efsanevi entryler yazan abimiz. ironi falan yok, ciddiyim. öyle güzel yazıyor ki, daha ilk satırda güldürmeyi başarıyor okuyucusunu. şimdi enteresan bir özelliktir bu ciddi yazıp güldürebilmek. son hagi yazısında da, her zaman yaptığı dokundurmalardan birini yapmış. alıntılayayım;
''alex ferguson'a mal edilen ama aslında ebbe skovdahl babanın söylediği, "istatistik mini eteğe benzer; çok şey gösterir, ama asıl görünmesi gerekeni göstermez." sözünden yola çıkarak bir yoruma soyunacağım.
aklıma gelmişken, bu sözün ferguson'a mal edilmesi de tamamen marka peşindeki gençlerin işidir. genç olması şart değil, akıl yaşta değil baştadır. kimlere laf çaktığımı anladınız siz.''
100 türk büyüğünün en büyüğü değerli abimiz diyor ki; bu sözü ferguson'un söylediğini düşünenlerin hepsi marka peşindekilerdir. onlar da gençlerdir ve hadi lafı dolandırmayalım, her biri rijkaard hayranı akılsızlardır. çünkü daha önceden de ''marka peşindeki özenti gençler'' diyordu rijkaard'ın kalmasını isteyenler için. aynı cümle içerisinde 4 adet kategorilendirme görüyoruz. şimdi galatasaray sözlük'te bu sözün geçtiği başlıklara bakalım,
ne dediler ve elbette
alex ferguson başlıklarında bu söz alıntılanmış iki yazarımız tarafından. biri
alavgan -1 yıldır kayıp ve rijkaard hakkında görüş belirtmemiş- bir diğeri de
slimb, o ise frank rijkaard'ın kalması gerektiğini savunmuş. bu iki yazarımızdan başka bu sözü alıntılayıp ferguson'un söylediğini zanneden yok. diyelim ki var; bu neyi gösterir? mustafa kemal'in söylemediği ama söylediği sanılan onlarca sözü var. ben de ich bu sözü söyleyenin
ebbe skovdalh -ismini bile bakarak yazdım- olduğunu yazana kadar, ferguson'a ait zannediyordum, değilmiş. ich yazdığında öğrenmiştim. ve inanır mısınız, ich bunu gözümüze sokana kadar, marka peşinde koşan özenti bir gençtim. ama doğrusunu öğrendiğimde böyle bi ışık gördüm, içine aldı ve birden olgunlaştım, ardından havada durdum ve bunu gören şahitlerim var. bu aydınlanma sayesinde; ''ben petrus'tan'dan başka şarap içmem ulan!'' diye gezinirken, kavaklıdere içmeye başladım. marka peşinde koşmayı da bıraktım o dakika. bu da böyle bir anımdır.
zamanında bir kaç sözlük, blog ve belki de dergide alıntılanıp, ferguson'un sözü gibi gösterilmesine inanan insanlar en fazla kandırılmıştır. marka peşinde koşmaları, özenti olmaları veya genç olup rijkaard'a bayılmaları hayal ürünü bir kategorilendirmedir.
diyeceğim o ki; bunların hepsi nasılsa aynı fikirleri savunurlar, o halde bu fikri savunan herkesi, ayrım yapmadan aynı kategoriye sokup, hayali düşmanlar yaratayım (siz anlarsınız) ve saldırayım zihniyetinden vazgeçerse, eminim daha güzel yazılar yazmayı başaracaktır. yok ben bu şekilde yazmaktan mutluyum sana ne? derse, o da kendi bileceği iştir tabii, karışamayız.
zizonkovac için not: abi bir kategorilendirmeyi daha yok etmiş, moleküllerine ayırmış bulunmaktayız şebeke olarak. mutluyuz ve gururluyuz.
not: penguen dergisinden alıntıdır.