadı. bu sezon oynadığı 28 maçta 12 gol atan lincoln takımını bundesliga ikinciliği ve almanya kupası finaline taşıdı. 2004-2007 yılları arasında çıktığı 83 maçta 40 gol kaydeden lincoln, bundesliga’daki son sezonunda 23 karşılaşmada, 3 gol ve 13 asist kaydetti.

    2007 yılında galatasaray'a transfer olan lincoln yaşadığı ilk günleri " tanrı beni ait olduğum yere gönderdi " sözleri ile anlatıyordu. ilk 2 resmi maçında gol ile buluşan lincoln, sakatlıklar nedeni ile inişli çıkışlı bir sezon geçirdi. oynadığı 24 maçta 8 gol 8 asist ile oynayan lincoln asıl gücünü 2008 sezonunda skibbe'nin takımın başına gelmesi ile birlikte buldu. takım düzeninin tam anlamı ile lincoln'ün üzerine kurulması sonucu alıştığımız performansına dönen lincoln 2008-2009 sezonunda 23 maçta 8 gol ve 16 asiste ulaştı.

    favori rengi : beyaz

    favori yemeği : pirinç pilavı, patates, fasulye

    favori filmi : the shawshank redemption

    favori tatil mekanı : brezilya'nın herhangi bir şehri

    favori müziği : samba, axé ve dans müziği

    favori takımı : atlético mineiro

    en büyük zevki : hergün yeni şeyler öğrenmek

    hobileri : su sporları, su kayağı

    idolü : taffarel

    başarıları;

    2005 almanya federasyon kupası şampiyonluğu " schalke 04 "

    2004 almanya lig kupası şampiyonluğu " schalke 04 "

    2004 ıntertoto kupası şampiyonluğu " schalke 04 "

    2005 yılın en iyi futbolcusu " schalke 04 "

    2006 yılın en iyi 5 futbolcusundan biri " schalke 04 "

    2006 almanyada son 20 yılda oynamış en iyi 10 futbolcudan biri " schalke 04 "

    2006 uefa kupası yarı final " schalke 04 "

    2008 türkiye kupası yarı final " galatasaray "

    2008 turkcell süper lig şampiyonluğu " galatasaray "

    2009 türkiye süper kupası şampiyonluğu " galatasaray "

    sırası ile karıyeri şu şekildedir. atletico mineiro (50 maç 6 gol) kaiserslautern (54 maç 16 gol) schalke 04 (88 maç 32 gol) galatasaray (67 maç 19 gol) ve palmeiras.

    tanım: 2007-2009 sezonları arasında kulübümüz galatasaray'da futbol oynamış. gaziantepspor ve hertha berlin maçları olmak üzere 2 kez kaptanlık pazubandını takmıştır.

    not: bunu bir zamanlar kendisi için yaptığım sayfaya biografi olarak yazmıştım. alın bakın lan adam neler yapmış demek için değil. biraz bilgi verici entry girersek alttaki yorumlar da öyle devam eder ve bu başlık sona erer düşüncesiyle yazdım.

    sayfa; http://www.myspace.com/thebestlincoln
  • 1711
    "tanrının olmamı istediği yerdeyim " sözünü kendisinin söylediğini zannedenler var. reklamcıların oyunlarına gelmeyin.

    --- alıntı ---

    tartışmalı sporcularımızı gereğinden fazla övmeyin veya yermeyin.
    en güzel örnek: elbette lincoln. lincolncü olmayın ve şunu unutmayın: yanlış olsa bile, hagi ile alex kıyaslanabiliyorken, lincoln, burun kıvırdığımız alex ile kıyaslanamaz bile.
    bu taraftar arif kocabıyık’ı gördü. yetenek olarak lincoln, arif’in tırnağı olmaz. (bkz: #333961)

