bir
galatasaraylı olarak
galatasaraylılık mezhebinin, doğruyu ve haklı olanı savunmak olduğuna; yeri geldiğinde
galatasaray'ı eleştirebilmeyi, galatasaray'ı karşına alabilmeyi, öte yandan rakibi övebilmeyi gerektirdiğine; güzel olan bir şeyin kaynağı en ezeli rakibin olsa bile rakibini alkışlamayı bilmeyi öğütlediğine inanıyorum.
galatasaray markası türkiye'nin en başarılı ve bilinen ikonlarından biri. böyle bir markaya gönül vermiş insan büyüklüğün anlamını özümsemiş ve belli komplekslerden arınmış olmalıdır. rumuzum kadar eminim ki
metin oktay hayatta olsaydı o da rakibini yeri geldiğinde bir galatasaraylı olarak alkışlardı, onore ederdi. ve yine yeri geldiğinde galatasaray'ının iyiliğine olacağına inandığı için galatasaray'ını eleştirmekten asla ve kat'a çekinmezdi.
bu kalıbı sık kullanan bir adam değilim fakat denk anlamlısını nadiren de olsa dillendirmişimdir. bu beni ne kadar aks, galatasaray'sız, loser, tarafsız ve bilumum tuhaf sıfatın hedefindeki bir taraftar yapar bilemiyorum, bilsem de ipimde olmaz. her bireyin galatasaray'ı ele alış şekli, galatasaray'ı yaşarken hissettikleri farklı. velhasıl, bir galatasaraylı olarak "bir galatasaraylı olarak"la başlayan bir söylemin herhangi bir kişilik noksanlığıyla ilgisi olduğunu, membran görevi gördüğünü düşünmüyorum. bir galatasaraylı olan herkes galatasaraylı...