resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 527
    ustune gitmek icin, ele gecirilen her firsatin futursuzca kullanildigi futbolcudur. once haberi okuyalim:
    (alinti: uefa'ya veda eden g.saray'da teknik direktör bülent korkmaz ile yıldızı barışmayan lincoln gemileri yaktı. sambacı gelecek sezon yok.. galatasaray'da hamburg ile oynanan ilk maç sonrasında başlayan lincoln krizi giderek büyüyor. trabzon'da yedek oturttuğu 10 numarasını hamburg ile oynanan rövanş maçında da oyundan alan teknik direktör bülent korkmaz ve brezilyalı yıldız arasında ipler koptu. karşılaşma sonrasında soyunma odasında takım içinde (gbkz: kendisine yakın olan isimlere, "galatasaray benim için bitmiştir") diyen lincoln stat dışında sabah'a özel açıklama yaptı. oyundan alınmasına tepkili olan sambacı "iki gol yememizde ben mi suçluydum? hemen beni oyundan aldı, anlamış değilim. o an kazanmaktan başka çaremiz yoktu, hocanın beni çıkarması yanlıştı. turu kaybettiğimiz için çok üzgünüm ama hocanın değişikliğini de kesinlikle yanlış buluyorum" dedi. yönetimin de g.saray ile bağlarını koparma noktasına gelen lincoln ile gelecek sezon devam etmeme kararını yakında oyuncusuna bildireceği ve yeni sezon için transfer arayışlarına gireceği gelen haberler arasında... direk soyunma odasina hamburg'daki maçta kenara alındığı dakika bülent korkmaz'a tepki gösteren cassio lincoln, perşembe gecesi değişiklik tabelasında numarasını görünce yedek kulübesine uğramadan direkt soyunma odasının yolunu tuttu. )

    gbkzleri haberin yalan oldugunu gosteren ibareler icin kullandim. oncelikle lincoln, belliki gundemi takip ediyor. erdogan'in davos'ta verdigi tepkiyi izlemis, anlamis hatta dogru yerde dogru formatta portekizce/almanca/ingilizce olarak kullanabilmistir. ikincisi ise stad disinda sabah'a konusmasidir. boyle bir haber gercek olsa mactan hemen sonra mansetleri suslerdi. cuma sabahi sabahin traji milyonlar olurdu.

    toparlamak gerekirse, suan icin hem nereye bagli oldugunu bildigimiz basinin hem de sizin cok ustune gittiginiz futbolcudur. herseyden oteye insandir. ayrica zaten cok iyi bir sezon gecirmektedir. yarim sezonda 8 gol 17 assist afedersiniz ama boru degildir. bu takim ne 10 numaralar gordu zaten yoktular. sanirsam kendisinden beklenen; mecidiyekoy'den sut cekip, kadikoy'de aglari havalandirmayi gerceklestirinciye kadar yaranamaz sizlere..
    zaten bu anlayisla messi gelse problem yasasa, kimse galatasaray'dan buyuk degildir diyip onunda gitmesini istersiniz.
  • 528
    yerine juninho gelince şunlar olacaktır. galatasaray'dan büyük olmadığı kendisine hemen anlatılcak, ama başkalarının bazen büyük gibi davranabileceği de hatırlatılacaktır. olur da bir maçta çıkarıldı diye sorun yaparsa hani yapmaz da o davranış sadece lincoln gibi birine ait de işte olur ya yaparsa bir dahaki maçta hedef ne olursa olsun, o maç şampiyonluk için önemli de olsa, iki gün sonra uefa maçın da olsa kurbanlık koyun gibi cezası o maça hem götürülüp hem oynatmamak olacak. kişisel güç gösterilerine maruz kalacak. oyunu değiştirebileceği anlarda oyundan alınacak ki galatasaray'dan büyük olmadığı kafasına tekrar vurulabilsin ve bazılarının ona ders vermeyi maç ne olursa olsun, hangi önemde olursa olsun erteleyemeyeceğini görebilsin.