    --- alıntı ---

    (bkz: #336219)
  • 1713
    lincoln başlığını 79 sayfaya "adını duymak istemiyorum, böğğğğ geldi filan artık. yirenç bu adam, bak galatasaray hakkında şu kadar, hagi hakkında bu kadar entry var inanılır gibi değil" diye ağlamaklı entry girenler getirdi farkındaysanız?? 2000'e yakın entryden %70'ini "lincoln başlığını görmek istemeyenler" hakkında bu kadar entry girmesinden rahatsız olanlar oluşturuyor. iyi de canım sözlüğüm, bu tezat değil mi? "lincoln başlığı şu kadar oldu bu kadar" yazmayıp da gidip de hagi hakkında galatasaray hakkında entry girseniz, inanın şu an lincoln hakkında taş çatlasın 25-30 sayfa olurdu.

    tanım: en çok kendine yazık eden galatasaraylı eski futbolcu.
  • 1714
    sebebini anlamadığım bir şekilde hala özlenen futbolcudur. tekniktir, şutları güzeldir, pasları şahanedir ama hiç bir zaman koşmaz, mücadele etmez, herşeye küser, sadece parasını almaya bakar, takımın hiç bir zaman zor anında sorumluluk üstlenmez. hagi ile kıyaslanması zaten hagi'ye yapılan bir ayıptır. isteyen alex'le kıyaslar ama eğer alex'in karakterinin yarısına sahip olsaydı belki hagi'den bile daha iyi olabilirdi ama olmadı.
  • 1717
    entry'i okumadan önce yazarına bakma alışkanlığı olanlar için söylüyorum; önyargılı olmayınız, zira bu sefer derdim başka. he ama ille de "olacağım" diyorsanız ofsayt butonu sağ alttan baştan ikinci sırada. neyse konumuza dönelim. bugüne dek lincoln hakkında çok yazdım, çoğu da birbirinin türevi tadında entrylerdi. ama bu entryim başka. ne lincolnü delice savunmak, ne de onu sevmeyenlere laf sokuşturmak vb.

    futbolla ilgilenmeye başladığımdan beri, aklıma takılan, içinden çıkamadığım bir sürü mesele var. ama asıl aklımın sınırlarını zorlayan, bir türlü çözemediğim ve anlam vermediğim 2 mesele var:

    1. hakan şükür'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.
    2. (gbkz: cassio de souza soares lincoln'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.)

    neyse, konumuz zaten uzun olduğundan çok fazla dolandırmayayım.evet, dün gece sanki başka hiç bir işim yokmuş gibi bu meseleyi düşündüm; cassio de souza soares lincoln.
    her şeyi geçtim, devre arası kamplarına geç katılmasını, bülent korkmaz'a ettiği iddia edilen küfrü, bilinçli olarak gördüğü iddia edilen kartları, sakat olmadığı halde sakatlık numarası yaptı gibi ithamları.. hepsini bir kenara koydum. sadece eldeki verilere bakacağım.

    1. bu adam michael skibbe'yi seviyordu. net, açık. bülent korkmaz'ı sevmiyordu. bu da net, açık.
    2. ligin ilk yarısı (gbkz: skibbe t.direktörlüğünde attığı goller ve yaptğı asistleriyle adından söz ettirirken, 2. dönem takımın başına bülent korkmaz geldi. ve onunla yıldızı bir türlü barışmadı, performansı düştü ve çeşitli skandallarla adından söz ettirdi.
    3. ve bu adam 29.05.2009 günü, sakatlığı bulunduğu için maç kadrosuna alınmadığından ligin son maçını beklemeden 20 valizle ülkesine gitti
    4. lincoln'ün ülkesine gitmesini medya türlü spekülasyonlara alet ederken galatasaray yönetimi bu spekülasyonlara "olağan bir tatile gitti, gelecek" şeklinde yanıt verdi.
    5. futbolcuların olağan izinleri bitti. istanbul'daki 15 günlük kamp başladı. bütün futbolcular geldi, lincoln yok.
    6. 1 gün oldu, 2 gün oldu, 3 gün oldu.. lincoln yok.
    7. galatasaray yönetimi, lincoln'ün her katılmadığı idman için para cezası uygulayacağını açıkladı. lincol yine ortada yok.
    8. 15 günlük kampına sonuna gelinirken lincoln hala yok. ve bunun üzerine galatasaray yönetimi "lincoln pazartesi gününe kadar gelmez ise sözleşmesinin tek taraflı feshedileceğini" açıkladı.
    9. nitekim lincoln pazartesi günü de dahil, ondan sonraki günler de dahil gelmedi.
    10. bunun üzerine galatasaray kulübü, futbolcusu cassio de souza soares lincoln ile yollarını ayırdı. ve başka bir kulübe satarak maddi olarak kazanç sağladı.

