mustafa cengiz: sözleriyle bilezik gibi geçiren kişi, kimse.
52
“fetüs”
embriyo-doğum arasındaki evre, mental gelişimin durduğu yer.
53
"üçüncü"
beşiktaş.
54
“felipe melo”
hak edene hak ettiği muameleyi yapan.
55
''hasan kabze''
kapak.
56
"fetüs"
mental gelişimimizin durduğu aşama.
57
"bjk"
beşiktaş jokey kulübü.
58
"brumalanmak"
içinden geçilmek.
59
"şike"
atla yapılması daha makul olan karşılıklı illegal anlaşma.
60
"menemen" şampiyonluğun uzak olduğu durumlarda tuz atılan yemek
61
"nal" paraüstü: "bir nal bir atı kurtarır, bir at bir maçı kurtarır."
62
"şeref"
paralel evrende olduğu sanılan bir olgudur.
63
"tiner"
yaşamsal sıvı.
64
"beşiktaş"
ağlak, ağlayan, mağduru oynayan.
65
para: komidinin üstünde bulunan veya taraftardan dilenilen araç.
66
"büyüklük"
yırtık dondan fırlar gibi her yerden ortaya çıkınca ve ligin en büyüğüne beyinsizce saldırınca elde edilebileceği düşünülen kavram.
67
şampiyonluk: şikesiz elde edilemeyen sonuç.
68
tiner: yağ bazlı boyaların inceltilmesinde kullanılan organik çözücü.
69
“kongre”
başkanların kulüp üyelerini “siktir git lan buradan” diyerek kovduğu, ibra ve seçim oylamalarının da olduğu toplantılara verilen ad. bu toplantılarda, paraların nerede olduğu sorulamamaktadır.
70
"bırakmam seni"
kulübün paralarını har vurup harman savurduktan sonra asgari ücretle geçinen emekçilerden yirmi lira istemek.
tahterevalli: iki kişinin uç kısımlarına oturmak suretiyle karşılıklı biçimde, havada yükselip alçalmasını sağlayan, ortasından bir noktaya sabit, metal ya da tahta araç.