    eğer olur da hani yapmaz ama bu güç gösterileri karşısında performansı düşerse, kafası karışırsa bütün oynadığı futbol, attığı goller, takımı sırtladığı zamanlar bir yanılgı olarak konuşulacak, parladı söndü denecek. üzerinde yapılan ayrımın, güç gösterisinin hesabı kimse galatasaray'dan büyük değildir diye otorite sahiplerine sorulmayacak. hesap juninho'ya sorulacak, kafana vurulsa da önemli olmadığın sen yine de tavır yapmayacaksın diye. alkşılayan eller parlayan yıldızlarına saman alevi muamelesi yapacak, alkışlar susacak ıslıklar konuşacak. 17 maç oynayıp sonra bir şeyler değişince parlamıştı söndü denecek, kaldırıp atılacak. niye diye düşünülmeyecek. hiç mi suçu yok onu bu hale getirenlerin denmeyecek. çünkü yıldızlar bu ülkede saman alevi misali parlayıp sönen onurdan yoksun insanlar. ayaklarına vurulasıca, istenmediğinde taraftarın önüne günah keçisi gibi konulasıca insanlar. öğrenecek juninho da kimse galatasaray'dan büyük değildir. öğrenecek bu forma kutsaldır, nasip olmaz kimseye. nasip olması istenmeyebilir şaşırmayacaksın sen yine de savaşacaksın. hocan alsa da elinden silahını olsun savaş sen onurun buna bağlı. şaşıracak juninho olup bitene hani şaşırmaz da yapmaz da, olur da şaşırırsa bütün bu olanlara gidecek, gönderilecek. yerine messi gelsin denecek o gidince de kaka gelsin aranacak sürekli onurlu oyuncular. bu devran böyle dönüp duracak.

    öğrenecek gelenler kendisinin galatasaray'dan büyük olmadığını ama onu iki günde tarumar edenlerin galatasaray'dan büyük olduğunu, olabileceğini. kendisine bu kıymetli bilgi öğretildiği için minettar kalacak. bize de bu minnetin gururunu yaşamak kalacak.
  • 529
    bu taraftar bir sürü 10 numara görmüştür. kime nasıl davranacağını da çok iyi bilir. en önemlisi gheorghe hagi gibi bir efsane görmüştür bu taraftar. bu adama hakkından fazlasını vermiştir bu camia. sabretmiştir, sebat etmiştir fakat karşılığında yokları oynadığı maçlardan çıkarılınca teknik direktörüne bağırmayı kendinde hak gören bir adam bulmuştur. bu adama gösterdiğiniz hoşgörüyü hasan sas'a da gösterseydiniz ya derler adama.