    buraya kadar bu 10 madde üzerinde sanırım mutabıkız.

    bu 10 madde'yi papua yeni gine'den gelen, zerre türkçe bilmeyen, daha önce ne lincoln'e ne de galatasaray'a dair hiç bir şey duymamış bir insana tercüme edip okutsanız, sanırım:"sorumsuz, lakayıt bir futbolcu. t.direktörünü de sevmememiş, takımda da mutsuz herhalde. tatile diye gitmiş bir daha da gelmemiş, yönetim satarak en doğrusunu yapmış" vb yorumlardan farklı bir yorum yapmaz.

    ammavelakin biz türk'üz, türkiye'de yaşıyoruz. ve bu ülkede olan biten hiç bir şeye bu kadar düz mantık bakılmayacağının farkındayız.

    türlü çeşit söylenti var gidişiyle ilgili. şimdi diğer açıdan bakalım ve bu çelişkiler yumağını seyreyleyelim:

    lincoln neden gitti sorunsalı

    1. bu adam galatasaraya geldikten sonra verdiği röportajlara bakın.futbolu galatasaray'da bırakmak istediğini söyleyecek kadar sevdiğini ifade ediyor bu kulübü. taraftara hayran, taraftar da ona hayran. bugüne dek böyle bir sevgiyi hiç bir taraftardan görmediğini ve göremeyeceğini söylüyor, bunun da bilincinde. galatasaray'da mutsuz olduğu, takımla anlaşamadığı için geri dönmediği iddiası bu sebepten çok tutarsız.
    2. bu adamın bülent korkmaz'la anlaşamadığı doğru. peki bu yüzden gitti gelmedi desek; bal gibi biliyor sezon sonu korkmaz'ın gönderileceğini. hadi bir ihtimale bakıp dönmez diyelim, ama ardından rijkaard geldi. o zaman bile gelmedi bu adam, demek ki sorun t.direktör falan da değil.
    3. hadi biraz daha hayalperestliğin sınırlarını zorlayalım. kendisinin ifade ettiği gibi; galatasaray'da fazla forma şansı bulamadığı ve ülkesini özlediği için geri dönmedi desek, öncelikle "forma şansı bulamama" olayı ilk yarı için katiyyen geçerli değildir zira "7 gol ve 22 asist" forma şansı bulamayan bir futbolcuya ait istatistikler olamaz. "ülkesini özledi diye geri gelmediği" ifadesi, oldukça tutarsız olmakla birlikte bunca yıl nasıl dayandın sıla hasretine diye sorarlar adama. üstelik "türkiye'de kendimi ülkemde gibi hissediyorum" diyen profesyonel bir futbolcu için oldukça komik bir söylem.

    bu 3 maddede bu adamın neden gittiği sorunsalına mantıklı bir cevap bulunamamıştır.

    peki, bakış açımızı değiştiriyorum ve olaya en olmayacak yerinden bakıyorum:

    * lincoln takımda sevilmeyen, istenmeyen bir futbolcuydu ve yönetim çareyi lincolnü göndermekte buldu. ama medya ve taraftar tepkisinden çekindikleri içinbir plan hazırladılar ve planı lincoln'e anlattılar. plana göre, lincoln çekip gidip bir daha da dönmeyecek, bu sebepten kontratı iptal edilip kendisine başka bir kulüp bulunacaktı. zira bal gibi biliyorlardı ki, lincoln çekip gidip bir daha geri dönmez ise, taraftar ondan nefret edecek, medya lincoln'e sallayacak, galatasaray sk "mağdur" durumda görünecek ve yönetim tereyağından kıl çeker gibi lincoln'den kurtulacaktı. lincoln de bunu kabul etti, etmek zorunda kaldı. 20 valizle ülkeyi terketmesinin başka bir anlamı yoktu. çünkü tatile giden futbolcu için 20 valiz oldukça fazlaydı. lincoln gitti ve anlaşmaya uygun bir şekilde ülkesinden dönmedi, yönetim de formalite olarak siteden üç beş açıklama yaptı, "şu güne şu saate kadar gelmeze şu olur bu olur" falan filan.. hadi buraya kadar en absürtünden bir takım iddiaları yazdık dile getirdik. allah'ın affına sığınarak bunlar doğru diyelim. ama olmuyor ki, çelişkiler fırlıyor bu hikayenin içinden:

    1. koskoca galatasaray kulübünden bahsediyoruz, bir oyuncuyla yollarını ayırmak için böyle bir oyuna başvuracaklarını düşünmek saçmadır, salaklıktır, saflıktır.
    2. bu iddiaların en abuk subuku da olsa, "her ihtimali göz önünde bulundurma" kuralından yola çıkarak devam edelim, diyelim ki böyle bir plan var ve bu planı kabul edip ülkesine dönen ve türkiye'deki 15 günlük kampa da anlaşmaya uygun olarak katılmayan lincoln o zaman niye ve hangi amaçla galatasaray'ın almanya kampına katılmak istemiştir? bu, anlaşmaya uymadığı için bu "plan iddiası" tutarsız. hesapta lincolnün dönmesi yoktu çünkü. e o zaman nerden bakarsanız bakın, her tez birbirini çürüttüğünden, her iddia bir diğerini sıfırladığından elde var sıfır!

    lincoln 20 valizle tatile gidecek kadar aptal değil.
    lincoln, 20 valizle ülkesine giderken galatasaray yönetiminin "tatile gidiyor" açıklaması normal değil.
    lincoln; frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu bir galatasaray'da oynamak istemeyecek kadar da aptal değil.
    lincoln, palmeiras zımbırtısını deli gibi sevildiği bir kulübe yeğleyecek kadar da aptal değil.

    ama..

    galatasaray'da kalmak istese, 20 valizle terketmezdi ülkeyi.
    galatasaray'da kalmak istese, adam gibi zamanında gelirdi kamplara.
    galatasaray'da kalmak istese, şu an yeşiller içinde değil, kırmızılar içinde olurdu.

    e kalmak istememiş o zaman? ama..

    galatasaray'dan ayrılmak istese, adam gibi anlatır derdini anlatır, anlaşılır kontrat iptal edilirdi.
    galatasaray'dan ayrılmak istese, 15 günlük kampa katılmadığı gibi almanya'daki kampa da katılmak istemezdi.
    galatasaray'dan ayrılmak istese, web sitesine oynadığımız maçlar için "iyi oynadık, hakettik" gibi "biz" ağzıyla konuşmazdı.

    e öyleyse ayrılmak da istememiş?

    açık ve net olan bir şey varsa, o da hiçbir şeyin açık ve net olmadığıdır.

    tek bildiğim cassio de souza soares lincoln denen adam, frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu galatasaray'ı her hangi bir takıma ve ona tanrı gibi tapan bu ateşli taraftarı herhangi bir taraftara değişecek kadar aptal değildir!

    şimdi diyeceksiniz ki, "e o zaman 15 günlük kampa niye gelmedi? niye, niye, niye?" afedersiniz ama, evindeki toplu iğneye kadar, en kibar tabirle; pılını pırtısını toplayıp giden adamın ardından "tatile gitti, gelecek" diye açıklama yapılıyorsa, anormalliği ben önce bu açıklamada ararım, kampa katılmayan lincoln ondan sonra gelir.

    o sebepten dostlar, hiçbir bilgi tam olarak gerçeği yansıtmıyor. hiçbir şeyin kesin olmadığı böyle bir bilgi kirliliğinin tam da ortasındayken;

    "lincoln kötü ölsün gebersin" dersiniz; ilerde bir gün gönderildiği ortaya çıkar, o enrtyler götünüzde patlar.
    "lincoln ah canım, bebem, yirim" dersiniz; ilerde bir gün kendi isteyerek gittiği ortaya çıkar, o netryler götünüzde patlar.*

    ben ne yapsam çıkamadım işin içinden, allah aşkınıza bamya, kabak resimleri falan vermeyin. sadece kendimce çözümleme yapmaya çalıştım, bıkan sıkılan başka başlıklara yazsın. he lincolnü sevmiyor muyum? seviyorum, nedensiz.. ama hayatımda ilk defa lincolnle ilgili bu kadar objektif entry giriyorum, ne olur hacı vallaha bak..

    son olarak sevgili sözlük, bu brezilya dizisi'ndeki* entrikalar çok ilginç çok! dedektif el koysa meseleye, o bile pes edip bırakır. bizi bu kadar muğlakta bırakan kafamızı çorba yapanları da ayrıca kınıyorum.

    cevaplanacak çok soru var sözlük.. var, evet var..

    ama bu işte bir yanlışlık var.. bu hikayenin sonunda bir yanlışlık var..

    ve bir de yalnızlık var ki, hiç sorma..

    saygılar..
  • 1721
    28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçıını mutlaka izleyecek ve galatasaray'ın attığı her golden
    sonra taraftarın coşkusunu gördükçe, o forma altında attığı gollerden sonra yükselen "llliiinnncooolllnnnn
    llliiinnnccoooonnn.." seslerini anımsadıkça; her şeye rağmen sezon başı kampına katılmadığı için köpek gibi
    pişman olduğunu bir kez daha hatırlayacak olan eski futbolcumuz.

    sen de yanlış yaptın, sana da yanlış yapıldı. ama bu yanlışların hesabını o formayı sırtına geçirip aslanlar gibi
    atacağın gollerle sorabilirdin. kaçarak değil.. şimdiyse faturayı aklınca bize kestin ama bedelini ortak ödüyoruz..

    buyrun cenaze namazına..

    edit: belki gelsen bile forma vermeyeceklerdi sana. yönetim kesmişti biletini belki de çoktan.. ama bu bile yetmez
    miydi? .. gelmiş olman.. sadece gelmiş olman.. gerisinin ne önemi vardı ki..
  • 1725
    galatasaray tarihinde, kendisinden çok daha fazla kötü sözü hak etmiş oyuncu mevcuttur. hatta bazıları formamız yıllarca sırtında taşıyıp, sonrasında atıp tutmuştur arkamızdan. bu adam ise medyada yankılananın aksine sessiz sedasız gitmiştir. disiplinsizlik yapmıştır, evet, sorumsuzluk yapmıştır, ona da evet. ancak basında yazılmayan bir sürü sorumsuzluk, disiplinsizlik yapıldığına eminim ben bizim takımda, bazen oynanan oyuna da yansıyor zaten. lincoln kulüple ile sorunlar yaşadı, evet yaşadı, hiçbirimiz çok da ayrıntılı bilmiyoruz, neler bitti neler geçti. ama taraftarla hiçbir sorunu olduğunu sanmıyorum, tam tersine bence lincoln bizleri seviyordu. pek çoğumuz gibi gidişinde, kaçışında vs eleştirdim lincoln'ü, zaten eleştiriyi de hak etti. ama bu kadar düşmanca anılmayı hak etmedi. bana göre lincoln seneler sonra gülümseyerek hatırlanacak bir futbolcudur. mesela ben kadıköy'de onun kadar özgüvenli oynayan bir futbolcumuz daha olduğunu anımsamıyorum. ben skor rahatken "bu taraftar şovu" hak ediyor diye güzel hareketler izlettiren, basın açıklamalarında "sizi 90 dakika izleyen taraftara bunu borçlusunuz" tarzında demeçler veren futbolcu pek hatırlamıyorum. bugün gelsin oynasın kimse demez, zaten bize de yakışmaz kaçanı kovalamak. ama ben kendisini gülümseyerek hatırlayacağım, sevdiğim bir futbolcu idi lincoln, kim ne derse desin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın