• 30
    nerede sayın başkan? takım krizde, küme düşme tehlikesi var, tff her hafta ayrı saldırıyor. hani galatasaray başkanlık sistemiydi? hani başkan camianın lideriydi? fatih hocayı gönderirken güçlü cesur dimdik bir başkandın, şimdi çıkıp konuşsana takımı bu durumdan kurtarmak için ne yapacaksın? nasıl çözümlerin var? yoksa hiçbir şey yapmadan iki maç sonra bu hocayı da mı kovacaksın? eğer lidersen çık bu günlerde göster liderliğini. camiaya sahip çık bir arada tut. hocayı kovduktan sonraki basın toplantısında sesi titreyen başkandan çok mu şey bekliyoruz yoksa?
  • 32
    tüm iyi niyetiyle koltuğa oturduğunu ama iyi niyetin ülke ikliminde fayda etmediğini hepimize gösteren başkana mektup.

    siyaseten öyle tehdit yemişsin ki, eveleyip gevelediğin cümlelerden gazetelere manşet çıkardı altaylı. "federasyon özerk değil. kulüplere karşı sorumluluk taşımıyor. ne olursa olsun görevden ayrılmayacağını bilen bir yönetim var." alt metninde de iş mücadele anlamsıza kadar varıyor.

    burada burak bey stratejiyi çok yanlış kurdun. avrupai bir şekilde diplomasi ve müzakereyle iş çözmeye çalıştın ancak bir sanayici olmadığın ve banka hesabın ağzına kadar şişik olmadığı için oturduğun bürokratik masalarda beklediğin saygıyı galatasaray başkanı olarak göremedin. bu sebeple de taleplerin hiçbir zaman ciddiye alınmadı. minik kavga denemelerin, kavgadan güç bulamayınca sessiz kalma evren, o da sonuç vermeyince sonucun odağındaki bir kaç objenin değişimini yapman. anladın işte, sarı öküz.

    bankalar birliği sürecini bitirebileceğini düşünmüyorum ama mustafa cengiz yönetiminin siyasi otoriteyle, devletle mücadele edilmez diyerek kulübü siyasetin kucağına bırakması sonrası pek fazla hareket alanı da kalmıyor gibi zaten. kemerburgaz'ı imar edemeyenlerin florya'yı geri aldık çığlıkları tarla statüsüyle milyar liradan vazgeçilmesiymiş meğer.

    sanırım tek çözüm gerçekten artık kulüpte para babası sanayici bir galatasaraylı büyüğümüzü başkan yapmak ve nüfuzundan faydalanmak. bugün ağaoğlu'nun trabzon'da yaptığı, çebi'nin beşiktaş'ta yaptığı, koç'un fenerbahçe'de yaptığı budur. güç odağına en yakın olan en yüksekten uçar.

    hayallerim; sistemsel yapılanma, genç başkan, işleyen scout sistemi ve altyapı oyuncu gelişim ağı, 30 milyon euro maaş bütçesi ve çark dişlileri gibi işleyen bir iki komutanlı cengaver ordusu... gerçekler; para babası, menajerlerin kucağına oturmuş, altyapıya dönüp bakmayan, bütçeden ziyade güç erklerine ne kadar yakın olduğunla alakalı olarak sahada güzel sonuçlar alan takımların yer aldığı bir lig.

    beyaz yaka başkan'dan türkiye gerçeklerinde neden verim alınamayacağını 6 ayda hepimiz acı bir şekilde öğrenmiş olduk seninle.

    muhtemelen iyi niyetin, iyi niyetinin ve çekimserliğinin getirdiği hatalarınla kulübün tarihinde kendine pek de parlak olmayan bir yer edineceksin.

    üzüldüm sana başkan. güçlü bir listenin, başkan adayının altında 2. adam olsaydın kulübe çok daha faydalı olabilirdin. inisiyatif almak istedin olmadı. eline yüzüne bulaştı. kendi deyiminle yalnızlık makamında kaldın.

    ama artık lütfen tüm iyi niyetlerini yanına al ve güçlü bir yönetim kurulması için kulübe çağrıda bulun.

    galatasaray elbet küme düşmez, bu bataklıktan çıkar, ama yaşananları da unutmaz. bu sebeple mart ayı mali genel kurul'da sezon sonu için (mayıs ayında yapılacak) yeni bir seçim kararı aldığını deklare et, ister listeni güçlendir öyle gir seçime, ister güçlü bir listeye kendini eklemle. başkalarına yaz için önden hazırlık yapma şansı bırak ve iyi niyetinle hatırlan. koltuğunda yalnızlaşan ve agresifleşenlerden olma. bu tarz anlarda inat fazla fayda getirmez. ama bu şekilde artık dümeni federasyona vermişken rotayı tutturamayacağın ve onlarla başa baş mücadele edemeyeceğin görüldü, bıçağın ucuna kan değdi, daha da keskinleşti. artık durmayacaklar. ülkede siyasi iklim değişmedikçe de faydalı olma şansın kalmadı, aşikar. bundan sonrası artık, sen sağ biz selamet.

    sevgiler.
    turkizzomert.
  • 33
    sayın başkan,

    size seçimden önce güvenmiş, inanmış ve seçilmenizi can-ı gönülden istemiş bir taraftar olarak yazıyorum bunları.

    sonda yazacağımı baştan yazayım, maalesef ki bir hayal kırıklığından fazlası değilsiniz.

    ben böyle transfer delisi falan taraftardan değilim, önce bunda bir anlaşalım. ama transfer delisi değilim diye de kulübü savunamayan insanlara destek olamam. olursam ben bunu içimdeki galatasaraylılık diye anlattığım olguya anlatamam.

    bakın sayın başkan, bu kulübün en büyük sorunu temsil. yıllardır böyle oldu. benim hatırladığım dönemdeki başkanların içerisinde sayın ünal aysal dışında bu kulübü temsil edebilen kimse yoktu. ben sizin yapabileceğinizi düşünmüştüm ama, siz takımın hazırlık maçında tuzlaspor'dan 6 gol yediği gün cumhurbaşkanı ile görüşüyorsunuz. siz "federasyona gidip görüşeceğim hakkımız yendi" diye fenerbahçe maçından sonra açıklama yaptınız, hepimiz bekledik gittiniz ve "nihat abimiz ya, çok iyi insan da çevresi kötü <3" şeklinde açıklama falan yaptınız.

    sayın başkan siz "konuşulanları anlatırsam ortalık ayağa kalkar" dediniz. anlatmadınız. izin verildi, yine anlatmadınız.

    soruyorum sayın başkan: siz gerçekten galatasaray spor kulübü başkanı mısınız? emin misiniz bu pozisyonda olduğunuzdan? bu kulübü yönettiğinizden?

    gerçekten soruyorum yani.

    çünkü galatasaray spor kulübü başkanı, sizin yaptıklarınızın tam tersi yönünde hareket etmeli.

    federasyona gidip de sonrasında nihat özdemir'i yanına alıp "iyi insan bu abimiz ya" diye onu bize pazarlamaya çalışmamalı mesela galatasaray'ın başkanı.
    galatasaray başkanı eğer ki federasyona gitme gereği duyuyorsa, ya o federasyon binasını yıkacak ya da hiç gitmeyecek.
    galatasaray başkanı federasyon başkanı ile görüşüyorsa eğer, aksiyon aldıracak. kendisini istifa ettiremiyorsa bile (ki atama zaten o sizin bize iyi insan diye satmaya çalıştığınız kişi, sağır sultan biliyor ve bu yüzden istifa da etmez) en azından düdük astırır, bir şeyleri düzeltir.

    galatasaray'ın başkanı cumhurbaşkanı ile görüşür elbette, ama bu görüşmeden sonuç alır. bakın, dursun aydın özbek bile bir sonuç aldı. nasıl aldığı bende kalsın, neler olduğunu duyduğum bildiğim de var, kendisinin dursun aydın özbek'e nasıl hitap ettiğine kadar ama bir sonuç aldı mı? aldı. siz?

    iletişimsizlik ve şeffaf olamama zaten bizim en büyük sorunlarımızdı yıllardır. siz bunlara bırakın çözüm üretmeyi, daha kötü çözümler getirmeyi başardınız gerçekten tebrik ediyorum sizi. seçilmiş yöneticiler (siz de dahilsiniz buna) ortada değilken sportif a.ş.'ye ataması yapılmış bir yöneticimiz sürekli demeç vererek taraftarı sakinleştirmeye çalışıyor.

    sayın başkan, neredesiniz?
    galatasaray'ın sahip olduğu gücü, yetkinliği, etkinliği kullanabilecek misiniz?

    açık söyleyeyim, kara kaşınızdan kara gözünüzden dolayı sizi istemedim. terim'le çalışma vaadinizden çoğu istemiş olabilir, benim temel nedenim de bu değildi.

    projeleriniz, yapacağınızı vaad ettikleriniz, söylemleriniz benim hayal ettiğim galatasaray'ın ulaşması gereken vizyona en yaklaştığını düşündüğüm kişi olduğunuz ve yönetiminizde bu etkinliği görebileceğim için sizin seçimi kazanmanızı istedim.

    geldiğimiz noktada ne projeler var, ne vaatleriniz, ne söylemleriniz.

    2 kişi (erden timur ve dinçer azaphan) olmasa kulübe sponsor bulamıyorsunuz, bu seviyedeyiz.

    sayın başkan, emin olun sizin yaptığınız kadar başkanlığı ben istanbul'dan 650 kilometre uzaktan oturduğum yerden de yaparım. çünkü galatasaray başkanlığı sizin yaptığınız gibi bir şey değil.

    aklınızdaki düşüncenizi biliyorum. bire bir de yazıyorum:

    "şu anda istifa edersem eğer, bıraktığım enkazdan dolayı idari olarak ibra edilmem. kesin. dava sürecine götürüp işi mustafa cengiz gibi görevde de kalamam, bunu eleştirerek göreve geldik bize yakışmaz. e ama bu sefer de mart'ta bir şey yapmadığım için ibra edilmeyeceğim. seçim kararı alsam, o da çözüm değil. ben en iyisi mart'ta genel kurul'da açılış konuşması yaptığım sırada adına güven tazeleme ve yönetimi daha güçlendirme diyerek seçim talebinde bulunayım, seçim istediğim için aksiyon almış göründüğümden ibra edilirim, seçimi de zaten kazanamam kaçmış da olmam."

    sizin yerinizde olsam emin olun benim de bulacağım çıkış yolu bire bir bu olurdu. ibrasızlıktan kaçınmanın en doğru yolu seçime gitmek, seçimi de mart'ta isterseniz genel kurul öncesi tepkiler azalır. doğru.

    ama benim sizin yerinize şu anda yapacağım şeyi de söyleyeyim size:

    aksiyon alırdım.
    öncelik transfer. gelen - giden dengesi tutacak şekilde hazırdaki tüm transferleri tamamlardım. ha tabi benim hazır olurdu, sizin hazır olmadığı için sorun yaşıyorsunuz.

    sonrasında campos. campos'a ben olmasam bile kendisinin devam edebileceği şartları sunar, burada gelecek gidecek oyuncular konusunda yardım isterdim. zaten ismi bile yetecek birisi.

    sonra federasyon. "izin verirlerse açıklarım" dediğiniz tüm konuşmayı açıklardım. kelime kelime, harf harf ne varsa. bunun olduğunu sanmıyorum ama, ben gerekirse beinsports ile anlaşırdım, tüm görüntüleri alır çıkarır tüm hakem hatalarını yüzlerine vurur, sonraki maçta olanları bir daha vururdum. sadece galatasaray için değil, tüm lig için, tüm takımlar için, hatta bir alt lig için. tüm maçlarda, tüm hakem kararları. dizayn etme çabalarını her hafta yüzlerine vururdum. yeni hafta mı başladı, yap bir toplantı daha, devam. yine başka bir hafta mı, yine devam. sürekli.

    kaldı yönetim ve iletişim. iletişimin başına remzi sanver'i mi verdim? remzi sanver konuşacak. ama konuşacak! özlü söz özdeyiş şarkı sözü vs. değil, dümdüz net bir şekilde doğru iletişimle ortaya koyacak her şeyi. yetmez, iletişim direktörü getirdiniz, geri gönderdiniz. neden, ben anlamadım. neden geldi onu da anlamamıştım ama, bulun aynı pozisyonda birisini ve net bir iletişim çizgisi çizin, dışına çıkılmayacak.

    yapılacaklar, alınacak aksiyonlar, gidilebilecek yönler çok fazla sayın başkan.

    siz gitmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz buna karar vereceksiniz.
    siz galatasaray başkanı olmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz buna karar vereceksiniz.
    siz galatasaray'ı savunabilecek misiniz, savunamayacak mısınız buna karar vereceksiniz.

    bunların dışında ne verdiğiniz kararın etkisi var, ne vermediğiniz.
    ne verdiğiniz tepki önemli, ne vermediğiniz.
    ne oturduğunuz koltuk önemli, ne de mevkiniz.

    benim için hayal kırıklığısınız sayın burak elmas.
    gerçek bir hayal kırıklığısınız.
  • 39
    kendisine candaş tolga ışık gibi hitap etmek istiyorum.

    burak,

    o olayla gözümden bir nebze düşmüştün ama diğer adaylar kötü diye yine seni desteklemiştim. açık açık kendisinden bahsetmene rağmen ve sana burak diye hitap etmesine rağmen hemen arayıp özür dilemiştin. bizden de bir özür dilersen güzel olur burak. gedson'u alamazsan zaten özür de yetmez hemen istifa et tamam mı?

    hadi öptüm bye.
  • 40
    sayın başkan,

    popülist söylemler ve fatih terim sayesinde taraftarı arkana aldın, o rüzgarla divan üyelerini de arkana aldın. transfer dönemi boyunca asıl çürük noktamız 6 numara iken gittin transferin son günü gustavo diye cılız bir çocuk aldın ve çocuk 2 maç bile oynamadı.

    takım avrupada başarı yakaladıkça fatih terim ile fotoğraflar paylaşıp göğsünü kabartmıştın. şov işini iyi biliyosun.
    fatih terim’i kovdun sesimizi çıkarmadık, yerine gittin ne idüğü belirsiz bir yardımcı antrenör getirdin ağzımızı açmadık, yönetim kurulundaki tüm güçlü kişileri aforoz edip, geçmişi kirli ve kötü zihniyetli kişilerle devam ettin bişey demedik, ama geldiğimiz noktada gedson fernandes transferini üç beş kuruş için hala yapmıyorsan bitmiş demektir. senin meşru başkanlığın bitmiş demektir.
    taraftar, takıma bu kadar düşmanken aradaki çimento görevini ancak ve ancak gedson görebilirdi. ama anlıyoruz ki senin derdin transfer değil ağzımıza bir parmak bal çalıp taraftarı yine hayal kırıklığına uğratıyosun.

    sevgili başkan, tarihin gördüğü en kötü başkan dursun özbek’ten bile kötüsün ve bunu 6 ay’da kanıtladın. başkanlığın bittiğinde (ki bu çok yakında olacak) twitterda trollere malzeme olacaksın. sadece dalga geçecekler, kimse kaale almayacak seni.

    hadi selametle.
  • 44
    lütfen istifa edin.

    bir bankacı kadının telefon konuşmasıyla ‘sertleşen’ bir yöneticinizi savunarak bile yüce galatasaray başkanlık koltuğunu, ali sami yen’in koltuğunu yeterince kirlettiniz. bu taraftarı daha fazla üzmeye hakkınız yok.

    ayrıca siz, değil gedson fernandes gibi hem iyi hem de son anına kadar galatasaray’ı isteyen bir adamı transfer edebilmek, sokakta kendi aralarında top oynayan 7-8 yaşındaki çocuklardan herhangi birini bile galatasaray’a transfer edemezsiniz.

    beceriksiz olduğunuzu kabul edin ve lütfen düşün bu kulübün yakasından.
  • 45
    sana başkan diyeceğim, sadece başkan

    başında sayın falan olmayacak. normalde makama saygım vardır ama "sayın" demek içimden gelmiyor. çok kızgınım, kızgınız. ama başkan diyeceğim. seviyorsun çünkü "ben başkanım" demeyi.
    saygı kazanılan bir şey başkan.

    ama çok sevinmiştik başkan oldun diye. ya baya baya sevinmiştik, anlatması zor ama anla işte.

    işte şimdi oldu sanırım dedik, bizimde kulübe vizyon katacak, genç, enerjik bir başkanımız oldu diye sevindik. mesajların o yöndeydi çünkü. iyi pr yapmışsınız.
    ama hayat işte, her şeyin bir seviyesi var. e galatasaray seviyesi de kolay değil tabi. nasıl bazı futbolcular o seviyeye layık olamıyorsa, yöneticilerde olamayabilir. dünyanın sonu değil. "istifa" böyle durumlar için var zaten. insan bazen bunu kabul edebilmeli.

    geldiğin noktada taraftar desteğini tamamen kaybettin. bunu nasıl başardın bir bak bakalım. ibretlik bir durum.
    tekrar kazanabilir misin? ben kötümser bir adam değilim ama imkansız gibi geliyor. sana mucize lazım başkan, bir mucize.

    not: bartuğ elmaz'ı antalya kampından geri çek. başka takıma imza atan adamın kampta ne işi var?
  • 47
    başkan,

    her seferinde olduğu gibi beni yine şaşırtmadın. aylardır kapında yatan, galatasaray tişörtleriyle fotoğraf atan, orta sahamıza belki de ilaç olacak futbolcuyu ne yapıp edip alamadın, bir de üstüne rakibine kaptırdın. taraftarın da bu oyuncuyu ne kadar istediğinden falan hiç bahsetmeyeceğim çünkü taraftarın görüşünü gram önemsediğini düşünmüyorum.

    gelelim bana asıl dokunan olaya: rizespor'un başkanı şu an türk sporunun en büyük markasıyla alenen dalga geçiyor; her zaman olduğu gibi basiretsiz, beceriksiz, 6 aylık görev süresinde galatasaraya herhangi bir katkısını göremediğimiz burak elmas yönetimi yine ölü taklidi yapıyor. göreve gelmeden önce galatasaray'ın hakkını savunacağız demiştin, o bakımdan söylüyorum yani. gerçi kasa kolaylığı falan da vardı, yurt dışında pilot takımımız olacaktı, ilk geldiğin dönem transferleri 10 günde bitirecektin falan. dediklerinin hiçbirini yapmadığın için aylardır bu takımın hakkını yiyenlere karşı sesini çıkarmamana şaşırmadığım gibi galatasaray'a hadsizce dil uzatan tahir'i bile susturamamana da şaşırmıyorum. göreve geldiğinden beri yaptıkların önümüzdeki süreçlerde yapacaklarının bir özeti gibi duruyor ve kuvvetle muhtemel birkaç ay içinde bu taraftara dursun özbek'i bile aratacaksın.

    en çok üzüldüğüm nokta ise bu taraftarın bunların hiçbirini hak etmiyor oluşu. bu takıma gönlünü vermiş milyonlarca insana bunları yaşatıyorsun, yazık değil mi? eğer galatasaraylıysan, galatasaray'ı seviyorsan ve o makama gerçekten galatasaray için geldiysen o koltukta bir dakika daha kalma, lütfen. bari üzüntüden uyku uyuyamayan bu taraftara tek bir iyiliğin dokunsun.
  • 50
    bundan yaklaşık 6 ay önce 10 yaşındaki oğlumla beraber seçimleri beraber izliyorduk. baba kimi destekliyoruz diye sormuştu bende burak başkan çok uzun zamandır hazırlanıyor vaatleri en iyi başkan kendisi demiştim heyecanlı bir seçim sonunda oğlumun havalara zıpladığını dün gibi hatırlıyorum. gelinen süreçte oğlumun baba küme düşmeyiz dimi sorularına yok oğlum ne küme düşmesi biz galatasarayız böyle sezonlar arada olur yakında ayağa kalkarız diye cevap veriyordum, bu arada oğlum her gün baba gedson ne zaman gelecek gelince bence çöl iyi olacak bana formasını alırsın dimi diyaloglarını düne kadar yapıyorduk. gece saat iki gibi oğlumun ateşi çıkmış beni uyandırdı ilaç falan verdim yattı bizim oğlan bende de uyku kaçtı bi sözlüğe gireyim dedim, sözlükte tahir kıranın tweetlerine denk geldim gerçekten ama gerçekten sinirlerim alt üst oldu nerdeyse sabaha kadar uyuyamadım şimdi iş yerinde baba gedsonn ve biz neden burak başkanın kazanmasını istedik diye oğlumun telefonunu bekliyorum söyleyeceklerim bu kadar çok büyük ah aldınız…
App Store'dan indirin Google Play'den alın