    evet kimse galatasaray'dan üstün değildir. bu böyle gelmiştir böyle de gidecektir. biz değerlerimize sahip çıkabildiğimiz için farklıyız ve o değerlerimiz için değil lincoln cihan-ı alem gelse farketmez.
  • 531
    lincoln şımarıktır, lincoln kötü oynar, maç seçer, sakatlanır. bunların hepsine farklı farklı yorumlar yapılır, değerlendirilir. ama bu adam şu an senin sözleşmeli futbolcun, üstelik onun mevkisinde oynayan adamın yok. bitime 10 hafta kalmış, avrupa defteri de öyle ya da böyle kapanmış, bu sezon ilk 2'ye girilemezse emekler boşa gidecek, boşa giden bi sene olacak. elindeki oyuncuyu kullanmak yerine olur olmaz triplere girip takıma bu 10 maçın ben deyeyim 3, siz deyin 4'ünde katkı yapabilecek olan bi oyuncuyu hiç değilse şu son haftalarda kullanmamak büyük bir hata olur. öyleyse artık puan kaybına tahammül olmayan haftalara girilirken herhangi bir oyuncuyu kendi ellerinle çöpe atıp, yerini boşaltacağına; nasıl verim alabilirim, şu kalan haftalarda galatasaray'a nasıl yararlandırabilirim diye düşünülse kaybeden galatasaray olmayacaktır. sanki şimdi yerine başka oyuncu alabiliyomuşsun gibi hemen gönder gitsin, at takımdan, oynatma bi daha. yahu bunun bir mantığı var mı? adam zaten sözleşmesi bitene kadar parasını alacak, maç başı mı para alıyor? bu ortamı ona sağlamak yerine yakasına yapışıp verim almaya çalışılsa şu son 10 hafta galatasaray kazanmaz mı? tamam meira'ya çok iyi bi para geldi gönderdin, anladık. ama bu adam gitse yerine zaten kimseyi alamayacaksın, zaten takımın yarısı sürekli sakat vesaire. he sezon sonu gönderir yerine başka bi 10 numara bakılır ona lafım olmaz. sözün özü şudur ki kalan haftalarda mevcut kadromuzdaki tüm oyunculardan maksimum verim almak için çalışılmalıdır. teknik direktörün görevi de budur. asmakla, kesmekle, kapı önüne koymakla bundan en çok zarar görecek olan kimdir, hangisidir derseniz yukarıdaki kırmızılara bakın.
  • 533
    fatih terim nasıl felipe'yi kaprisleriyle harcadıysa, bülent korkmaz da onun izinden gidip lincoln'ü harcıyor. hamburg maçında lincoln'ü oyundan alan, trabzonspor maçında 1 dakika bile oynatmyıp ipini çeken bülent korkmaz'a gelen laflar şimdi nerede? nerde lincoln'ü savunanlar? hamburg maçında oynamamış da bilmem ne yapmış. lincoln'ü taraftarın gözünde bu duruma düşüren tek kişi bülent korkmaz ve egosudur.
  • 534
    korner kullandıktan sonra oluşan kontratakta defansa yetişsin, rakip forvet oyuncusundan topu kapsın hemen oyunu kursun, oyunu kurarkende 11 kişiyi artistik çalımlasın - normali kurtarmıyor çünkü- sonrasında artistik başka bir haraketle topu ağlara göndersin ve mümkünse bunu maç içinde 8-9 kere yapsın. taraftarın kendisinden beklediği budur çünkü. en azından son iki yıldır gittiğim bütün maçlarda taraftarlardan duyduklarım bu anlama geliyor.
  • 536
    lincoln. geçen sezon ligin başlarında görünüp kaybolan, takıştığı feldkamp'ın gidişiyle ve bu sezon skibbenin gelişiyle yeniden doğan güneşimiz... amaaaa diğer yandan kampa hakan şükürle beraber izinsiz misafir getirip kadro dışı kalan, kamptan izinsiz ayrılan, tatile gidip gelmeyen, oyundan alındığında sağa sola bağırıp çağıran ve bunların sonucunda da ceza alıp, aldığı cezalardan dolayı küsen ve sonrasındaki maçlarda kaybolan bir 10 numara. lincoln gerçekten profesyonel bir futbolcu tam anlamıyla. duygusal mı? hayır hiç alakası yok. buna inanmıyorum. takım için öneminin farkında ve bunu fazlasıyla kullanma çabasında. ve yine son derece tribünlere çok iyi oynamasını bilen futbolcu.
    yönetimle ya da teknik direktörlerle takışmasının ardından yaptığı bir iki açıklamayla taraftarı kendine çekip, gönlünü eder. taraftar lincoln lincolnnn. istediği zaman oynar istemediği zaman demorilize edildiğini gösterir gibi sahada sadece gezinir ve takıştığı kişiye çevirtir okları. yoksa morali iyi olsa oynayacaktır. öyle inandırır taraftarı. taraftar da tabi ki yine lincoln lincoln demeye devam eder. ve hatta burda da gördük örneğini; feldkamp yüzünden, bülent yüzünden lincoln'ü kaybettik cümleleri uçuşur heryerde . işte bu lincoln'ün istediği cümledir zaten. bence sadece lincoln budur. her zaman takımda en büyük o olmalıdır, bütün futbolculardan farklıdır, yücedir. sürekli pış pış. sürekli alkış. ama şunu anlamadı lincoln. galatasaray ne bir oyuncunun varlığıyla maç kazanmıştır ne yokluğuyla maç kaybetmiştir. ne de uefa da tura çıkmıştır.biz yolumuza lincolnsüz de devam ederiz. futbol bir takım oyunudur. ve galatasaray bir takımdır. hem de en büyüğünden...
  • 537
    eleştirilmeyen idam edilen oyuncumuzdur. son 2 maçı 3 maçı eleştirirsin anlarım bir nebze*. ama iki senedir beraber olduğun oyuncuna, ligde de uefada da şu ana kadar geldiğin yerde teri, golü, emeği olan oyuncuna bu takıma hiç-bir-şey vermedi demek nasıl bir adalet terazisidir? bir ay önce prensti de kurbağaya mı dönüştü? kurbağaydı madem de niye fark edemedik aylar önce? bu adam psikopat o zaman isteyince oynuyor istemeyince oynamıyor. bu kadar basit dimi her şey. aylar öncesiyle şimdi arasında 7 farkı bulmalı. ne oldu? ona bir mesaj verildi ve o mesajı aldı. niye başkaları almıyor bu mesajı? burdaki birçok arkadaşımızın dediği gibi 'sensiz de yaparım ben lincoln' dendi. eee ne bekliyorsun bunun üstüne? niye bile bile onsuzluğu seçenlere birşey demiyorsun? çocuk bile bilir lincoln'ü bitirmenin yolunu. ikidir maçı çevireceği yerde al oyundan, bir şeyler yapabilme ihtimaline sırt çevir sonra da maç mı aldın ki zaten bugüne kadar de.

    ayrıca lincoln'nün hamburg maçında bilerek oynamadığını söylemek acımasızlıktır. evet belki çok etkili değildi ama bir şeyler de yaptı göremesek de. baros'un attığı golü tekrar izlemeye davet ediyorum herkesi. lincoln'ün açtığı ve eliyle işaret ettiği golün atıldığı boş alanı. ama sen başına vurulsa da döktürsün diyorsun. niye başına vuruyorsun o zaman?

    ama yıkılsın her şey onun üstüne yıkılsın. daha önce medyanın uydurması görülen haberlere şimdi itibar edilsin. her yönden ateş edilsin. hayat da böyle değil mi, futbol hayata benzeyen bir oyun nasılsa. terk ettiğin sevgiline ben seni hiç sevmemiştim ki zaten demek gibi.
  • 538
    yazarlığımın ilk mesajını bu denli üzücü bir olay için yazdığıma üzülüyorum. çok değil yaklaşık 1 ay önce tapılan bu adam galatasarayımızın efsanevi kaptanı; fakat çaylak teknik direktörü tarafından harcanıyor. hamburg maçında önünde nonda gibi verimsiz bir forvet ile oynamak zorunda kalmış; ki bence gayet yararlı paslar atmış ama bunları nonda değerlendiremediği için oyundan alınmıştır. verdiği tepkinin boyutunun ağır olduğuna hemfikirim fakat o tepki yanlış bir tepki değildi! bu tür oyuncular maçın kaderini bir anda değiştirebilecek oyunculardır. bir pas verebilir bir şut çekebilir ve maçın kaderi değişebilir. hamburg'ta atılan golde lincoln'ün katkısı var, bordo'da atılan 4 goldede lincoln'ün katkısı var, o gece nondanın aşırtma şutu gol olsaydı biz yine lincoooooln lincoooooln diye bağırıyor olacaktık.

    bizim çok büyük bir eksiğimiz var o da çabuk kararlar vermek, ölçmeden biçmeden. bunu aynen skibbe'yi gönderirkende yaptık webaslan ve eksisozlukte o sıralar bir yazı yazmıştım. umarım bu yazdıklarımı bir bir yalar yutarım ama skibbenin gitmesi ile uefa'da şampiyonlukta gitti diye. ve bu yazdığımın çıkacağına adım gibi emindim. biz bir ligin yarısında takımı sadece dışarıdan izleyen bir adamı bu takıma getirdik ve bu adam takımı sırtlayan lincoln için ben lincoln falan tanımam kapris yapanı silerim gibi açıklamalar yaptı adamı baştan kaybetti. futbolculuk yılları sırasında sürekli itiraz eden bülent korkmaz "takımım için birşeyler yapmak istiyorum ve oyundan çıkmak beni üzdü" diyen bir adamı şampiyonluk yolunun en önemli maçlarından birinde yedek soyunduruyor. helal olsun bülent korkmaz helal olsun galatasaray yönetimi ve helal olsun lincoln suçludur diyen at gözlüğü giymiş dostlarım. atın artık bu at gözlüklerini bırakın bu egolarınızı. umarım lincoln eskişehir maçında oynatılmaz ve bu takımdan gider çünkü böyle bir tavıra yakışacak bir hata yapmadı boş yere kulübede çürümesin. hatta bir isteğim var giderken yanında aydın yılmaz'ı da alsın hala ümit karan'a, hasan şaş'a kaldıysak aydın'ın oynayacağı zamanlarda mehmet güven'e serkan kurtuluş'a güveniyorsak aydın'da bu takımda durmasın artık.

    son olarak tekrarlıyorum bize çok mutlu bir yarım sezon geçirten cassio de souza soares lincoln'ü bu takımdan uzaklaştıran bülent korkmaz'dır.
  • 540
    ergün penbe, galatasarayın son yılların en büyük maçına çıktığı saatlerde bowling oynuyormuş, yanında iki sarışın kızla, ankara'da. umurunda mı işin içinde kendi yoksa galatasaray'ın maçı. ha umurunda elbet, galatasaray ne kadar karışırsa, ne kadar kötü sonuç alırsa onlar için o kadar iyi. çünkü onlar, hakan ünsal, ergün penbe, hakan şükür, bülent korkmazlar...., galatasaray tarihinin en büyük macerasını kazanmışlardı. ortak olmak istemezler artık arda'yla, sabri'yle, hakan balta'yla..... bir 3. avrupa kupasına.

    o yüzdendi korkuları, muhtemel bir avrupa kupası daha kaldırma olasılığı uykularını kaçırmıştı. kendi arkadaşlarının gelmesi birinci adımı attırdı onlara. ama orada kalması, hatta uzun süre oralarda kalması ve hatta, galatasaray'ı başka zaferlere taşıması işlerine gelmez. her potansiyel hoca gibi, çekilip bir kır kahvesinde bir arkadaşının tökezlenmesini beklemekle, lak lak la geçer ömürleri.

    galatasaray'ın kurtuluşu için ulema fetva verdi. lincoln belasından kurtulunmalıydı. ilk yarının en büyük futbolcusu, avrupa'nın en çok gole asistanlık yapmış adamı, şaşı yaptığı defans futbolcularının kabusu, daha doğrusu kendi kabusları lincoln'ün kovulması için kutsal ittifak yaptılar. ne yazık ki başardılar, biz bu sütunlarda bülent korkmaz'ı şahlandırma, taraftarı gaza getirme destanları yazarken, nereden bilebilirdik ki, kaptan'ın da aynı damardan beslendiğini. aynı sırada bekleyen diğerleri gibi galatasaray'ın devrilmesini beklediğini. ben nereden bilebilirdim ki, her sıradan futbolcunun hoca olduktan sonra kendi egosu tatmin yolunun takımın bir yıldız futbolcusuna gününü göstermekten geçmesi gerektiği taktiğinin, bülent içinde geçerli olduğunu.

    trabzon maçı öncesi basına kapalı idmanda, lincoln'e koş demiş, lincoln koşmamış, iyi ki tuvalet temizlemeye göndermemiş, o işi de yapmazdı lincoln, niye koşsun be kaptan. barış'ın koştuğu kadar niye koşsun. lincoln sabri kadar koşarsa o pasları atabilirmi. sen oynarken suat kadar koşuyormuydun?

    gözümden gönlümden düştün hocam. artık benim için sen final maçında çıkık omuzla oynayan, ve kupayı kale arkasında ağlayan bizlerin önüne getiren büyük kaptansın. bir ay geçmeden anladık ki bizim anlamakta zorluk çektiğimiz, ne yazık ki elimizden bir şey gelmeyen şebeke çarkının bir dişlisi olduğun için takımın başına getirilmişsin. el birliği yaptığın eski takım arkadaşlarının medyadaki desteğiyle, ve onlara ilave lincoln'den , dolayısıyla galatasaray'dan korkanların yüreğine su serptin. lincoln'ün işini bitirerek galatasaray'ı kurtardın.

    lincoln gider, galatasaray disiplini kurtarılır. bu arada milyon dolar kaçmış önemli değil, futbol, turnuva bu sezon bitmiyor ki. ver demecini, biz balık hafızalı keriziz nasılsa, 1-2 sene içinde avrupa şampiyonu olacakmış. oh be ne rahatladım, kaptanın bu sözünden sonra. artık lincoln'ün yerine mehmet güven, aydın yılmaz, ya da hasan şaş oynayabilir. galatasaray'lı olmak yeter, oynamaları için. kupa, şampiyonluk bunlar dünyevi şeyler, olmasa ne yazar. maksat galatasaray'ın adı lekelenmesin. maradona'nın hocası bülent korkmaz olsaymış, maradona diye bir futbolcu olurmuymuş acaba? galatasaray kupalar almasaydı, hemen hemen aynı tarihlerde kurulmuş, alibeyköy adaletspor'dan ne farkı olurdu? vefa'dan daha çok taraftarı olabilirmiydi?

    küçük adamlar, sahip oldukları şeyin büyümesini istemiyorlar. küçük olsun bizim olsun mantığındalar. lincoln anasından bu şekliyle doğdu sanki. adamın yıllardır oynadığı futbol sayesinde küçük bir muz cumhuriyeti bütçesi kadar para etmesinin anlamı yok. shalke'nin hocası her kimse gelsin florya'da antrenörlük öğrensin.

    evet, başta sayın eski futbolcularımız gözünüz aydın, lincoln bitti. o esrarıengiz pasları çok arayacağım kendi payıma. lincoln'den çok daha iyi futbolcu gelebilir, daha iyi pas atan, serbest vuruş kullanabilen, koşan, hocaya ibat eden çok futbolcu gelir geçer ama lincoln'ün attığı pasları artık bu gözler göremeyecek. sizin de gözünüz aydın lincoln'lü galatasaray'dan korkan takımlar, lincoln'den çalım yememek için baltaları kuşanan futbolcular. nedense lincoln'ü sevmeyip sürekli şahsi küfür eden galatasaray'lı taraftarlar size de geçmiş olsun.

    yalçın küçük anlatmıştı. odtü'de öğrenci lideriyken, mazlum, sessiz, siyasete pek bulaşmak istemeyen anadolu çocuğu satılmış adlı bir asistan varmış. bir gün yalçın küçük öğrencileri örgütleyip yürüyüş düzenlemiş rektörlüğe karşı. slogan ata ata yürümüşler.''satılmış rektöööör, satılmış rektööööör'' o sırada asistan satılmış peyda olmuş liderliğin yanına gelmiş. ''bağırmayın arkadaşlar, ben rektörlük yapamam, yapamam, yapamam''

    asistan satılmış kadar bile olamazlar bunlar. kendilerini trapattoni'yle eş koşarlar. ben yapamam demezler, diyemezler. maymun olup çekip giderler normal düzen olsa. dedik ya normal olsa her şey. ne yazık ki teşbihte hata olmaz ise, vaziyet tamda ''çingeneye beylik vermişler'' vaziyeti. hepinize geçmiş olsun lincoln fevkinde gelip, gelecek tüm futbolculara stadları dar etmek için ağızlarından salyaları eksik olmayanlar.

    büyük casio de sauza suarez lincoln; 1 numara fazla geldin bizim ligimize. burası deseleksiyon ülkesi, burada hiç kimse hak ettiği makamlarda olmaz. burada aslanı fareye kovalatırlar. sen şebekenin has evladı erdoğan arıca'yı top sektirerek rencide ederken ürküttün vak vakları. hagi futbolcu olarak giderken boğazım düğümlenmişti, hoca olarak giderken ciğerim parçalandı, travmayı, sen ali sami yen' in çıkış tünelinden ilk çıktığındaki ''lincoln, lincoln'' sesleriyle biraz olsun atlatmıştım. senin gidişinde de futbola lanet edip inzivaya çekilirim her halde. birde sen giderken arda turan'a da bir şey olursa bu benim futbol intiharım olur, dayanamam.

    şimdiden güle güle lincoln,sayende biraz daha futbolu, futbolcuyu sevmiştim. seni unutmayacağım.
  • 541
    iki senedir, deplasmana gitmeme kaprislerine, sakatlık numaralarına, geç gelme süzmeliklerine rağme, iyi oynadığı için değil iyi oynasın diye tribünde "lincolnnnnnnnnnn lincolnnnnnnnnnn" diye gırtlağımızı yırttığımız futbolcudur. efsane kaptan'a yaptığı ile artık gözümde sıfır kadar bile değeri yoktur. ilk çıktığı yere kadar gerisin geri gidebilir.

    haaa.. bugün bir şey daha keşfettim. bu adamı sevenler ya devamlı tribüne gelip maç seyretmek yerine digütürk kompozisyonlarını izliyorlar, ya da biz ali sami yen de başka bir takımı seyrediyoruz.
  • 542
    bugun yazılan 24 postu gördükten sonra aklıma şu soru geldi:
    acaba ronaldinho barcelona'da kadro dışı kalınca, yedek bırakılınca bu kadar tartışıldı mı?

    üç sene öncesinin ronaldinho'sunu anlatayım. her hafta türkiye'de en az bir reklamı tv'ye giren, reklam çekimlerinden dolayı antremanlara gidemeyen, her gün medyada aldığı paranın hesabı gelişmiş hesap makineleriyle yapılan, denize bakan yatağına kimleri attığının yine hesabı yapılan, dünyada belki hakkında türkiye'den* daha fazla haber çıkan bir adamdı bu adam. mahalle maçlarında isminin kavgası yapılan, youtube'da videolarının izlenme rekorları kırdığı bir adam. şampiyonlar ligi kupası kaldırmış, dünyanın en iyi futbolcusu seçilmiş bir adam. abartıyor muyum sözlük sen söyle ya? bu adam bir sene sonra ne oldu? önce rijkaard kadro dışı bıraktı. sonra guardiola geldi, gitsin takımda istemiyorum dedi. 19 milyon euro gibi cüzi bir rakama milan'a transfer oldu. ama başta üç sene öncesinden bahsediyorduk dimi? o zaman değeri var mıydı? 70-80 lerden bahsediliyordu.

    neyse bu adam milan'a geldi, istikrarsızlıktan dolayı yine kadroya giremedi, hatta şimdi öyle reklamlarda da oynamıyor. gözden düştü yani. ama bakıyorsun adama, ne kapris ne bişey. maça 60tan sonra giriyor, koşa koşa, istekli istekli. en azından bana öyle geliyor.

    bir de bizim adama bakalım. bir başarısı yok. minerio'dan kaiser'e, ordan schalke, schalke'de fenere iki tane gol ve galatasaray'da. en büyük başarısı türkiye şampiyonluğu heralde. neyse bu adam yasak olan bir ton şeyi yapar, ceza yiyince küser*, köşeye çekilir. her maç onbirde sahaya çıkar ama bir kere ceza verildi ya, isteksiz oynar ve yapabilceklerini sınırlar. taraftar bağrına basar yine de, onlara minnet duyduğunu söyler ama herhangi bir şekilde bunu göstermez. deplasmanlara gitmez, gönlü hoş tutulsun diye kaptan yapılır, kötü oynadığı maçlardan sonra taraftar tarafından yine de göklere çıkartılır.

    en sonunda tabelada ismini görünce çeker resti gider soyunma odasına. uğultular yükseliyor her yerden, büyük kısmı lincoln'e, bir kısmı da bülent hocaya. ama bazı değerler unutuluyor. burda bülent hoca haklı veya haksız, bunu tartışmayı bırakalım artık. lincoln soyunma odasına giderken neleri bıraktı arkasında, nelere ihanet etti bunu düşünelim.

    1. işine
    2. takımına
    3. taraftarına

    hocanın haklı olup olmaması bir şeyi değiştirmez. hocalar gelip geçer, unutulur. ama galatasaray taraftarı değişmiyor, futbolculuk hergün evrim geçirmiyor, galatasaray yarın farklı bir takım haline gelmeyecek. bu değerler sabit değerler.

    çok basit yerlerde takılıyoruz tartışırken. bülent hoca harcadı diyoruz ama o kadar ihaneti gözlerimizin önünden geçirmiyoruz hiç. lincoln koşmaz, büyük oyuncu diyip kenara çekiliyoruz mesela. bunu anlamıyorum ben. lincoln büyük oyuncu olduğu için mi bu hareketleri yapıyor? büyüklük bu mudur allah aşkına söyleyin şunu bana. büyüklük takıma geç katılmak, sahayı terketmek, özveriyi göstermemek midir?

    özveri dedik dimi? bir de kare vereyim bununla ilgili, tam olsun.
    http://img3.imageshack.us/img3/6641/10766i.jpg
  • 543
    biz galatasaray taraftarı olarak geçmişimize takımımıza ve bu takıma emek vermiş futbolcularımıza çok sadık bir taraftar grubuyuz.şu an teknik direktörlüğümüzü yapan çok değerli kaptanımız bülent korkmaza toz konduramayışımız da bundandır.düşünüyorum acaba şuan takımın başındaki bülent yerine 'x' olsaydı, aynı maçlarda aynı kadroları oynatıp aynı değişiklikleri yapıp aynı sonuçları alsaydı ve lincolnle aynı şeyleri yaşasaydı, o zaman da yorumumuz aynı olur muydu? bu davranışlarının sebebini bile bilmeden anında silip atabilir miydik lincoln gibi 7gol-yanlış hatırlamıyorsam-11 asistle oynayan bir oyuncuyu? bence yönetimin yapması gereken tek şey vardır o da orta yolu bulup bu futbolcuyu geri kazanmaktır.
  • 547
    takımın %90'ı olmasa bile hücum gücünün %90'ıdır. kendisinin bi şekilde sahada olmadığı maçlarda nasıl pozisyon bulmakta zorlandığımız hatta bulamadığımız açıktır. galatasarayın üçerli beşerli galibiyetlerinin kilit tarafının lincoln-baros uyumu olduğu da bir gerçektir. kısaca ne yaypılıp ne edilip ne sorun varsa çözülmeli, sadece sahaya değil galatasaray'a dönmelidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın